KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•

28.9K 1.6K 697
By nazarozkan

İyi okumalar.

Medyada Ahenk🌸

Ahenk YILMAZ

Burnuma bir şeyin dokunmasıyla huylanarak burnumu kaşıdım.

"Uyansana artık, alo!"

Buray'ın sesini duyunca üstümdeki örtüyü kafama kadar çekip, "Rahat bırak beni Buray." dedikten sonra diğer tarafa döndüm.

"Okula geç kalıyorsun." dedi Buray, ardından yatağın arkamda kalan kısmının çöktüğünü hissedince Buray'ın yanıma uzandığını anladım.

Ona aldırış etmeden uyumaya çalışmaya devam ettim.

"Lan kalksana, okula geç kalıyorsun." diyerek beni dürten Buray'la gözlerimi açtım.

"Beş dakika daha uyusam olmaz mı?" diyerek üstümdeki örtüyü çekip Buray'a baktım.

Buray kolundaki saate baktıktan sonra kollarını ensesinde birleştirdi ve bana bakıp, "Beş dakika daha uyursan toplamda 12 dakikan kalacak, yine de sen bilirsin." dedi sırıtarak.

"Ne? 12 dakika mı?" diye bağırdım yattığım yerden doğrularak.

"Uyandığın göre artık 17 dakikan var." dedi rahat bir şekilde.

"Ya benim buradan okula koşarak gitmem 10 dakika, 17 dakika yeter mi bana?" diye söylenip yatağımdan çıktım.

"Vallahi kuzen o senin sorunun." diyen Buray'la hızla onun bulunduğu tarafa gidip kolundan tuttum ve o daha ne olduğu anlamadan onu kendime doğru çekip yere düşmesini sağladım.

"Allah!" diye bağırarak yere düşünce onun bu hâline kahkahalarla gülmeye başladım.

"Sen bittin." dedi bana sinirli bakışlarla bakarak.

"Yahu sen bana ne yapa..."

Sol bacağımı tutup çekmesiyle sözüm yarıda kesildi ve popomun üstüne düştüm.

"Yarım akıllı, ne yapıyorsun?" dedim acıyla popomu ovuşturarak.

"İyi oldu, iyi oldu, hak ettin." dedi gülerek.

Odanın kapısını açılınca bakışlarım o tarafa döndü. Annem içeriye girip anlamayarak bize bakmaya başlayınca Buray'ın bacağına vurup yerimden kalktım.

"Hadi Ahenk'i anlarım da senin ne işin var yerde oğlum?"

Annemin bunu demesiyle hızla bakışlarımı anneme çevirdim.

"Ne diyorsun anne ya? Buray yüzünden yerdeyiz."

"Yalan söyleme slk şey."
Sana da günaydın.

"Yalandan kim ölmüş? Salla bol keseden." diyen Buray'a baktım bu sefer.

"Seninle sonra görüşeceğiz." dedikten sonra tekrar anneme bakıp, "Okula geç kalıyorum anne." dedim üzgünce.

"Okula geç mi kalıyorsun? Kızım sizin okulunuz ne zamandan beri saat 7'de başlıyor?" dedi annem anlamayarak.

"7'de mi başlıyor?" diyerek Buray'a baktığımda gülümsemeye çalıştığını gördüm.

"Saat yediymiş ya."

"Ya sen şaka mısın?" diyerek ona doğru ilerlediğim zaman koşarak annemin yanına gitti.

"Yenge koru beni." diyerek annemin arkasına saklanınca ben de annemin karşısında durup Buray'a vurmaya çalıştım.

"Seni öldürürüm Buray, ne diye uyandırıyorsun lan beni bu saatte?" dedim sinirle.

"Kızım dur, rahat bırak çocuğu, olan olmuş." dedi annem beni durdurmaya çalışarak.

"Olan olmuş ne ya? Olan benim uykuma oldu, bir saat daha uyuyabilirdim ben."

Buray'ın, ben annemle konuşurken odadan çıktığını görünce, "Gel buraya Buray, senin varya kafanı gözünü kıracağım." dedim sinirle.

"Ne kadar da şiddete meyilli bir kuzenim var." demesiyle daha çok sinirlendim.

"Allah'ın cezası!"

Odadan çıkıp onun üstüne doğru gideceğim sırada babam odasından çıktı ve konuşmaya başladı.

"Ne oluyor, sabah sabah neden bağırıyorsunuz?"

"Senin bu yarım akıllı yeğenin beni sabahın köründe uyandırdı baba."

"Sabahın yedisi o, düzeltelim onu."

"Düzelteceğim ben şimdi seni." dedim sinirle Buray'a bakarak.

Babam ve annem daha fazla bizim atışmalarımıza dayanamamış olacak ki odalarına geri gittiler. Ben de Buray'a son kez öldürücü bakışlarımla baktıktan sonra odama girip kapıyı kapattım ve dolabıma doğru ilerledim.

Dolaptan vazgeçilmezim olan siyah pantolonumu ve siyah-beyaz kareli gömleğimi çıkarttım. Onları hızlıca üstüme geçirip saçlarımı da taradıktan sonra yatağımı da topladım. Daha sonra kapalı olan perdeleri de açtım. Kafamı kaldırıp etrafa bakacağım sırada karşı pencereden bana bakan Batu'yu gördüm.

"Günaydın." dedi gülümseyerek.

"Sana da günaydın." dedim ben de ayıp olamasın diye.

"Ayıp olmasın diye mi? Hiç deme daha iyi."
Ya bi' gider misin?

"Bakıyorum da bugün erkencisin."

"Zorla uyandırıldım."

Aklıma dank eden şeyle kaşlarım çatıldı.

"Sabahın bu saatinde pencerenin önünde uyanmamı mı bekliyorsun?"

"Olabilir." dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.

"Şaka yapıyorum Ahenk, sadece hava alıyordum." dedi gülerek.

"Peki o zaman sana iyi hava almalar." dedikten sonra pencerenin önünden çekilip kapıya doğru ilerledim.

"İnsanlarla hiç iletişim kuramıyorum."
Evet kuramıyorum, özellikle evimi gözetleyenlerle hiç kuramıyorum.

Odadan çıkıp banyoya doğru ilerledim. Kapının önünde durup kapı kolunu aşağı indirdiğimde kapının açılmadığını fark ettim, kolu tekrar aşağı indirdim ama sonuç yine aynıydı.

"İçeride ben varım Ahenk."

Buray'ı sesini duyunca derin bir nefes aldım ve sakin kalmaya çalıştım.

Hayır, Buray'ı öldürmek istemiyorsun Ahenk, sadece sinirlendin ona, çıkar aklından onu boğma düşüncesini.

"Sen iyi değilsin."
Değilim! Delirttiniz ulan beni, delirttiniz!

Yavaş adımlarla mutfağa gidip bir bardak su içtim. Bakışlarımı mutfak kapısına çevirdiğim sırada kapının önünde hazırlamış bir şekilde duran Buray'ı görünce kaşlarım çatıldı.

"Hayırdır?"

İçeriye girip, "Seninle okula geleceğim." dedi sandalyelerden birine oturarak.

"Peki bundan benim haberim var mı?"

"Artık var." dedi sırıtarak.

"Allah'ım sen bana sabır ver."

"Âmin, cümlemize."

Bardağın dibinde kalan suyu Buray'ı yüzüne döktüğümde yüzündeki gülümseme kayboldu.

"Beni sinirlendirme Buray, seni bir kaşık suda boğarım." dedikten sonra bardağı havalı havalı masanın üstüne koyup mutfaktan çıktım.

Banyoya gittiğimde annemin de banyoya doğru ilerlediğini gördüm. Adımlarımı hızlandırıp annemin önüne geçtim.

"Önce ben anne." diyerek banyoya girdim.

İşlerimi hızlıca halledip banyodan çıktım.

"Ben gidiyorum anne, haberin olsun." dedim anneme bakarak.

"Dikkat et kendine." dedikten sonra annem banyoya girdi.

Ben de odama gidip çantamı hazırladım ve odadan çıkıp sessiz adımlarla dış kapıya doğru ilerledim.

Tabii ki de Buray'ın benimle birlikte okula gelmesine izin vermeyecektim.

Ayakkabılarımı kapının önünden alıp kapıyı yavaşça açtım ve evden çıktım. Kapıyı yine aynı yavaşlıkla kapatıp ayakkabılarımı hızlı bir şekilde giydim. Daha sonra asansöre bindim ve zemin kata basıp beklemeye başladım.

Apartmandan çıktım mı bu iş tamamdır.

Asansörün durmasıyla inip hızlı adımlarla dış kapıya doğru ilerledim. Apartmandan çıkınca derin bir nefes aldım.

"Çok uyanık olduğu düşünüyorsun, değil mi Ahenk?"

Duyduğum sesle hızla arkama döndüm. Buray'ın birkaç adım ötemde durup bana sırıtarak baktığını görünce somurttum.

"Öyle olduğumu sanıyordum." dedim homurdanarak.

"Hadi gidelim." diyerek önden yürümeye başlayınca sinirle yerimde tepindikten sonra ona yetiştim.

Etraftaki dükkânlara baktığımda sahiplerinin yeni yeni dükkânları açtığını gördüm.

Sabahın köründe bi' öğrenciler, bi' de işe gitmek zorunda olan gariban insanlar uykusundan oluyordu.

"Geriye uykusundan olmayan kim kalıyor?"
Anam.

"Özlemişim buraları." diye mırıldanan Buray'a göz ucuyla bakıp tekrar önüme döndüm.

"İki, bilemedin üç ay önce buradaydın."

"Olabilir, insan özleyemez mi?"

"Özler," dedim Buray'a bakarak. "Ama insan olan."

"Bayağı komikmişsin sen." diyerek saçlarımı karıştırınca eline vurup geri çekildim.

Yavaş yürüdüğümüz için yaklaşık 20 dakika sonra okula giriş yapmıştık.

"Okul da güzelmiş." dedi Buray bakışlarını okulun bahçesinde gezdirerek.

"Kolej ya belki ondandır."

Okula girip kantine gittik. Saat erken olduğu için kantinde kimse yoktu. Birlikte bir masaya geçip oturduk.

"Bir şey ister misin?" diye sordum Buray'a bakarak.

"Bir tosta hayır demem." dedi gülümseyerek.

"Vallahi ben de demem. Hadi kalk da iki tost yaptır bize." dedim sırıtarak.

"Lan bir insan hiç mi değişmez?" diye homurdanıp ayağa kalktı.

Ben onun bu hâline gülerken o homurdana homurdana kantincinin yanına gitti.

Bizimkiler bu saatte okula gelir mi acaba?

"Sanmıyorum cnm."
Sana sorduk sanki!

Birkaç dakika sonra Buray yanıma gelip elindeki tepsiyi masanın üstünde bırakınca tepsinin içindeki tostu ve çay dolu bardağı elime alıp önüme koydum.

"Sağ ol Buray, tost alanların çok olsun." dediğimde gözlerini devirip karşıma oturdu.

Tepsiyi kendi önüne çekip, ."Buraya gelmek istediğimde böyle hayal etmemiştim." diye homurdandı.

"Ne hayal ediyordun acaba?" dedikten sonra tostumdan bir ısırık aldım.

"Beni güzel kızlarla tanıştırırsın diye düşünmüştüm."

"Güzel kızlar da zaten 'Buray gelse de tanışsak.' diyordu." dedim gülerek.

"Ya sen benim şu mükemmel tipime daha önce hiç dikkatli baktın mı da konuşuyorsun?"

"Bayağı mükemmel bir tipin var Buray." dedim gülerek.

"Sen geç dalganı, zevksiz." dedikten sonra tostun yemeye başladı.

Kuzenim diye demiyorum ama Buray gerçekten yakışıklıydı. Masmavi gözleri, beyaz tenine yakışan uzun kahverengi saçları vardı, boyu da uzundu. Zaten sülaledeki tek kısa bendim.

"Üretim hatası gibi."
Terbiyesiz.

Kısa bir süre sonra tostlarımızı ve çaylarımızı bitirdiğimizde Buray ayağa kalktı.

Anlamayarak ona baktığımda, "Tuvalete gideceğim, nerede?" dedi.

"Üçüncü katta olması lâzım." dediğimde kafasını sallayıp yanımdan uzaklaştı.

İnşAllah kaybolursun.

Birkaç saniye boş boş oturduktan sonra sessizlikten dolayı canım sıkıldığı için ayağa kalkıp masanın üstündeki tepsiyi elime aldım ve kantinciye doğru ilerledim. Tepsiyi kantinciye verip geri yerime gittiğimde kantinden içeriye giren bizimkileri gördüm. Ama aralarından Emre yoktu. Yüzüm yavaş yavaş asılırken Can'ın bana el sallamasıyla gülümsemeye çalışıp ona el salladım.

Yerime oturduğumda diğerleri de gelip yanıma oturmuştu.

"Günaydın minnak kankam, beni şaşırtacak şekilde erkencisin." dedi Can bana bakarak.

"Günaydın Can, erken uyandırıldım." dedim üzgünce.

"Uykun geliyorsa bacağıma uzanabilirsin, hiç sorun etme Emreaşkım aramızda olmadığı için bacakları karıştırmazsın."

Can'ın bunu demesiyle Dolunay ve Ece sırıtarak bana baktılar.

"Ya küçük bir yanlışlık oldu, insanlık hâli, neden dalga geçiyorsun?" dedim Can'a sinirle bakarak.

"Tamam insanlık hâli, canı gönülden inanıyorum kanka." dedikten sonra ayağa kalkıp, "Ben kendime bir şeyler almaya gideceğim, isteyen varsa gelip kendisi alabilir." dedikten sonra yanımızdan uzaklaştı. Can'ın arkasından bakma bahanesiyle sandalyede biraz arkama dönüp kapıya baktım.

Görmek istediğim kişiyi göremeyince üzgünce önüme döndüm.

"Eee nasılsınız?" dedim kızlara bakıp gülümseyerek.

"Ben iyiyim, seni sormalı?" dedi Ece.

Emre'yi göremediğim için biraz(!) üzgünüm.

"İyi olmaya çalışıyoruz işte Kıvırcık." dedikten sonra Dolunay'a baktım.

"Sabah çok istediğim eteğimi giyebilseydim daha iyi olabilirdim."

"Giyersin."

Anıl'ın bunu demesiyle Dolunay'ın bakışları hızla Anıl'a döndü.

"Giyerim Anıl."

"Ben de onu diyorum zaten, giyersin."

"Pisliksin Anıl, biliyorsun değil mi?"

Anıl sadece olumlu anlamda kafasını salladı. Dolunay da somurtarak önüne döndü. Ben ve Ece de onların bu hâline güldük.

Aklıma Buray gelince kaşlarım çatıldı. Umarım kaybolmamıșsındır Buray.

"Ben hemen geliyorum." dedikten sonra ayağa kalktım, arkama döndüğüm sırada çarptığım bedenle geriye doğru savruldum, çarptığım bedenin belimden tutmasıyla düşmekten kurtuldum. Kafamı kaldırıp çarptığım bedene baktığımda bu kişinin Emre olduğunu gördüm.

"İyi misin?" diye endişeyle sorduğunda boğazımı temizleyip geri çekildim.

"Şey evet, teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.

Emre bir şey demeyip az önce kalktığım sandalyenin yanındaki sandalyeye oturunca ben de bakışlarımı kapıya çevirdim. Buray'ın içeriye girdiğini görünce geri yerime oturdum.

"Günaydın."

Emre'nin sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Bana gülümseyerek baktığını görünce istemsizce ben de gülümsedim.

"Günaydın."

"Ahenk?"

Buray, Emre'nin yanında durmuş sorarcasına bana bakıyordu.

"Sizi tanıştırayım. Buray benim kuzenim. Buray, bunlar da arkadaşlarım."

Emre hariç.

"Senin arkadaşların mı var?" dediğinde gözlerimi devirdim.

Buray tek boş yer Ece'nin yanı olduğu için oraya oturup Emre, Dolunay ve Anıl'a bakıp, "Memnun oldum ben Buray." dedi.

Daha sonra yanında oturan Ece'ye baktı.

"Oha! Lan sen ne güzel bir şeysin öyle."

Hayvan gibi verdiği tepkiyle gözlerim kocaman oldu. Ece'ye baktığımda onun da benden kalır bir yanı yoktu.

"Anlamadım!" dedi Ece.

"Ben Buray." dedi Buray, Ece'ye elini uzatarak.

Ece anlamayarak bana bakınca gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Ece tekrar Buray'a bakıp elini sıktı.

"Ben de Ece." dedikten sonra elini kendisine çekmeye çalıştı ama Buray kızın elini bırakmadığı için pek başarılı olamadı.

"Bıraksana kızın elini Buray." dediğimde Buray bana bakıp tekrar Ece'ye baktı ve elini bıraktı.

"İstersen diğerleriyle de tanış Buray."

"Tamam sonra tanışırız." dedi Ece'den bakışlarını çekmeden.

Ece'nin kendisini Buray'dan nasıl kurtaracağını düşündükçe gülesim geliyordu, biraz yılışık bir çocuktu.

Bakışlarımı Emre'ye çevirdiğimde sol dirseğini masaya yaslamıș, yanağını da avuç içine yaslayıp gülümseyerek bana baktığını gördüm.

Ne bakıyorsun oğlum öyle, kalbime garezin mi var?

"Ya da sadece sana garezi vardır."
Neden sürekli Emre'nin yanımda olduğu zamanlar olumsuz konuşuyorsun?

"Hoşuma gidiyor."
Ya da sadece Emre'ye garezin olduğu içindir.

"Olma ihtimali çok yüksek."
Slk şey.

"Neden bana öyle bakıyorsun?" diye sordum Emre'ye biraz yaklaşarak.

"Nasıl bakıyorum?" dedi yüzündeki gülümsemeyle.

"İşte böyle." diyerek ben de sağ dirseğimi masaya yasladım ve aynı şekilde yanağımı da avuç içime yaslayıp gülümseyerek ona baktım.

"Yanımda oturan birine başka nasıl bakabilirim?"

"Sapık gibi gülümseyerek bakmazsın meselâ."

"Sapık gibi mi?" dedikten sonra kahkahalarla gülmeye başlayınca masada oturan herkesin bakışları bize döndü.

"Neye gülüyorsunuz bakayım?" diyerek yanımıza Can geldi.

Ben, Emre'nin kafayı yediğini söyleyeceğim sırada Can'ın kaşları çatık bir şekilde Buray'a baktığını görünce vazgeçtim.

"Yerleri karıştırdın sanırım?"

Buray bakışlarını Ece'den çekip Can'a baktı.

"Bana mı dedin?" dedi anlamayarak.

"Senden başka yabancı mı var lan bu masada?" dedi sesini yükselterek.

"Sakin ol Can, o benim kuzenim." dedim araya girerek.

"Senin kuzenin olması benim yerime oturabileceği anlamına gelmez!" diyerek elindeki tepsiyi gürültülü bir şekilde masaya bıraktı ve tekrar Buray'a döndü. "Şimdi kalk oradan Ahenk'in kuzeni!" dediğinde bu sefer Buray'ın kaşları çatılmıștı.

"Ne uzatıyorsun kardeşim? Çek şuradan bir sandalye, otur. Hem şu an çok güzel bir varlıkla konuşuyordum." dedikten sonra tekrar Ece'ye baktığı sırada Can, Buray'ın ensesinden tuttuğu gibi onu ayağa kaldırdı. Ayağa kalkacağım sırada Emre'nin kolumu tutmasıyla anlamayarak ona baktım.

"Karışma Ahenk." dedi.

Ona cevap vereceğim sırada Can'ın sesini duyunca vazgeçip bakışlarımı tekrar onlara çevirdim.

"Evet, uzatmaya gerek yok. Çek şurdan bir sandalye, otur. Yoksa ben yardımcı olurum." dedikten sonra Buray'ı iterek bıraktı.

Bu kadar sinirlenmiş olması gözümden kaçmamıștı, ya Buray'ı sevmemişti ya da Ece'yi kıskanmıştı.

Allah'ım İnşAllah ikinci seçenektir, Âmin Âmin çok Âmin.

Can gülümseyerek Ece'nin yanına oturduktan sonra masanın kenarına koyduğu tepsiyi kendi önüne çekti.

Buray birkaç saniye Can'a sinirli bir şekilde baktıktan sonra nihayet Can'ın onu takmadığını anlamış olacak ki başka bir masadan sandalye alıp Ece'nin diğer tarafına oturdu.

Can, Buray'a ifadesizce baktıktan sonra Ece'nin sandalyesini kendisine doğru çekince Ece şaşkınlıkla Can'a baktı.

"Çok da yakın olmayın, değil mi Kıvırcık?"

"Sen neden karışıyorsun Can, sana ne?"

Emre'nin bunu demesiyle Can'ın bakışları Emre'ye döndü.

"Şimdi Emreaşkım, Kıvırcık bizim arkadaşımız ya ben ondan şey ettim." dedi Can gülümseyerek.

"Bizim de arkadaşımız ama biz Ece'ye karışmıyoruz." dedi Emre sırıtarak.

Ben bu repliği bir yerden hatırlıyordum.

"Acaba nereden?"
Acaba nereden?

"Slk şey."

"Sen çok da şey yapma Emreaşkım."

Dolunay, "Konuyu değiştirsek mi artık?" diyerek Can'ın önündeki tepside bir çikolata aldı.

Can, sağ elinin işaret parmağıyla tepsiyi işaret ederek, "Yavuklu, o çikolatayı hemen buraya koy." dedi.

Anladığım şeyle Buray'a baktım, gülmemem için bana kaş göz yapmasıyla daha fazla dayanamayıp kahkahalarla gülmeye başladım.

Masadakiler anlamayarak bana bakınca ve Buray'ın hafiften kızarmaya başlayan suratıyla daha çok gülmeye başladım.

"İyi misin kanka? Neden kendi kendine gülüyorsun?" dedi Can anlamayarak.

Zar zor kahkahalarımı durdurup derin derin nefesler aldım. Hepsi anlamayarak bana bakıyordu, Buray hariç çünkü o neye güldüğümü biliyordu.

"Can, sen dedin ya çikolatayı buraya koy diye, ben ona güldüm."

"Ben yine anlamadım." dedi Can kaşlarını yukarı kaldırarak.

"Onun adı da Buray." diyerek Buray'ı işaret ettikten sonra tekrar güldüm.

Hepsi birkaç saniye yüzüme anlamayarak baktıktan sonra nihayet anlamış olacaklar ki tepki verdiler.

Emre ve Anıl gülmedi, evet verdikleri tepki buydu.

Dolunay ve Ece gülmemek için kendilerini ne kadar tutsalar da başarılı olamayıp gülmüşlerdi.

Can da sanki bu anı bekliyormuș gibi kahkahalarla gülmüştü.

"Şu konuyu kapatın artık." dedi Buray sinirle.

"Komikti ama." dedi Can sırıtarak.

Buray, Can'a cevap verme gereği duymadan Ece'ye baktı.

"Saçların çok güzelmiş." dedi elini Ece'nin saçlarına doğru uzatarak.

"Teşekkür ederim." dedi Ece saçlarına dokunmasın diye geri çekilerek.

Hayır yani kız açık açık Buray'dan hoşlanmadığını belli ediyor ama işte benim yarım akıllı kuzenim bunu anlamıyor. Biraz daha anlamamaya devam ederse Can'ın çok güzel bir şekilde anlatacağından adım gibi eminim.

"Bunu buraya koyalım, bunu da buraya sokalım, bu da olmazsa burayı kıralım." diyerek elindeki çubuk krakerlerle oynayan Can'a, Anıl ve Emre hariç hepimiz şaşkınlıkla baktığımızda, "Çubuk kraker isteyen var mı?" dedi Can sırıtarak.

Can'ın bu hareketinden sonra artık emindim, Ece'yi kıskanıyordu, bunu fazlasıyla belli de ediyordu.

Benim en yakın zamanda bu konuyu Can'la konuşup ona, bunu itiraf ettirmem gerekiyordu.

"Neden?"
Çünkü neden olmasın?

Ders zilinin çalmasıyla hepimiz ayaklanıp kantinin çıkışına doğru ilerledik.

"Ahenk?"

Emre'nin bana seslenmesiyle yerimde durup arkama baktım. Elinde benim çantamla bana doğru geldiğini görünce kendime güldüm. Şu çantanın dili olsaydı kesin tüm sülaleme söverdi.

"Teşekkür ederim." diyerek bana uzattığı çantamı aldım.

"Sen yakında kendini de bir yerlerde unutursun." dedi yürümeye devam ederek.

Peşinden giderken, "Annem de hep öyle diyor." dedim.

"Olsun, ben bulurum seni." deyip bana göz kırpınca şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.

Oha! Ne demişti o? Güzel bir şey dedi, evet evet güzel bir şey dedi.

"Ya ben ağlamak istiyorum."
Neden?

"Emre bulmasın seni, Batu bulsun. Onun eli, kolu daha uzun, seni çok çabuk bulur."
Ya bi' git, Batu nereden çıktı?

"Hep aklımda ki."
Hay senin aklına tüküreyim.

Emre'yle birlikte sınıfımızın bulunduğu kata çıkıp sınıfımıza girdik.

Ben, Ece'nin yanına oturacağım sırada Buray yanıma gelince anlamayarak ona baktım.

"Ece'nin yanına ben otursam olur mu Ahenk?" diye sorunca ona cevap vereceğim sırada Can, Buray'ı itip Ece'nin yanına oturdu.

"Ben de buraya oturayım." dedi buraya kelimesini daha vurgulu söyleyerek.

"Gel Buray, sen benimle otur." dedim Can ve Ece'nin sırasının arkasındaki sıraya oturarak. Buray somuratarak gelip yanıma oturunca içeriye hoca girdi.

Selamlaştıktan sonra hoca masasına oturup bakışlarını sınıfta gezdirdi. Bakışları Buray'da durunca gözlüklerinin üstünden Buray'a baktı.

"Sen yeni misin?"

Buray ayağa kalkıp, "Yok hocam misafir öğrenciyim, izniniz olursa dersinize katılmak istiyorum." dedi.

"Bence izin vermeyin hocam." dedi Can.

Can'ın arkasında oturduğum için öne uzanıp uyarı amaçlı onu dürttüm.

"İsmin ne oğlum?"

"Buray."

"Tamam, sorun olmaz, kalabilirsin."

"Teşekkür ederim." dedikten sonra Buray yerine oturdu, hoca da yoklama almak için önündeki defteri açtı.

"Buray?" diyerek Buray'a baktığımda bakışlarını Ece'den çekip bana baktı.

"Ne var?"

"Gözlerini sökerim senin Buray, sahip çık o gözlerine."

"Kalbimi de sök kuzen."deyince gözlerimi devirdim.

"Boş yapma Buray, kızı tanımıyorsun bile. Belki sevdiği var belki de sevgilisi var."

"Böyle güzel bir kızı boş bırakmazlar ama ben sevgilisi olduğunu düşünmüyorum."

"Neden?"

"Çünkü yaklaşık yarım saattir birlikteyiz ve bir kez olsun telefonuna bakmadı, sevgilisi olsaydı kafasını telefonundan kaldırmazdı."

"FBI mısın be mübarek?" dediğimde gülerek önüne döndü.

Hocanın ayağa kalktığını görünce ona baktım.

"Nerede kalmıştık en son?"

Ön sıralarda oturan bir kız elini havaya kaldırıp, "Hocam ödev vardı." deyince kaşlarımı çatıp düşünmeye başladım.

Ödev mi vardı? Ne ödevi? Ben yaptım mı ödevi?

"Evet, doğru. Çıkartın ödevlerinizi, kontrol edeceğim."

Biraz daha düşündükten sonra ödevimi yaptığımı hatırladım ve çantamı önüme aldım. Ben çantamda ödevimi ararken hoca çoktan bize yaklaşmıştı. Ödevimi nihayet bulduğumda hoca Can'ın tepesinde durmuş Ece'nin ödevine bakıyordu.

"Can?"

"Efendim hocam?" dedi Can kafasını kaldırıp hocaya bakarak.

"Ödevin nerede?"

"Ödevimi buraya koymayı çok isterdim hocam ama üzülerek buraya koyamıyorum."

Ben gülmemek için kendimi zor tutarken hoca bakışlarını Buray'a çevirip tekrar Can'a baktı.

"Ödevin nerede Can?"

"Evde hocam."

"Neden evde?"

"Üstünüze afiyet biraz hasta olmuşlar da kendileri, ondan getirmedim ben de."

Hoca bir şey demeyip ödevleri kontrol etmeye devam edecek.

Birkaç dakika daha sırların arasında dolaşıp ödevleri kontrol etme işini bitirdikten sonra masasına oturdu.

"Can, ödevini evde bıraktığın için sana soru soracağım, iyi dinle." dedi hoca Can'a bakarak.

"Dinliyorum hocam, hem de üç kulağımla."

"Üç kulağımla derken?" dedi hoca anlamayarak.

"Evet hocam üç kulağımla, üçüncüsü can kulağı." dedi gülerek. Tabii ki de bu mükemmel espriye sadece Can gülmüştü.

"Bu espriyi yapmadın sayıyor ve soruma geçiyorum. Yaşamak için ne yapmamız gerek?"

"Nefes almamız gerek hocam." dedi Can kendinden emin bir şekilde.

"Doğru, peki nefes alırken hangi kaslarımız çalışır?"

"Kas mı? Hah buldum hocam, diyagram."

Diyagram mı?

"Diyagram derken?"

"Diyagram işte, nefes alırken çalışan kasımız."

"Diyafram olmasın o?"

"Diyafram... Diyagram... Sanki sizin dediğiniz daha doğru hocam." dedi Can gülerek.

Can'ın bu hâline gülüp bakışlarımı sınıfta gezdirdiğimde Emre'nin kaşları çatık bir şekilde Buray'a baktığını gördüm.

Yahu ne istiyorsunuz benim kuzenimden? Önce Can, şimdi de Emre. Hadi Can, Ece'yle ilgileniyor diye sinirleniyor Buray'a. Peki ya Emre, o neden sinirleniyor?

Oha! Dur bir dakika! Olabilir mi ki? Yok ya olmaz.

Emre ve kıskanmak?

Emre ve beni kıskanmak?

Emre ve ben?

Ben ve Emre?

Emre, ben, aşk?

Yok daha neler!

"Ahenk?"
Ne var?

"Batu nerede?"
Başlarım şimdi Batu'na. Ben ne düşünüyorum, sen ne diyorsun?

Emre'ye baktığımda bakışlarını Buray'dan çekip bana baktı. Benim ona bakmam hoşuna gitmiş olacak ki sırıtmaya başladı. Gözlerimi kısıp önüme döndüm.

Bunun olma ihtimalini şimdi düşünmek istemiyordum, tam emin olmadığım bir şey yüzünden kendimi umutlandırıp yükseklere çıkarttıktan sonra boşa umutlandığımı anlayıp yere çakılmak istemiyordum çünkü biliyorum, canım çok yanardı.

Kapının çalmasıyla daldığım düşüncelerden uzaklaşıp bakışlarımı kapıya çevirdim. İçeriye Batu'nun girmesiyle kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.

"Ah geldi yakışıklı psikopat."
Vereyim seni yakışıklı psikopata.

"Yemin et."
Slk şey.

"Buyur çocuğum?" dedi hoca, Batu'ya bakarak.

"Yeni öğrenciyim, girebilir miyim?"

"Tabii, gel çocuğum."

Gelmesin hocam, gelmesin.

Batu kapıyı kapatıp bakışlarını etrafta gezdirdi. Benimle göz göze geldikten sonra bana göz kırpıp arkalara doğru ilerledi.

Aynı mahallede, aynı okulda olmamız yetmezmiş gibi bir de aynı sınıftayız. Gözlerimi devirip önüme döndüm ve hayatımı sorgulamaya başladım.

Acaba kimin bedduasını aldım da bunlar başıma geliyordu?

"Saymaya başlıyorum."
Kes be!

•instagram;
•  nazozkan_
•_justreaders_

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 88.2K 43
Babası tarafından şiddet gören genç kıza aşık olan mafya kızı kaçırır. Birbirine deli gibi aşık olan Buse ve Demir'in hikayesi. +18 içerebilir.
1.5M 91.5K 57
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
25.2M 899K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
753K 43.8K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...