KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.3M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*

11.1K 809 264
By nazarozkan

İyi okumalar.✨

Medyada Âsi🌸

Dolunay'ın Ağzından

"Anıl bırak artık şu topu ya."dedim homurdanıp elimdeki kumandanın tüm tuşlarına basarak. Sonuç yine başarısız.

"Gel al. Bana ne?"dedi Anıl.

Anıl bugün biraz rahatsızdı ve okula gitmemiştik. Akşama kadar da yatağından çıkmasına izin vermemiştim. Sonunda dayanamayıp yatağından çıkmıştı. Saat tahminimce ona geliyordu. Şimdi de birlikte oyun oynuyorduk. Daha doğrusu o oynuyordu ben de oynamaya çalışıyordum.

"Ve gol."

Anıl'ın sesiyle kafamı iki ya sallayarak daldığım düşüncelerden uzaklaşıp ekrana baktım.

14-0

Aman ne güzel.

"Bir gol atmama izin versen ne olur sanki?"dedim homurdanıp tekrar tüm tuşlara basarak. Şanslıymışım ki top benim oynattığım oyuncunun ayağına geldi.

"Ay aldım topu. Şimdi kaleye gidelim."dedim kendi kendime konuşarak. Anıl'ın öğrettiği kadarıyla topla birlikte kaleye doğru ilerledim. Yapabilirim, güveniyorum kendime.

"Ay hangisi gol atıyordu?"dedim heyecanla.

"Hemen baş parmağının altındaki tuşa bas"dedi Anıl. Söylediği tuşa basıp ekrana baktım. Top gidip kaleye girince hızla ayağa kalktım.

"Gol oldu Allah'ım."dedim sevinçle.

Anıl'a baktığımda sırıtıyordu.

"Daha önce kendi kalesine gol atıp sevinenini de hiç görmemiştim."

Hızla kafamı televizyon ekranına çevirdim.

15-0

"Ya ama bana ne?"dedim Anıl'a bakarak.

Üstündeki örtüyü kaldırıp ayağa kalktı ve elimdeki kumandayı alıp orta sehpanın üstüne koydu.

"15 golü sindirmesi zor olur güzelim. Benim uykum geldi, gidiyorum ben. Sen de artık sindirince mi gelirsin yoksa sindirmeden mi gelirsin o da sana kalmış."dedi gülerek.

"Seni bir sindiririm görürsün."dedim sinirle. Tek kaşını alayla havaya kaldırıp bana biraz yaklaştı.

Yanağımdan öpüp geri çekildi ve arkasına dönüp merdivenlere doğru ilerledi. Ben de sehpanın üstünde duran televizyon kumandasını alıp ekrana dil çıkarttıktan sonra ekranı kapattım.

Kumandayı geri sehpanın üstüne koyup sehpanın üstündeki bardakları alıp mutfağa doğru ilerledim. Mutfağa girince elimdeki bardakları makineye yerleştirip çalışması için düğmesine bastım.

Biraz ortalığı toparlarken telefonum çaldı. Kim ki bu saate? Cebimden çıkartıp kim olduğuna baktım. Tanımadığım bir numaraydı. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"İyi akşamlar, ben Anıl Beyle görüşecektim."dedi bir kız sesi. Anında kaşlarım çatıldı.

"Sebep?"

"Ben ilan için aramıştım."

"Ne ilanı?"dedim anlamayarak.

"Anıl Bey'e sevgili aranıyormuş."

Bir süre tepki vermedim. Doğru mu anladım? Anıl'a sevgili mi aranıyormuş?

"Şey orada mısınız?"

Telefonun diğer ucundaki sesle kendime geldim.

"Bunu size kim söyledi?"

"Can DOĞAN"demesiyle gözlerimi kapatıp sakin olmaya çalıştım. Ben bu çocuğu öldüreceğim.

"Bir insan sevgili aramak için ilan mı verir? Biraz mantıklı düşünün ya. Yanlış numara."dedim. Kızın bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapattım.

Ben de seni eşek sudan gelinceye kadar dövmez miyim Can?

Telefonum tekrar çalınca göz devirdim. Yine tanımadığım bir numaraydı. Açtığım gibi konuşmaya başladım.

"Yanlış numara."dedim ve telefonu kapattım. Can'ı aramak için rehbere girince anında vazgeçtim. Şimdi Can uyuyordur. Yarın ararım. Hatta aramakla kalmam yanına giderim. Telefonumu komple kapatıp mutfaktan çıktım. Sinirli adımlarla merdivenlerden çıkıp odaya gittim. Kapıyı açıp içeriye girdim ve direkt dolaba doğru ilerledim. Kendime eşofman çıkartıp banyoya doğru ilerledim. Bakışlarım Anıl'a kayınca olduğum yerde durdum.

Çok sık nefes alıp veriyordu. Hızlı adımlarla yanına gittim. Bir şeyler sayıklıyordu. Sanırım rüya görüyordu. Elimdekileri yatağın diğer tarafına koyup yanına otudum ve onu sarstım.

"Anıl?"

Karşılık olarak nefes alış verişleri biraz daha arttı.

Bu sefer sesimi biraz daha yükseltip onu daha şiddetli sarstım.

"Can?"diye bağırıp hızla yattığı yerden doğruldu.

Can mı?

"Anıl iyi misin?"dedim endişeyle.

"Telefonum nerde?"dedi sorumu es geçerek.

"Anıl neler oluyor?"dedim anlamayarak.

"Dolunay telefonum nerde?"dedi bağırarak.

İrkilerek gözlerimi kırpıştırdım. Bir şey demeden komodinin üstündeki telefonu alıp ona uzattım. Elimden alıp bir şeyler yaptıktan sonra telefonu kulağına götürdü. Neler olduğu anlamadığım için sadece onu izliyordum.

"Ece?...Can iyi mi?...Tamam sakin ol...Bir şey olmayacak ona...Biz geliyoruz."dedi ve telefonu kapatıp yataktan çıktı. Duyduklarımla hızla ben de yataktan kalktım.

"Anıl ne olmuş Can'a?"dedim arkasından giderek.

Anıl yerinde durup bana döndü.

"Dikişleri açılmış ve çok kan kaybetmiş. Hastaneye gidiyorum. Sen de Batu'yu ara o da oraya gelsin."dedi ve arkasına dönüp hızlı adımlarla odadan çıktı. Ben de koşarak arkasından çıktım.

Merdivenlerden inerken kapattığım telefonumu açıyordum bir yandan. Anıl çoktan evden çıkmıştı. Kapının önündeki ayakkabılarımı ayağıma geçirip evden çıktım. Telefonum açılmıştı. Kapıyı kapatıp Batu'yu aradım ve telefonu kulağıma götürüp arabaya doğru ilerledim.

"Efendim?"

"Batu Can kan kaybediyormuş sana ihtiyacımız var."dedim ağlamaklı sesimle.

"Ne? Nasıl olmuş?"

"Bilmiyorum. Biz hastaneye gidiyoruz. Sen de oraya gel lütfen."dedim.

"Tamam. Sakin ol. Biz de geliyoruz."dedi.

"Tamam."dedim ve telefonu kapatıp arabaya bindim. Anıl hiç vakit kaybetmeden arabayı çalıştırınca ben de camdan dışarıya bakmaya başladım.

Hala nasıl olduğunu anlamış değildim. Can'ın dikişleri nasıl açıldı? O kadar kan kaybederken Ece neredeydi? Anıl Can'ın başına bir şey geldiğini nasıl anladı?

Ona sorabilirdim ama istemiyordum. Bana bağırması kalbimi kırmıştı.

Araba kısa bir süre sonra hastanenin önünde durunca arabadan inip hastaneye doğru ilerledik. Ameliyathanenin bulunduğu kata çıkıp etrafa baktım. Ece koltuğa oturmuştu ve elleriyle oynuyordu.

Ona doğru gidince adım seslerinden dolayı kafasını kaldırıp yaşlı gözleriyle bize baktı. Çok kötü görünüyordu.

Hızla onun yanına oturup ona sarıldım. Anında sarılışıma karşılık verdi. Bir süre öyle kaldıktan sonra ondan ayrıldım.

"Ece nasıl oldu?"diye sordum.

Göz yaşlarını silip konuştu.

"Nasıl olduğunu bilmiyorum. Ona su almak için kantine gitmiştim sonra odaya geri döndüğümde Can kanlar içinde yerde yatıyordu. Çok korktum Dolunay. Onu ikinci kez öyle gördüm."dedi yine ağlayarak.

Adım seslerinden dolayı kafamı arka tarafa çevirdim. Asi'yi görünce ayağa kalktım.

"Batu nerede?"dedim.

"Kan vermeye gitti."diyerek Ece'nin yanına oturdu. Onlar konuşurken ben de Anıl'a baktım. Sinirli bir şekilde telefonuyla konuşuyordu.

Bakışlarımı üzgünce ameliyathanenin kapısına çevirdim.

Neler oluyor hiçbir fikrim yok ama hiç iyi şeyler olmadığı kesin.

Ahenk'in Ağzından

"Ahenk yeter artık."dedi Emre sitemli sesiyle.

Yerimde durup elimdeki oyuncak ayıyla birlikte arkamdan gelen Emre'ye baktım.

"Ben kazandım ve sen de istediğim her şeyi yapmak zorundasın."dedim ve önüme dönüp oyuncaklara bakmaya devam ettim.

Bir sürü şey yaptırmıştım Emre'ye. Can'ı yanağından öpmesini istedim, tabi önce itiraz etti. Zar zor kabul ettirince Can dudaklarını büzüp 'seni bekliyorum Emreaşkım' deyince Emre kafasını bir tane vurup vazgeçmişti.

Onu kabul ettirememiştim. Sonra oradan çıkınca bir tane doktorun odasına girip 'doktor siz olabilirsiniz ama  benim hastam daha çok' dedirtmiştim. Adam elindeki iğneyle bizi kovalayınca hastaneden çıkmıştık.

Sonra da bir fırına girip Emre'den 'ekmek yoksa pasta yemeliyiz, pasta var mı?'demesini istemiştim. Onu da zar zor kabul ettirip yaptırınca adam anlayışlı değildi ve bizi elindeki ekmek küreğiyle kovalamıştı. Güzel ve komik bir gündü.

Şimdi de aldığım bir sürü oyuncak ayıyı Emre'ye taşıtıyordum. Tabiki de hiçbirini almayacağım. Kasaya gittikten sonra 'biz vazgeçtik' diyerek buradan da çıkacağız. Zaten geç olmuştu. Emre'nin telefonu çalınca durup tekrar arkama döndüm. Emre elindeki ayılardan dolayı telefonunu çıkartamazdı ki. Gülerek onun yanına gittim.

"Yardıma ihtiyacınız varmış gibime geldi."dedim sırıtarak.

"Biraz."dedi homurdanarak.

Elimi cebine atıp telefonunu çıkarttım. Kim olduğuna baktım hemen. Sonuçta Simge olabilir. Anıl'ın aradığını görünce açıp Emre'nin kulağına uzattım. Kafasını biraz eğip kulağını telefona yasladı. Hayır ben kısa değilim canım o çok uzun.

"Tabi canım kesin öyledir."
Şişt sen sus.

"Efendim Anıl...Ne?...Ne diyorsun lan sen?...Tamam biz hemen geliyoruz."diyerek geri çekildi.

"Emre ve oldu?"dedim merakla.

"Can'ın dikişleri açılmış çok kan kaybetmiş."dedi.

"Ne?"dedim şaşkınlıkla.

Emre elindeki ayıları boş bir rafa koyup elimdeki telefonunu aldı ve hızlı adımlarla oyuncakçının çıkışına doğru ilerledi. Ben de elimdeki oyuncak ayıyı bıraktığı raftaki diğer oyuncakların yanına bırakıp koşarak onun arkasından gittim. Emre dışarı çıkınca ben de çıktım. Birlikte arabaya binince Emre arabayı çalıştırıp yola koyuldu.

Arabanın hızını arttırınca koltuğun kenarını sıktım. Emre çok hızlı kullanıyordu arabayı. Bakışlarımı ona çevirdim. Kaşları çatıktı ve direksiyonu sıkmıştı.

Neler oluyor böyle? Neden olaysız bir günümüz geçmiyor? Benim hayatımdaki en büyük aksiyon okula geç kalmamdı ama şimdi hiç hayal bile edemeyeceğim şeyler yaşıyorduk.

Kısa bir süre sonra hastanenin önünde durunca hızla arabadan indik. Birlikte hastane girip ameliyathanenin bulunduğu kata çıktık.

Anıl etrafta dolaşıyordu, Ece, Dolunay ve Asi'de  koltuğa oturmuş konuşuyorlardı. Onlara doğru ilerledik.

Anıl bizi görünce bize doğru geldi.

"Nasıl oldu bu?"dedi Emre.

"Bilmiyoruz."dedi Anıl. Gidip kızların yanına oturdum. Ece yine ağlıyordu.

Batu gelince bakışlarımız ona döndü. Dolunay yerinden kalkıp Batu'ya sarılınca şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.

Neden Batu?

Anıl hızlı adımlarla onların yanına gidip Dolunay'ı kendisine çekip Batu'yu omzundan itti.

"Geri dur."dedi sinirle.

Asi'de yerinden kalkıp Anıl'ı itti.

"Sen de üzme kızı. O da teselliyi başka kollarda aramasın."dedi.

Ne olmuş lan bunların arasında? Anıl bakışlarını Dolunay'a çevirince Dolunay kafasını başka yöne çevirdi. Anıl onu kendisine çekip sarılınca Dolunay'da kollarını ona sardı.

Bakışlarım bu sefer Ece'ye dönünce asık olan yüzüm daha çok asıldı. Koluna dokunup bana bakmasını sağladım. Kızarmış ve yaşlı gözlerini bana çevirince içim burkuldu. Son zamanlarda fazla üzülmüştü ve biraz da kilo vermişti. Can'a bir şey olmasından ne kadar çok korktuğu gözlerindeki korkudan belli oluyordu.

"Ona bir şey olmayacak değil mi Ahenk?"dedi ağlamaktan dolayı cılız çıkan sesiyle.

"Tabiki de olmayacak. O seni bırakır mı hiç?"dedim gülümseyerek.

"Ben sevdiğim birini daha kaybetmek istemiyorum. Yine yalnız kalmak istemiyorum."dedi mırıldanarak.

"O nasıl söz Ece? Biz buradayız. Can'a da hiçbir şey olmayacak ve sen de hiçbir zaman yalnız kalmayacaksın." dedim kaşlarımı çatarak. Bir şey demeden önüne dönünce ben de yerimden kalkıp Emre'nin yanına gittim.

Gülümseyerek kolunu omzuma atıp beni göğsüne çekti ve bana sıkıca sarıldı. Ben de kollarımı beline sarıp ona biraz daha sokuldum.

Emre'nin telefonuna bildirim gelince benden ayrılmadan telefonunu cebinden çıkarttı. Ekranı açınca bir mesaj olduğunu gördüm. Mesajı açınca kafamı biraz ona doğru uzatıp mesajı okudum ve şaşkınlıkla geri çekilip Emre'ye baktım.

Mesajda "Benden bu kadar kolay kurtulabileceğinizi mi sanıyordunuz? Ece'yi bu sefer alacağım."yazıyordu.

"Emre ne demek bu?"dedim. Benim sesimle tüm bakışlar bize döndü.

"Ne oluyor?"dedi Anıl yanımıza gelerek.

Emre mesajı Anıl'a gösterince Anıl okuduktan sonra hızla Emre'ye baktı.

"Lan sen bunu polise teslim etmedin mi?"dedi bağırarak.

"Verdim. Polisler gelip onu oradan alana kadar deponun önünde bekledim. Arabaya bindirdiklerini de gördüm."dedi Emre.

"Ne olduğunu anlatsanız mı?"dedi Batu.

"Bu Yiğit'i polislere teslim etmeden önce biz yakaladık. Sonra onunla görüşeceğimiz bir hesap vardı. Hesabı gördükten sonra onu polise teslim edecektik. Onunla işimiz bitti Emre onu polise teslim edecekti ki gelin görün ki o şerefsiz elini kolunu sallaya sallaya dışarıda dolaşıyor ve buraya kadar girip benim kardeşime zarar veriyor."dedi Anıl sonlara doğru sesini yükselterek. Şaşkınlık Emre'ye döndüm.

"Lan gözümle gördüm. Bindirdiler arabaya onu."dedi Emre de bağırarak.

"Emre eğer Can'a bir kere daha bir şey olursa bundan seni de sorumlu tutarım."dedi Anıl.

