67. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

6K 980 294
                                    

    "Sadece...20...Gün..."

    "Geceyi silsem de gökyüzünden, benim gönlüm karanlık..."

    Benim sessizliğim değildi etrafı sessiz yapan. İçimdeki çığlıklar o kadar yüksekti ki artık sağır kalmıştım. Duymuyordum sanki.

    Hastane odasında, sedye üzerinde saatlerce yatan ve sonunun yarın olacağını bilen binlerce insan gibi. Pes etmiş, vazgeçmiş, yenilmiş gibi.

   Son iki parmağım, son 20 gül ve son 20 gün...

   Yiğit ve diğerleri ile eskisi gibi anlaşamıyordum artık. Hatta iki lafın belini kırmak bir yana birbirimizin yüzüne bakıp gülümseyemez olmuştuk.

     Yiğit o kavgadan sonra çok değişmişti. Belki de o kavgadan sonra ben değişmiştim. Çünkü artık öleceğimi biliyordu ve inanıyor mu, inanamıyor mu, bilmiyordum.

   Sadece geldiğimiz gemiye bir kişi fazla binmiştik. Genç bir adam kolumdaki saate bakmış ve alet edevatları olmadığı için burada çıkaramayacağını söylemişti.

    Lui abisini askerler ile birlik olup kurtarmış ve ülkeden kaçmışlardı. Bunlar tabii ki askerlerden duyduğum kadarıylaydı. Bir iki gün sonra gelecek askeri bir helikopter ile de Türkiye'ye geri dönecektik.

     Kaçırılan Türk bilim adamı hastaneye kaldırılacak ve muayene olacaktı. Ölmüş olarak bilenen ben ise sanırım ortalığın ağzına s**acaktım.

   Çünkü bunu hak etmişlerdi.

   Çıplak ayaklarımı sürerek balkona yürüdüm. Balkon kapısını sessizce açmış, donuk bakışlarımı gökyüzünde gezdirmiştim.

  Madem ölecektim, neden bu kadar drama gerek vardı. Sessizce çekip gitsem olmuyor muydu?

   Elimi ağrıyan başıma koyarken aşağıdan gelen bir ses ile gözlerimi açtım. Soğuk zemin üzerinde adımlarken sessiz olmaya özen gösterdim. Aşağıya baktığımda Yiğit, Onur, Polat ve kaçırılan adam oturuyordu.

     Eğilip balkonun zeminine uzandım ve kollarımı başımın altında toplayıp sessizce onları dinlemeye başladım. En mantıklısı buydu sanırım.

    "Bana öleceğini söyledi. Sanırım 25 ya da 20 gün içinde. Cin falan gördüğünden bahsetti. Kendi kendine konuştu, ağladı, bağırdı..." dedi Yiğit gergince.

  
    "Psikolojisi bozulmuş olabilir mi?" dedi Onur. İç çektim, birkaç kuş balkonun yanındaki ağaçlarda ötüyordu.

   
    Psikolojim bozulmamıştı, mahvolmuştu.

    "Sonuçta çok zor zamanlar geçirdi. Ayrıca bundan önce hiç böyle şeyler yaşamamış." dedi Polat da.

    Doğru, yetimhanede dayak yemiştim bir kere. Yardım isteyecek kimsem olmamıştı. Bir kere sokak ortasında bayılmıştım, hastanedekiler telefonum olmadığından kimseyi arayamamışlardı. Bir keresinde de sevdiği çocuk benden hoşlandığı için kızın biri beni tuvalete kitlemişti. Bundan öncesi de kolay değildi. Çünkü yalnızdım.

    Şimdi çok daha zordu, yalnızlığıma ortak olmak insanlar vardı.

     "Sanmıyorum..."diye mırıldandı Yiğit.

     "Ondan öncesinde onu tanıyor muydunuz ki?" dedi yabancı bir ses. Sanırım bu bizim kurtardığımız adamdı.

     "Hayır." dedi Polat.

     "Belki uzun zamandır böyle problemleri vardır ve size daha yeni gösteriyordur?"

     Mantıklı sallıyor. Benim de inanasım geldi.

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin