KOLEJE DÜŞTÜK (Düzenlenecek.)

By nazarozkan

2.2M 130K 67.4K

Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşüns... More

Karakterler
1. Bölüm / Karahan Koleji
2. Bölüm / Gözleri, Hâlâ Gözlerimdeydi
4. Bölüm / Haz Edilmeyen Okul
5. Bölüm / Hay Ağzını Öpeyim
6.BÖLÜM •NEDEN DEĞİL, KİMİN İÇİN•
7.BÖLÜM •KAMERA SORUNSALI•
8.BÖLÜM •NE ZAMAN ANLAYACAKSIN?•
9.BÖLÜM •ARKADAŞ•
10.BÖLÜM •BENİM YANIM•
11.BÖLÜM •MASUM ÖPÜCÜK•
12.BÖLÜM •ÜZÜLMENİ İSTEMİYORUM•
13.BÖLÜM •DEĞİŞEN RİTİMLER•
14.BÖLÜM •ERTELEME•
15.BÖLÜM •BURAY?•
16.BÖLÜM •SANA İHTİYACIM VAR ANNE•
17.BÖLÜM •YOK DAHA NELER!•
18.BÖLÜM •KENDİME KIZIYORUM•
19.BÖLÜM •KALBİNİ KAZANABİLİRİM•
20.BÖLÜM •BİR SENEDİR Mİ?•
21.BÖLÜM •BENİM KIVIRCIĞIMSIN•
22.BÖLÜM •İYİ Kİ BU KOLEJE DÜŞMÜŞÜM•
23.BÖLÜM *GÜN*
24.BÖLÜM *KIZ KAVGASI*
25.BÖLÜM *FARK ETMİYOR*
26.BÖLÜM *PİJAMA PARTİSİ*
KARAKTERLERE SORULAR
27.BÖLÜM *SEVDİĞİM KIZ?*
28.BÖLÜM *KAZA*
29.BÖLÜM *BİZİ BIRAKMADI*
30.BÖLÜM *HATIRLAMIYORUM*
31.BÖLÜM *KÖPEK*
32.BÖLÜM *KORKTUM*
33.BÖLÜM *ZAMANLA*
34.BÖLÜM *SEN BENİM SEVGİLİMSİN*
35.BÖLÜM *AHENK...*
36.BÖLÜM *MAVİLİ*
37.BÖLÜM *ATEŞİN VAR*
38.BÖLÜM *YOK ANASININ GÖZÜ*
39.BÖLÜM *SAPIK MISIN?*
40.BÖLÜM *KAÇIRILMA*
41.BÖLÜM *SENİ KORUYAMIYORUM*
42.BÖLÜM *İZİN VERMEYECEĞİM*
43.BÖLÜM *ÖZLÜYORUM BE MAVİLİ*
44.BÖLÜM *SENİ SEVİYORUM*
45.BÖLÜM *BEN BUNA DAYANAMAM*
46.BÖLÜM *KALBİM ACIYOR*
47.BÖLÜM *PİŞMAN OLACAKSIN*
48.BÖLÜM *KÜÇÜK SARHOŞ*
49.BÖLÜM *TAKINTILI MANYAK*
50.BÖLÜM *NE OLUR GİTME*
51.BÖLÜM *YENİDEN*
52.BÖLÜM *GÜZELİMSİ BİR AKŞAM*
53.BÖLÜM *MAVİLİ'NİN GICIĞI*
54.BÖLÜM *ANNEANNE MAĞDURLARI*
55.BÖLÜM *SADECE BENİM*
56.BÖLÜM *BİZİM*
57.BÖLÜM *YEMEK*
58.BÖLÜM *YİĞİT SORUNSALI*
59.BÖLÜM *SEN ÖYLE SAN*
60.BÖLÜM *ŞEFTALİLER AŞKINA*
61.BÖLÜM *TEŞEKKÜR EDERİM*
KARAKTERLERE SORULAR 2
62.BÖLÜM *İYİ UYKULAR KIVIRCIĞIM*
63.BÖLÜM *O...GİTTİ*
64.BÖLÜM *BENİ BIRAKMA*
65.BÖLÜM *ÖLEYİM Mİ BEN?*
66.BÖLÜM *SÖZ*
67.BÖLÜM *EMİNİM*
68.BÖLÜM *NELER OLUYOR?*
69.BÖLÜM *KABUL*
70.BÖLÜM *YANIMDA KAL*
71.BÖLÜM *BENİ SEVİYORUM*
72.BÖLÜM *"A" HARFİ*
73.BÖLÜM *ÖZLEYECEĞİM*
74.BÖLÜM *ARAMIZA HOŞ GELDİN*
75.BÖLÜM *NEDEN HÂLÂ YANIMDASIN?*
76.BÖLÜM *BELKİ DE BİLEREK*
77.BÖLÜM *ÇİFTE SÜPRİZ*
78.BÖLÜM *MESAJ*
79.BÖLÜM *KARŞILIK*
80.BÖLÜM *AHENK RÜZGÂRLARI*
81.BÖLÜM *PİŞMANIM*
82.BÖLÜM *ÖZLEDİM*
83.BÖLÜM *BENİM YILDIZIM*
84.BÖLÜM *ZAMANI GELDİ*
85.BÖLÜM *YENİ BAŞLANGIÇLAR*
86.BÖLÜM *KENDİNİ SUÇLAMA*
KARAKTERLERE SORULAR 3
🍬BAYRAMA ÖZEL BÖLÜM🍬
87.BÖLÜM *SAKLI GERÇEKLER*
88.BÖLÜM *BİR SUÇUM YOK*
89.BÖLÜM *BEN SÖZÜMÜ TUTARIM*
90.BÖLÜM *YALVARIRIM*
91.BÖLÜM *DAYANAMIYORUM LAN!*
92.BÖLÜM *KIYAMAM Kİ*
93.BÖLÜM *ÇOK EĞLENECEĞİZ*
94.BÖLÜM *SİYAH KAPI*
95.BÖLÜM *ABİ*
96.BÖLÜM *GÜVENİYORUM*
97.BÖLÜM *ANIL ve KISKANÇLIKLARI*
98.BÖLÜM*SINIR*
99.BÖLÜM *KOCAMAN KOCAMAN*
🌸100.BÖLÜM🌸
101.BÖLÜM *PROBLEMLİ ESKİ SEVGİLİ*
102.BÖLÜM *YALNIZ DEĞİLSİN*
103.BÖLÜM *İLK HAMLE*
104.BÖLÜM *ÇOK YAKINDA*
105.BÖLÜM *YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE*
106.BÖLÜM *SENİ BIRAKMAM*
107.BÖLÜM "JUNIOR KARAHAN"
108.BÖLÜM *KARAHAN AİLESİ*
109.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 1)*
110.BÖLÜM *DÜĞÜN TELAŞI (Part 2)*
🌼YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM🌼
111.BÖLÜM *KİM BİLİR?*
112.BÖLÜM *BAŞARDIN*
KARAKTERLERE SORULAR 4
🌼FİNAL🌼
•ÖZEL BÖLÜM•
•ÖZEL BÖLÜM 2•
•ÖZEL BÖLÜM 3•

3. Bölüm / Yeni Bir Arkadaş

42.6K 2K 656
By nazarozkan

İyi okumalar.

Ahenk YILMAZ

Ece ile birlikte kantine gelene kadar okuldaki insanları inceledim.

"Daha çok yakışıklı çocukları."
Kes be. Onlar karşıma çıktı bi' kere.

"İnanmış gibi yapıyorum."
Bir şeyler yapabiliyorsan gidiyormuş gibi yapmakla başlayabilirsin.

Sonunda kantine geldiğimizde etrafta gözlerimi gezdirip boş bir masa aradım, az ileride bir erkek grubunun kalktığı masa gözüme çarpınca Ece'ye orayı işaret ettim.

Boş masaya doğru ilerlediğimizde yanımızdan bir kız hızla geçerken bana çarptı. Tam ağzımı açıp, "Yavaş be." diyecekken kız bana doğru dönüp, "Çok afedersin." dedi gülümseyerek.

Bu kibar davranışı sayesinde ben de gülümseyip sorun olmadığını söyledim.

Tam önüne dönüyordu ki arkasından gelen kızıl saçlı başka bir kıza çarptı. Ne kadar sakar bir kız diye düşünürken kızıl saçlı kız benim kadar anlayışlı olmamıştı ve kıza bağırmaya başladı.

"Önüne baksana, salak."

Salak? Sırf yanlışlıkla çarptı diye salak mı oluyor kız?

Kız, kafasını yere eğip, "Özür dilerim, gerçekten görmedim." dedi.

Benden gülümseyerek özür dileyen kızın bu kızıl kafanın karşısında kafasını eğip korkarak özür dilemesine bir anlam veremesem de bu durum kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu.

"Nasıl görmezsin beni?" diye bağırarak elini havaya kaldırıp kıza tokat atacakken hızla kolunu tutup sıktım. Bunu beklemiyor olacaktı ki şaşkınlıkla bana baktı.

Kızıl kafanın hâl ve hareketlerine bir de okuldaki insanların bu kadar rahat ve umursamaz olması da eklenince kaşlarım biraz daha çatıldı.

"Karşı çıkmamalarının bir sebebi olabilir mi? Meselâ okul, kızıl kafaya ait olabilir."
Okulun ona ait olması kendisine, başka birine hakaret etme veya tokat atma hakkı vermez, şimdi sus da kızıl kafanın saçları gibi kıpkırmızı olan suratına keyifle bakayım.

Sonunda şaşkınlığını üstünden atmış olacak ki kolunu kendisine çekip bağırdı.

"Bıraksana kolumu."

Ben de kolunu iterek bıraktım.

Tek kaşımı havaya kaldırıp, "Özür diledi ya, ne uzatıyorsun kızıl kafa?" dedim.

Kızıl kafa etrafta gözlerini gezdirdikten sonra bana bakıp, "Sen kim oluyorsun da benimle böyle konuşabiliyorsun?" dedi sinirle.

Bu söylediğine gülümseyip ben de etrafta bakışlarımı gezdirdim. Kantindeki herkesin merakla, ve hayretle bizim bulunduğumuz tarafa baktıklarını gördüm, bakışlarımı tekrar kızıl kafaya çevirecekken bakışlarım sınıfa ilk girdiğimde bana uzun süre bakan çocukta takılı kaldı. Diğerlerinden farklı bakıyordu.

"Nasıl bakıyordu meselâ? Aydınlat bakalım bizi."

Diğerleri gibi merak ve hayretle değil sırıtarak bakıyordu. Neden sırıttığını anlayamasam da aldırış etmeden kızıl kafaya baktım. Yüz ifadesi hâlâ değişmemişti, hatta sanki biraz daha sinirlenmişti.

Yavaşça kulağına doğru uzanıp sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla, "Bu okulda olduğum sürece böyle davranmanı engelleyecek olan kişiyim." dedikten sonra geri çekildim.

Kızıl kafa birkaç saniye yüzüme
sinirli bir şekilde baktıktan sonra saçlarını savura savura yanımızdan uzaklaştı.

"Ben özür dilerim, gerçekten böyle olmasını istemezdim." diyen kıza baktığımda bana mahçup bir şekilde baktığını gördüm.

Gülümseyerek, "Özür dilemesi gereken biri var ama bu sen değilsin." dedim.

O da benim gibi gülümseyerek, "Çok teşekkür ederim, her şey için." dedi ve yanımızdan uzaklaştı.

Ece, koluma dokunup, "Yaptığın çok doğru bir hareketti Ahenk." dedi.

Ece'ye bakacağım sırada kantindeki öğrencilerin hâlâ bize baktıklarını fark ettiğimde kaşlarım çatıldı.

"Bu ilgili tavrınızı keşke az önce de gösterseydiniz." dediğimde anında bakışlarını kaçırdılar ama sınıftayken bana uzun süre bakan çocuk yine ve yine bakışlarını bana dikmişti, tek fark bu sefer yüzünde ciddi bir ifade vardı.

Ona yine aldırış etmeden Ece'ye bakıp, "Konuyu kapatıp masamıza geçebilir miyiz?" dediğimde gülümseyerek başını sallayıp beni onayladı. Birlikte kantine girdiğimizde gözüme kestirdiğim masaya doğru ilerledik.

Ece'yle karşılıklı oturduğumuzda aklıma konuşabileceğimiz bir konu gelmişti.

"Eee anlat bakalım Ece." dediğimde kaşlarını çatıp, "Ne anlatayım?" dedi.

"Şu iç çekerek baktığın çocuktan başlayabilirsin meselâ." dedim sırıtarak.

"Bak aklıma ne geldi, sana Merve'den bahsedeyim ben." diyerek konuyu değiştirince bir şey demedim.

Ben de Ahenk YILMAZ isem öğrenirdim bu dövmeli, piercingli çocuğun kim olduğunu.

"Merve kim?"

"Senin tabirinle kızıl kafa."deyince kaşlarım istemsizce çatıldı.

"Anlat bakalım. Kimmiş bu kızıl kafa?"

"Büyük ihtimalle okulun sahibi falan diye düşünmüşsündür ama değil. Senin, benim gibi okulda sadece öğrenci. Okuldaki öğrencilerin çoğu ondan korkar çünkü ona karşı gelenleri okulda topladığı kızlarla birlikte hırpalar. Yani Ahenk, o kızı kurtardın ama kendini bir nevi tehlikeye atmış oldun, seni rahat bırakacaklarını sanmıyorum ama sorun değil, elimden geldiğince seni yalnız bırakmamaya çalışacağım."

Söylediklerini dikkatle dinledikten sonra kendi kendime güldüm. Bana bir şey yapabileceğini sanmıyordum ve ondan da korkmuyordum.

Onun dışında Ece'nin seni yalnız bırakmamaya çalışacağım demesi hoşuma gitmişti.

Sanırım ilk defa arkadaşım olmuştu.

"Neden bu kadar önemsedin? Yani benim yanımda durarak kendini de tehlikeye atmış olmuyor musun?" dediğimde gülümsedi.

"Bak Ahenk ben bir senedir bu okuldayım ve hiç arkadaşım olmadı, çünkü arkadaş diyebileceğim birisini tanımadım, Dolunay var bir tek ama o da genelde kendi arkadaş grubuyla takılır."

"Onun arkadaş grubuna katılsaydın sen de." dediğimde anında yanakları pembeleşmeye başladı.

Bakışlarını benden kaçırıp, "Ben yani buna cesaret edemem." dedi.

"Neden? Yoksa şu piercingli çocukla âlakalı bir şey mi?" diye sorduğumda bakışlarını hızla bana çevirip, "Ne âlakası var? Ben öyle mi dedim? Hem piercingli çocuk kim? Ben tanımıyorum." dedi hızlı hızlı konuşarak.

"Belki de okulda en iyi sen tanıyorsundur şu piercingli çocuğu, hadi kıvırma lafı ve anlatmaya başla." dedim.

"Ama..."

"Ece anlat ya, bak vallahi ben meraktan uyuyamam akşam." dedim ısrar ederek.

Gözlerini kısıp, "Anlatacağım ama kimseye anlatmayacaksın, tamam mı?" dedi.

"Tamam dersem güvenecek misin bana?" dediğimde kaşlarını çatıp, "Anlatmayayım istersen Ahenk." dedi.

"Şaka yaptım, vallahi bak bana gözün kapalı güvenebilirsin, hadi anlat." dediğimde derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"İsmi Can, yaklaşık bir senedir seviyorum onu ama karşılıklı değil." dedikten sonra susup bana bakmaya başlayınca ben de ona bakmaya devam ettim.

Birkaç saniye aramızda sessizlik olduktan sonra kaşlarımı çatıp, "Bu kadar mı?" diye sordum.

"Ne sorduysan ona cevap verdim." dedi homurdanarak.

"Tamam dur başka bir soru sorayım. Can'ı ilk ne zaman gördün ve nasıl âşık oldun?" diye sorduğumda sanki aklına o gün gelmiş gibi gülümsedi.

"Bu okula geldiğim gün kitaplarımı almak için müdürün yanına gitmem gerekiyordu, ben de hızlı hızlı merdivenlerden iniyordum ama ayağım takıldığı için dengemi kaybetmiştim. Ben yere düşmeyi beklerken birinin belimden tutmasıyla düşmekten kurtulmuştum. Beni tutan kişiye baktığımda ise Can'ı görmüştüm.

Yapmam gereken geri çekilmek, teşekkür etmek ve oradan uzaklaşmaktı ama ben, o an ne yapacağımı bilmiyordum. Sanki o an orada, sadece o ve ben vardım. Öyle bakıp takılı kalacağım mavi veya yeşil gözleri yoktu. Ama ben onun kahverengi gözlerinde takılı kalmıştım.

Sonra kendimi toparlayarak ilk önce yapmam gerekeni yapıp teşekkür ederek oradan uzaklaştım.

Kitaplarımı aldıktan sonra sınıfıma gitmiştim ama aklım hâlâ Can'daydı. Ben onu düşünürken bir anda sınıfa o ve arkadaşları girmişti. Onu gördüğüme şaşırmış olsam da fazlasıyla da mutlu olmuştum.

Gün geçtikçe ona karşı hissettiğim şeylere emin olmuştum, ben ona âşık olmuştum.

Beni fark etmesini çok istiyorum ama fark etmesi için bir şeyler yapmaya da cesaret edemiyorum. Çünkü reddedilmekten ve üzülmekten korkuyurum." dedi. Sonlara doğru ses tonu daha da üzgün çıkmıştı.

Vay be ne aşklar varmış ama keşke tek taraflı olmasaydı.

Ece çok iyi bir kıza benziyordu, Can denen çocuğu tanımıyordum ama umarım Ece'nin sevgisini hak eden birisidir.

"Bak Ece benim daha önce hiç arkadaşım veya sevgilim olmadı. Bu durumlarda ne yapılır onu da hiç bilmiyorum. Senin yerinde olsam gider her şeyi anlatırdım. Ama sana da hak veriyorum çünkü korkuyorsun. İstersen ben bir şeyler yapabilirim ha, ne dersin?"

Ece bu söylediğime gülümsemişti ama kafasını olumsuzca iki yana sallayıp, "Buna gerek yok Ahenk, olacağı varsa olur." dedi.

Onu gülümsetebilmek için, "Kızım ne üzülüyorsun? Mis gibi kızsın. Hem bir kere saçların kıvırcık. Bu sani diğer kızlardan artı bilmem kaç adım önde yapar, seni sevmeyecek de kimi sevecek?" dedim.

Ve başarılı da olmuştum.

Bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde gözüme yine o çocuk takılmıştı. O çocuk, isminin Can olduğunu öğrendiğim çocuğa önündeki plastik bardağı atınca güldüm. Can kucağına düşen bardağı alıp masadaki kıza -sanırım benim gibi güldüğü için- atınca kızın yanındaki çocuk ayağa kalktı ama kız hızla kolundan tutup onu geri yerine oturttu.

Sanırım onlar sevgiliydi.

"Belki de ağabeyidir."
Tabii, bu da bir seçenek ama bence sevgililer.

Ece de benim baktığım yere baktıktan sonra, "Onlardan da bahsedeyim mi?"  dedi.

"Olur." dedim mırıldanarak.

"Şu saçları kumral olan çocuk," diyerek bana dik dik bakan çocuğu işaret edince anlatacaklarını daha dikkatli dinlemek için biraz masada öne doğru eğildim. Benim bu hareketime gülünce hızla geri çekilip boğazımı temizledim. "Emre KARAHAN. Okulun sahibinin oğlu."

Demek adı Emre'ymiş, bir de okulun sahibisinin oğluymuş.

"Sahibinin oğlu slk şey."
Tamam işte sahibisinin oğlu.

"Sahibinin oğlu."

İç sesimi takmayıp Ece'yi dinlemeye devam ettim. Sahibisinin oğlu işte.

"Onun yanındaki," diyerek platoniğini gösterdi. "Can DOĞAN. Emre'nin en yakın arkadaşlarından biri." dedikten sonra iç çekip devam etti.

"Can'ın karşısındaki de Anıl KORKMAZ. Hepsi çok yakın arkadaştır, yaşça bizden büyükler, ailelerinin şirketleri var, okula bir süre ara verip şirkette çalışıyorlardı. Okula bu sene düzenli olarak gelmeye başladılar ama Emre hâlâ arada bir okula gelmeyip şirkete gidiyor."

"Şirkete gittiğine ne kadar eminsin?" diye sordum ama istemsiz olmuştu, bir anda sormuştum bu soruyu.

Kendine gel Ahenk, sana ne? Nereye giderse gitsin.

"Hmm ani ruh değişiklikleri, sakıncalı durumlar bunlar."
Susar mısın sen? Sakıncalı durum falan da yok ortada, gereksiz bir meraktı sadece, o kadar.

"Tamam da neden bu kadar yükseldin sen?"
Yükselmedim ben.

"Peki."

"Ben sadece duyduklarımın yalancısıyım." dedi Ece.

Gözümle Emrelerin masasında oturan kızı işaret ederek, "Peki o kız kim?" dedim.

"Dolunay ÖZTÜRK, Anıl'ın sevgilisi ve o da bizden iki yaş falan büyük. Bazı nedenlerden dolayı liseye geç başlamış."

Bak, gördün mü? Sevgilisiymiş.

"Ne yapayım? Plaket mi vereyim sana?"
Küçük bir tebrik de yeterdi aslında.

"Demek öyle? Peki kaç senedir arkadaşlar bunlar?" diye sordum merakla.

"Erkekler, aileleri de arkadaş olduğu için küçüklükten beri arkadaşlar. Ama Dolunay onlarla duyduğum kadarıyla 4 yıldır arkadaş."

"Sen bunları nereden biliyorsun peki?"

"Bunlar okuldaki herkes tarafından bilinen şeyler Ahenk, yani özel bilgiler değil."

"Peki, ben şu Merve hakkında bir soru daha soracağım. Bu kantinde güvenlik kamerası falan yok mu yani müdür görmüyor mu bunları?" diye sordum.

"Evet görüyor ama birilerinin ondan şikayetçi olması gerek. Ee kimse de korkusundan ondan şikayetçi olamıyor." dedi Ece homurdanarak. Anlaşılan bu durum onun da hoşuna gitmiyordu, doğru olan da buydu zaten.

Zil çalınca kantindeki herkes yavaş yavaş ayaklanmaya başladı.

Biz de ayağa kalkıp kantinin kapısına doğru yürümeye başladık. Sınıfa çıkarken sabahtan beri tuvalete hiç gitmediğim aklıma gelince Ece'ye bakıp, "Ben lavaboya gidip geleceğim sen sınıfa git."dedim.

Kafasını sallayıp beni onaylayınca onun yanından uzaklaştım.

"Git git."
Ne diyorsun be?

"Bakıyorum da kırk yıllık okulunmuş gibi lavaboya gidiyorsun."
Bende mi sorun var? Anlamadım ki!

"Bazen düşünüyorum da bu beyni taşımak ağır gelmiyor mu? Slk mısın kızım? Lavabonun nerede olduğunu biliyor musun da 'Bin livibiyi gidiyirim.' diyorsun?"
Çok mantıklı, kırk yılın başı bir işe yaradın.

Bana hakaret ettiğin gözümden kaçtı sanma ama şimdi senle uğraşamayacağım. Lavabonun yerini bulmalıydım ama bu koca okulda nasıl bulacaktım?

Biraz okulun içinde dolaştıktan sonra ileride bana arkası dönük birisini görünce hemen ona doğru ilerledim.

Arkasında durunca elimi havaya kaldırıp omzunu dürttüm. Bana doğru dönüp kafasını yere eğince bu kişinin Emre olduğunu gördüm.

Boyu neden bu kadar uzun ki?

"Acaba senin boyun kısa olabilir mi?"
Hayır tabii ki de, o çok uzun.

Dikkatimi Emre'ye verdiğimde fark ettiğim ilk şey gözlerinin yeşil renkli ve gerçekten çok güzel olduklarıydı. Emre'nin gözlerine gereğinden fazla baktığımı fark edince hızla kendimi toparlayıp boğazımı temizledim.

"Şey bana lavabonun nerede olduğunu söyler misin?" diye sorduğumda sırıtarak eliyle bir yeri işaret edince o tarafa baktım. Gördüğüm şeyle gözlerimi kısarak tekrar Emre'ye döndüm.

Sinirle, "Oradan bakınca erkek gibi mi duruyorum?" diye sordum.

Bana erkekler tuvaletini gösteriyordu ya.

Beni, baştan aşağı süzüp, "Şöyle bir bakayım." deyince gözlerim kocaman oldu.

Omzuna vurup, "Pis sapık." dediğimde omzunu tutarak söylendi.

"Hareketlerin erkek gibi. Benden başka bir şey bekleme."

"Seninle uğraşamayacağım, kendim bulurum." dedikten sonra arkamı dönüp yürümeye başladım.

"Slk şey demin oradan gelmedin mi?"
Hay ben senin de şansımın da Emre'nin de...

Tekrar arkamı dönüp Emre'nin yanından geçecekken Emre'nin pis pis sırıttığını gördüm.

Bu çocuk sırıtmaktan başka bir şey bilmez miydi?

"Belki de sırıtışının güzel olduğunu düşünüyordur."
Güzel zaten.

"Anlamadım!"
Şaka yapıyorum tabii ki de, güzel değil.

"Her zamanki gibi inanmış gibi yapacağım."

Ben, kızlar tuvaletini aramak için etrafta gözlerimi gezdirirken arkamdan Emre, "Koridorun sonunda." dedi.

Az önce fark etmemiştim ama ses tonu da çok güzeldi, kendi kendime güldüm.

"Sen hayırdır?"
Asıl sen hayırdır? Bi' git ya, bi' sal beni.

Sonunda kızlar tuvaletini gördüğümde oraya doğru ilerledim. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde içeride kimsenin olmadığını gördüm.

"E malûm zil çaldı ya."
Çok zekisin sen.

Hızlı adımlarla kabinlere doğru ilerledim, bir kabine girip işimi hızlıca hallettim.

Zaten bayağı bi' geç kalmıştım derse. Kabinden çıkıp ellerimi yıkadıktan sonra kapıya doğru ilerledim, kapının önünde durup kapıyı açtım daha doğrusu açmaya çalıştım ama kapı açılmıyordu. Birkaç kez daha denedim ama sonuç değişmemişti.

Kapıya vurup yardım isteyeceğim sırada aklıma kantinde otururken Ece'nin söyledikleri geldi.

Kapıyı kimin kilitlediğini az çok tahmin ettiğim için arkama döndüm.

Birkaç saniye sonra üç tane kabinin kapısı açıldı ve kabinlerden Merve ve iki tane kız çıktı.

Ciddi olamaz değil mi?

"Ciddi gibi gözüküyor."
Sanki üç kişi benim gibi biri için biraz azdı.

"Bak buna ben de katılıyorum."

Anlaşılan ava giderken avlananlarda bugün, Merve ve arkadaşları vardı.

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 24.8K 32
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
23.6K 2K 28
Aslında ikisinin iyi anlaşması için yapılmıştı....
1.1K 133 9
Kitap bize ait değildir. Halit Ertuğrul'un KENDİNİ ARAYAN KADIN isimli kitabını hiçbir ekeleme / çıkarma yapmadan yazarından izin alarak yayınlamakt...
5.8M 190K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...