KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*

19.9K 1.1K 577
By nazarozkan

İyi okumalar.✨

Medyada Can🌸

Ahenk'in Ağzından

Kolumun hayvan gibi dürtülmesi ile homurdanarak gözlerimi açtım. Karşımda sinirli bir Buray görmeyi beklemiyordum. Bu neden sinirli ki?

"Ne dürtüyorsun lan hayvan gibi?"diyerek yattığım yerden doğruldum.

"Bu ne?"diyerek elindeki telefonun ekranını bana gösterdi. Kaşlarımı çatarak ekrana baktım. Ece ve Can birbirlerine sarılmış bir şekilde fotoğraf paylaşmışlardı.

"Oha! Ay bunlar barışmış mı? Ay çok sevindim."diyerek yatağımdan çıkıp dans etmeye başladım. Neden? Çünkü bir Ahenk YILMAZ farkı.

"Ne demek lan mutluyum. Ben onların tekrar barışmaları için mi dayak yedim?"diye bağırdı Buray. Onin bağırmasıyla ben de dansıma ara verip sinirli bir şekilde ona baktım.

"Sen nasıl bir insansın Buray? Böyle bir şey için bir insan çabalar mı? Neden onları ayırmaya çalışıyorsun?"dedim.

"Çünkü seviyorum."diye bağırdı bu sefer sesini biraz daha yükselterek.

"Sen buna sevgi mi diyorsun? Kusura bakma da bu sevgi değil."diye homurdanıp kapıya doğru ilerledim. Eğer burada kalırsam ben de bağıracaktım ve hiç iyi şeyler olmayacaktı.

"Onların sevgisi benden, kuzeninden daha mı değerli?"

Buray'ın bunları söylemesi ile olduğum yerde durdum. Yavaş bir şekilde arkamı döndüm ve sakin adımlarla Buray'ın yanına ilerledim. Tam önünde durunca konuşmaya başladım.

"Buray bu soruna cevap vermeyeceğim. Senden tek bir şey istiyorum."dedim.

"Neymiş o?"dedi kaşlarını çatarak.

"Git."dedim

"Anlamadım."

"Buradan git. Annenin ve babanın yanına git. Senden sadece bunu istiyorum."dedim sakin bir ses tonuyla.

"Hayır bunu yapmam."dedi kafasını iki yana sallayarak.

"Neden Buray? Senin sevgin benim, kuzeninin isteğinden daha mı değerli?"dedim.

"Evet."dedi.

"İyi o zaman Can ve Ece'nin sevgisi de senden daha değerli."diyerek omzuna hafif bir şekilde vurdum. Susup kafasını yere eğdi.

Arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim. Odadan çıkınca mutfağa doğru ilerledim. Kapının önünde durup annemin kahvaltı hazırladığını görünce gülümsedim.

"Günaydın anne."dedim. Arkasına dönüp beni görünce şaşırdı.

"Kızım sen bu saatte uyanır mıydın?"dedi.

"Bir ilk yapayım dedim."

Annem gülümseyerek yaptığı işine geri döndü. Kapı sesiyle arkama döndüm. Babam beni görünce gülümsedi.

"Günaydın babacığım."dedim gülümseyerek.

"Günaydın kızım."diyerek banyoya doğru ilerledi. Ben de kapı önünden çıkıp odama doğru ilerledim. İçeriye girdiğimde Buray'ın odamda olmadığını gördüm. Acaba ona git demek çok mu yanlıştı?

"Belki."
Ama onun annesinin ve babasının yanında bir düzeni var. Burada başkalarının düzenini bozması yanlış.

"Peki."
Of Şükufe hiç yardımcı olmuyorsun.

Göz devirerek dolabıma doğru ilerledim. İçinden havaya uygun kıyafetler çıkartıp üstüme geçirdim. Yatağımı da hızlı bir şekilde toplayıp çantamı da hazırladım. Çantamı tek koluma takarak odadan çıktım. Çantanı kapının önüne bırakarak banyoya girdim.

İşlerimi halledip banyodan çıktım. Çantamı kapının önünden alıp mutfağa doğru ilerleyip içeri girdim. Çantamı yine yere bırakıp sandalyeye oturdum.

"Ne çekti bu çanta senden ya."
Sus be.

Annem de çaylarımızı koyup masaya oturdu. Şükufe sakın 'masaya nasıl oturuyorsunuz' adlı saçma konuşmanı yapma.

"Tamam be slk şey."

"Kızım nasıl gidiyor?"diye sordu babam.

"Ne nasıl gidiyor babacığım?"dedim anlamayarak.

"Okul, arkadaşlar, öğretmenler."dedi babam çayını içerek.

"Perfect gidiyor Okan bey amca. Hatta senin bu kız sevgili bile yaptı."
İyiki seni bir tek ben duyuyorum. Kudur.

"Slk şey."

"İyı gidiyor babacığım."dedim gülümserken.

"Sınavlarınız başladı mı?"diye sordu annem.

"Hayır başlamadı anneciğim. Ama inşallah en kısa zamanda sizlerle olacak notlarım."dedim.

"Bak bi de dalga geçiyor. Bu kızı hep sen böyle yaptın."diye sitem etti annem babama.

"Ben ne yaptım hayatım?"dedi babam sırıtıp bana göz kırparak.

"Siz ikiniz beni öldürürsünüz."dedi annem de gülerek.

Bir kaç bir şey daha atıştırdıktan sonra masadan kalktım.

"Ben kaçtım."diyerek çantamı yerden aldım.

"Kızım paran var mı?"diye sordu babam. Param var mı?

"Olmasa da sen Emre'den alırsın."
Saçmalama Şükufe. Ben kendime sevgili parası yiyiyor dedirtmem.

"Yok babacığım."dedim. Babam cebinden cüzdanını çıkartıp bana elli lira uzattı.

"Yeter mi?"

"Yeter hayatım neden yetmesin?"dedi annem.

"Yeter babacığım."dedim anneme göz devirerek.

Babamın elinden parayı alıp mutfaktan çıktım. Annemin arkamdan "dikkat et."demesine gülümseyip ayakkabılarımı giydim. Kapıyı açıp evden çıktım.

"Bugün sevgilinden haber yok."
Gelmeyecekmiş okula. Şirkette işi varmış.

"Ay kıyamam sana."
Gözlerim yaşarıyor Şükufe yapma böyle şeyler.

Bugün bir değişiklik yapıp merdivenleri kullanmaya karar verdim.

"Artistlik yapma slk şey. Bin şu asansöre."
Kes be.

"Haydi bismillah."diyerek merdivenlerde inmeye başladım.

Yaklaşık 7 dakika sonra (8 de olabilir.) merdivenlerden inme işim bitince saydıra saydıra kapıya doğru gittim. Kapıyı açıp dışarı çıktım.

"Senin gibi merdivenin ben basamaklarını seveyim. Lan bizim evin 8.katta olduğunu unutmuşum. Salak gibi gittim sekiz kat aşağı indim."diye söylenip kapıyı kapattım.

"Formundasın bakıyorum."

Allah'ım bu ses. Arkamı döndüm hemen.

"Emre?"dedim şaşkınlıkla.

"Ahenk?"dedi gülümseyerek. Koşarak boynuna sarıldım. Ona sarılınca burnuma dolan parfüm kokusuyla onu ne kadar çok özlemiş olduğumu anladım. Emre'de hiç vakit kaybetmeden kollarını belime doladı.

"Çok özlemişim."diye fısıldadı kulağıma doğru.

"Ben daha çok özledim."dedim geri çekilerek. Kollarım hala boynuna sarılıyken gülümseyerek yüzüne baktım.

"Bak sen."diyerek burnumun ucunu öptü. Utanarak gülümsedim.

"Senin bugün şirkette işin yok muydu?"dedim geri çekilerek.

"Vardı ama ben okuldan sonraya erteledim."dedi elimi tutup yürümeye başlayarak. Ben de elini sıkıp ona ayak uydurdum.

"Araban nerede?"dedim.

"Evde bıraktım."dedi rahat bir şekilde.

"Neden?"dedim yerimde durarak. Benim durmama aldırış etmeden Emre yürümeye devam edince ben de mecbur yürüdüm.

"Çok soru soruyorsun Ahenk."dedi bana hiç bakmadan.

Emre'nin taklidini yapınca durup tek kaşını havaya kaldırarak bana baktı.

"Sorry."diyerek gülümsedim.

"Yürü Ahenk yürü."diyerek yürümeye devam etti. Ben de göz devirerek arkasından ilerledim.

"Ahenk bugün matematikten quiz olacağız biliyorsun dimi?"diye sordu Emre.

"Ne?"dedim anlamayarak. Lütfen yanlış duymuş olayım.

"Anlaşılan bilmiyorsun."diyerek sırıttı.

"Emre şaka mı yapıyorsun? Lütfen öyle yapıyorum de. Lütfen şaka de."dedim yerimde durarak. Bu sefer benim durmamla o da durdu. Bana döndü. Bir süre yüzüme baktıktan sonra gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Hayır şaka yapmıyorum."dedi.

"Çok kötüsün."diye homurdanıp yürümeye başladım. Emre elimi tutup beni kendisine çekince son anda düşmekten kurtulup ona döndüm.

"Seni çalıştırmayı çok isterdim ama quiz ilk saat."dedi.

"Ama ben hiç bir şey bilmiyorum ki."dedim üzgünce.

"Ben sana yardım ederim. Ama sadece bu seferlik."dedi göz kırparak.

"Ya sen ne kadar da tatlısın."diyerek yanaklarını sıkmaya başladım.

"Kozom çek şu ellerono."diyerek elimden kurtulmaya çalıştı. Gülerek onu serbest bıraktım.

"Tamam hadi okula gidelim."dedim. Emre kafasını sallayarak tekrar elimi tuttu. Ben de gülümseyerek onunla birlikte yürümeye başladım. Ana yola girince kaldırma çıkıp karşıya geçmek için arabaların geçmesini bekledik.

Önümüzde siyah büyük bir minibüs durunca Emre beni kendisine çekti. Ne olduğunu anlamadığım için kaşlarımı çatarak Emre'ye baktım. Minibüsün içinden iki tane takım elbiseli adam çıkınca kaşlarım daha çok çatıldı.

"Emre Bey bizimle geliyorsunuz ve sizde küçük hanım."diyerek içeriyi gösterdi iri yapılı hafif esmer olan adam.

"Neden?"dedi Emre kaşlarını çatarak. İçimden bir ses bu işin sonunun iyiye gitmeyeceğini söylüyor.

"Ben değilim o."
Sus bi Şükufe.

"Öyle gerekiyor."dedi aynı adam.

"Gelmiyoruz ve siz de buradan gidiyorsunuz."dedi Emre.

"Zorluk çıkartmayın ve arabaya binin. Aksi takdirde biz zorla bindireceğiz."dedi adam.

"Kızı bırakın ben sizinle gelirim."dedi Emre.

"Hayır kız da bizimle gelecek."

"Evet ben de geleceğim."dedim Emre'ye dönerek.

"Eehh amma uzattınız binin lan arabaya."diye bağırdı içeriden başka biri. Kaç tane adam var lan burada?

"Tek sorun bu mu slk şey?"
Merak ettim.

"Ahenk üç dediğim zaman kaç tamam mı?"diye fısıldadı Emre sadece benim duyabileceğim bir sesle.

"Emre sen gelmezsen ben de gitmem."dedim sinirli bir şekilde.

"Çok uzattınız ama."diye homurdandı adam. Kolumdan tutup beni arabaya itekledi kafamı kapıya çarpınca inledim.

"Dokuma lan kıza."diye bağırıp adamın üstüne atıldı Emre ama diğer adam belindeki silahı çıkartıp Emre'nin kafasına vurunca Emre bayıldı. Çığlık atarak Emre'nin yanına gidecektim ki içeriden bir adam daha çıkıp beni arabanın içine soktu.

"Lan bıraksana beni hayvan herif. Lan bırak."diye bağırdım.

"Sus bak seni de bayıltırım."diye beni tehdit edip zorla bir köşeye oturtup Emre'yi de yanıma bıraktılar.

"Kimsiniz lan siz? Ne istiyorsunuz bizden?"diye bağırdım.

"Çok konuşma sus ve sevgilinle ilgilen. Oraya gidene kadar ayılt şunu."dedi adam ve koltuğa oturup öndekine hareket etmesine dair bir işaret verdi.

Ben de korkarak Emre'ye baktım. Kafası omzuma düşmüş ve kafasından kan akıyordu. Kim bunlar ve bizden ne istiyorlar? Bizim bunlardan kurtulmamız gerek ama nasıl? Aklıma gelen şeyle adamlara göz ucuyla baktım. Üçünün de kendi aralarında bir şeyler konuştuğunu görünce elimi Emre'nin montunun cebine atıp telefonu dikkatli bir şekilde çıkarttım.

Telefonun tuşuna basıp ekranı açtım. Her seferinde duvar kağıdında benim fotoğrafım olduğunu görünce gülümsüyorum. Kafamı iki yana sallayarak şifreyi girdim hemen. Telefonum olmadığı için sürekli Emre'nin telefonunu kullandığımdan dolayı şifresini bana söylemişti.

"Hey sen ne yapıyorsun orada?"

Gelen sesle hızla kafamı kaldırıp bana seslenen adama baktım. Üçü de bana anlamayarak bakıyordu.

"Hiç bir şey."dedim. Ama o an elimdeki telefon çalınca gözlerimi kapatıp açıp derin bir nefes aldım. Adamlardan biri kaşları çatık bir şekilde ayağa kalkıp bana doğru geldi. Elimdeki telefonu zorla alıp tekrar yerine gidip oturdu.

"Pis haydutlar."diye homurdandım. Adamlar beni hiç umursamadan önlerine döndüler.

Uzun bir yolculuğun ardından araba durunca ben de camdan nereye geldiğimizde baktım. Etrafta bir sürü ağaç vardı.

"Hadi in."dedi adam kapıyı açıp arabadan inince.

"Emre'yi burda bırakmam."diye bağırdım.

"Onu biz alırız."diyerek Emre'yi kolundan tutarak arabadan çıkarttılar. Ben de ayağa kalkıp arabadan çıktım. Adamlardan ikisi Emre'nin koluna girmiş karşımızda duran tek katlı ahşap eve doğru götürüyorlardı. Ben de tam arkalarından gidiyordum ki beni zorla arabaya sokan adam omzumdan tutarak bana engel oldu.

"Birlikte gidiyoruz ve uslu dur."diyerek kolumu tuttu ve beni de eve doğru peşinden sürükledi. Etrafa bakındığımda kaçmak için bir şansım olduğunu fark ettim. Ama Emre'yi bunların eline bırakıp gidemem.

Homurdanarak yürümeye başladım. Eve girince Emre'yi bir sandalyeye oturtmuş olduklarını gördüm. Adamın elleri arasından kolumu kurtarıp Emre'nin yanına doğru koştum.

"Şu çocuğu ayıltın patron onu bayılmış bir şekilde görürse bizi yaşatmaz."dedi Emre'yi bayıltan adam.

Adamlardan biri yanımızdan uzaklaşıp başka bir odaya girdi. Kısa bir süre sonra elinde bir sürahi suyla geri geldi.

"Onu Emre'nin yüzüne dönmeyeceksin dimi. Donar lan çocuk bu soğukta."diye bağırdım. Elinde sürahi olan adam emri veren adama 'ne yapayım' dermiş gibi bakınca adam göz devirerek sürahiyi adamın elinden aldı ve bize doğru geldi. Elini sürahinin içine soktu ve bir miktar su alıp Emre'nin yüzüne sıçrattı. Emre irkilerek gözlerini açtı. Nerede olduğuna baktıktan sonra kaşlarını çattı. Tam yerinden kalkacaktı ki arkasında duran adam omuzlarından tutup onu sandalyeye sabitledi.

"Yerinde dur."diye homurdandı adam.

"Kimsiniz lan siz? Ne istiyorsunuz bizden?"diye bağırdı Emre.

"Öğrenirsiniz birazdan."dedi adam elindeki sürahiyi masanın üstüne koyarak.

Emre sinirli bir şekilde omuzlarını silkip bana döndü.

"Ahenk, güzelim sana bir şey yapmadılar dimi?"dedi Emre.

"Hayır ben iyiyim."dedim kafamın kapıya çarpmasından dolayı sızlamasına aldırmadan.

Birden bir alkış sesi geldi ve o an duyduğum ses ve gördüğüm kişiyle gözlerim şaşkınlıkla kocaman oldu.

"Gerçekten çok muhteşem bir manzara. Gözlerim yaşardı."

Ama bu nasıl?

Batu'nun Ağzından

Son kez çantamı kontrol edip bir şey eksik olmadığına emin olduktan sonra çantanın fermuarını çekip çantanın ağzını kapattım. Çantamı elime alıp kapıya doğru ilerledim. Evden çıkıp kapıyı kapattım.

Asansöre binip zemin kata bastım. Asansör durunca asansörden çıkıp dış kapıya doğru ilerledim. Mavili'yle birlikte bir şeyler yedikten sonra akşam benim evimde buluşmaya karar verip ayrıldık. Ondan sonra spor salonuna gidip Emir'le birlikte akşama kadar çalıştık.

Apartmandan çıkınca Mavili'nin motoruna yaslanmış kaşları çatık bir şekilde telefonuna baktığını gördüm.

"Bir sorun mu var?"dedim kapıyı kapatarak.

Benim seslenmemle bakışları bana döndü.

"Kiminle dövüşeceğini biliyor musun?"dedi.

"Hayır genelde bunu öğrenmem. Neden sordun?"dedim.

"Ben kiminle dövüşeceğini biliyorum ve öğrenince pek de hoşnut olacağını sanmıyorum."dedi Mavili.

"Kimmiş bu?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Mert."dedi.

"Mert mi? Hani şu senin yanındaki salak."dedim.

"Salak falan ayıp oluyor, hani arkadaşım ya."dedi Mavili gözlerini devirerek.

"Ama salak ve onunla dövüşecek olmam kulağa hiç de fena bir fikirmiş gibi gelmiyor."dedim sırıtarak. O da sırıtıp motoruna bindi.

"Atla."diyerek bana da başka bir kask uzattı. Gülümseyerek elindeki kaskı aldım çantamı yere koyup kaskı kafama taktım. Çantamı yerden alıp motora bindim.

Mavili motoru çalıştırınca ben de sırıttım. Anlaşılan dövüşte bayağı eğleneceğiz.

Benim yolu tarif etmem eşliğinde şehrin çıkışındaki boş depoya geldik. Mavili motorunu durdurunca motordan indim. Mavili'de motordan inip bana kaşlarını çatarak bakmaya başladı.

"Ne oldu?"dedim kaskımı çıkartarak.

"Burada yasal olmayan bir şekilde boks yapıyorsunuz."dedi.

"Evet."dedim.

"Neden?"dedi anlamayarak.

"Çünkü böylesi daha zevkli."dedim sırıtarak. Göz devirip gülümsedi. Kaskı ona uzatınca elimden aldı.

Birlikte deponun girişine doğru ilerledik. Metal kapıyı iterek kenara çekildim. Mavili önden içeriye girince ben de arkasından kapıyı kapatarak girdim.

"Beni takip et."diyerek önden yürümeye başladım.

Boks yaptığımız yere gelince içeri girdik. Ben soyunma odasına doğru gidince Mavili'de arkamdan geldi. Ben durunca Mavili etrafı incelediği için benim durduğumu göremedi ve sırtıma çarptı.

"Ahh."diyerek geri çekildi ve kafanı ovuşturdu.

"Soyunma odasına gideceğim ve bildiğim kadarıyla kızlar giremiyor oraya. Girseler de amaçları genelde farklı olur."dedim sırıtarak.

"Farklı? Ha o farklı. Tamam ben gideyim. Evet evet gideyim."diyerek hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı.

Gülümseyerek soyunma odasına girdim. İçeride Mert'i görünce yüzümdeki gülümseme silindi. Tipine tüküreyim senin.

Mert'de beni gördüğüne pek hoşlanmışa benzemiyordu anlaşılan.

Ona aldırış etmeden kabinlerden birine girip hızlı bir şekilde üstüme siyah sporcu atletimi, siyah şortumu giyip eldivenlerimi de elime alıp kabinden çıktım. Odada Mert yoktu. Ben de hiç vakit kaybetmeden çantamı sandalyelerden birinin üstüne koyup odadan çıktım.

Maç yaptığımız yere doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde büyük bir kalabalıkla karşılaştım. Kalabalığı yarıp etrafta mavi saçlar aradım. İleride arkası dönük bir şekilde duran Mavili'yi görünce ona doğru ilerledim. Mert benden önce davranıp Mavili'nin yanına gidince kaşlarımı çattım adımlarımı hızlandırdım.

"Mavili?"diyerek omzuna dokunup bana dönmesini sağladım. Bana dönünce gülümsedi.

"Asi?"diyerek bakışları üstüne çekti Mert.

"Efendim?"diyerek Mert'e döndü Mavili. Ben de göz devirerek ona baktım.

"Buraya gelmeyeceğini söylemiştin, kararını mı değiştirdin?"diye sordu.

"Benimle geldi."dedim sırıtarak.

"Ne? Ben teklif ettim gelmedin ve daha iki gün önce tanıdığın bir adam teklif edince mi geldin?"dedi kaşlarını çatarak.

"Mert ben şey..."

"Tamam Asi ben anlayacağımı anladım."diyerek arkasına döndü ve yanımızdan uzaklaştı. Bir tribin eksikti.

"Of gelde bi de bunla uğraş."diye homurdandı Mavili.

"Tamam ya önemli değil bence. Düzeltirsiniz aranızı."dedim.

"Öyle kolay olacağını sanmıyorum."dedi göz devirerek.

"Daha iyi ya."diye mırıldandım.

"Anlamdım?"diyerek bana döndü.

"Yok bir şey."dedim gülümseyerek. Mavili bir şey demeden önüne döndü. Kolumdan dürtülmemle arkama dönüp beni dürten kişiye baktım.

"Emir?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Abi senin maçın başlıyor."dedi.

"Tamam, geliyorum şimdi."diyerek Mavili'ye döndüm. O an içimden gelen şeyi yapıp hızlıca Mavili'nin yanağından öptüm.

"Buna ihtiyacım olacak."dedim gülümseyerek. Mavili bir kaç saniye yüzüme baktıktan sonra gözlerini kaçırdı. Gülümseyerek maç yapacağımız yere doğru ilerledim. Mert'e baktığımda çoktan ringe çıkmış bana kaşları çatık bir şekilde baktığını gördüm. Ben de gülümseyerek ringe çıktım.

Eldivenlerimi elime geçirdim. İkimiz de karşı karşıya durduk. Etrafıma baktığımda bir sürü insanın pür dikkat bize baktığını gördüm. Mavili'ye baktığımda ise pür dikkat BANA baktığını gördüm. Gülümseyerek ona göz kırptım. Önüme döndüğümde ise Mert'in yüz ifadesinden anladığım kadarıyla 'bir an önce maç başlasın da şunu öldüreyim'diyordu.

Ama unuttuğun bir şey var Mert ben senin beni yenmene izin vermediğim sürece sen beni yenemezsin.

Hakem ikimizin arasına girip konuşmaya başladı.

"Bel altına vurmak yasak beyler. 3...2...1...Başla"diyerek geri çekildi.

Mert hızlı bir şekilde elini kaldırıp yüzüme yumruk atacaktı ki geri çekilip yumruğun yüzüme gelmesini engelledim. Oyun şimdi başlıyor Mert.

Elimi havaya kaldırıp en sert yumruğumu Mert'in yüzüne geçirdim. Yüzüne yediği yumruğun etkisiyle geriye doğru bir kaç adım sendeledi. Burnundan akan kanı görünce sırıttım. Mert daha ne olduğunu anlamadan yüzüne bir tane daha yumruk attım. Nedenini bilmiyorum ama Mert'i nedense sürekli dövmek istiyorum.

Bu sefer attığım yumrukla yere düştü. Hakem gelip Mert'in başında ona kadar sayamaya başladı.

"1...2...3...4...5...6...7...8...9..."

Hakemin on demesine kalmadan Mert ayağa kalkıp karşıma geçti. Hakem başla deyip geri çekilince Mert yüzüme sert bir yumruk attı. Küfür edip çenemi tuttum. Kırdın lan. Çenemi sağa sola oynatarak kırılmadığından emin olduktan sonra kaşlarımı çatarak Mert'in karşısına geçtim.

"Asi'yi elimden almana izin vermeyeciğim. O benim."dedi. Söylediklerini idrak etmeme fırsat vermeden yüzüme bir tane daha yumruk attı. Bu sefer burnumda hissettiğim sızıyla kaşlarım daha çok çatıldı. Mert'in söylediklerinden en çok dikkatimi çeken kelimeler beynimde bir kaç kez yankılandı.

O benim.

O benim.

O benim.

Bu söyledikleri beni neden bu kadar sinirlendirdi. Hızlıca burnumdan akan kanı silerek Mert'e doğru hızlı adımlarla gidip yüzüne sert bir yumruk geçirdim. İçimdeki öfkeyi dindiremediğim için hızımı alamayıp yüzüne ardı ardına bir kaç kez daha vurdum. Etraftaki sesler kulağıma uğultu gibi gelmeye başladı. Öfkemin hala dinmemesi beni daha çok sinirlendirdi ve bu sefer Mert'i yere yatırıp üstüne çıktım ve yüzüne bir tane daha yumruk attım. Etrafta bir kargaşa olduğunu görüyorum ama ne olduğunu anlayamıyordum. Etraftan iyice soyutlaşmaya başladım tek odak noktam Mert'ti.

O benim.

Bir tane daha yumruk attım yüzüne.

O benim.

Ve bir tane daha.

Kulağımda yankılanan o iğrenç kelimeler öfkemin daha çok artmasına neden oluyordu ve ben öfkemi bu salaktan çıkartmaya çalışıyorum.

Birinin beni kolumdan tutmasıyla kaşlarımı çatarak kolumu tutan kişiye baktım.

"Batu gitmeliyiz. Polisler geliyor."dedi Mavili. Etrafa baktığımda içeriye benden, Mavili'den ve Mert'ten başka kimsenin olmadığın gördüm. Mert'e baktığımda bana ve Mavili'ye baygın bakışlarla baktığını gördüm. Ben az önce ne yaptım? Kendimi yine kaybettim ve insanlara zarar verdim.

"Hadi Batu."dedi Mavili.

Kafamı sallayarak Mert'in üstünden kalktım. Mavili ile birlikte odadan çıktık. Biz odadan çıkarken Mert'in de ayağa kalktığını gördüm.

Birlikte koşarak depodan çıktık. Mavili'nin motoruna bindik. Mavili'nin kaskını takıp motorunu çalıştırmasıyla önümüzde iki tane polis arabasının durması bir oldu. Polisler arabadan inip bize doğru geldiler.

"Siz ikizin çabuk inin motordan."diye bağırdı yaşlı olan polis memuru.

Sessiz bir küfür mırıldanıp motordan indim. Mavili'de motordan inince kaskı kafasından çıkarttı.

"Yine mi sen?"dedi yaşlı polis memuru Mavili'ye bakarak.

"Yine ben polis amca."dedi Mavili gülümseyerek.

"Siz birbirinizi tanıyor musunuz?"dedim şaşkınlıkla.

"Yani benim gibi bir suç makinesinin polisleri tanımaması saçma olur dimi ama?"dedi Mavili sırıtarak.

"Kızım sen her belanın içindesin de boksta mı yapıyorsun?"diye sordu yaşlı polis memuru şaşkınlıkla.

"Yok polis amca valla ben sadece izliyordum."dedi Mavili.

"Yürüyün hadi. Binin arabaya."dedi polis memuru.

"Motorum?"diye sordu Mavili.

"Ozan oğlum sen motoru getir karakola."dedi adının Ozan olduğun öğrendiğim çocuğa bakarak.

"Peki komiserim."diyerek bizim yanımıza geldi.

"Bebeğimin bir yerinde bir çizik olursa olacaklardan ben sorumlu değilim."dedi Mavili motorunun anahtarını Ozan'a uzatarak. Ozan gülerek anahtarı Mavili'nin elinden aldı. Senin o gülen dudaklarını birbirine dikerim görürsün gülmeyi.

"Batu hadi."diyerek önden yürüyen Mavili'yi takip ettim. Polis memuru bize kapıyı açıp içeriye geçmemiz için kenara çekilince biz de içeri girdik. Polis memuru kapıyı kapatınca arabanın önünden dolanıp şoför koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırıp aracın hareket etmesini sağlayınca Ozan denen çocuk arkamızdan bizi takip etmeye başladı.

"Polis amaca senin hanım ne yaptı? İyidir inşallah?"diye sordu Mavili. Ben de gülerek onları dinlemeye başladım. Aileye kadar tanıyorsa artık bunlar bayağı samimiler.

"İyiler kızım. Bizim oğlan da seni soruyordu."dedi polis memuru.

"Ne oğlanı lan?"dedim anlamayarak. Kim lan bu çocuk?

"Benim oğlum Yusuf."dedi polis memuru.

Mert'i biter Ozan'ı başlar, Ozan'ı biter Yusuf'u başlar.

"Oğlum kıskanma benim oğlan daha 10 yaşında."dedi polis memuru gülerek.

"Ne? Kim? Ben mi kıskandım? Hayır yok öyle bir şey. Sadece merak ettim."dedim. Polis memuru bir şey demeden sadece gülümsedi. Mavili'ye baktığımda camdan dışarıya baktığını gördüm. Ben de arkama yaslanıp kafamı camdan dışarıya bakmak için sağ çevirdim.

Mavili'yi gerçekten kıskandım mı? Kıskandıysam neden? Ben Ahenk'i ne çabuk unuttum? Sanki onu o kadar çok isteyen ben değilmişim gibi artık umrumda değillermiş gibime geliyorum. Sebebini bilmediğim bir şekilde Mavili'nin yanında mutluyum ve sürekli onu görmek istiyorum. Sanki o benim diğer yarımı tamamlamış gibi.

Yoksa ben...

"Batu inmeyi düşünüyor musun?"

Mavili'nin bana seslenmesi ile şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Mavili dışarıya çıkmış içeriye doğru eğilip bana anlamayarak bakıyordu. Kafamı iki yana sallayarak arabadan indim. Ne kadar uzun bir süredir düşünmüşüm.

Mavili ile birlikte polis memurunu takip edip karakola doğru ilerledik. Etrafıma baktığımda Zeynep teyzenin, Okan amcanın, Can'ın, Ece'nin, Anıl'ın ve Dolunay'ın bize doğru geldiklerini gördüm. Ne işleri var bunların burada?

Zeynep teyze ve diğerleri de bizi görünce yanımıza geldiler.

"Zeynep teyze ne oldu? Ne işiniz var sizin burada?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Batu, Ahenk..."diyerek sustu.

"Ahenk mi? Ne oldu Ahenk'e?"dedim.

"Ahenk ve Emre'den sabahtan beri haber alamıyoruz. Biz çok endişelendik. Belki gelirler diye bekledik ama gelmediler. Biz de buraya geldik belki bir şeyler buluruz diye."dedi Zeynep teyze gözleri dolarken.

Polis memuru yanımızda durduğu için her şeyi duymuştu.

"Hanımefendi buyrun ben size yardımcı olayım."diyerek içeriyi gösterdi. Zeynep teyze kafasını sallayıp diğerleriyle birlikte içeriye girdiler.

Polis memuru bize dönüp konuşmaya başladı.

"Siz de gidebilirsiniz."dedi. Bizim bir şey dememize fırsat vermeden içeriye girdi.

"Ahenk ve Emre kim?"diye sordu Mavili kaşlarını çatarak.

"Onlar...benim...arkadaşlarım."dedim.

"Ee ne yapacağız? İçeri mi gireceğiz yoksa gidecek miyiz?"diye sordu.

"Ben içeri gireceğim ama sen istersen gidebilirsin."dedim gülümseyerek.

"Hayır ben de senin yanında olmak istiyorum."dedi o da gülümseyerek.

İçeri girmesi için kenara çekildim. Mavili içeri girince ben de arkasından içeri girdim.

Ne olduğunu anlamış değilim ama burnuma hiç de hoş olmayan kokular geliyor.

•instagram;
•  nazozkan_
•_justreaders_

Continue Reading

You'll Also Like

756K 28.1K 44
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
1.4M 82K 53
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
18.1K 2.4K 46
Havuzun rengi kan kırmızısı. Havuzun içinde bir kadın. Havuzun içinde ölmek üzere olan bir kadın. ✨ 0538*: Hayatta kalmam için bir şey bul veya ya...
822 370 6
ʙᴇɴ ʙɪʀ sɪʏᴀʜ ᴋᴜɢ̆ᴜʏᴜᴍ.☘︎ Sᴀᴄ̧ʟᴀʀɪᴍ ʀᴜ̈ᴢɢᴀʀɪɴ ᴇsɪɴᴛɪsɪʏʟᴇ ᴀʟᴀʙᴜʀᴀ ᴏʟᴜʀᴋᴇɴ ʀᴜʜᴜᴍ ʜɪᴄ̧ ʙɪʟᴍᴇᴅɪɢ̆ɪᴍ , ᴛᴀᴛᴍᴀᴅɪɢ̆ɪᴍ ʜɪsʟᴇʀᴇ ᴍᴇʏᴅᴀɴ ᴏᴋᴜᴍᴀʏᴀ ʙᴀşʟᴀᴅɪɢ̆ɪ ᴀɴ...