KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

98.BÖLÜM*SINIR*

10K 723 557
By nazarozkan

İyi okumalar.✨

Medyada Âsi🌸

Dolunay'ın Ağzından

Derin bir nefes alıp yavaş adımlarla Anıl'ın yanına doğru ilerledim.

Çok kızar mı bana? Hmm belki.

Bağırır mı? Bana bağırmak hiç adeti değildir.

Etrafı çok dağıtır mı? Ona da belki.

Bana trip atar mı? Atar, hem de alasını.

Kendi kendime düşünürken çoktan Anıl'ın yanına gelmiştim.

"Sevgilim başının ağrısı geçmiş bakıyorum."dedim gülümsemeye çalışarak. Ortamı bir şekilde yumuşatmak gerekiyor ama pek başarılı olacağımı düşünmüyorum çünkü Anıl fazla sinirli gözüküyordu.

"Sıra sana da gelecek."diyerek önümden geçti ve bize anlamayarak bakan Serkan Bey'e doğru ilerledi.

Gelmesin sıra bana ya, ne yaptım ki ben?

Şu anlık sadece uzakta durup onları izlesem kâfiydi. Anıl, Serkan Bey'in karşısında durunca onları daha dikkatli izlemeye başladım çünkü aramızda, seslerini duyamayacağım kadar bir mesafe vardı.

Anıl birkaç saniye gözlerini etrafta gezdirdi. Sakinleşmeye çalışıyordu. Birkaç saniye sonra sanırım sakinleşmeyi başarmış olacak ki tekrar Serkan Bey'e çevirdi bakışlarını. Anıl ağzını aralayıp bir şeyler deyince Serkan Bey alayla güldü. Anıl'ın ne dediğini merak ederken Serkan Bey'in dudakları hareket etmeye başladı, daha sonra Anıl bakışlarını bana çevirince gülümsemeye çalıştım. Tekrar Serkan Bey'e dönüp elini omzuna koydu, kafasıyla Serkan Bey'in arabasını işaret edince arabasına binip buradan gitmesini istediğini anladım. Serkan Bey eliyle Anıl'ın elini sert bir şekilde itip kaşları çatık bir şekilde konuşmaya başladı. Artık her ne dediyse bu Anıl'ı çok sinirlendirmiş olacak ki Serkan Bey'in yüzüne yumruk attı.

Ellerim istemsizce ağzıma doğru gitti. Serkan Bey bir adım geri sendeleyince ben de koşar adım yanlarına gittim ve Anıl'ın önüne geçtim.

"Anıl ne yapıyorsun sen?"dedim şaşkınlıkla.

"Bunu sabah yapmam gerekiyordu."dedi bana düz bir yüz ifadesiyle bakarak.

Söylediğine aldırış etmeden Serkan Bey'e bakacağım sırada gözüme arabanın içinde bize şaşkınlıkla bakan Deren çarptı.

Onları orada bırakıp arabaya doğru ilerledim. Deren'in bulduğu tarafın kapısını açacağım sırada kolumdan tutulup geri çekildim. Kolumu tutan elin sahibine baktığımda bu kişinin Anıl olduğunu gördüm.

"Anıl bırak kolumu."dedim kolumu kendime doğru çekerek.

"Şu an susman senin yararına olur."diye homurdanıp beni eve doğru çekiştirmeye başlayınca sinirle konuştum

"Anıl ne yapıyorsun sen? Bırak kolumu dedim sana, Deren'i korkutuyorsun."

Benim söylenmelerim eşliğinde kapının önüne gelince Anıl kapıyı açıp içeriye girdi ve beni de peşinden çekiştirdi.

"Anıl ne yapıyorsun?"dedim son kez aynı soruyu sorarak.

Kapıyı çarparak kapatıp kolumu bıraktı ve bağırmaya başladı.

"Asıl sen ne yapıyorsun Dolunay? Sana o adamı çevrende görmek istemiyorum diyorum adamı alıp kapımın önüne getiriyorsun, sana başım ağrıyor eve taksiyle gel diyorum, eve kendin gel demiyorum bak taksiyle gel diyorum gidip o kılkuyruğun arabasına biniyorsun."

"Bağırma bana Anıl, ben mi suçluyum? Seni düşünüp bindim arabaya."dedim ben de bağırarak.

"Beni düşünseydin o arabaya binmezdin."

"Tek sorun benim o arabaya binmem değil Anıl, gidip adama yumruk attın hem de kızının karşısında, o daha çocuk. Yeterince dağınık bir psikolojiye sahipken daha çok bozdun kızın psikolojisini."dediğime yüzüme inanmıyormuş gibi baktı.

"Şaka mı yapıyorsun? Ne kızı ne de babası umrumda."

"Benim umrumda ama Anıl, senin umrunda olmayan kız benim umrumda."dedim bağırarak.

"Anla artık şunu Dolunay, sen o kızın annesi veya başka bir şeyi değilsin" dedi her kelimesinin üstüne basa basa.

"Olmadığımı biliyorum Anıl bunu sürekli öne sürme. Hem sen neden durup dururken adama yumruk attın?"

"Çok yakınsınız ya o adamla, git kendisine sor."deyip arkasına döndü ve merdivenlere doğru ilerledi.

"Arkanı dönüp gidemezsin Anıl. Sorularıma cevap ver."dedim arkasından.

"Sorularına cevap verdiğimi sanıyorum."dedi arkasına bile bakmadan.

"Anıl bak saçmalıyorsun, kalp kırmaya değmez, konuşup halledebileceğimiz bir konu ve sen arkanı dönüp gidiyorsun."dememle yerinde durup bana doğru döndü ve çıktığı iki merdiven basamağını geri inip yanıma geldi.

"Burda kalıp konuşmak mı? Peki konuşalım. Daha ne gibi saçma savunmaların olabilir çok merak ediyorum."

"Kendimi savunmuyorum, suçum varsa kabul ediyorum. Arabaya binmem tam olarak neden suç ben onu anlamış değilim? Sen binme deyince binmeyecek, bin deyince de binecek miyim? Kıskançlıklarına bir sınır koy, çünkü çoğu zaman fazla ileri gidiyorsun Anıl, hayatıma sen yön veremezsin."dedim. Anıl'ın çatık olan kaşları düzeldi, gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı söylediklerimden pişman olmamı sağlamıştı ama artık çok geçti.

"Bunca yıldır beni yanlış tanımışsın Dolunay. Ben senin hayatına yön vermiyorum hiç bir zaman da vermem. Kıskanç bir insanım bunu inkar etmem ki seven insan kıskanır ve ayrıca kıskançlıklarına sınır koyması gereken kişi de ben değilim, sensin. Tek başına sırf kıskançlığın yüzünden dört kızı birden dövdüğünü hatırlıyorum. Aynı şekilde bir kız beni eve bırakmış olsaydı büyük ihtimalle o kızın kafasını arabanın egzozuna sokardın. Ben o kadar ileri gitmeyecek kadar kıskançlığıma sınır koymayı başaran biriyim."dedi.

Bu kadar uzun konuşmasının sevincini yaşamanın hiç sırası olmadığı için, söylemiş olduklarını düşündüm ve doğru olduğu için bakışlarımı kaçırdım. Benim susmamı fırsat bilip konuşmaya devam etti ama keşke etmeseydi.

"Belki de sınır koymam gereken başka şeyler de vardır."

Asi'nin Ağzından

(Dolunay'la konuştuğu zamandan)

"Olur mu öyle şey? Ben her zaman buradayım."dediği zaman gülümsedim.

"Teşekkür ederim Dolunay, görüşürüz."

"Görüşürüz."deyip telefonu kapatınca derin bir nefes alıp karşımda duran Savaş'a baktım.

"Demek yedi sene önce öldüm ha? İyi bir yalancısın."dediğinde beni zorla oturttukları sandalyeden sinirle kalktım.

"Dediğini yaptım, şimdi köpeklerini ara ve annemin yanından uzaklaşsınlar."dediğimde gülümsedi.

"Anlaşma anlaşmadır."diyerek cebinden telefonunu çıkartıp bir şeyler yaptı.

Sabah hastaneye gideceğim sırada bir anda önümde siyah bir araba durdu ve ben daha ne olduğunu anlamadan üç kişi arabadan inip beni zorla arabaya bindirdiler. İki kişiyi arabanın içinde dövüp üçüncüye geçeceğim sırada üçüncü asalak belindeki silahı çıkartınca bir şey yapamamıştım. Daha sonra da beni bu eve getirmişlerdi ve sandalyeye zorla oturtmuşlardı. Ne için burada olduğumu sorduğum zaman da bir şey dememişlerdi. Ve en son da Savaş karşıma dikilmişti.

Onu gördüğüme şaşırmamıştım çünkü dün Ahenk ve Emre'nin düğününde onu bir türlü görememiştim. Bu da benden saklandığı anlamına geliyordu.

Savaş elindeki telefonu tekrar cebine koyunca konuşmaya başladım.

"Dediğini yaptığıma göre artık gidebilirim."deyip arkama döndüğüm sırada dediği şeyle yerimde durup ona baktım.

"Tabii gidebilirsin ama ben izin verdiğim zaman."

"Bana bak Savaş beni tanıyorsun, sinirlenince az çok neler yapabileceğimi tahmin edebilirsin ve inan ki beni sinirlendirmek istemezsin, şimdi ben gidiyorum ve sen de yedi sene boyunca hangi cehennemde isen bundan sonra da oraya git."dedim sinirle. Bu dediğime sadece sırıtarak karşılık verdi.

"Yedi sene boyunca nerede isem şu an da oradayım, tak fark biraz daha yakınım."deyince anlamayarak suratına baktım.

"Nasıl yani?"

"Bunu göstermem gerek, beni takip et."diyerek arkasına dönüp kapısı kapalı olan bir odaya doğru gidince arkasından bağırdım.

"Seni takip etmeyeceğim."

"Zevkle gelip seni peşimden sürüklerim."deyince sakin kalmaya çalışıp onun peşinden gittim.

Yapardı, insanların canını yakmak onun hiç umrunda değildi. Beni sevdiğini söylüyordu ama sevmiyordu, sadece beni takıntı haline getirmiş biriydi. Ama neden şimdi çıktı karşıma? Ve Ece'nin abisi olduğu yalanını neden uydurdu?

Tabii ki de abisi falan değildi. Çünkü yedi sene önce onunla birlikteyken bir ailesi olmadığını söylemişti bana.

Kapının önünde durup kapıyı açtı ve geri çekilip geçmem için kenara çekildi.

"Sana güvenip içeri gireceğimi de nerden çıkarttın?"dedim alayla. Bana gözlerini devirip kendisi içeriye girince ben de ona gözlerimi devirip peşinden içeriye girdim ve odada gördüklerimle gözlerim şaşkınlıkla kocaman oldu.

Odanın içi boştu, dolu olan tek yer benim resimlerimle dolu olan duvarlardı.

Saçlarımın tümünün mavi olduğu zamanlar, saçlarımı kestirip uçlarını mor yaptığım zamanlar ve şu an uçları mavi olan zamanlara kadar bir sürü habersiz çekilen fotoğraf vardı duvarlarda.

Şaşkınlıkla Savaş'a baktım.

"Bunlar..."dedim mırıldanarak ama cümlenin devamını getiremedim.

"Yedi sene boyunca seni takip ettim, benim için çok zordu çünkü başkasına gülüyordun, başkasına bakıyordun, başkasını öpüyordun ve başkasına dokunuyordun. Ne kadar zor dayandığımı bilemezsin Asi. Ama artık bunlara gerek kalmadı, değil mi? Sonuçta artık sana kavuştum ve çok yakında biz tekrar birlikte olacağız."

Söylediklerini dinlerken olabildiğince yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım. Dediğim gibi takıntılı psikopatın tekiydi kendisi. Ama unuttuğu bir şey vardı.

"Savaş acaba sen uyanık olmana rağmen hayal görüyor olabilir misim? Çünkü bunun başka bir açıklaması yok."dedim alayla.

"Gerçekleştiği zaman rüya mı değil mi birlikte bakarız."

"Bak Savaş, Batu seni mahveder ki ona bırakmam ben mahvederim. Sen anneme dua et, o olmasaydı neler olacağını az çok tahmin edebilirsin." dediğimde yüzü bir anda ciddileşti.

"Asi, annen olmasaydı arkadaşların vardı onu da geçtim sevgilin vardı, sen de onlara az çok neler yapabileceğimi tahmin edebilirsin."dedi.

"Onlardan uzak dur Savaş, yemin ederim seni pişman ederim."

"Bu senin elinde olan bir şey Asi. Dediklerimi yaptığın zaman sevdiğin herkesten uzak dururum."

"Ne istiyorsun?"dedim öfkeyle.

"Şu anlık sadece benden kimseye bahsetme yeter, ha bir de o kıvırcık saçlı kıza abisi olmadığımı söylemezsen çok iyi olur, çünkü o, tekrardan beraber olmamızı sağlayacak."

"İnsanların umutlarıyla oynamak ancak senin gibi aciz bir insana yakışır."dediğimde gülümsedi.

"Umut derken?"

"Senin onun abisi olmadığını öğrenince ne kadar üzüleceğini biliyor musun?"dedim sinirle.

"Hmm bir düşüneyim. Sanırım çok üzülecek ve bu benim umrumda değil, yıllar önce sen söylemiştin Asi hatırlıyor musun? Ben bencil bir insanım ve sadece kendimi düşünürüm."

"Bu sana insanların umutlarıyla oynama hakkını vermez."dedim bağırarak. Bağırmam onu sinirlendirmiş olacak ki kaşları çatıldı.

"Öncelikle ses tonuna dikkat et Asi, yanımda birinin bağırmasından hele ki bana bağrılmasından hoşlanmadığımı en iyi sen bilirsin. Gelelim asıl konuya, senin yaptığını yapıyorum Asi, sen de benim umutlarımla oynamıştın, hatırlıyor musun?"

"Ne? Senin umutlarınla falan oynamadım, seninle sevgili olduğumuz zaman seni sevmediğimi sadece sevmeyi deneyeceğimi söyledim ve seni sevemeyince de yüzüne söyleyip senden ayrıldım."

"Şunu atlama istersen Asi, ben seni seviyordum, şu zamana kadar da sevdim ve sevmeye de devam edeceğim. Ne senin, kimi sevdiğin ne de seni, kimin sevdiği umrumda değil."

Derin bir nefes alıp bakışlarımı duvarlardaki resimlerde gezdirdim.

"Ben artık gitsem iyi olur."diye mırıldanıp arkama döndüm.

"Daha sık görüşeceğiz Asi."

Emre'nin Ağzından

Boynuma vuran nefesle huylanarak gözlerimi araladım. Ahenk diğer kolumun üstünde uyuduğu için boşta olan kolumu kaldırıp elimle gözlerimi ovuşturarak kendime gelmeye çalıştım.

Esneyip yerimden doğrulacağım sırada Ahenk karnımın üstüne koyduğu kolunu hareket ettirip belime sardı ve bir bacağını da üstüme attı. Gülümseyerek geri yerime uzandım ve ona baktım.

Sıcaktan dolayı yüzüne yapıştım olan saçlarını yüzünden çektim ve kafamı saçlarına gömüp kokusunu içime çektim.

Yıllar sonra hiç olmadığım kadar mutluydum, huzurluydum ve bunların hepsinini kollarımın arasından uyuyan bu küçük bedene borçluydum.

"Güzelim?"diye ona seslendim.

"Hı?"diye mırıldanınca güldüm.

"Uyansak mı acaba?"

"Ya biraz daha, lütfen."

"Tamam sen uyu, ben kalsam olmaz mı?"

"Tamam kalkarsın şimdi."dedi.

Onun bu haline gülüp belime sardığı kolunu yavaşça üstümden kaldırmaya çalıştım.

"Of Emre ya, tamam git."diye homurdanıp üstüme attığı kolunu ve bacağını üstümden çekip bana arkasını döndü. Bana arkasını dönünce sırtı açıkta kalmıştı, örtüyü üstüne örttüm ve çıplak omzunu öptüm.

"Evliliğimizdeki ilk tribi de yediğime göre artık gidebilirim."dedim mırıldanarak.

"Tamam git."

Geri çekilip yataktan çıktım ve banyoya doğru ilerledim. İçeriye girip işlerimi hızlıca hallettim ve odaya geri gittim. Ahenk'in hâlâ yatakta olduğunu gördüğüm zaman gülerek dolaba doğru ilerledim. Kapaklarını açıp kendime içinden siyah bir pantolon ve beyaz bir gömlek çıkarttım.

"Seni uyandırmak için Zeynep teyze gibi elime terlik alıp başında mı dikilmem gerek?"diyerek Ahenk'e baktığımda hızla gözlerini açtı.

"Emre annemlere gidelim mi bugün?"dedi heyecanla.

"Olur gideriz ama önce yataktan çıkman gerek."dediğimde hızla kafasını sallayıp üstümdeki örtüyü kaldırdı ve yataktan çıktı. Üstüne giydiği beyaz askılı badisini düzeltip saçlarını da önünden çekti. Kafasını kaldırıp benim ona baktığım görünce kaşları çatıldı.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Nasıl bakıyorum?"dedim anlamayarak.

"Nasıl desem böyle hah buldum hayranlıkla."dedi sırıtarak.

"Demek hayranlıkla."diyerek ona doğru yürüdüm, tam karşısında durunca kafasını yukarı kaldırıp bana baktı.

"Belki de sana hayran olduğum içindir."dediğimde gülümsedi.

"Ben de kendime çok hayranım."dediğinde güldüm. Elimdeki kıyafetleri yatağın üstüne atıp ellerimi Ahenk'in yanaklarının üstüne koydum.

"Olmalısın da bence."dedim mırıldanarak.

Ahenk'de ellerini kaldırıp yanaklarının üstüne koyduğum ellerimim üstüne koydu.

"Senin bu romantik hallerin evliliğe özel mi kocacığım?"

"Belki."

"O zaman bu günleri iyi değerlendireyim."dedikten sonra yanımdan uzaklaştı ve banyoya doğru ilerledi. Ben de arkasından güldüm ve yatağın üstüne bıraktığım kıyafetli elime alıp hızlıca onları üstüme geçirdim.

Giydiğim gömleğin uçlarını pantolonun içine soktup kollarını da kıvırdıktan sonra tekrar dolaba doğru ilerledim. Dolabın içindendeki çekmeceyi açıp siyah bir kemer çıkarttım kendime. Onu da pantolonuma taktıktan sonra dolabın kapaklarını kapattım. Arkama döndüğümde Ahenk'in kaşları çatık bir şekilde bana baktığını gördüm.

"Sorun ne?"dedim anlamayarak.

"Sorun gömleğin."dediğinde anlamayarak bu sefer gömleğime baktım. Kafamı kaldırıp tekrar Ahenk'e baktım.

"Gömlekte bir sorun göremedim ben."

"Hayır o gömlek olmaz, başka bir tane giy."dedi.

"Neden?"

"Çünkü çünkü çünkü yakışmamış."deyince sırıttım.

"Tamam o zaman kesinlikle bunu giymeliyim."dediğimde kaşları çatıldı.

"Ben de şort giyerim."dediğinde gülümsedim.

"Bulursan giyersin."dediğimde gözleri korkuyla kocaman oldu. Tam karşımda durup beni dolabın önünden itti ve dolabın kapaklarını açıp içini karıştırmaya başladı.

"Ay yok, ay valla yok, ay şortlarım yok."

Arkasına dönüp bana baktı.

"Emre senin kafanı kırarım, nerde şortlarım?"dedi sinirle.

"Dediğimi yaptım."

"Ay bana bir şeyler oluyor."dedi başını tutarak.

"Emre şortlarımı yakmadığını söyle bana."dedi bana masum masum bakarak.

"O masum bakışların şortlarını geri getirmeyecek güzelim."dediğimde sinirli adımlarla bana doğru gelmeye başlayınca geri geri gittim.

"Ahenk dur bak korkuyorum senden."

"Korkmalısın da zaten. Ya ben onlara ne kadar çok para verdim sen biliyor musun?"

"Yani bence o kumaş parçalarına o kadar para vermen yanlıştı. Hem ben sana bir sürü güzel pantolon ve bir sürü güzel uzun elbise alırım."dedim gülerek. Bunu dememle yerinde durdu. Biraz düşündükten sonra sırıttı.

