KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*

9.6K 706 347
By nazarozkan

İyi okumalar.

Medyada Doğuş'cuğum🌸

Emre'nin Ağzından

Yaklaşık bir saatin ardından Anıl'ın odasından çıkıp kendi odama doğru ilerledim. Ahenk'in yaklaşık bir saat boyunca hiç ses çıkartmadan uslu uslu beni odada beklemesini ne kadar garipsesem de Anıl'ın odasından çıkıp gelmem mümkün değilki, çünkü alıp ağaç dikeceğimiz arsa hakkında konuşmamız gerekiyordu.

Kapıyı açacağım sırada birinin bana seslenmesiyle yerimde durup arkama baktım. Arsayı alacağımız şirketin patronu Ada Hanım'ı görünce kaşlarım çatıldı.

"Buyrun Ada Hanım?"

"Emre Bey acaba işiniz yoksa bir yerlerde bir şeyler içmemiz mümkün mü?"deyince memnuniyetsizce gülümsedim.

"Malesef Ada Hanım teklifinizi reddetmek zorundayım, çünkü kız arkadaşıma sözüm var hem yarın bir toplantımız var, konuşmak istediğiniz konuları yarın akşama bırakın."

"Ah yarın olacak toplantıya siz mi geliyorsunuz?"dedi sevinçle.

Her an Ahenk'i dinleyip vazgeçebilirim.

"Evet."

"Peki o asistan kız da gelecek mi?"deyince kaşlarım çatıldı.

"Evet kız arkadaşım da gelecek."diye yanıtladım beni sinirlendiren saçma sorusunu.

"Kız arkadaşınız mı?"dedi şaşkınlıkla.

"Ama nasıl? Yani o asistan ve siz de patronsunuz?"diye devam etti sözlerine.

"Sınıf farkını umursayan biri değilim ve bence siz de öyle yapın inanın ki daha mutlu olursunuz. Ha bir de ben zaten patron değilken de Ahenk'le sevgiliydim."dedikten sonra utançtan kızaran yüzüne son kez bakıp arkana döndüm ve kapıyı kapattım.

Odanın içinde gözlerimi gezdirdim ama Ahenk odada yoktu. Masasının üstüne baktığımda eşyalarının da olmadığını fark edince cebimden telefonumu çıkartıp hızlıca Ahenk'i aradım ve telefonu kulağıma götürüp beklemeye başladım.

Telefon meşgul çalınca tekrar aradım. Her geçen dakika da benim de merakım artıyordu. Telefon tekrar yüzüme kapanınca bu sefer vazgeçip telefonu cebime koydum ve odamdan çıkıp hızlı adımlarla asansöre doğru ilerledim.

Eve gitmiştir, şarjı bitmiştir ve bu nedenle de benim telefonlarıma meşgul çalıyordu. Bu kadar basitti, kötü şeyler düşünmem saçma.

Saçma, saçma olmasına ama Allah kahretsin ki benim içimden bir ses kötü şeyler olduğunu söylüyordu.

"Emre?"

Anıl'ın sesini duyunca yerimde durup arkama döndüm. Anıl kaşları çatık bir şekilde yanıma gelip karşımda durdu.

"Nereye gidiyorsun?"

"Anıl, Ahenk'e ulaşamıyorum."dedim.

"Ne demek ulaşamıyorum?"dedi anlamayarak.

"Ulaşamıyorum lan işte, yok, telefonlarıma cevap vermiyor, meşgul çalıyor."dedim bağırarak.

"Kardeşim sakin ol, eve gitmiştir."dedi elini omzuma koyarak.

"Ben zaten oraya gidiyordum."

"Tamam sen git, haber ver bana da."deyince kafamı sallayıp onun yanından uzaklaştım ve asansöre binip aşağıya indim.

Kısa ama ban uzun gelen bir süre sonra asansör durunca inip koşar adım şirketten çıktım.

"Emre Bey?"

Arkamdan birinin bana seslenmesiyle yerimde durup arkama döndüm. Bana tedirgin bir şekilde bakan güvenlik görevlisinin yanına gittim.

"Evet?"dedim karşısında durarak.

"Emre Bey, Ahenk Hanım dedenizin yanında."deyince şaşkınlıkla bir süre durup dediğini idrak etmeye çalışırmış gibi yüzüne baktım.

Ahenk'in dedemin yanında ne işi var ve bana neden haber vermedi?

Ya o-ona zarar verirse?

"Ne demek dedemin yanında? Sen nerden biliyorsun bunu?"dedim öfkeyle.

"Yaklaşık bir saat önce şirketten çıktı ve eğer onu sorarsanız da size dedenizin yanında olduğunu söylememi söyledi."dedi kafasını yere eğerek.

"Lan dedeme güven olur mu? Neden daha önce haber vermedin?"dedim bağırarak.

Özür dilerim gibi bir şeyler mırıldanınca ona aldırış etmeden hızla arkama döndüm ve arabama doğru ilerledim. Arabama binmemle telefonumun çalması bir oldu. Cebimden çıkartıp ekrana baktığımda arayanın Zeynep teyze olduğunu gördüm. Belki Ahenk evine sağ sağlim ulaşmıştır diye düşünüp aramayı cevapladım.

"Efendim Zeynep teyze."

"Hah şükür biriniz açtınız telefonu, vardınız mı iş görüşmesi yapacağınız yere?"deyince Ahenk'in evine ulaşmadığını ve tehlikede olduğunu anladım. Ama neyden bahsettiğini anlamadım.

"Ne iş görüşmesi Zeynep teyze?"

"Oğlum Ahenk beni bir saat önce aradı ve seninle birlikte iş görüşmesi olduğunu söyledi ve en son da uçağa biniyoruz deyip telefonu kapattı."

Ahenk böyle dediyse kesinlikle başı dertte. Derin bir nefes aldım sakin kalmak için ama olmadı aldığım nefes ciğerlerime yetmedi. Elimi boynuma atıp kravatını ucunu gevşettim. Şimdi Zeynep teyzeyi meraklandırmamam gerekiyor.

"Evet öyle ama iş görüşmesi değil iş seyahati o, yani bir an öyle deyince ben anlamadım, evet biz vardık, Ahenk başının ağrıdığını söyleyip uyudu."dedim.

"Hah tamam uyanınca söyle beni arasın oğlum, merakta bırakmasın beni."

"Tamam Zeynep teyze ben uyanınca söylerim, şimdi kapatmam lazım."diyerek telefonu kapattım ve yan koltuğa atıp arabayı çalıştırdım.

Eğer Kemal olacak o adam -dede demeye utanıyorum- Ahenk'e bir şey yaparsa bundan hayatı boyunca pişmanlık duyacak zaten Ahenk'e bir şey olursa pişman olacak tek kişi o da olmayacak. Çünkü ben yine yine ve yine onu koruyamadığım için kendimi suçlamaya devam edeceğim.

Telefonum çalınca yan koltuktan alıp kim olduğuna bakmadan açıp kulağıma götürdüm.

"Ne var?"

"Emre aldın mı Ahenk'ten bir haber?"

Anıl'ın sorusuyla sıkıntılı bir nefes aldım.

"Aldım kardeşim aldım, Kemal şerefsizinin yanındaymış."dedim öfkeyle.

"Ne işi varmış onun yanında?"

"Bilmiyorum, şimdi yoldayım ve onun yanına gidiyorum, kapatmam lazım."diyerek telefonu kapattım ve tekrar yan koltuğa atıp gazı biraz daha kökledim.

Sıkıntılı ve bir o kadar da öfkeli geçen yolculuğun ardından otelin önünde durunca arabayı durdurdum ve hızla arabadan inip otele doğru ilerledim.

Iceriye girip hiç vakit kaybetmeden Kemal'in bulunduğu kata çıktım ve kaldığı odanın kapısının önünde durdum. Öfkeyle kapıyı yumruklamaya başladım. Bir nebze de olsa insanı rahatlattığı için her yumruklamada vuruşum sertçe iniyordu kapıya.

Kapı sonunda açılınca o daha ne olduğunu anlamadan sinirle onu itip içeriye girdim ve yakalarından tutup onu duvara sabitledim.

"Nerde lan Ahenk?"dedim yüzüne doğru bağırarak. Bağırmam onun gram umrunda olmayacak ki sırıtıyordu.

"Gördüğün gibi benim yanımda değil."dedi rahat bir şekilde.

"Nerde o zaman?"dedim biraz daha sesimi yükselterek.

"En son konuştuk ve onunla işim bitti."

"Bak inan bana sınırlarımı zorluyorsun ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor, şu ana kadar yüzüne yumruk yemediğin için şanslısın. Şimdi bana adam akıllı söyle. Ahenk nerde?"dedim son cümlede bağırarak.

"Ahenk şu an belki de çoktan ölmüştür."deyince sanki kafamdan aşağı kaynar sular döküldü, nefesim daraldı ve nefes alamadım.

Yakasını bırakıp bir adım geri çekildim.

"N-ne?"dedim mırıldanarak.

İşte bu kadardı öfkem, sinirim, nefretim...

Ahenk'in ismi geçince her şey soyutlaşıyordu benim için. Düşündüğüm tek kişi o oluyordu ama şimdi farklıydı. Şimdi düşündüğüm tek şey ve gözümün önüne gelen tek görüntü Ahenk'in kanlar içinde ve cansız bir şekilde soğuk yerde uzanmasıydı.

"Yetişirsen belki kurtarırsın onu."

Duyduğum sesle saçma ama olması mümkün olan düşünceleri beynimde bir kenara atıp karşımdaki bana sırıtarak bakan şerefsize baktım.

"Sana son kez soruyorum Ahenk nerde?"dedim sabırlı olmaya çalışarak.

"Ahenk şu an Doğuş'un yanında."demesiyle gözlerim kocaman oldu.

"Doğuş'un yanında mı?"dedim zor çıkan sesimle.

Doğuş benim kuzenimdi ve katildi. Kimi öldürdüğünü hiçbir zaman öğrenememiştim ama tehlikeli biriydi.

"Sorunun cevabını aldığına göre artık gidebilirsin buradan."

Bunu demesiyle ellerim yumruk oldu, yaşından dolayı ona el kaldıramazdım.

"Lan ne işi var Ahenk'in Doğuş itinin yanında?"dedim bağırarak.

Söylediğikleri beynimde birkaç kez yankılandı ama ben söylediklerine bir türlü inanmak istemedim.

"Gidip onu kendin öğren, ben nerde olduğunu bilmiyorum, sadece onu Doğuş'un ellerine teslim ettim, hiçbir zaman temizlenmeyecek kanlı ellerine."

Ahenk'in Ağzından

Karşımdaki sandalyeye yayılarak oturmuş ve bana sırıtarak bakan Doğuş'un sessizliği sinirimi her dakika arttırıyordu.

"Pisliğin tekisin."dedim öfkeyle.

Kemal denen adamın beni bu katilin eline bırakıp gitmesinin üstünden uzun bir süre geçmişti ve bu Doğuş denen katil bu geçen uzun süre boyunca sessizce ve pişkin pişkin sırıtarak bana bakıyordu.

Doğuş'un ayağa kalkmasıyla ben de kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

"Ölmeyi hak etmiyorsun..."

"Kimse eceli gelmediği sürece ölmeyi hak etmez."dedim bağırıp sözünü keserek.

Beni umursamadan konuşmaya devam etti.

"Ama malesef ki Emre'den intikam almam gerek. Ve bunun için de sana ihtiyacım var güzellik."deyince yüzümü buruşturdum.

"Sadece pislik değilsin aynı zamanda şerefsizsin de."

"Evet iltifatlarını da ettiğine göre seni üst katta bir odaya çıkartıp kilitleyeyim."dedi bana doğru yaklaşarak.

"Emre beni bulacak ve seni doğduğuna pişman edecek."dedim sinirle.

Ondan deli gibi korkuyordum, beni öldürmesi, Emre'nin gelip beni kurtaramayacağı korkusu hepsi korkumu arttırıyordu.

"Emre hiçbir zaman vaktinde yetişemeyecek ve senin de en son göreceğin yüz benim yüzüm olacak."

Hayır bu olmayacak, Emre gelip beni kurtaracak.

Arkama geçip ellerimi çözdü ve beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Beni de peşinden sürükleyerek üst kata çıkan merdivenlere doğru ilerletmeye başlayınca gözüme belindeki silah çarptı.

Eğer şimdi o silahı almazsam bir daha şansım olmayacaktı. Derin bir nefes alıp tüm cesaretimi topladıktan sonra kolumu hızla kendime çekip belindeki silahı aldım ve ona doğrulttum.

Arkasına dönüp alayla bana bakınca bir adım geri gittim.

"Yaklaşma bana."dedim bağırarak.

"Sende o yürek var mı?"dedi alayla ve bana bir adım yaklaştı.

Derin bir nefes alıp tetiğe bastım ve gözlerimi kapattım ama silah patlamadı. Gözlerimi tekrar açıp tetiğe bir kez daha bastım sonuç yine değişmedi.

Doğuş elimdeki silahı alıp yere attı ve kolumu tutup kendisine çekti. Benim korkudan dolayı titreyen vücudumla onun iri vücudu birbirine temas edince kafamı kaldırıp korkuyla ona baktım.

"Benim sinirimi bozma, seni şuracıkta öldürürüm lan."diye yüzüme bağırınca gözlerimi sımsıkı kapattım.

Bir insanda hiç mi merhamet duygusu olmaz öldürmekten bahsederken hiç mi vicdanı sızlamaz?

"Anladın mı lan beni?"diye tekrar bağırınca gözlerimi açıp kafamı belli belirsiz aşağı yukarı salladım. Benden ayrıldıktan sonra tekrar beni peşinden sürükleyip merdivenlere doğru ilerledi.

Burdan çıkmam lazımdı, elinden bir şekilde kurtulmam lazımdı. Merdivenleri çıkarken aklıma gelen ama çok tehlikeli olan fikri uygulamaya karar verdim.

Tamam belki ondan korkuyor olabilirdim ama hiçbir şekilde ona boyun eğemezdim.

Merdivenlerin başına gelince Doğuş'u itecektim ve koşarak aşağı inecektim belki başarılı olamayıp merdivenlerden yuvarlanacaktım ya da bu olmayacaktı ve ben başarılı olup evden kaçabilecektim. Kapının açık olduğunu biliyorum çünkü Doğuş dedesini gönderdikten sonra kapıyı kilitlememişti.

Merdivenlerin başına gelince Doğuş'u ittim ve arkama dönüp merdivenlerden ineceğim sırada bileğimden tutulmamla düşmekten son anda kurtuldum.

"Anlaşılan kaçmaktan vazgeçmeyeceksin güzellik."deyip beni kendisine çevirince kolumu kendime doğru çekmeye çalıştım.

"Bırak kolumu, benim bir suçum yok ve saçma sapan intikam alma hırsınızda kurban olarak beni seçmenizi de istemiyorum."dedim bağırarak

"Malesef güzelim senin isteklerin benim umrumda değil, ben ne istersem o olur."dedi sırıtarak.

"Emre beni kurtarmaya gelecek."dedim ben de sırıtarak.

"Emre'den beklentin neden bu kadar yüksek?"diye sordu alayla.

"Çünkü o senin gibi değil."deyip onu tüm gücümle ittim ama istediğim gibi bir sonuç alamadım.

Doğuş dengesini sağlamaya çalıştı ama başarılı olamayıp bağırarak merdivenlerden yuvarlanınca gözlerim şaşkınlıkla kocaman oldu ve vücudum kaskatı kesildi.

Doğuş merdivenin dibinde durunca şok olmuş bir şekilde ona baktım.

Ya ona bir şey olursa? Hem de benim yüzümden. Kendimi toparlayıp hızlı adımlarla merdiven basamaklarını inip Doğuş'un yanına diz çöktüm ve kafasını koruyan kollarını yüzünden çektim.

"Doğuş? Doğuş iyi misin?"dedim ağlamaklı çıkan sesimle. O kıpırdamayınca ellerimi ondan çekip ayağa kalktım.

Onu öldürmüş olamam, değil mi?

Bakışlarım kapıya doğru kaydı. Şimdi buradan kaçıp kurtulmak için bir şansım vardı ama onu bu halde bırakamazdım.

Duyduğum inleme sesiyle bakışlarım hızla Doğuş'a döndü.

Yavaş yavaş gözlerini açıyordu, bir adım geri çekildim. Gözlerini tamamen açtıktan sonra bana baktı.

"Seni öldüreceğim."deyip yerinden kalmaya çalışınca arkama dönüp koşarak kapıya doğru gittim.

"Gel lan buraya!"diye bağıran sesini duyunca kapıyı açıp evden çıktım ve ormana doğru koşmaya başladım.

Yolları o kadar ezberlemiştim ama şu an korkudan dolayı her şeyi unutmuştum. Bilmediğim yolda koşmaya devam ettim. Arkama baktığımda Doğuş'un sendeleyerek evden çıktığını gördüm. Beni görünce bağırdı.

