62.Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

En başından başla
                                    

    "Öğretmenin bir şeytansa..."

      Derince bir nefes verip doğruldum. Kendime çeki düzen verdikten sonra sürekli merak edip durduğum, aklımdan çıkaramadığım soruyu sordum.

     "Onlara bir şey olacak mı?" dediğimde gözlerini gözlerime çevirdi. Kızıl birkaç parça dolanıp duruyordu gözleri içinde.

    "Nereden bilebilirim?" dediğinde kaşlarımı çattım.

     "Sonuçta geleceği görebiliyorsun." dedim elimin tersiyle diğer elimin içine vururken.

     "Hayır, göremiyorum."

     Bıkkın, sessiz, sabır dolu bir nefes koy verdim. Küçük bir çocuğa anlatır gibi, zorla gülümsedim, yüzümü ona döndüm.

      "Benimkini gördün ama?" dediğimde umursamaz bir tavırla omuzlarını silkti.

     "O farklı."

     Elimi alnıma vurup dişlerimi sıktım.

     "Dalga mı geçiyorsun birader? Sonuçta gördün mü gördün." dediğimde gülerek baktı yüzüme. Sinirli halimden zevk aldığı o kadar belliydi ki ...

     "Benim gördüğüm gelecek kararsızdır. İnsanların o anki tercihleri, duyguları ile şekillenir küçük kız. Ayrıca ben sadece duyguların kokusunu alırım. Birinin fikirlerini bilmem için dokunmam gerekir."

     Ellerimi ovuşturarak gözlerine baktım.

      Yani bu şekilde durursam düşüncelerimden haberdar olamaz?

      Derince bir nefes koy verip sırtımı koltuğa yasladım. Kırgın, kızgın... karmakarışıktım. Yapmam gerekeni biliyor ama nasıl yapacağımı bilmiyordum.

     Üstelik, boğazıma takılan bir şeyler de vardı. Yemekler, fikirler, kelimeler...

    Ağlamak istiyordum ama ölmeden önce ağlayarak vakit kaybetmek de istemiyordum.

     "Fazla duygusal oldun küçük kız..." dedi birden bire. Kayıp giden asfalta, arkamızda bıraktığımız lambalara baktım. "Başta şeytandan bile korkmazdın. Zaten ölüm, senin için bir korku değildi."

    Gözlerimi gözlerine çevirdim. O ise garip bir ifadeyle yolu izliyordu.
 
     "Şimdi, çok çabuk büyüdüğünü görüyorum. Olmak istediğin kişiden uzaksın. Olman gereken karaktere ise oldukça yakın." Kelimeleri hayli ağır bir şekilde oturuyordu evimin köşesine, beynimin ucuna.

     Haklıydı çünkü.

     Korktuğum için ağlamak istemedim, ağladığım için utanmak da istemedim. Gülersem mutlu sanırlar sandım. Dalgaya vurursam gerçek olmaz?

    'dur' diyen olmadı ya da 'böyle yapmalısın' diyen de. Kendi kendime büyüdüm. Doğrular ve yanlış diye ayrılmadı hayatım. Hatalarım ve başarılarım oldu.

     Düştüğüm yerde öğrendim nasıl kalkacağımı, elini uzatan olmadı. Kalktığım zaman ise fark ettim aslında çok yalnız kaldığımı.

    Ne başı güzeldi bu hikayenin ne de sonu.

    Sadece bize bir rol verilmişti ve geri çeviremiyorduk.

      "Ama seni takdir ediyorum." dedi birden bire. "Hayatındaki küçük sorunları dert edip kendini küçük odasına kitleyen küçük bir kız değilsin."

    Birden bire kaybolunca oturduğum koltuktan kalkıp etrafa baktım. Neden böyle söylemişti ki şimdi?

   Şeytanın ettiği iltifat iyi mi olurdu kötü mü?

    Mavi saçlarımı geri atıp önüme döndüm.

     Navigasyon haritası üzerindeki kırmızı nokta gözüme ilişti. Sonrasında ise elimi kaldırıp son üç parmağıma baktım. Günler çok hızlı geçiyordu,  kaçınılmaz sonum ise çoktan yaklaşmıştı. En azından mutlu ölmek istiyorum. Beni mutlu eden insanlarla...

   "Biraz daha hızlanır mısın Mimi?"

     Arabanın öne atılmasıyla arka koltuğa geçip dikiz aynasını kendime çevirdim. Mavi saçlarımı iki yandan sıkıca örüp bağladım. Üzerimdeki tişörtü çıkartıp siyah bir boğazlı giydim ve derince nefes verdim. Arabanın içinde giyinmek gerçekten çok zor.

     Şortumu çıkarıp bacaklarıma yapışan siyah bir pantolondan sonra bileğimden yukarı gelen bir çizme giyip doğruldum. Kafama siyah  bir şapka üstüme de siyah bir hırka giyip derince bir nefes verdim.

    Ok, zaten bir işler karıştıracaksan siyah giyinmek farz.

    Eldivenlerimi de taktıktan sonra gergince etrafa baktım. Acaba Lui ne planlıyordu tam olarak. Benim yaptığım tek şey Mimi koordinatları bulurken silah atışı yapmaktı.

     Gözüm yandaki sırt çantama kaydı. İçine kenarda duran, şeytanın verdiği, şarjörleri atıp biraz da çikolata koydum. Belki lazım olur?

   Çantayı da sırtıma geçirdikten sonra silahı yanıma koyup sırt üstü arka koltuğa uzandım.

     "Mimi bir şarkı açar mısın? Tam da şu ana uygun olsun lütfen. Gidene kadar biraz kendimi hazırlamalıyım."

    Bir iki cızırtıdan sonra arabanın hoparlöründen etrafa yayılan müzik gözlerimi kapatmama sebep oldu. Çünkü her yer karanlık...

  Ey protest halkım!

  Bana ne yaptın?
 
  İçinizden hiçbirinize ait hissedemiyorum

  Davanıza davam diyemiyorum

  Bilemiyorum, sorun bende mi? Ne yapsam kendimi?

  Anlatsam derdimi

  Her yer karanlık. Yarından umudum yok

   Aslında sorum çok ve cevaplar sayfalar dolusu önümde

   Ne kadar görmek istesem de gözümle

   Her yer karanlık...
 
       Her yer karanlık

              Hiç ışık yok...

Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin