KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*

9.5K 652 478
By nazarozkan

İyi okumalar.

Medyada Emre🌸

Ece'nin Ağzından

İçeriye giren Asi ve Batu'yla kaşlarım çatıldı, bizimkilerde gözlerimi gezdirdiğimde onların da durumunun benimkisi gibi olduğunu gördüm, tek bir kişi dışında. Can bizden farklıydı, onların geleceğini biliyordu ve aynı zamanda ne için geldiklerini de.

"Herkese iyi akşamlar."

Asi'nin sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp dikkatimi onlara verdim.

"İyi akşamlar, umarım kötü bir şey yoktur."dedi Emre onlara doğru giderek.

Batu ağzını aralamış bir şey diyecekken salona Ahenk'in arkasından giren kişiyi görünce gözlerim şaşkınlıkla büyüdü.

Doğuş'un burada, Emre ve Ahenk'in evinde ne işi var?

"Biriniz konuşsun artık!"

Emre'nin sesini yükseltmesiyle bu sefer bakışlar ona döndü. Her an Doğuş'un üstüne atlayacakmış gibi bir hali vardı.

"Sorun çıkmayacak Emre, neler olduğunu anlatacağız, önce yerlerinize oturun."dedi Batu.

"Ahenk yanıma gel."dedi Emre, Batu'nun dediklerini umursamadan.

Ahenk bir şey demeden Emre'nin yanına gelince Emre tekrar konuştu.

"Her ne söyleyecekseniz söyleyin ve Doğuş'u da alıp buradan def olun."

Ahenk "Emre sakin olur musun?"diyerek Emre'nin koluna dokununca Emre sinirle Ahenk'e baktı.

"Sakin mi olayım? Öldürüyordu lan seni."diye bağırdı.

"Eğer şimdi bizi dinlemezseniz ölüm oranı artabilir."dedi Asi bir anda.

"Ne?"dedi Dolunay anlamayarak.

"Artık neler olduğunu biriniz anlatsanız mı?"dedim Can'a bakarak. Benim ona bakmamla bakışlarını benden kaçırdı.

"Tamam geçin oturun ve neler olduğunu anlatın."dedi Ahenk.

Asi, Batu ve Doğuş koltuklara oturunca biz de kalktığımız yerlere geri oturduk.

Ben konuya girmelerini beklerken Asi'nin bakışları bana döndü.

"Ece konu senle alakalı."

"Benle mi?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Evet Kıvırcığım."

Yanımda oturan Can'a bakıp konuşmaya başladım.

"Sizi dinliyorum."

"Ece..."diyerek konuşmaya giren Asi'ye baktım bu sefer.

"...söyleyeceğim şeyler seni çok üzecek biliyorum ama eğer bunları bilmezsen daha çok üzüleceksin."

Merakım daha çok artsa da bir şey demeyip onu dinlemeye devam ettim.

"Ahenk'in düğününde size eski bir sevgilimden bahsetmiştim, ismi Savaş'tı, hatırlıyor musun?"deyince kafamı olumlu anlamda salladım.

"Bahsettiğim Savaş senin abinmiş Ece."dediğinde Dolunay şaşkın bir ses tonuyla konuştu.

"Ama bana o olmadığını söylemiştin."

"Öyle söylemem gerekiyordu çünkü buna mecbur kaldım."

"Yalan söylemeye mi mecbur kaldın?"dedim anlamayarak.

"Annemle tehdit etti beni, ben de öyle söylemek zorunda kaldım. Aslında kimseye bir şey söylemememi de söylemişti, ben sadece Batu'ya söyledim ama Batu, bunu senden saklamanın yanlış olduğunu söyledi."

"İyi de Asi bunu neden benden saklamak istedin ki? Sonuçta eski sevgilinin benim abim olması kötü bir şey değil, psikopat olduğunu söylemiştin ama eminim ki bana zarar vermez."

"Sana zarar verir Ece."dediğinde güldüm.

"Kardeşine zarar vermez Asi."

"Sen onun kardeşi değilsin Ece."deyince yüzümdeki gülümseme bir anda kayboldu.

"Ne?"dedim yanlış duymuş olma ihtimaline karşı.

"Sen onun kardeşi değilsin Ece, o da senin abin değil."

"Asi ne dediğinin farkında mısın sen?"dedim ayağa kalkarak.

Benim ayağa kalkmamla Can'da kalktı.

"Ece sakin ol."deyince inanmıyormuş gibi Can'a baktım.

"Can ne dediğini duymadın mı? Abin değil diyor, ne demek abim değil?"dedim sinirle.

"Ece bak beni dinlemek zorundasın."dedi Asi. Ona bakıp sakin olmak için derin bir nefes aldım. Benim susmamı fırsat bilip konuşmaya devam etti.

"Yedi yıldır beni takip ediyor ve etrafımdaki herkesi de tanıyor. Sırf bize daha yakın olmak için de senin abin olduğu yalanını uydurdu. Eğer onu durdurmak için bir şey yapmazsak tek tek hepimize zarar verecek Ece."

Söylediklerinin yalan olmadığı çok belliydi, Asi yalan söylemezdi ki zaten ama ben inanmak istemiyordum.

Can'a baktığımda bana üzgünce baktığını gördüm.

"Can, bunlar doğru değil, değil mi?"dedim umutlu gözlerle ona bakarak. Ama o bir şey demeyip kafasını yere eğdi. Tekrar Asi'ye baktım.

"Üzgünüm Ece."diye mırıldandı o da üzgünce.

Asi'nin içeriye girdiğinden beri söylediği şeyler tekrar aklımdan geçti ama sadece 'o senin abin değil' kelimeleri kafamda defalarca kez yankılandı.

Yine mi yanlız kaldım? Ailemden biri hayatta diye çok sevinmiştim ama ben, kandırılmışım meğersem, peki neden ben? Neden kırılan benim kalbim, oynanan benim umutlarım ve yıkılan benim hayallerim?

Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla hızla yanağımı silip salondakilerde gezdirdim yaşlı gözlerimi. Bana üzgünce bakıyorlardı.

"Be-ben gitmek istiyorum, sadece g-gitmek."dedim kafamı iki yana sallayarak. Can yanıma geldi, beni kendisine çekip sıkıca sarılınca anında kollarımı ona sardım ve göz yaşlarım benden bağımsız akmaya başladı.

"Yine yalnız kaldım Can, abim değilmiş, kandırmış beni."dedim boğuk çıkan sesimle.

"Yalnız değilsin Ece, hiçbir zaman da yalnız değildin."

Kısa bir süre sonra Can benden ayrılıp ellerini yanaklarımın üstüne koydu ve baş parmaklarıyla göz yaşlarımı sildi.

"Savaş bunu yaptığına pişman olacak Kıvırcığım."

Ahenk'in Ağzından

Sıcaktan dolayı biraz kıpırdanıp gözlerimi ovuşturdum. Birkaç saniye durup kendime gelmeyi bekledim.

Etrafımda baktığımda Emre'nin ahtapot gibi kollarını bana sardığını görünce kaşlarım çatıldı. Bana sardığı kollarını çözmeye çalıştığım zaman bir şeyler mırıldanıp beni kendisine biraz daha çekti.

"Bıraksana beni be."dedim sinirle.

"Hı hı."diye mırıldanınca koluna vurdum.

"Emre seni yataktan aşağı atarım."diyerek kollarını çözmeye devam ettim. Sonuç tabii ki de başarısızdı.

Beni takmayarak uyumaya devam edince bu sefer ona doğru yaklaşıp bir anda yanağını ısırdığımda küfür ederek gözlerini açtı. Küfür ettiği için ağzına vurduğumda bu sefer kaşları çatıldı.

"Ne yapıyorsun kızım?"

"Asıl sen burada ne yapıyorsun?"dediğimde kaşları düzeldi ve o her zamanki sırıtması yüzünde yerini aldı.

"Uyuyorum."diyerek kollarını benden çekince yerimden doğrulup yatağın üstüne oturdum.

"Dalga geçme beninle. Senin koltukta olman gerekiyordu."

"Senin de yanımda olman gerekiyordu."dedi kollarını enseninde birleştirerek.

"Trip atıyorum ben sana, tamam mı?"dediğimde bana gözlerini devirip o da yerinden doğruldu ve benim gibi yatağa oturdu.

"Sence de saçma bir neden değil mi bana trip atmanın sebebi?"deyince kaşlarım çatıldı.

"Bana bağırman saçma bir neden değil."

"Sana bağırmadım Ahenk, Doğuş'u görünce sinirlendim ve bu da ses tonuma yansıdı."

"Peki Emre, bir şey demiyorum sana çünkü eğer ben bir şey dersem yine ben suçlu oluyorum."dedim ve yataktan çıktım. Banyoya doğru ilerleyeceğim sırada Emre kolumu tuttu. Ona baktığımda yataktan çıkıp karşımda durdu. Kafamı kaldırıp ona baktığımda konuşmaya başladı.

"Ahenk vurulduğun zaman hayatımda hiç öyle bir acı hissetmemiştim. Sen değil de ben vurulmuş olsaydım benim canım yine o kadar yanmazdı. Hayatında hiç yalvarmayan ben gözlerini kapatma diye sana yalvardım, korktum hem de çok, seni bir daha göremeyeceğim diye, sana bir daha dokunamayacağım diye. Doğuş'a öfkeliyim, sen onu affetmiş olabilirsin ama ben affetmedim ve affetmeyi de düşünmüyorum."dedikten sonra yanımdan uzaklaştı ve banyoya doğru gitti. Banyoya gidip kapıyı da sert bir şekilde kapatınca irkildim.

Oflayarak ellerimi saçlarımdan geçirdim. Haklılık payı vardı belki ama Doğuş kötü biri değildi ki, her şeyi dedesi yüzünden yaptığını ve yaptıklarından pişman olduğunu da söylemişti. Doğuş bir nevi Emre'nin kuzeniydi ve kimsesi yoktu, ona biraz destek olamaz mıydı? Herkes hata yapardı ve herkes hatalarını düzeltirdi.

Sorun Savaş'tı ama üzülen taraf yine bizdik. Neyse ki bugün ondan kurtuluyorduk. Dün akşam Ece her şeyi öğrenmişti, hepimiz şaşırmıştık ama Ece aynı zamanda kırılmıştı da. Çok sevinmişti bir abisi olduğuna. Neyse ki Can vardı yanında ve ona destek oluyordu. Zaten Ece'ye bir tek Can yardım edebilirdi.

Tabii bir de kafamızda soru işaretleri vardı, mesela Savaş'ın elindeki fotoğraf. Onu nereden bulmuştu? Bu soru beraberinde 'Acaba Ece'nin gerçekten de bir abisi var mıydı?' sorusunu da getiriyordu.

Derin bir nefes alıp kıyafetlerimi çıkartmak için dolaba doğru ilerledim çünkü artık çalışma vakti gelmişti. Dolabın kapaklarını açıp içinden kendime asker yeşili, sıfır kol ve dizlerimin dört parmak üstünde bir elbise çıkarttım.

Üstümdeki eşofmanları çıkartıp elbiseyi üstüme geçirdim, elbisenin fermuarını kapatmaya çalışırken Emre banyodan çıktı. Dolaba doğru ilerleyince önüne geçtim.

"Fermuarımı çeker misin?"dedim gülümseyerek.

Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra kolumdan tutup beni etrafımda çevirdi, fermuarı kapattığına dair ses gelince gülümsedim, sanırım siniri geçmişti. İşinin bittiğini anlayınca arkama döndüm ama Emre beni umursamadan yanımdan geçti ve dolaba doğru gitti. Gülümseyen yüzüm anında asıldı.

Somurtarak yatağı toplamaya gittim.
İçimden Emre'ye söylene söylene işimi bitirdim, arkama dönüp Emre'ye baktığımda elinde tuttuğu takım elbiseyle anlamayarak bana baktığını gördüm.

"Kıyafetleri benim giydirmemi falan mı bekliyorsun?"dedim.

"Sen az önce benim ebeme laf mı söyledin?"deyince gözlerim kocaman oldu.

"Ben onları dışımdan mı söyledim?"

"İçinden geçenleri duyma gibi bir yeteneğim olmadığına göre evet dışından söyledin."

"Duymamış gibi yapabilirdin."

"Ama yapmadım."

"Kavga ettiğimiz zaman mı senin uyuzluğun tutuyor?"dedim sinirle.

"Sanırım evet."deyince sinirle yanında geçip banyoya gittim ve işlerimi halledip geri odaya gittim. Emre'nin gömleğini giydiğini görünce telefonumu alıyormuş gibi yapıp biraz onu gözetledim daha sonra da odadan çıkıp aşağı, mutfağa indim.

Kahvaltıyı hazırladıktan sonra yerime oturup Emre'yi beklemeye başladım. Çok geçmeden o da gelip yanıma oturunca kahvaltımızı etmeye başladık.

Benim konuştuğum ama Emre'nin beni gram umursamadığı kahvaltımız bitince mutfağı toplayıp mutfaktan çıktık. Kapının önünde ayakkabılarımızı giyerken aklıma gelen şeyle kafamı kaldırıp Emre'ye baktım.

"Şey Emre artık koltukta uyumak zorunda değilsin."dedim gülümseyerek. Emre ayakkabılarını giydikten sonra bana baktı.

"Geç kalıyoruz Ahenk."dedikten sonra arkasını dönüp kapıyı açtı.

Onun arasından onun taklidini yapınca Emre yerinde durup bana baktığı zaman hemen gülümsemeye çalıştım. Bir şey demeyip evden çıkınca farkına varmadan tuttuğum nefesimi geri verdim. Bazen Emre'nin arkasında gözü olduğunu düşünmüyor değilim.

Ben de evden çıktım ve kapıyı kapatıp arabaya doğru ilerledim. Arabaya binip kapıyı kapatım, Emre'de arabayı çalıştırdı.

Aklıma Can ve Ece gelince Can'ı arayıp bekleme başladım, ne de olsa Emre'nin benimle konuşmaya niyeti yoktu.

"Efendim kanka?"

"Günaydın Can, ne yaptınız? Hallettiniz mi sonuçları?"

"Günaydın kanka. Evet kanka hallettik, Savaş gerçekten de değiştirmiş DNA testi sonuçlarını. Biz de sahte sonuçları gerçekleriyle değiştirdik. Savaş bir saat sonra gelip alacakmış sonuçları."

"Peki şey Ece, o nasıl?"dedim mırıldanarak.

"Beni şaşırtacak şekilde iyi."

"Hep böyle iyi şaşırtmalar olsun hayatında kanka."dedim gülerek.

"Âmin kanka. Neyse ben kapatayım, şirkette görüşürüz."dedi.

"Görüşürüz."diyerek telefonu kapattım.

"Neyseki Savaş meselesi uzamadı."diye mırıldandım Emre'ye bakarak. Göz ucuyla bana baktıktan sonra tekrar önüne döndü. Önüme dönüp kollarımı göğsümde bağladım, peki Emre dediğin gibi olsun, ben de seni umursamayacağım ve sana trip atacağım.

Sonunda araba durunca Emre'den önce arabadan indim ve şirkete doğru ilerledim. Şirkete girip asansöre doğru ilerledim, asansöre bindiğim zaman Emre'nin de daha yeni şirkete girdiğini gördüm. Onu beklemeden odamızın bulunduğu kata bastım, Emre'nin bana doğru yaklaştığını fark edince düğmeye birkaç kez daha bastım, kapı benim şansıma mı tutukluk yaptı?

Emre karşımda durunca somurttum ve kenara kayıp ona yer verdim. Ama o asansöre binmek yerine benim bindiğim asansörün yanındaki asansörün düğmesine bastı.

Bak bak bir de benim bindiğim asansöre binmiyor.

"Asansör arızalı Ahenk Hanım."

Emre'nin bunu demesiyle gözlerimi devirdim.

"Hiç şaşırmadım."diye homurdandım. Asansörden çıkmak için adım atacağım sırada kapılar bir anda yüzüme kapanınca gözlerim kocaman oldu. Yok artık ama.

Asansörde kaldım, iyi mi?

Dışarıdan gelen bağırışlara kulak kabartmaya başladım.

"Bu asansör neden üç gündür bu halde?"

Emre'nin çalışanlara bağırmasına gözlerimi devirdim, yok arkadaş Emre insanlara bağırmadan iletişim kuramıyor.

"Yetkili birini arayın lan, karım içeride kaldı."

Ah canım nasıl da önemsiyor beni? Sabahki umursamaz tavrından eser kalmamış.

"Ahenk?"

Emre'nin bana seslenmesiyle asansörün kapılarına yaklaştım.

"Efendim?"

"Korkma güzelim, tamam mı? Birazdan çıkacaksın ordan."

"Korkmuyorum zaten."dedim gülerek.

Emre'nin tekrar çalışanlarla konuşmasını duyunca geri gidip asansörün zeminine oturdum, ayaklarımı uzattım ve sırtımı da asansörün duvarına yaslayıp beni buradan çıkartmalarını bekledim.

Tahminen on, on beş dakika geçmişti ama dışardaki tek ses hâlâ Emre'nin sesiydi.İçerisi çok sıcak olmuştu ve oksijen miktarı da azalmıştı. Alnımda birikmiş olan terleri silip yerden destek alarak ayağa kalktım, üstümü silkeledikten sonra kapıya doğru gittim.

"Emre?"dedim zorlukla.

"Burdayım güzelim."

"Emre nefes alamıyorum."dedim yutkunararak.

"Tamam sakin ol, sana bir şey olmayacak...."

Biri"Görevliler geldi Emre Bey."diyerek Emre'nin sözünü kesti.

Ben bir adım geri gidip asansörün duvarına yaslandım. Dışardan bir takım sesler geldiğini duyuyordum ama seslerin tam olarak neye veya kime ait olduğunu ayırt edemiyordum.

Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama daha fazla gücüm kalmadığı için yavaşça yere doğru kayıp yere oturdum ve öksürmeye başladım.

Gelen seslerle kafamı kaldırıp asansörün kapısına baktığımda kapının aralandığını gördüm. Emre içeriye girince gülümsedim, beni yerde görünce hızlı adımlarla yanıma geldi, derin derin nefesler alıp ciğerime oksijen dolmasını sağladım. Emre yerden kalkmama yardım etti. Birlikte asansörden çıktık. Emre şirketin çıkışına doğru beni ilerletince anlayarak konuşmaya başladım.

"Emre nereye?"

"Hastaneye."

"Hayır gerek yok, ben iyiyim."dediğimde yerinde durdu ve bana doğru dönüp bir anda bana sarıldı. Şaşkınlıktan dolayı havada kalan ellerimi gülümseyerek ona sardım.

Emre benden ayrıldıktan sonra gözleriyle vücudumu taradı.

"İyi olduğuna eminsin değil mi?"deyip bana bakınca kafamı aşağı yukarı salladım.

"İyiyim, gerçekten."

Derin bir nefes aldıktan sonra yanımdan geçti. Nereye gittiğine baktığımda asansörün önünde duran çalışanlara doğru gittiğini gördüm, ben de hemen peşine takıldım. Emre yerinden durunca ben de yanında durdum.

"Üç gün önce beni arayıp asansörün bozulduğunu hanginiz söyledi?"deyip çalışanlara bakınca öndeki kumral saçlı, yaklaşık 27-28 yaşlarında bir çocuk Emre'nin karşısına geçti.

"Sana asansörü tamir ettir demedim mi ben?"diye bağırınca çocuk kafasını yere eğdi.

"Şirketteki bütün asansörleri kontrol ettiriyorsun, kontrol işlemi bitene kadar da kimse asansör kullanmıyor, bu görevi sana veriyorum. Eğer bir dahaki sefere sana verilen görevleri akstırsan muhasebeden çıkış işlemlerini yaparsın, anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı Emre Bey."dedi çocuk mırıldanarak.

"Güzel, ben de öyle düşünmüştüm, şimdi herkes işinin başına."dedikten sonra merdivenlere doğru ilerleyince ben de son kez çalışanlara bakıp Emre'yi takip ettim.

Odamızın bulunduğu kata gelince derin derin nefesler almaya başladım, ben neden bu kadar yoruldun ki? Bizim ev sekizinci kattaydı o kadar merdiven çıktığımda bile bu kadar yorulmamıştım. Sanırım az önce asansörde havasız kaldığımdan ya da uzun zamandır merdiven kullanmadığımdandı. Buna daha fazla kafa yorganın bir manası yok diye düşünüp Emre'nin arkasından ilerledim.

Odaya girince yerine oturan Emre'nin yanına gittim. Masaya yaslanıp ona baktığımda o da kafasını kaldırıp bana baktı.

"Biraz daha iyi misin?"diye sorduğumda gülümsedi.

"Sen iyiysen ben de iyiyim."dedi.

"O zaman ben çok çok iyiyim."dedim gülümseyerek. Emre bir anda yerinden kalkıp önümde dikilince şaşkınlıkla gözlerimi kırmıştırdım. Ellerini masanın üstünde iki yanıma koyup bana doğru eğilince yutkundum.

"Sabahki öpücüğümü almamıştım sanırım."diyerek bana yaklaşınca hızla ellerimi kaldırıp omuzlarına koydum ve onu kendimden uzaklaştırdım.

"Alırsın sen öpücüğünü."dedim sinirle.

Emre yerinden doğrulup bileklerimi tuttu ve ellerimi arkamda sabitleyip beni kendisine çekti.

"Alırım ben öpücüğümü."diyerek dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ona karşılık vereceğim sırada kapının açılmasıyla hızla Emre'den ayrıldım.

"Amanın kapat gözlerini Kıvırcığım."

Arkama döndüğümde Can'ın, Ece'nin gözlerini eliyle kapattığını gördüm.

"Senin zamanlamanı si..."

Emre'nin koluna vurunca sözü yarıda kaldı.

"Ayıptır sorması Emreaşkım sizin eviniz yok mu?"dedi Can elini Ece'nin gözünün önünden çekerek.

Emre ona aldırış etmeden yerine oturunca Can ve Ece'de gidip camın önündeki deri koltuğa oturdular.

"Şey hoş geldiniz."dedim gülümsemeye çalışarak.

"Estağfurullah kanka asıl siz hoş geldiniz."dedi Can sırıtarak. Ece onu koluyla dürtünce Can ağzına hayali bir fermuar çekti. Can'a gözlerimi devirip yerime oturdum ben de.

"Emreaşkım biz neden asansörü kullanamıyoruz? Ya da biz neden bu kata merdiven kullanarak çıkıyoruz? Veya da şöyle sorayım o asansörler neden icat edildi?"

"Neden bu kadar çok soru soruyorsun kardeşim?"diyerek Can'a baktı Emre ama Can bir şey demeyip bana döndü.

"Evet kanka sorularımın cevaplarını sen ver, senin kocan bugün iyi gününde değil, sanırım koltukta uyumuş."dedi Can gülerek. Emre ona kalem fırlatınca Can'ın koluna gelip yere düştü.

"Bana bana Can'ına kalem mi fırlatıyorsun Emreaşkım?"diyerek yerdeki kalemi aldı.

"Onu kabul etmezsen masayı da fırlatabilirim kardeşim."dedi Emre sırıtarak.

Can önce Emre'ye sonra bana daha sonra tekrar Emre'ye baktı ve konuşmaya başladı.

"Emreaşkım sen özel gününde falan mısın?"deyince Emre hızla yerinden kalktı.

Can, Emre'nin ayağa kalkmasıyla hızla yerinden kalktı ve odanın içinde koşmaya başladı.

"Seni bir döverim görürsün özel günü."diyerek arkasından koştu Emre.

"Nedir bu özel günlerle olan husumetiniz? Kıvırcığım'a sorduğumda o da beni kovalıyor."deyince gülerek Ece'ye baktım. Can'a sinirli bir şekilde baktığını görünce tekrar Can'a baktım. Can koşmaya devam ederek kapıya doğru gitti, kapıyı açacakken Can'dan önce başka biri davrandı, gelen kişi kapıyı sert bir şekilde açınca kapı Can'ın yüzüne çarptı. Yani bana arkası dönük olduğu için yüzüne çarptığını tahmin ediyorum.

"Kapı yüzüme, yüzüm kapıya."diyerek etrafından dönmeye başladı Can. Ece hızla yerinden kalkıp Can'a doğru koşunca ben de ayağa kalkıp onlara doğru gittim. Gelenlere baktığımda Anıl ve Dolunay'ın geldiklerini gördüm. Anıl kapının kolunu tutarak Dolunay ise Anıl'ın omzunun üstünden kafasını uzatarak olayları anlamaya çalışırmış gibi Can'a bakıyorlardı. Emre'ye baktığımda ise onun koltuğunda oturmuş önündeki belgelerle uğraştığını gördüm. Ona aldırış etmeden Can'a baktım.

"Can bir bakayım, burnun kanıyor mu?"diyerek Can'ın burnunu kapattığı elini çekmeye çalışıyordu Ece.

"Burnum kırılırsa estetik parasını sen verirsin Anılaşkım."dedi Can elini burnundan çekerek. Neyseki burnu kanamıyordu.

"Eğer kapının arkasında olduğu görebilme gibi bir yeteneğim olsaydı öderdim kardeşim."diyerek içeriye girdi Anıl ve az önce Ece'nin kalktığı koltuğa doğru ilerledi.

"Ayrıca kırılmış olsaydı yerinde duramazdın."dedi Dolunay ve o da Anıl'ın arkasından içeriye girdi.

"Emreaşkım gördün mü bana ne dediler?"dedi Can göz yaşlarını siliyormuş gibi yaparak.

"Kapının bir şeyi var mı?"dedi Emre, Can'a bakarak.

"Ne kadar insafsızsın Emre."dedim hayretle.

"Sen de ne kadar safsın be güzelim."dedi Emre bana bakıp gülerek.

"Nasıl yani?"dedim anlamayarak.

"Kapı Can'ın yüzüne falan çarpmadı, dizine çarptı."deyince Can'a baktım.

"Aa bak sen dizime çarpmış."diyerek dizini ovuşturdu Can.

"Pü sana kanka."diyerek ben de gidip yerime oturdum. Ece ve Can'da Anıl ve Dolunay'ın yanına oturunca Emre konuşmaya başladı.

"Şimdi ne yapıyoruz? Savaş buraya mı gelecek?"

"Evet buraya gelecek, ben sabah arayıp sonuçlarla birlikte buraya gelmesini istedim."dedi Ece.

"Peki Asi ve Batu nerede?"dedi Dolunay.

"Savaş'tan önce geleceklerini söylediler bana."dedi Ece, Dolunay'a bakarak.

Birkaç dakika geçmişti ki kapı açıldı ve içeriye Asi'yle Batu girdi.

"Herkese günaydın."dedi Asi gülümseyerek.

"Günaydın."diyerek ona karşılık verdik. Onlar da gidip Emre'nin karşısındaki koltuklara oturdular.

"Savaş ne zaman gelecek?"dedi Emre, Can'a bakarak.

"On dakika içinde burada olur."

On-on beş dakika sonra kapı açıldı ve içeriye Savaş girdi. İçeridekileri görünce kaşları çatılsa da Asi'yi görünce sırıttı.

"Günaydın."deyince biz de aynı şekilde ona karşılık verdik. Savaş, Ece'ye doğru gidip onun karşısında durunca Ece'de ayağa kalkıp ona elini uzattı.

"Sonuçları alayım."deyince Savaş'ın kaşları çatılsa da bir şey demeyip elini arka cebine attı ve bir zarf çıkartıp onu Ece'ye uzattı.

"Sonuçlara bakmamışsın."dedi Ece zarfı eline alarak.

"Ben sonuçlardan eminin zaten Ece."dedi Savaş.

Görelim bakalım ne kadar eminsin?

Ece zarfı açıp içindeki kağıdı çıkarttı ve kağıdı okumaya başladı. Birkaç saniye sonra kafasını kaldırıp Savaş'a baktı ve kağıdı Savaş'a uzattı.

"Emin olduğun şeyleri sorgulaman gerekiyordur belki de Savaş."

Savaş'ın, Ece'nin dediklerinden bir şey anlamadığı her halinden belliydi. Bir şey demeyip elindeki kağıdı aldı ve gözlerini hızlıca kağıtta gezdirdi.

"Bu olamaz."dedi Savaş kafasını kaldırıp Ece'ye bakarak.

"Ee Savaş efendi ne demişler? Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış."dedi Can ayağa kalkarak.

"Ne yalanı? Sonuçları değiştirmişler Ece, ben senin abinim."dedi Savaş.

"Evet sonuçları değiştirdik, doğru olanlarıyla."dedi Ece.

Savaş bakışlarını bu sefer Asi'ye çevirdi.

"Sana, kimseye bir şey söyleme demedim mi lan ben?"diye bağırınca bu sefer Batu ayağa kalktı.

"Ben senin ses tellerini kopartmadan önce sen, sesinin seviyesini ayarla."dedi.

"Daha işimiz sizinle bitmedi."diyerek arkasına döndü ve kapıya doğru koşmaya başladı. Batu onun arkasından gidecekken o çoktan kapıyı açmıştı. Savaş'ın dışarıya çıkmasıyla içeriye geri girmesi bir olmuştu. İçeriye giren Doğuş'u görünce şaşırdım.

"Bir yere mi gidiyordun?"diyerek kapıyı kapattı Doğuş.

"İnan ki benimle uğraşmak istemezsin."dedi Savaş dişlerinin arasından.

"Ne tesadüf ben de aynı şekilde düşünüyorum, sen de benimle uğraşmak istemezsin. Şimdi sorun çıkartma ve buradan gidelim."diyerek üstündeki tişörtün eteklerinden tutup kaldırdı ve belindeki silahı gösterdi.

Savaş yerinden kımıldamayınca Doğuş onun kolundan tutup bize döndü.

"Gerisini ben hallederim."dedikten sonra Savaş'la birlikte odadan çıktılar.

Herkes dağılınca biz de Emre'yle akşama kadar şirketteki birikmiş işlerle ilgilendik. İşlerin hepsi bitmemişti ama büyük bir çoğunluğu bitmişti. Emre bu kadar çalışmanın yeterli olduğunu söyleyince toparlanıp şirketten çıktık ve arabaya binip yola koyulduk.

"Yorucu bir gündü."diye mırıldandım Emre'ye bakarak.

"Daha gün bitmedi Ahenk, bunun gecesi de var ve bence bu kadar erken konuşma."dedi Emre sırıtarak.

"Sen artık koltukta gecenin bitmesini beklersin Emre."

"Artık koltukta uyumak zorunda olmadığımı söylemiştin."dedi göz ucuyla bana bakarak.

"Sen de 'geç kalıyoruz Ahenk' demiştin."dedikten sonra önüme döndüm.

Araba evin önünde durunca arabadan inip Emre'yi bekledim. Yanıma gelip kolunu omzuma attı ve beni eve doğru ilerletti.

"Acaba kolunuzu çekebilir misiniz Emre Bey?"dedim kafamı kaldırıp Emre'ye bakarak.

Emre kolunu omzumdan çekince yüzüm asıldı ama ben ciddi değildim ki. Yürümeye devam ederken Emre kolumdan tutup beni kendisine çevirdi ve beni kucağına aldı. Düşmemek için kollarımı boynuna sardım.

"Umarım daha rahatsınızdır Ahenk Hanım."dedi gülerek.

"Hem de çok."dedim kafamı göğsüne koyarak.

Kapının önüne gelince Emre'nin cebinden evin anahtarını çıkarttım ve kapıyı açtım. Birlikte içeriye girince Emre ayağıyla kapıyı kapattı ve merdivenlere doğru ilerledi.

Üst kata çıkıp odamıza girince Emre beni yatağın üstüne koyup üstüme doğru eğildi.

"Emre ne yapıyorsun? Aç değil misin? Gel yemek yiyelim."dedim gülerek.

"İşte susarsan ben kendimi doyuracağım."deyince koluna vurdum.

"Ben açım ve gidip yemek yiyeceğim."diyerek onu üstümden itmeye çalışınca Emre kollarımı tuttu.

"Önce ben."diyerek yüzüme yaklaşınca telefonu çalmaya başladı ama Emre buna aldırış etmeden yaklaşmaya devam etti.

"Emre telefonun çalıyor."

"Bana ne?"dedi.

Dudaklarını dudaklarıma bastırınca geri çekildim.

"Emre!"dedim uyarır bir şekilde.

Emre oflayarak geri çekildi ve ısrarla çalan telefonunu cebinden çıkartıp arayan kişiye baktı. Arayan kişiyi görünce kaşları çatıldı ve telefonu açıp kulağına götürdü.

"Efendim Batu...Ne?...Kötü bir şeyi var mı?...Hangi hastane?...Tamam biz şimdi geliyoruz."dedikten sonra telefonu kapatıp ayağa kalkınca ben de ayağa kalktım.

"Ne olmuş Emre? Ne hastanesi?"dedim endişeyle. Yerinde durup bana baktı ve mırıldanarak konuşmaya başladı.

"Savaş, Doğuş'u bıçaklamış."

Ve bölüm sonu.🌸

Continue Reading

You'll Also Like

628K 41.7K 30
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1M 39K 48
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
1.1K 133 9
Kitap bize ait değildir. Halit Ertuğrul'un KENDİNİ ARAYAN KADIN isimli kitabını hiçbir ekeleme / çıkarma yapmadan yazarından izin alarak yayınlamakt...
412K 11.3K 51
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!