"Anıl ne diyorsun sen?"dedi Dolunay.

"İnanmıyorsun değil mi bana?"dedi Emre alayla. Anıl bir şey demeden gidip koltuğa oturdu.

Emre elinin sertçe saçlarından geçirirdikten sonra arkasına dönüp merdivenlere doğru ilerledi. Ece'nin burada olmadığını fark edince kaşlarımı çattım. Karşıdan bize doğru geldiğini görünce derin bir nefes aldım. Sanırım olanları duymamıştı. Duymaması onun için daha iyiydi. Tekrardan kendisini suçlamasını istemiyorum.

Ben de merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. Emre'nin kırıldığına emindim. Kardeş dediği insanın ona inanmaması ağır olmuştu.

Merdivenlerden inerken karşıda bana arkası dönük, beyaz önlüklü bir doktorla konuşan Simge'yi görünce durup onlara bakmaya başladım. Simge beni görünce hızla doktora dönüp birşeyler söyledikten sonra doktor bir odaya girdi. Simge arkasına dönüp yürümeye başlayınca hızla merdivenden inip onun peşine takıldım. Kolundan tutup onu kendime çevirdim.

"Ne arıyorsun burada?"dedim.

"Seni ilgilendirir mi?"dedi kaşlarını çatarak.

Kolunu benden çekmeye çalışınca daha sıkı tutup onu kendime çektim.

"Bir şeyler sakladığını biliyorum."dedim.

Yüzü bir anda değişti ve yutkundu.

"N-ne dediğini anlamıyorum."dedi.

Kolunu bırakınca bir adım geri çekildi.

"Bence sen çok iyi anladın."dedim. Bir şey demeden yanımdan uzaklaşınca ben de çıkışa doğru ilerleyecekken az önce Simge'nin konuştuğu doktorun girdiği odanın kapısı dikkatimi çekti. Oraya doğru ilerleyip kapı kolunu tuttum. Kapıyı tıklatıp kapı kolunu aşağı indirdim ve kapıyı açıp kafamı içeriye uzattım. İçeride kimse yoktu ama az önce bu odaya o doktorun girdiğine emindim. Kapıyı biraz daha açıp içeriye girdim. Doktor masasının karşısındaki koltuğun üstündeki önlüğü görünce kaşlarım biraz daha çatıldı.

Simge bir şey saklıyor.

Simge bir şey saklıyor.

Hayır Simge bir şey saklamıyor birini saklıyor ve bu kişi Yiğit.

Can'ın vurulduğu gün hastanedeydi ve Can'ı ziyarete gelmemişti, Ece'nin kaçırıldığı gün ortaya çıkmıştı, bu sabah Emre'yi aramasının sebebi de bizi buradan uzaklaşırmaktı ama neden? Neden Yiğit'e yardım ediyor?

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun Yiğit'i sakladığından?"
Eminim. Tüm sebepler onu gösteriyor. Az önce konuştuğu kişinin de Yiğit olduğuna eminim. Yüzüme vuran rüzgarla kafamı kaldırıp açık olan pencereye baktım. Evet o Yiğit'ti. Simge benim geldiğimi görünce Yiğit'e bir şeyler söyledi. O da odaya girip önlüğü çıkarttı ve pencereden çıkıp buradan uzaklaştı. Bunu Emre'ye söylemem gerek.

Hızla odadan çıkıp çıkışa doğru ilerledim. Hastaneden çıkınca etrafa baktım. Emre bir bankta oturmuştu ve dirseklerini dizlerine dayamış kafasını da elleri arasına almış öyle duruyordu. Yanına gidip banka oturdum. Kafasını kaldırıp beni görünce gülümsedi.

"Emre sana bir şey söylemem lazım, çok önemli."dedim heyecanla.

Yerinden doğrulup dikkatle bana bakmaya başladı.

"Seni dinliyorum."

"Emre Simge'den şüphe ediyordum ya. Onun ne yaptığını buldum. Az önce onu hastanede gördüm. Biriyle konuşuyordu. Beni görünce konuştuğu kişiye bir şeyler söyledi ve o da bir odaya girdi. Simge'nin yanına gidip burada ne işi olduğunu sordum ama cevap vermedi. Yanımdan uzaklaşınca ben de konuştuğu kişinin girdiği odaya girdim ama içeride kimse yoktu. O kişinin üstünde bir tane önlük vardı ve o önlük koltuğun üstündeydi. Pencere da açıktı. O kişi pencereden kaçmış. Simge'nin bir şey sakladığını düşünüyordum ama o birini saklıyor ve bu kişinin de Yiğit olduğuna eminim."dedim hızlı hızlı konuşarak. Emre bir süre yüzüme anlamsızca baktıktan sonra güldü ve ayağa kalktı.

"Senin eve gitmek gerekiyor Ahenk. Fazla hayal görmeye başladın."dedi. Hızla ayağa kalkıp karşısında durdum.

"Hayal falan değil. Ben eminim."dedim sinirle.

"Ahenk sence de fazla ileri gitmedi mi kıskançlığın? Simge neden böyle bir şey yapsın?"dedi Emre de kaşlarını çatarak.

"Ne kıskançlığı ya? Eminim diyorum. Sebebini bilmiyorum ama tüm işaretler onu gösteriyor. Can'ın vurulduğu gün hastaneye gelmişti ve onu görmeden gitmiş, Ece'nin kaçırıldığı gün ortaya çıktı ve seni bugün arayıp yanına çağırmasının nedeni de bizi hastaneden uzaklaşırmaktı. Yiğit'in o polislerin elinden kurtulmasında da onun parmağı olduğuna adım gibi eminim."dedim.

"Bunların hepsinin tesadüf olma ihtimali de var Ahenk. Hem elinde kanıt yokken kızı suçlaman da yanlış."

"Tesadüf değil Emre."dedim bağırarak.

"Ahenk seni eve bırakayım."dedi arkasına dönerek.

Bana inanmamıştı, hepsini kıskançlığımdan yaptığımı düşünüyordu.

"Ben kendim giderim."dedim bağırarak. Arkasına dönüp kaşları çatık bir şekilde bana baktı.

"Ahenk bak canım zaten çok sıkkın kalbini kırmak istemiyorum."dedi.

"Bana inanmamakla kalbimi kırdın zaten."dedim. Bir şey demesine fırsat vermeden yanından geçip yürümeye başladım. Arkamdan söylediklerini umursamadım.

Hastanenin bahçesinden çıkınca cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. On bire geliyordu. Üç tane cevapsız aramam olduğunu görünce telefonun ekranını kapatıp telefonu cebime koydum. Arayanın annen olduğundan şüphem yoktu. Buraya en yakın taksi durağına doğru ilerlemeye başladım.

Biraz daha yürüdükten sonra karşımda taksi durağını gördüm. Oraya doğru ilerleyecekken Simge'nin bir ara sokağa girdiğini gördüm. Ne işi var bunun burada? Simge'nin düşündüğüm şeyi yaptığına adım gibi emindim ve bunu ispatlamak için harika bir fırsat. Yönümü değiştirip gittiği yere doğru ilerledim. Ben de ara sokağa girince etrafa baktım.

Görünürde kimse yoktu. Biraz ilerleyince bir takım sesler duydum. Biraz daha ilerleyince sesler netleşmeye başladı ve hangi taraftan geldiğini anladım. Sol taraftaki büyük duvarın dibine çöküp kafamı duvarın kenarından uzattım ve sesin sahiplerine baktım. İşte Simge oradaydı ve Yiğit'le konuşuyordu. Biliyordum işte böyle olduğunu. Bir Ahenk YILMAZ hiçbir zaman yanılmaz bebeğim.

"Can'a zarar vermeyeceğini söylemiştin."dedi Simge sinirle.

Yiğit cebindeki ellerini çıkartıp sakin bir şekilde konuştu.

"Ben ona zarar vermedim. Kendisi üstüme saldırdı. Kendimi korumam gerekir değil mi?"

Yerimden biraz doğrulup cebimden telefonumu çıkartım. Kamerasını açıp onların videosunu çekmeye başladım.

Hadi bana yine inanmayın da göreyim sizi.

"Ahenk az daha bizi yakalıyordu."dedi Simge konuyu değiştirerek.

Yakaladım zaten gerizekalı.

"Umrumda mı sence?"dedi Yiğit.

"Olsa iyi olur. Yoksa ikimizin de istekleri olmaz."

"Senin dilin fazla uzamış bakıyorum."dedi Yiğit alayla.

Simge bir şey demedi.

"Neyse ben gidiyorum. Sen de artık Ahenk'e bir şeyler çaktırmamaya çalış. Şüphelenmiş senden dikkat et."dedi Yiğit.

Bana bu kadarı yeterli. Elimdeki telefonun videoyu bitirme tuşuna bastığım an telefonum çaldı ve arkasındaki ışığı yanıp Yiğit ve Simge'nın üstünde parladı.

Ne yaptın bana Iphone'm?

"Ne oluyor lan?"dedi Yiğit bağırarak. Yerimden kalkıp koşarak geldiğim yoldan geri gitmeye başladım.

"Hey sen dur."

Yiğit'in arkamdan bağırmasına karşılık olarak biraz daha hızlı koştum.

"Yiğit o bir şey gördü. Yakalamalısın onu."

Bu sefer konuşan Simge'ydi.

Ara sokaktan çıkınca bu sefer kaldırımda koşmaya başladım. Etrafta yardım isteyebileceğim hiç kimse yoktu.

Arkama bakıp beni takip eden biri olmadığını görünce hızımı yavaşlattım. Hala kimseyi göremeyince bu sefer yerimde durdum. Ellerimi dizlerime koyup yere hafif eğildim ve soluklandım.

"Vay vay vay demek ki bizi gizli gizli dinleyen kişi Ahenk'miş."

Duyduğum sesle kafamı yukarı kaldırdım. Simge ve Yiğit tam karşımda durmuş bana sırıtarak bakıyorlardı. Yerimden doğrulup ben de sırıttım.

"Senden şüphe etmekte haklıymışım."dedim.

"Yiğit al telefonu ondan."dedi sinirle.

"Bana emir vermeyi kes. Git kendin al."dedi Yiğit.

Simge'nin sinirli yüzü daha da sinirli bir hal aldı. Elimdeki telefonu biraz daha sıktım.

"Ver o telefonu bana."dedi Simge bana doğru bir adım yaklaşarak.

"Ver değil verir misin? Kibar ol biraz. Senin gibi bir kıza hiç yakışmıyor kaba olmak."dedim gülerek.

"Ahenk ver şu telefonu bana."dedi sesini biraz yükselterek.

"Yiğit'in de dediği gibi gel kendin al tatlım. Bittin kızım sen. Suçluya yardım ve yataklık etmekten sen de suçlusun."dedim.

"Kaçsana slk şey."
Mantıklı.

Bir adım geri gittim ve arkama dönüp koşmaya başladım.

"Zorluk çıkartma ve o telefonu bize ver."dedi Yiğit arkamdan bağırarak.

Arkama dönüp bir yandan koşarken bir yandan da konuştum.

"Kes be. Seni gidi psikopat beyinsiz. Süründüreceğim oğlum seni hapislerde."

Yiğit'te koşmaya başlayınca önüme döndüm ve koşmaya devam ettim. Lan bu beni yakalarsa ve sonra da böbreğimi alıp satarsa? Bu Yiğit yapar mı yapar.

Arkama baktığımda bana çok yaklaşmış olduğunu gördüm.

Zaten kaldırımda koşuyordum. Bir anda yola atlayınca bana doğru hızla gelen arabayı fark etmedim ve araba bana çarpınca yüz üstü yere düştüm. Oh mis bu da geldi başıma. Ne güzel ne güzel.

Düşerken kafam yere vurulmuştu. Telefonum yaklaşık iki metre uzağımdaydı. Sesler uğultu gibi gelmeye başlamıştı. Bir tane kadın yanıma gelip yere diz çöktü sanırım bana çarpan kişiydi.

Bir şeyler diyordu ama sesleri ayırt edemiyordum. Gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm Yiğit'in telefonumu yerden alıp bir şeyler yapmasaydı.

Ve bölüm sonu.🌸

Continue Reading

You'll Also Like

15.5K 763 16
Lise hayatı boyunca Rüzgar'ı seven Alya, yanında artık başka kızları görmekten bıkıp bir anlık sinirle, ona yazmaya karar verir. 05**: ne zaman beni...
1.5M 54.3K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
899K 51.7K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
745K 23.2K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!