"Tamam o zaman sen bana bir sürü güzel şort ve bir sürü güzel kısa elbise alırsın."dedikten sonra arkasına döndü ve dolaba doğru ilerledi.

"Ben öyle demedim."

"Ama ben öyle anladım."dedi arkasına bile bakmadan. Bir şey demeyip kapıya doğru ilerledim. Ben ve Ahenk'e şort almak? Daha çok bekler.

Odadan çıkıp aşağıya indim ve salona gidip koltuğa oturdum. Orta sehpanın üstünde ne işi olduğunu bilmediğim telefonumu elime alıp bildirimlerime baktım. Can'ın 18 kere aradığını görünce şirkette sorun olmuş olacağını düşünüp Can'ı aradım ve beklemeye başladım.

"Ananı seveyim."diye telefonu açınca kaşlarım çatıldı.

"Ne diyorsun lan?"

"Emreaşkım valla sana demedim, ben sahilde kaykayımla geziyordum da sen arayınca dengemi kaybedip düştüm."

"Senin sahilde ne işin var? Şirkette olman gerekiyor diye düşünüyorum ben."

"Güzel düşünüyorsun Emreaşkım ama ne sen ne de Anılaşkım şirkete geliyor, ben ne yapayım şirkette tek başıma diye düşünüp sahile geldim. Tek başıma bıraktı herkes beni."

"Bir dakika bir dakika, Anıl nerde?"

"Bilmiyorum."

"Peki tek başımayım derken? Ece nerde?"

"Valla Emreaşkım ben kısa bir süreliğine Kıvırcığım'a küstüm, Savaş geldiğinden beri benimle hiç ilgilenmiyor. Ben de aralarından çekiliyorum ama kısa bir süreliğine çünkü uzun bir süre olursa ben Kıvırcığım'ı özlerim ki kısa süreliğine olan ayrılıkta da özlüyorum ama konumuz bu değil."dediğinde sıkıntıyla yüzümü sıvazladım.

"Oğlum al Ece'yi karşına konuş, abisiyle o kadar vakit geçirdiğinden rahatsız olduğunu söyle."

"Sağ ol Emreaşkım bir sen zekisin zaten. Benim de aklıma geldi bu ama aklıma gelen tek şey bu değil, eğer ben böyle bir konuşma yaparsam bunun sonuçları da olacak ve sonuçlarını az çok tahmin edebiliyorum."

"Ne halin varsa gör kardeşim."

"Eyvallah, Allah razı olsun."deyip telefonu yüzüme kapattı.

Yüzüme kapattığı için Can'a sonra kızarım diye düşünüp rehberden Anıl'ın numarasını buldum, onu arayacağım sırada kapının çalmasıyla kaşlarım çatıldı.

Umarım Can değildir, değildir lan, sahilden buraya kadar bu kadar kısa bir sürede gelmesi kolay değil, hele de o kaykayıyla neredeyse imkansız.

Ayağa kalkıp salondan çıktığım sırada Ahenk'in koşarak merdivenlerden indiğini gördüm.

"Ben bakarım."dedi. Son iki basamak kala basamakları atlayarak indi.

"Düşersen görürsün gününü."dedim sinirle.

"Bir şey olmaz bana."deyip kapıyı açınca ben de söylene söylene kimin geldiğine bakmak için peşinden gittim.

Kimin geldiğini görünce kaşlarım çatıldı. Ahenk şaşkın bir şekilde mırıldandı.

"Dolunay?"

Ve bölüm sonu.🌸

Continue Reading

You'll Also Like

5.8M 191K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
18.7K 2.4K 46
Havuzun rengi kan kırmızısı. Havuzun içinde bir kadın. Havuzun içinde ölmek üzere olan bir kadın. ✨ 0538*: Hayatta kalmam için bir şey bul veya ya...
254 60 15
0505** belki hisler tek taraflı değildir. 0505** hislerin tek taraflı olmadığını kanıtlarız belki beraber. 0505** olmaz mı? 0505** olmaz deme, lütf...
Eftalya By esmaa

Teen Fiction

386K 18.6K 23
Eftal: Hamileyim Dora. Eftal: Cidden hamileyim.