KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

72.BÖLÜM *"A" HARFİ*

12.9K 806 606
By nazarozkan

İyi okumalar.✨

Medyada Ahenk🌸

Ahenk'in Ağzından

Olayların üstünden bir hafta geçmişti. Annem ve babam Emre'yle ayrıldığıma inanmıştı. Onlarla pek konuşmuyordum. Her akşam bir saat verdikleri nutuktan sonra odama çekilip canım sevgilimle mesajlaşıyordum. Neden? Çünkü konuşursam duyabilirlerdi. Anneannem Emre'yle ayrılmadığımı biliyordu. Çünkü ona her şeyi anlatmıştım. "Sen zaten ondan ayrılamazdın, o hiç ayrılmazdı. Çünkü benim o kadar yaptırdığım şeylere karşı sesini çıkartmayan bir insan bunlara sadece tek bir sebepten katlanırdı, o da seni çok sevmesi."demişti canım anneannem. Bugün gideceğini söylemişti. Gitmesini istemediğimi söylemiştim ama artık gitmesi gerekiyormuş. Sonuçta onun orada bir düzeni var.

Onun dışında Can daha iyiydi. Artık kendi evinde kalıyordu. Okula gelmiyordu ama dün onu ziyarete gittiğimizde "Din öğretmenini çok özledim. Yarın okula geleceğim." demişti. Komik çocuk. Yiğit ve Simge'de tutuklanmıştı. Güzel şeyler olmuştu yani.

Ve en saçma olan ise Asi ve Batu'yla daha sık karşılaşıyoruz. Bu durum ne kadar beni sinirlendirsede Dolunay'ın hatırı için ses çıkartmıyordum. Arada atışıyorduk o da ayrı mevzu.

Çantamı hazırladıktan sonra odamdan çıkıp mutfağa girdim. Herkes kahvaltı ediyordu. Anneannemin yanağını öpüp anneme ve babama da sadece günaydın dedim.

"Neriman Sultan bak ben okuldan gelmeden bir yere gitmiyorsun." dedim kaşlarımı çatarak.

"İyiki hatırlattın kızım. Ben bugün değil yarın gideceğim. Yarın okul çıkışı Emre'de gelsin bize, beni o bıraksın hava alanına."dedi gülümseyerek.

"Yarın mı gideceksin?"dedim sevinçle.

"Ne gerek var Emre'ye? Ben bırakırım."diyerek itiraz eden babama gözlerimi devirdim.

"Benim nereye ve nasıl gideceğim sizi ilgilendirmez tıpkı sizin kızınızla aranızdaki olayın beni ilgilendirmediği gibi."dedi anneannem.

???

O nasıl laf üstad?

Annem ve babam bozulmuş bir ifadeyle anneanneme bakarlarken ben sırıttım.

"Sefiyom kız seni. Neyse ben kaçtım."dedim gülerek ve kapıya doğru ilerledim.

"Bir şey yemeyecek misin kızım?"dedi annem arkamdan.

Mutfaktan çıkarken "Aç değilim."dedim.

Kapının önünde siyah ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

"Neşeniz bol olsun Ahenk hanım."
Teşekkür ederim canım.

Asansöre binip zemin kata bastım. Kapılar kapanınca telefonum çaldı. Cebimden telefonumu çıkartıp kim olduğuna baktım. Almila'nın aradığını görünce önce bir şaşırdım sonra da telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"Günaydın Ahenk. Nasılsın?"

"İyiyim seni sormalı."

"Ben de iyiyim."

"Bir sorun yok değil mi?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Hayır, hayır sorun yok ben sadece halini hatrını sormak için aramıştım."

Rahat bir nefes verip gülümsedim.

"Öyle işte bıraktığın gibiyiz. Ufak tefek sorunlar var ama üstesinden gelmeye çalışıyorum."dedim.

"Ne oldu ki?"

Asansör durunca asansörden çıkıp kapıya doğru ilerledim.

"Öyle pek önemli bir mesele değil. Yani önemliydi ama artık önemli değil."

"Seni anlamamam normal mi?"deyince güldüm. Apartmandan çıkıp kapıyı kapattım.

"Korkma normal. Ben bile bazen kendimi anlamıyorum."dedim.

"Sorun olmamasına sevindim. Neyse ben kapatayım. Kendine iyi bak, görüşürüz."

"Öptüm. Görüşürüz."diyerek telefonu kapattım.

"Kimi öpüyorsun sen?"

Duyduğum sesle korkarak arkama döndüm. Emre sinirle bana bakıyordu. Hızla onu tutup duvarın kenarına çektim.

"Ne yapıyorsun sen burada Emre? Ya annem veya babam seni görürse?"dedim sinirle.

"Sen önce benim soruma cevap ver. Kimi öpüyorsun sen?"dedi bana aldırış etmeden. Gözlerimi devirip kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Ne yapacaksın?"dedim gülerek.

"Merak ediyorum."dedi.

"Almila'yla konuşuyordum."

"Yani onu öptün."

"Sevgilim saf mısın? Öpmedim kimseyi. Nezaketen 'öptüm' dedim. İnsanları öpmek adetim değildir korkma."dedim gülerek.

"Bir de benimle dalga geçiyor."dedi homurdanarak.

"Hadi gidelim."dedim. Kafasını sallayıp yürümeye başlayınca ben de onu takip ettim.

"Emre araban yok mu?"dedim sırıtarak.

Yerinde durup bana baktı ve gözlerini devirdi.

"Arabamı almam gerekiyordu değil mi?"dedi. Ne yapacağımı anlamış olmalı. Sırıtarak kafamı aşağı yukarı salladım.

"O zaman başlasın otobüs yolculuğu."dedim.

Emre'nin homurdanmaları eşliğinde otobüs durağına geldik. Otobüs durağa çok kalabalıktı. Çoğu lise öğrencisiydi. Üstlerine giydikleri üniformalardan anlamıştım. İnşallah hepsiyle aynı otobüse binmeyiz.

Emre elimi tutunca gülümseyerek elini sıktım. Otobüs gelince duraktaki herkes hareketlendi.

Otobüsün kapısı açılınca bekleyenler birer birer otobüse binmeye başladılar. Ben de tam hareket ediyordum ki Emre elimi tuttuğu için hareket edemedim. Anlamayarak ona döndüğümde elimi çekip beni kendisine yaklaştırdı.

"Zaten küçük bir şeysin. Onların arasında ezilmene izin vereceğimi mi sandın?"dedi gülerek.

"Hayır bebeğim ben kısa değilim, siz çok uzunsunuz."dedim homurdanarak. Benim bu halime sadece sırıttı. Somurtarak önüme döndüm. Kısa mıyım ben ya? 1.60 boyum var benim bir kere tamam mı?

"1.58."
Şişt sen sus.

Emre otobüse doğru ilerleyince ben de onu takip ettim. Bizimle beraber üç tane erkek de otobüse binmemişti. Emre önce benim geçmen için elimi bırakıp arkama geçti. Otobüse binecekken o üç çocuktan biri de hareket etmeye başladı. Emre elini kaldırıp otobüsün kenarına koyunca çocuk önününe konan elle bir adım geri gitti. Gülümseyerek otobüse bindim. Oturacak yer yoktu. Zaten olsa şaşırırdım. Dışarıdaki o kadar insan nasıl sığdı bu otobüse?

Emre'de arkamdan otobüse binince homurdanmaya başladı. Ben önde o arkada cam kenarına doğru ilerledik. Daha doğrusu ilerlemeye çalıştık. İlerleyemeyeceğimi anlayınca yerimde durdum. Otobüs hareket etmeye başlayınca ben de hafif sarsıldım. Emre yukarıda duran tutunma yerini tutunca üzgünce ona baktım. Bizi düşünen hiç yok. Ben oraya tutunamıyorum. Ne yapayım? Öleyim mi ben şimdi?

Aklıma gelen şeyle sırıttım. Emre yüksekteki tutunma yerlerine tutunduğu için kolu bana yakındı. Ben de onun kolunu tutup ona baktım. Benim bu halime gülüp diğer eliyle saçlarımı karıştırdı.

"Emre ya."dedim kafamı geri çekerek. Elini geri çekince boşta olan elimle saçlarımı düzelttim.

"Gençlik bitmiş. Bak şunların haline. Halk içinde ne yapıyorlar?"

Karşımızda oturmuş yaklaşık 60-70 yaşlarındaki bir teyzenin sesini duyunca kaşlarımı çatıp konuşmaya başladım.

"Biz mi dedin teyze?"

Kadın yüzünü buruşturdu.

"Tabi size dedim. Biraz edep yahu."

"Ayıp bir şey mi yaptık ki edebi karıştırıyorsun teyze? Bu ülke sizin gibiler yüzünden gelişmiyor bunu da bilin yani."dedim sinirle.

"Nasılmış bizim gibiler?"dedi kaşlarını çatarak.

"Sizin gibiler sokakta biri sevgilisini öpse, sarılsa "ah", "vah" edip demediğinizi bırakmazsınız üstüne üstlük bir de edepsiz, namussuz damgası vurursunuz ama sokak ortasında sevgilisini döven veyahut sevgilisini öldüren birini görseniz gıkınız çıkmaz. Neden? Çünkü hepiniz namus bekçisisiniz değil mi?"dedim. Otobüsteki herkes susmuş bizi dinliyordu. Bize laf atan kadın bir şey demeden önüne dönünce ben de şoföre durmasını söyledim. Otobüs durunca Emre ücreti ödedi ve otobüsten indik.

"İnsanın sinirini bozuyorlar ya."dedim homurdanarak.

"Sen ne güzel konuştun öyle."dedi Emre kolunu omzuma atarak.

"Haksız mıyım ama? Şu zihniyete, söyledikleri laflara bak. Sanırsın kötü bir şey yapıyoruz."dedim ona bakarak. Gülümseyerek beni dinliyordu.

"Haklısın tabi ama ben o kadar konuşmazdım. Sizi ilgilendiren bir durum değil der önüme dönerdim. Çünkü o insanların benim veya senin söylediğin şeyleri anlayacağını düşünmüyorum."dedi. Bir şey demeden önüme döndüm.

"Ahenk?"

"Efendim sevgilim?"dedim ona bakarak.

"Bana böyle sevgilim deyip sevimli sevimli bakmıyor musun? Söyleyeceğim her şeyi unutuyorum."dedi gülümseyerek.

"Fazla mı romantik oldun sen?"dedim gülerek.

"Tadını çıkar güzelim. Bir daha zor duyarsın böyle lafları."

"Bak sen. Söyletirim ben, sen merak etme."dedim ve önüme döndüm sonra tekrar ona döndüm.

"Ne diyordun en son?"

"Hani biz seninle bir ara lades oynamıştık ya. Sen kazanmıştım ve bana her istediğini yaptırmıştın. Ben de günün sonunda benim istediğim bir şeyi yapmanı istedim senden hatırladın mı?"dedi.

Evet hatırladım ama bunun Emre'nin bilmesine gerek yok.

"Hayır."dedim önüme dönerek.

"Tamam o zaman günün sonunda ben sana istediğim şeyi söylerim."dedi Emre. Somurtarak yürümeye devam ettim. Kaç gün geçti üstünden insan unutur ya.

Emre'nin telefonu çalınca bakışlarım tekrar ona döndü. Telefonunu cebinden çıkartıp ekrana baktı ve telefonu açıp kulağına götürdü.

"Efendim?...İşiniz bitti mi?...Tamam ben geliyorum."diyerek telefonu kapattı.

"Emre ne olmuş?"deyince Emre durdu ve benden ayrılıp önüme geçti.

"Ahenk seni götürmek istediğim bir yer var benimle gelir misin?"dedi.

"Nereye gideceğiz?"dedim heyecanla

"Sürpriz."dedi gülerek. Hızla kafamı aşağı yukarı salladım.

"Kabul ediyorum. Hadi gidelim."dedim. Bu sefer elimi tutup yürümeye başlayınca heyecanla ona ayak uydurdum.

Çantamı taşımaktan yorulduğum için onu Emre'ye vermiştim. İtiraz etmeden çantamı almıştı sevgilim. Sonunda Emre durunca nereye geldiğimize baktım. Gördüğüm şeyle hızla kafamı Emre'ye çevirdim.

"Burası gerçek mi?"dedim.

Benim bu halime gülüp lunaparkın girişine doğru ilerledi. Elimi tuttuğu için peşinden gittim ben de. Emre lunaparkın girişinde bekleyen adamları görünce durdu. Tabi ben de durdum.

"Hoş geldiniz, her şey bitti Emre Bey. Sadece oyuncakları çalıştırmak kaldı. Babanız gördükten sonra oyuncakları çalıştırmayı düşünüyoruz."dedi adam.

"Peki diğer parkın çalışmaları bitti mi?"dedi Emre.

Adam kafasını salladı sadece. Emre bana dönüp gülümsedi.

"Gel hadi."dedi.

"Geleceğimiz yer burası değil miydi?"dedim şaşkınlıkla.

"Burası da var ama oyuncaklar çalışınca yine geleceğiz buraya ve ilk misafirimiz sensin. Babamın da burayı görmesi gerek."dedi.

"Burayı siz mi yaptırdınız?"

"Fikir bana aitti ama babam yaptırdı."dedi.

Bir şey demeden oyuncaklara çevirdim bakışlarımı. Hepsi çok güzel ve çok renkliydiler. Ama benim en çok dikkatimi çeken bir oyuncak vardı. Yerde yaklaşık 500 metrelik bir tren yolu vardı ve 500 metrenin sonunda gökyüzüne doğru uzanan büyük bir üçgen vardı. Tam üçgen değildi iki kenarı birleştiren kalın bir şerit vardı arasında. Bu şerit tepe noktasına yakındı. Herhalde iki kenarı bir arada tutmak içindir. Üçgenin tepesi hafif eğimliydi. Üçgenin diğer tarafında da yaklaşık 500 metrelik bir yol vardı. Hızlı tren yolu gibi değildi. Farklı bir oyuncaktı, daha önce hiç görmemiştim böyle bir oyuncak. Emre'ye döndüm.

"Şuradaki oyuncağın adı ne?"dedim az önce baktığım oyuncağı işaret ederek. İşaret ettiğim yere baktıktan sonra gülümseyerek bana baktı. Yanıma gelip kolunu omzuma attı ve beni oyuncağı görebileceğim şekilde oyuncağa doğru çevirdi. Elini oyuncağa doğru uzatıp konuşmaya başladı.

"Aslında onu oyuncaklar çalışınca gösterecektim ama sen daha önce fark ettin. O oyuncak benim kendi tasarımım. İsmini daha koymadım. Onu neden yaptırdım biliyor musun?"dedi bana bakarak. Bakışlarımı ona çevirip kafamı olumsuzca iki yana salladım.

"Şu üçgeni görüyorsun değil mi?"dedi. Kafamı tekrar oyuncağa çevirdim.

"Evet görüyorum."

"Arasındaki büyük şeriti de görüyor musun?"

"Evet Emre görüyorum."dedim gülerek.

"Sence bu şekil neye benziyor?"deyince oyuncağa daha dikkatli baktım. Oyuncağın neye benzediğini anlayınca anlamayarak Emre'ye döndüm.

"Bu şekil A harfine benziyor da neden A harfi?"

"Sabah bana saf diyen kıza da bakın. Sence neden A harfi?"dedi gülerek.

"Dalga geçme be benimle. Bu yoksa senin eski sevgilin baş harfi mi?"dedim sinirle.

Benim bu halime göz devirdi. Tekrar oyuncağa baktım. A harfi ne alaka ya?

Emre'nin, baş harfi A harfi ile başlayan bir tanıdığı mı var?

"Şimdi A harfi ile başlayan tanıdıklarını sayacağım. Anıl var ki ona neden böyle bir şey yapasın? Asi var ki böyle bir şey yapmışsan seni deşerim Emre. Aaa buldum baban var bence en mantıklı bu. Ali amcanın isminin baş harfi. Yine çok zekiyim."dedim gülerek.

"Safsın falan ama seviyorum seni. Ahenk o oyuncaktaki harf senin baş harfin."dedi gülerek. Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırıp tekrar oyuncağa baktım. Tabi ya A harfi benim baş harfimdi. Ne kadar da safım gerçekten. Hızla Emre'ye sarılıp kollarımı beline sardım. O da kollarımı bana sarınca gülümsedim.

"Bu çok güzel."dedim bir süre sonra geri çekilerek.

"Senin kadar değil."dedi gülümseyerek. Ellerimi Emre'nin yanaklarına koyup kafasını yere eğdirip kendime çektim ve yanağını öptüm.

"Teşekkür ederim sevgilim."dedim. O da benim yanağımı öpüp geri çekildi.

"Hiç önemi yok güzelim. Hadi gel gidelim. Sana göstermek istediğim bir şey daha var."dedi.

Kafamı sallayıp onayladım onu. Çantamı bana verince elinden aldım. Birlikte girişten çekilip kaldırımda yürümeye başladık.

Biraz yürüdükten sonra bir parka geldik. Bir sürü çocuğun oyun oynadığı bir parktı.

"Bunu da mı siz yaptırdınız?"dedim Emre'ye bakarak.

"Gel şuraya oturalım ben sana anlatacağım."dedi boş bir banka doğru ilerlerken. Bir şey demeden onu takip ettim. Bankta Emre'nin yanına oturup çantamı yere bıraktım ve Emre'ye baktım.

"Babam zaten böyle belirli yerlere park yapıyordu. Buraya da yapmak istedi ve boş araziye bakmam için beni buraya gönderdi. Ben de gelip buraya baktığımda az önce geldiğimiz lunaparkın bulunduğu yerin boş olduğunu gördüm. Aklıma oraya da lunapark yaptırma fikri geldi. Bunu babamla konuşunca da kabul etti. Normal bir lunaparkta neler varsa onları yaptırdılar ama ben özel olarak senin baş harfinin olduğu bir oyuncak tasarladım ve onun da sana küçük bir hediye olmasını istedim."dedi. Bankta biraz ona doğru kayıp kafamı omzuna yasladım. O da kolunu omzuma atıp beni kendisine biraz daha çekti.

Parkta oynayan çocuklara gülümseyerek baktım. Çok güzel bir görüntüydü, çocuklar eğlenmeyi ne de güzel biliyorlardı. Büyüdükçe dertlerimiz artıyordu ve biz dertlerimizden dolayı eğlenmeyi unutuyorduk.

"Keşke hep çocuk kalabilseydik." dedim mırıldanarak.

"Senin içindeki çocuk var olduğu sürece bence sen hala çocuksundur."

Emre'nin mırıldanarak söylediği şeye gülümsedim. Bence de öyleydi.

"Ahenk?"

Kafamı kaldırıp Emre'ye baktım.

"Efendim sevgilim?"

"Sence de bir gün birlikte çocuğumuzu parka getirir miyiz?"dedi Emre gülümseyerek. Ben de gülümsedim ve kafamı tekrar omzuna koydum.

"Hayallerimizin gerçekleşeceğine inanıyorum."dedim.

Emre hızla benden ayrılıp kollarımdan tuttu ve beni kendisine çevirip heyecanla konuştu.

"Harbiden mi?"

"Harbiden."dedim onun bu haline gülerek. Beni kendisine çekip sıkıca sarılınca ben de kollarımı onun boynuna sardım.

"Aman Allah'ım bu nasıl bir güzellik?"

Duyduğum sesle Emre'den ayrılıp kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Yaklaşık 9 yaşlarımda, sarı saçlı, mavi gözlü bir çocuk hayran hayran bana bakıyordu.

"Neye bakıyorsun lan sen?"dedi Emre sinirle. Çocuk bakışlarını Emre'ye çevirip konuşmaya başladı.

"Bir kızın yanında lan demek çok yanlış."

Şaşkınlıkla gözlerim ve ağzım açık bir şekilde çocuğa baktım. Çocuk benim ve Emre'nin arasına oturup bana döndü.

Kendimi toparlayıp Emre'ye baktım. Sinirli bir şekilde çocuğa baktığını görünce gülüp çocuğa baktım.

"Adın ne bakayım senin?"dedim.

"Ayaz. Seni adın ne?"

"Ahenk."dedim gülümseyerek.

"Oha. İsmin çok güzelmiş."

"Senin annen baban yok mu?"dedi Emre sinirle.

Çocuk bakışlarını Emre'ye çevirip konuştu.

"Var, senin yok mu?"dedi.

"Var neden sordun?"

"Varsa annenin ve babanın yanına git ve bizi yalnız bırak."dedi ve tekrar bana döndü. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ahenk gidelim mi güzelim?"dedi Emre dişlerinin arasından.

"Güzelim derken? Senin sevgilin mi? Lütfen değil de, lütfen abim de."dedi Ayaz bana yalvarır bir şekilde bakarak.

"Kocasıyım ben onun. Şimdi kalk ve git burdan."dedi Emre.

"Kocan mı?"dedi Ayaz. Mavi gözleri dolmaya başlayınca hızla konuştum.

"Hayır, hayır kocam değil. Erkek arkadaşım sadece."

Gözlerini silip gülümsedi.

"Sevindim."dedi mırıldanarak. Emre ayağa kalkınca ona baktım.

"Ahenk yürü gidelim."

"Ya hayır lütfen gitme."dedi Ayaz elimi tutarak.

"Yok artık ama."dedi Emre kolumu tutup beni ayağa kaldırarak.

"Emre ne yapıyosun ya?"dedim gülerek.

"Kızı bıraksana."dedi Ayaz'da ayağa kalkarak.

"Bana bak bücür. Git burdan, sevgilimi rahat bırak."dedi Emre sinirle.

"Emre o daha çocuk. Saçmalama." dedim ona bakarak.

"Bu nasıl çocuk? Büyümüş de küçülmüş. Kızlara asılan çocuk mu olur? Gitsin kaydıraktan kaysın ne bileyim gidip oyuncak arabalarıyla oynasın."dedi sinirle bana bakıp.

"Ayaz?"

Hepimizin kafası gelen sese doğru döndü. Bir tane kadın bize doğru geliyordu. Sanırım Ayaz'ın annesiydi.

"Oğlum hadi gidiyoruz."dedi kadın yanımıza gelerek. Bize bakıp tekrar konuştu.

"Merhaba."dedi gülümseyerek. Gülümseyerek karşılık verdim.

"Ahenkciğim eğilir misin?"dedi Ayaz.

Gülümseyerek yere doğru eğildim. Ayaz ellerini yanaklarıma koyup yanağımı öptü. Hızla kolumdan tutulup çekilmemle düşmekten son anda kurtuldum. Ayaz ve annesi yanımızdan uzaklaşınca Emre beni kendisine çevirip az önce Ayaz'ın öptüğü yeri silmeye başladı.

"Dua etsin küçüktü."diye homurdanıyordu bir yandan da.

"Emre sence küçük olmasa beni öpmesine izin verir miydim?"dedim gülerek.

"Öpmesin, büyük küçük fark etmez, öpmeyecek, kıskanıyorum lan."dedi.

"Küçük çocuktan kıskanman da normal değil yani sevgilim."

"Küçük? Güzel şaka."dedi homurdanarak.

Gülerek etrafa baktım ve gözüme boş olan salıncak takıldı. Hızlı adımlarla oraya doğru ilerledim.

"Nereye?"diye soran Emre'ye cevap vermeyip salıncağın karşında durdum ve Emre'ye baktım. Ne yapmak istediğimi anladığı için o da yerde duran çantamı aldı ve yanıma doğru geldi. Salıncağa oturup yanındaki demirleri tuttum.

"Uçur beni Emre."dedim ayaklarımı havaya kaldırarak. Etraftaki çoğu çocuğun ve yanlarında onlarla birlikte parka gelen büyüklerin bakışları bana dönmüştü. Onlara sevimli bir şekilde gülümseyip kafamı arkaya çevirip Emre'ye baktım. Çantamı yere bırakmış bana sırıtarak bakıyordu.

"Hadi Emre salla beni."dedim. Gülerek biraz bana yaklaşıp üstüne oturduğum şeyi tuttu ve beni geri çekti. Ben de önüme döndüm. Emre beni biraz daha çekip bırakınca öne doğru gittim. Tekrar geriye gittiğimde Emre bu sefer salıncağı salladı ve ben biraz daha yükseğe gittim. Fazla güzel bir duygu. Kuşlar gibi özgürdüm.

"Zaten özgürsün slk şey. Boş yere edebiyat yapma."
Git şurdan ya.

Kahkahalarım havaya karıştıyordu ve ben her seferinde daha da yükseğe çıkıyordum. Bir süre de olsa annemi ve babamı unutmuştum.

Çok uzun bir süre daha parkta oyalandıktan sonra gitmemiz gerektiğini anlayınca Emre'nin elini tuttum ve birlikte parktan çıktık. Çok eğlenceli bir gündü.

Saat tahminimce altıya geliyordu. Anneannemi arayıp Emre'yle olduğumu haber vermiştim.

"Eğlendin bakıyorum."dedi Emre.

"Keşke sen de biraz eğlenseydin."dedim gülerek.

"Eğlenmediğimi kim söyledi?"

"Beni sallarken gerçekten eğlendin mi?"dedim ona bakarak.

"Sen eğlendin mi? Eğlendin. Gerisine karışma güzelim."dedi. Bir şey demeden önüme döndüm.

Biraz daha yürüyünce Emre bir ayakkabı dükkanının önünde durdu. Onun durmasıyla ben de durup anlamayarak ona döndüm.

"Neden durduk?"dedim ona bakarak.

"Gel bakalım."dedi ayakkabı dükkanının kapısını açarak. Geçmem için kenara çekilince elini bırakıp içeriye girdim. Emre'de içeriye girip kapıyı kapattı. Bizi gören yaşlı bir adam ayağa kalkıp yanımıza geldi.

"Hoş geldin Emre oğlum."dedi gülümseyerek.

"Hoş bulduk Hasan abi."dedi Emre. Adının Hasan olduğunu öğrendiğim adamın yanına gidip elini öptü. Hasan abi gülümseyip bana döndü.

"Sen de hoş geldin kızım."dedi.

"Hoş buldum efendim."dedim gülümseyerek.

"Hasan abi bu benim kız arkadaşım Ahenk, Ahenk bu da babamın çok yakın bir arkadaşı Hasan abi."dedi Emre.

"Memnun oldum."dedim.

"Sonunda o sürekli anlattığın kızı getirdin demek."dedi Hasan abi gülerek. Şaşkınlıkla Emre'ye baktım ama o bana bakmıyordu.

"Benim siparişler hazır mı Hasan abi?"dedi Emre.

Ne siparişi?

"Hazır olmaz mı? Bekleyin getireyim."diyerek depo olduğunu tahmin ettiğim yere gitti Hasan abi.

"Ne siparişi Emre?"dedim anlamayarak.

"Şimdi görürsün."dedi gülerek.

Aklıma az önce Hasan abinin söyledikleri gelince ben de güldüm.

"Sen sürekli benden mi bahsediyorsun Emre?"

"Hayır."dedi bana bakarak.

"Ama Hasan abi öyle dedi."dedim kaşlarımı çatarak.

"Aslında evet sürekli bir kızdan bahsediyorum ama o sen sandı onu."dedi.

"Ne? Ben değil miyim yani o kız?"dedim şaşkınlıkla.

"Hayır."dedi sırıtarak. Kaşlarım anında çatıldı.

"Kimmiş bu kız? Emre valla ikinizi de deşerim. Ne gülüyorsun ya? Komik mi?"dedim sinirle.

"Gel buraya saf sevgilim benim."dedi beni kendisine çekip kolunu omzuma atarak.

"Emre bırak ya. Sensin saf. Bana saf diyor bir de. Sen git o sürekli bahsettiğin kıza sarıl."dedim ondan kurtulmaya çalışarak

"Sarılıyorum zaten."dedi Emre. Yerimde durup dirseğimle karnına vurunca iki büklüm oldu.

"Dalga geçmezsin umarım bir daha benimle."dedim ondan ayrılarak. Hasan abi gelince Emre yerinden doğruldu. Hasan abinin elinde gri renkli, lacivert bağcıklı ve beyaz, hafif yüksek tabanlı iki çift ayakkabı vardı, ikisi de aynıydı.

"Al bakalım."diyerek iki ayakkabıyı da Emre'ye uzattı. Emre ayakkabıları eline alıp teşekkür ettikten sonra bana baktı ve ayakkabılardan bir çiftini bana uzattı.

"Benim mi bu?"dedim şaşkınlıkla.

"Evet."dedi gülümseyerek. Ayakkabıyı elinden aldım.

"Çok güzel, çok teşekkür ederim."dedim mırıldanarak.

"Emre bak ben sevdim bu kızı. Bir çift ayakkabıyla mutlu olan kız mı kaldı bu devirde? Değil ayakkabı sen dünyayı ayaklarının dibine sersen mutlu olmayan kızlar var."dedi Hasan abi. Onun bu söylediğine gülümsedim.

"Hasan abi, bana hediye vermesin hep yanımda olsun, onun varlığını hissedeyim, bileyim bana yeter. Bence o da beni kaçırmasın."dedi Emre gülerek.

Onun bu dediğine bu sefer Hasan abiyle birlikte güldük.

"Hadi giyin de ayakkabılarınızı göreyim."dedi Hasan abi.

Oturup ayakkabılarımızı deneyelim diye koydukları taburelere oturup çantamı yere bıraktım ve ayakkabılarımı giydim. Ayakkabılar ayağıma tam olmuştu. Ayağa kalkıp boy aynasının önüne geçtim ve ayakkabılarıma baktım. Emre'de arkama geçip aynadan bana baktı. Çok güzel olmuştu.

"Gidelim mi?"dedi Emre gülümseyerek. Kafamı sallayıp ayakkabılarımı değiştirmek için tabureye doğru gidecekken Emre kolumdan tuttu.

"Değiştirmene gerek yok."dedi.

"Annem veya babam görürse onlara ne cevap vereyim Emre?"dedim. Bir şey demeden kolumu bırakınca gidip tabureye oturdum ve ayakkabılarımı değiştirdim. Yeni ayakkabılarımı yerden alıp ayağa kalktım. Emre'de ayakkabılarını değiştirmişti. Hasan abinin bize uzattığı poşete ayakkabılarımızı koyup Hasan abinin elindeki poşeti aldım.

