*************************************************

Uygar'la eve geleli saatler olmuştu. Kahvaltımızı yapmış ve konuşmuştuk. Yanlarında saatin nasıl geçtiğini bile fark etmemiştim. Onlarla olmak bana gerçekten iyi geliyordu. Okuldakiler sürekli benimle konuşmak isterlerdi. Bundan 2 yıl önce çok neşeliydim çünkü. Melis gibiydim diyebilirim. Okuldaki kız erkek ya da benden küçük ya da büyük fark etmez herkesle çok iyi anlaşırdım. Yaşadığım o olaydan sonra kendimi kapatmıştım. Hiç konuşmaz olmuştum mesela. Daha az yemek yemeye başlamıştım, gülmemeye başlamıştım, evden çıkmamaya, dersleri dinlememeye... Yaşadığım olay kimsenin kaldırabileceği bir şey değildi, birkaç gün odamdan hiç çıkmamıştım. Zaten odamda bir banyo vardı, bunun için çıkmama gerek yoktu. Yemek yemiyordum, okula da gitmiyordum. Kapım hep kilitliydi. Günler sonunda yine yatağımda oturmuş ağlarken annem tıkladı kapımı. Yemek getirdiğini ve bu sefer açmadan gitmeyeceğini söyledi. Yarım saatin sonunda kapıyı açmıştım. Yaşanan her şeyi ona anlatmıştım.

O gün Tolga bizim eve taşındıklarından beri ilk defa bir yemeğe katılmamıştı. Caner Abi ise nerede olduğunu bile bilmiyordu. Akşam yemeğini yedikten sonra odama çıkmış müzik dinliyordum. O sırada Tolga'dan bir mesaj gelmişti. İyi olmadığını ve aşağıya gelmemi beklediğini söyleyen bir mesaj... Aşağıya inmemem için hiçbir sebep yoktu. Onu abim gibi görüyordum ve bu saatte onun yanına çıkmamı engelleyecek bir şey de olamazdı.

Anneme haber verip hızla dışarı çıktığımda duvara yaslanmış bir şekilde duruyordu. Beni görünce yanıma geldi ve ilerledik. Gerçekten iyi görünmüyordu, içmiş gibiydi ve o anlatana kadar sormamaya karar verdim. Bir deponun önüne geldiğimizde durdum.

"Burası neresi?"

"Burası... İçi bomboş bir yer. Eski evimizdeyken bir yerim vardı. Kimsenin bilmediği bir yer. Küçük bir tepe. Her canım sıkkın olduğunda oraya giderdim. Sonra buraya gelince canım sıkkın olduğunda gidecek bir tepe bulamadım ve ben de burayı kullanmaya başladım." dediğinde ona üzülmüştüm. Evet yaşadığı şehirden ayrılmamıştı ama evinden ayrılmıştı. Birlikte içeri girdik, dediği kimse yoktu. Ona ne olduğunu anlatmasını istediğimde yavaşça bana doğru ilerledi. Beni arkamdaki duvara yasladığında korkudan titriyordum...

Olaydan 3 gün sonra bunu anneme anlattığımda bana inanamamayı, Tolga'nın öyle bir çocuk olmadığını benimde bildiğimi söylemişti. 

Daha yaşadığım şeyleri atlatamamışken bir de annemin bana inanmaması beni çok yıpratmıştı. Şimdi ilk defa diyordum ki, keşke bu insanlara hayatımda daha önce yer verseydim... Yanımda olurlardı. Melis'e döndüm önce... Ona her şeyi anlattığımda bana sıkıca sarılır ve her şeyin geçtiğini söyleyebilirdi. Ardından Emir'e döndüm... O zamanlar olsa bana şimdiki gibi abi şefkatiyle yaklaşır ve destek olurdu. Evet, Emir gerçekten bir abi gibiydi bana karşı.  Sonra Can'a kaydı gözlerim... Her şeye rağmen şakalarıyla beni güldürmeye çalışırdı. Ve Uygar... Tıpkı şimdi olduğu gibi beni koruyup kollardı. Bu insanlar benim hayatıma daha önceden girseydi annemin yaptığını yapmaz yanımda olurlardı, destek olurlardı, korurlardı, sahip çıkarlardı...