"Sana gel buraya dedim."diyerek harekete geçti ve peşimden gelmeye başladı.

Önüme dönüp hızımı biraz daha arttırmaya çalıştım. Bu sefer ciddiydi, beni öldürecekti.

Doğuş'un arkamdan bağırmasını umursamadan koşmaya devam ettim.

"Bak durmazsan sonun kötü olur."

Durursam da sonumun iyi olacağını düşünmüyorum.

Bir anda bir silah patladı ve aynı anda sağ bacağımda hissettiğim acıyla dengemi sağlayamadım ve dizlerimin üstüne düştüm. Korkuya bacağımdaki sızlayan yere baktım. Sağ bacağımdan akan kırmızı sıvıyı görmemle gözlerim kocaman oldum. Acıdan dolayı yüzümü buruşturup kafamı kaldırdım. Doğuş'un silahını beline koyduğunu görünce geri geri gitmeye çalıştım ama canım yandığı için inleyerek bacağımı tuttum.

"Sana sonun kötü olur demiştim."diyerek yere diz çöktü ve sağ ayağımı tuttu. Sağ dizimin bir karış aşağısından vurmuştu.

"Kurşun neyseki sıyırmış, yoksa bir de doktorlarla uğraşamazdım."deyip ayağa kalktı.

"Bırak işte beni, burda kan kaybından öleyim, zaten istediğin de bu değil miydi?"dedim gözlerim dolarken.

"Seninle daha işimiz var, yürüyebilecek misin?"dedi bana tepeden bakarak.

Bu nasıl bir psikopat, ben nasıl bir şeyin içine düştüm?

Kafamı sallayıp ayağa kalkmaya çalıştım. Kolumdan tutunca onu geri itip kendi başıma ayağa kalktım. Doğuş arkama geçip yürümemi söyledi. Ona gözlerimi devirip sol ayağımın üstünde sekerek eve doğru ilerledim.

Hem tek ayağımla eve kadar yürümemden hem de sağ bacağımın acısından dolayı kapının kenarına yaslanıp alnımda birikmiş terleri elimin tersiyle sildim.

"Bir an hiç eve varamayacağız diye düşündüm."dedi Doğuş gülerek.

"Sen de hiç mi vicdan yok? Ne biçim bir insansın."dedim sinirle.

Doğuş'un alaylı yüzü bir anda ciddileşti. Karşımda durup sol kolunu başımın üstünden kapının kenarına yaslayıp yüzüme doğru eğildi.

"Vicdan da insanlar gibi ölür Ahenk ve ben vicdanımı, tıpkı insanları öldürdüğüm gibi öldürdüm. "

Bu sözlerden sonra ne yaparsam yapayım Doğuş'un bana acımayacağını anlamıştım, ne bana ne de bir başkasına.

Asi'nin Ağzından

Kafeyi kapatmaya yaklaşık yarım saat kala ben de motorumun anahtarını alıp arkama döndüğüm sırada ilerideki masada bir kargaşa olduğunu fark ettim.

Hızlı adımlarla oraya doğru ilerledim, bir kızın benim çalışanlarımdan birine bağırdığını görünce kaşlarım çatıldı.

"Biraz daha dikkat et."diye tekrar bağırınca kızın yanına gittim.

"Neden bağırıp diğer müşterileri de rahatsız ettiğiniz öğrenebilir miyim acaba?"dememle kız bana baktı.

"Şu kız, üstüme kola döktü."diyerek çalışanım olan Ceyda'yı gösterdi.

"Öncelikle şu kız dediğin kızın bir ismi var, boşuna yaka kartı takmıyorlar, kör olduğunuzu düşünmüyorum, şu kız dediğiniz kızın ismine bakıp şikayetinizi öyle söyleyin."dedim sakin bir şekilde.

Kız şaşkınlıkla Ceyda'nın yaka kartına baktıktan sonra tekrar bana baktı.

"Ceyda'nın kovulmasını istiyorum."deyince birkaç saniye kızın yüzüne ifadesiz bir şekilde baktıktan sonra gülümsedim.

"Ben de sizin bir an önce burayı terk etmenizi istiyorum."dedim.

Kızın kaşları anında çatıldı.

"Bu ne terbiyesizlik? Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"deyince kaşlarım alayla yukarı kalktı.

"Hayır tanımıyorum, kimmişsin sen tatlım?"

"Ben Uygar Holding'inin müdürüyüm."dediği zaman alayla havaya kalkan kaşlarım düzeldi. Kız ondan korktuğumu sanmış olacak ki bu sefer bana alayla bakan oydu.

Sanırım bu kız Batu'nun bahsettiği yeni müdürdü ve beni tanımıyordu, çünkü sevgilimin holdinginde çalışıp bana hava atmasının başka bir açıklaması olamazdı.

En gıcık olduğum şeylerden biri de insanları sınıflandıran insan dışı varlıkların oluşturduğu topluluklardır.

Peki ben de sana aynı şekilde karşılık vereyim.

"Tatlım peki sen benim kim olduğumu biliyor musun?"dedim kollarımı göğsümden bağlayarak.

"Basit bir kafenin basit bir patronu musun tatlım?"dedi gülerek.

"Batu UYGAR'ın sevgilisiyim."dedim ben de onun gibi gülerek.

"Ne?"dedi şaşkınlıkla.

"Doğru duydun, şimdi benim daha fazla sinirlerim bozulmadan burayı terk et."dedim kaşlarımı çatarak.

"Sana inanmıyorum."dedi benim söylediklerimi umursamayarak.

Tam ağzımı açmış ona cevap vereceğim sırada telefonumun çalmasıyla elimle karşımdaki kıza bir dakika işareti yapıp cebimden telefonumu çıkartıp arayana baktım. Gördüğüm isimle gülümseyip telefonu açtım ve hoparlörü de açıp konuştum.

"Efendim Batu."dedim kıza bakarak.

"Sevgilim ne haber?"

"İyidir sevgilim seni sormalı?"

"Asi şimdi şu nasılsın faslını kapatalım, ben seni ne için aradığımı söyleyim."deyince telefonun hoparlörünü kapatıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Seni dinliyorum sevgilim."

"Asi kafeyi kapattıktan sonra yanıma gelir misin? Sana bir sürprizim var."

"Ben de zaten birazdan kapatacaktım kafeyi, gelirim yanına."

"Tamam o zaman görüşürüz."

"Görüşürüz sevgilim."diyerek telefonu kapattım ve bakışlarımı tekrar kıza çevirdim.

"Hadi bakalım şimdi terk et burayı."dedim.

Çantasını alıp içinden cüzdanını çıkartacağı sırada ona engel oldum.

"Gerek yok, sadece burayı terk etmeni istiyorum."dedim. Kız bir şey demeden arkasını dönüp çıkışa doğru hızlı adımlarla ilerledi.

Kızın kafeden çıkmasıyla bir anda herkes beni alkışlamaya başladı. Gülerek kafamı iki yana sallayıp Ceyda'ya döndüm.

"Ceyda ben şimdi gidiyorum, kafeyi sen kapatırsın."dedim.

"Tabi Asi abla ve ben teşekkür ederim."dedi mahçup bir şekilde.

"Bunun için teşekkür etmene gerek yok, neyse ben gideyim."diyerek arkama dönüp kafenin çıkışına doğru ilerledim. O sırada kapının az ilerisinde oturmuş bana hayran hayran bakan bir grup liseli ergenin oturduğu masa gözüme çarpınca yolumu değiştirip onların yanına gittim.

"Hayırdır gençler neye bakıyorsunuz siz?"dedim sinirli görünmeye çalışarak.

"Valla abla ben bakmayın dedim ama beni dinlemediler."dedi saçları hafif sarı olan çocuk.

"Abla mı? Yuh lan az önce taş gibi hatun diyen sen değil miydin?"dedi siyah saçlı olan çocuk.

"Şişt bana bakın benim kafemde insanları rahatsız etmiyorsunuz, anlaşıldı mı? Gerek konuşmalarınızla gerekse bakışlarınızla."dememle hızla kafalarını aşağı yukarı salladılar.

"Aferin size."diyerek onların yanından uzaklaştım ve kafeden çıkıp motoruma doğru ilerledim. Motoruma binip yola koyuldum.

Holdinge çok az bir mesafe kala trafik ışıklarında durdum. Bugün kaskımı yanıma almadığım için terden dolayı alnıma yapışan uçları mavi olan saçlarımı geriye doğru ittim. Yeşil ışığın yanmasına on saniye kala yanımda bir motor durunca o tarafa baktım. Benim yaşlarımda bir çocuğun sırıtarak bana baktığını görünce kaşlarım çatıldı.

"Yarışa var mısın?"deyince önüme döndüm. Üç saniye kaldığını görünce motoru çalıştırdım. Yeşil ışık yanınca yanımdaki çocuğa aldırış etmeden yoluma devam ettim.

Sonunda binanın önünde durunca motorumdan inip binaya girdim ve asansör kullanamadığım için merdivenleri kullanıp Batu'nun odasını bulunduğu kata çıktım.

Kapının önüne gelince kapıyı çalıp içeri girdim. Batu beni görünce gülümseyerek ayağa kalktı.

"Hoş geldin Mavili."deyip yanıma geldi ve bana sarıldı.

"Hoş buldum sevgilim."diyerek sarılışına karşılık verdim.

Kısa bir süre sonra ondan ayrılıp yüzüne baktım.

"E neymiş bu sürprizin?"diye sorduğum zaman gözlerini kaçırdı.

"Batu sorun ne?"dedim.

"Gel otur sana her şeyi anlatacağım."deyip kolumdan tuttu ve beni büyük pencerenin önündeki koltuğa doğru çekiştirdi.

Birlikte koltuğa oturunca Batu'ya baktım.

"Bak belki bana bunun için kızacaksın ama ben senin mutlu olman için böyle bir şey yaptım."deyince kaşlarım çatıldı.

"Batu ne dediğini anlamıyorum."dedim.

Bir süre etrafta gözlerini gezdirdikten sonra bana baktı ve konuştu.

"Ben senin annen ve babanı buldum."

Ben de birkaç dakika ifadesiz bir şekilde durup Batu'nun söylediklerini idrak etmeye çalıştım.

Annemi ve babamı mı bulmuş? Hem de bana sormadan?

Hırsla ayağa kalkıp Batu'ya baktım.

"Batu sen nasıl böyle bir şey yaparsın?"dedim bağırarak. Batu'da ayağa kalkıp karşımda durdu.

"Ben sadece mutlu olman için uğraşıyorum Asi."deyince sinirle güldüm.

"Batu ben isteseydim annem olacak o kadını da babam olacak o adamı da bulurdum, neden bana sormadan böyle bir şey yapıyorsun? Ben onları görmeye hazır mıyım, bana hiç sordun mu?"dedim sinirle.

"Evet belki yanlıştı sana sormadan böyle bir şey yapmam ama mutlu olursun..."

"Sus Batu, mutlu falan olmadım ve olmayacağım da. Şu konuyu kapatalım ve bir daha da açma."dedim.

"Asi ben aileni buraya çağırdım ve birazdan burda olurlar."

"Sen ne yaptığının farkında mısın Batu?"dedim her dakika artan sinirimle.

"Sadece mut..."

"Batu böyle yaparak sadece kendini kandırsın, ben onları yıllardır görmüyorum ve görmek de istemiyorum."

"Asi biraz abartmıyor musun? Hem ailenin mantıklı bir açıklaması da var, onları bir dinle ona göre karar ver."deyince alayla güldüm.

"Batu bırak da ailem hakkındaki kararları ben vereyim."dedim.

"Eğer verdiğin kararlar mantıklı değilse ben müdahele ederim."

"Ha yani kararlarıma saygı duymuyorsun."dedim alayla.

"Ben öyle mi dedim?"dedi sinirle.

"Demiş kadar oldun, ben şimdi gidiyorum, ne ailemi görmek istiyorum ne de seni Batu."dedim.

Çok sinirliydim ve söylediklerimin farkında değildim.

"Tamam Asi dediğin gibi olsun, git."deyince birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra arkama dönüp kapıya doğru ilerledim.

Ve bölüm sonu.🌸

Continue Reading

You'll Also Like

25.2M 900K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
8.7M 552K 54
Gözlerinizi açtığınızda yıkılmış bir evde uyanacaksınız. Tek çıkış yolunuz yerin altı olacak. Kendinizi bulduğunuz çıkış noktası her bir yanı kameral...
1.1K 133 9
Kitap bize ait değildir. Halit Ertuğrul'un KENDİNİ ARAYAN KADIN isimli kitabını hiçbir ekeleme / çıkarma yapmadan yazarından izin alarak yayınlamakt...
1.5M 92.8K 58
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.