Emre elini cebine atıp cüzdanını çıkartınca benim itiraz etmeme kalmadan Hasan abi konuştu.

"Bunlar benden olsun oğlum."dedi.

"Olur mu öyle şey Hasan abi?"

"Büyük sözü dinle biraz."dedi Hasan abi kaşlarını çatarak. Emre gülerek elini öptü ve geri çekildi. Ben de Hasan abinin yanına gittin, elini öpüp alnıma koydum ve geri çekildim.

"Teşekkür ederiz her şey için. Biz gidelim artık. Emine ablaya selam söyle."dedi Emre.

"Aleykümselam. Sen de annene ve babana selam söyle oğlum."dedi Hasan amca.

"İyi akşamlar."diyerek kapıya doğru ilerleyen Emre'nin arkasından ilerledim.

"Ahenk, kızım çantanı unuttun."

Hasan abinin sesiyle yerimde durup arkama baktım. Gülerek Hasan abinin yanına gidip bana uzattığı çantayı aldım. Teşekkür edip kapıya doğru tekrar ilerledim.

Birlikte ayakkabı dükkanından çıkınca Emre elimdeki poşeti aldı.

Birlikte yürümeye başladık. Uzun bir süre sonra bizim apartmanın yakınlarına gelince durduk.

"Her şey için teşekkür ederim sevgilim, çok güzel bir gündü."dedim gülümseyerek.

"Ahenk artık teşekkür etmeni istemiyorum. Sen benim her yaptığım şeyde teşekkür edeceksen oho bizim çok işimiz var."dedi gülerek.

"Olsun ben sıkılmadan hep teşekkür ederim sana."

"Ben de hiç sıkılmadan rica etmek adına seni öperim."dedi.

"Buna da sıkılırsan çarpılırsın yani."dedim gülerek. Benim bu halime güldü.

"Ahenk gün sonunda istediğim bir şeyi yapmanı istemiştim ve isteğimi söylüyorum."dedi.

"Bir unutmadın ya."dedim gülerek.

"Ben kaç haftadır istediğim şeyi yaptırmanın hayaliyle yatıp kalkıyorum sen biliyor musun?"dedi kaşlarını çatarak.

"Ya Emre nasıl bir yokluktasın sen? Tamam söyle hadi ne istiyorsun?"dedim gülerek.

Etrafa baktıktan sonra elini belimin üstüne koydu ve beni kendisine çekti. Şaşkınlıkla etrafa baktım. Kimsenin olmadığını görünce tekrar Emre'ye baktım. Yüzüme doğru eğilip konuştu.

"Ahenk senden beni öpmeni istiyorum."dedi.

"Öpeyim sevgilim."dedim yanağını öperek.

"Öyle değil Ahenk."dedi gülerek.

"N-nasıl?"dedim yutkunarak.

"Bence anladın sen."dedi sırıtarak. Evet anlamıştım. Ama nasıl yapacaktım mi ben? Genelde öpen taraf o olurdu.

Derin bir nefes alıp kafamı salladım. Yavaşça ona yaklaşıp gözlerimi kapattım. Kalbim ağzımda atıyor gibiydi. Çok heyecanlanmıştım.

Tek gözümü açıp Emre'ye baktım. Onun gözleri açıktı ve kıpırdamadan bana bakıyordu.

"Galiba ben yapamayacağım."dedim mırıldanarak ve diğer gözümü de açtım. Bir şey demeden benden ayrıldı.

"Önemli değildi Ahenk. Bunu isteyip seni zorlamam yanlıştı. Neyse iyi akşamlar."diyerek arkasına döndü ve yürümeye başladı. Arkasından üzgünce baktıktan sonra ben de arkama döndüm ama anında geri arkama döndüm.

Bunu yapabilirim. Hızla Emre'nin arkasından gidip kolunu tuttum. Onu kendime çevirip ellerimi yanaklarına koydum ve yüzünü kendime doğru çekip dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Ve bölüm sonu.🌸

Ahenk ve Emre'nin ayakkabılarını da buraya bırakıyorum.🌸


Continue Reading

You'll Also Like

14.3K 510 15
0552* İyi günler Komutan Bey. Komutan'ım İyi günler, kimsiniz? 0552* Sizi rahatsız etmek istemezdim lakin içimde tuttukça boğuluyorum. Komutan'ım Anl...
23.5M 1.4M 77
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
1.5M 91.2K 57
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
110M 4.4M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...