"Bade." Bana seslenen Emir'i duyunca ona döndüm. O bardak hazırlarken ben tezgaha yaslanmış olanları düşünüyordum, harika...

"Efendim?" deyip ona döndüğümde tıpkı benim gibi tezgaha yaslanıp mutfaktaki pencereden salona baktığını gördüm.

"Sence film seçme işini onlara bırakmakla doğru mu yaptık?" demesiyle gülmeye başladım. Akşam yemeğinden sonra film izlemeye karar vermiştik. Emir mutfağa giderken ben de peşinden ilerlemiştim. Melis ve Can ise ne tür film izleyeceğimiz konusunda yoğun bir tartışmaya girmişlerdi. Uygar ise bıkkınca onları izliyordu.

"Sanırım bu gidişle izleyemeyeceğiz." Güldü ve başını beni onaylar şekilde salladı.

"Mısır patlatalım da biz gidip bir el atalım." dediğinde güldüm. O sırada içeriden gelen seslere kulak verdim.

"Kızım millet flörtleşiyor sen de oturalım onları izleyelim diyorsun. İzlemem ben romantik şeyler."

"Ya romantik komedi izleyelim işte eğleniriz biraz." Bırakın izleyeceğimiz filmin adını daha ne tür izleyeceğimize bile karar verememişlerdi...

*****************************************

Üstümü değiştirdikten sonra ışıkları kapatıp kendimi yatağa attım. Melis ve Can uzun süre film seçemeyince Uygar duruma bir el atmış ve rastgele bir film açmıştı. Melis ve Can'dan o kadar bunalmıştık ki konusuna bile bakmadan hemen izlemiştik. Dostluk konulu bir filmdi ve oldukça güzeldi. Filmin 2.sini de daha sonra izlemeye sözleştikten sonra da Uygar beni odaya bırakmıştı. Evet, otele değil. Odanın kapısının önüne kadar bırakıp ben kilitledikten sonra gitmişti. Mesaj sesi duyduğumda telefona uzandım. Telefonun ışığı gözümü ağrıtırken birkaç saniye bekledim ve mesajı açtım.

0530*******= Biliyorum o zamanları unutmaya çalışırken bilen başka biri olması seni korkutuyor.

0530*******= Ama inan ben sana zarar verecek son insan bile olamam.

Bade= O gün oradayım dedin...

Bade= Neden seni hatırlamıyorum?

0530*******= Her akşam olduğu gibi belki seni görürüm umuduyla evinizin önündeydim. Sonra senin aşağı indiğini gördüm. O çocukla beraber ilerlediniz. Takip ettim.

0530*******= Sizden geride duruyordum, o sıra bir arkadaşım geldi yanıma. Ben onu gönderene kadar siz depoya girmiştiniz bile. Deponun önüne geldiğim zaman da senin bağırdığını duyunca hemen içeri girdim.

Dediği anı hatırlıyordum... Tolga bana yaklaştığı sırada konuşuyordu. Benden hoşlandığını, benimle olmak istediğini zırvalıyordu. Bana iyice yaklaşmasıyla bağırmaya başlamıştım. Yanıma gelip ağzımı eliyle kapatmış, boynumu öpüyordu. Onu ne kadar ittirmeye çalışsam da gücüm yetmiyordu. Sonra bir şey oldu... Tolga'nın benden uzaklaşması ve biri tarafından yere yatırılarak dövüldüğünü hatırlıyorum... Yaşadığım şaşkınlıktan oradan çıkamıyordum bile. Sadece başımı dizlerime gömdüğümü ve ağladığımı hatırlıyorum. Daha sonrasında Tolga'yı döven kapşonlu birinin beni evime getirdiğini...

Bade= O gün onu döven sen miydin?

0530*******= O gün onu döven ve bu şehirden gönderen bendim...


Serseri //yarı texting//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin