42. Şeytan ile Anlaşma: Sadece 💯 Gün

Start from the beginning
                                    

    "Sana onunla oynam-!"

     Arkamı korkuyla dönünce şeytan sandığım Yiğit'in titremeye başlaması bir oldu. Bir anda havaya dikilen saçları, kocaman açılan gözleriyle çığlık attım.

      "Yiğit!"

      Şok tabancasını çekip atmam ile yere bir moloz yığını gibi yığılan adama şaşkınca baktım.

      "Yiğit!"

      Telaş içerisinde sağa sola baktım, elim ayağım titriyordu resmen. Dağ gibi adam elimin içinde yıkılmıştı.

      Oturup ellerimi göğsüne koydum. Hafifçe sallarken gözlerim dolmaya başlamıştı bile.

     "Mina!"

    Kafamı eğip de kalbi atıyor mu diye bakarken içeri Polat girdi.

     "Bayıldı." dedim kalkıp geriye kaçarken.
 
     "Ozan mı bayıldı?" dedi şaşkınca.  Yiğit'in önünde diz çöküp işaret ve orta parmağını şah damarına dayadı.

     "Ne olmuş Polat?" diyerek Onur ve Mahmut da içeri girince elimi enseme attım.

     "Nasıl oldu bu?" dedi Polat Yiğit üzerindeki ince hırkayı çıkarırken. Telaşla etrafa baktım.

     "Çarpıldı."

      Üçü birden dönüp bana bakınca endişeli ama şokta olduğumu kanıtlar cinsten bir gülüş attım.

     "Şok tabancasıyla..."

       Gözleri kocaman açılan üçlü telaşla Yiğit'i yerden kaldırdılar. Onur kolları altından tutup koca cüsseli Yiğit'i Polat'ın sırtına koydu. Polat koşar adım dışarı çıkarken Onur kolumu cimcikledi.

     "Yaptın yine yapacağını!"

      Elimi ovuşturdum, ben mi dedim ona sinsi sinsi arkamdan gel diye?

      Onların peşi sıra koşarken her adımda bir kişi daha ekleniyordu konvoya. Gergince nefes aldım.

    "Ne olmuş?" dedi Kayra Onur'a, Onur güldü.

    "Mina şok tabancasıyla çarpmış." dediğinde arkasında duran Güray kocaman açtığı gözleriyle bana baktı. Gözlerimi kaçırıp dışarı çıkan Polat'ın yanına koştum.

    Çimlerin az olduğu bir yere Yiğit'i sırt üstü yatırdı.

     "Kırk yıl düşünsem Ozan'ı bu vaziyette göreceğim aklıma gelmezdi." diyerek gülen Koray ile Mahmut sırıttı.

     "Düşmana nefes aldırtmayan Red Kid'i bir kız çarptı."

    Mahmut'un lafıyla Onur gülmemek için yüzünü başka tarafa çevirince kaşlarımı çattım.

   "Bir durun ya!" dedim sinirle. "Piliç gibi kızarttım adamı. Bir bakın iyi mi?" dediğimde Polat gülerek yere oturdu.

     "İyi iyi, kalp atışı da nefes alma sıklığı da normal. Uyur uyur, uyanır." diyerek bağdaş kurdu.

     "Nasıl çarptın bi' anlatsana." diyerek kolumdan tutan Koray da beni çimlere oturttu, kendisi de hemen yanıma oturdu.

     Gözlerimi devirsem de gülerek çok büyük bir maharet işlemişim gibi anlatmaya başladım.

     "Odada tabancayla battaniyeyi çarpsam ne olur diye deney yaparken birden arkamdan gelince bi' döndüm...o dönüş o dönüş." diyerek ellerimi birine vurup çırptım. "...yıkıldı koca adam."

      "Allah'tan sen çarpılmamışsın." diyen Mahmut ile Onur gülerek Yiğit'in baygın suratına baktı.

     "Hiç üzülmedim valla. Eğitimler de hep çarpıyordu bizi." dediğinde Güray gülerek Onur'a vurdu.

     "Aynen ya! Ne zaman tabancayı uzatsam çevirip beni şokluyordu." demişti.

     Hepsi"aynen, evet, doğru..." gibi şeyler söylerken yavaş yavaş yüzlerindeki gülüşler silindi. Düşünceli ifadelerle birbirlerine baktılar, çimlere baktılar, Yiğit'e baktılar ve en son dönüp bana baktılar.

    "Yiğit'i nasıl çarptım , dedin?" diyen Asır ile gülümseyerek garip garip bana bakan adamlara baktım.

     "İşte arkamı dönünce...ona...denk..."
  
     Lafımı bitirmeme izin vermeden hepsi dönüp Yiğit'e baktı.

     "Sıçtık!" dedi Onur dizine yumruk atarken.

    "Büyük sıçtım hem de." diyerek Mahmut da onu destekledi.

     "Ne bok yiyeceğiz şimdi?"

     Kaşlarım çatılırken araya girme ihtiyacı duydum, çünkü hepsinin yüzünde telaşlı bir ifade vardı.

     "Ne oldu? Yiğit'e kötü bir şey mi oldu?" dediğimde hepsi dönüp bana baktı. Oturduğum yerde biraz geriye kaydım. Bunlar asker ve be kızım. Üfleseler devrilirsin.

    "Evet." diyen Polat ayağa kalktı. "Asır, Kayra siz Ozan'ı odasına taşıyın." dedikten sonra bana dönmüş ve yeşil gözlerini kısmıştı.

     "Sakın bir daha onunla oyama."

     Yiğit'i yerden kaldırıp eve yürümeye başladıklarında en arkada kalmıştım. Hepsi telaşlı telaşlı bir mevzu hakkında fısıldaşıyordu. İlk defa kendimi böylesine dışlanmış hissederken buldum. Dışlanmamın sebebi ise sanırım dedikodunun asıl sahibinin ben oluşumdu.

     Kollarımı göğsümde birleştirdim ve Yiğit'in odasına kadar takip ettim. Herkes odalarına dağıldığında gizlice odamda pusuya yatmış, akşam darında usulca Yiğit'in odasına girmiştim.

     Tekli koltuğu, tıpkı onun yaptığı gibi, yatağının yanına kadar çekip oturdum. Ayaklarımı yatağa koydum, sırtımı koltuğa yasladım. O uyurken uzun uzun yüzüne baktım.

    Ben de sana bakınca hep böyle çarpılıyorum birader, nasılmış?

    Gülerek kollarımı birleştirirken aklıma tatlı bir şarkı geldi.

   "Yalanlar söyle hadi."
   
    "Büyüle kırık kalbimi."

   "Gerçeklerden fayda yok,

     çekinme kandır beni..."


Şeytan İle Anlaşma "KİTAP OLDU!"Where stories live. Discover now