Serseri //yarı texting//

By hissizlestiik

795K 37.1K 7.1K

Bade : Seni bulup, sımsıkı sarılacağım. Bade : En azından bu zamana kadar beni gerçekten sevdiğini hissettir... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
DUYURU!
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
DUYURU
49. Bölüm
YENİ BÖLÜM
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
YENİ KURGU
54. Bölüm
YENİ KAPAK
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
KAPAK
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm
71. Bölüm
72. Bölüm
73. Bölüm
74. Bölüm
75. Bölüm
76. Bölüm
77. Bölüm
78. Bölüm
79. Bölüm

50. Bölüm

7.6K 370 139
By hissizlestiik

Bir önceki bölümde bahsettiğim Deniz'in olduğu kurgudaki başrol erkeği söylemem için beni tehdit etmeniz hoş değil??

Of serseriye birkaç bölüm ara verip onu yayınlayasım geldi ama hiç sırası değil ortalık çok karışır.

Yeni bölüme hoş geldiniz 🖤

************

"İyi oldu iyi. Yengenin doğum gününü de aradan çıkardık." Üstünde olduğum beden hareketlenip saniyeler içinde Can'dan acı dolu bir ses yükseldiğinde, Uygar'ın ona bir şey fırlattığını anlamıştım.

"Aradan çıkarttık ne demek lan?"

"Toptan kutladık işte."

"Yok öyle bir şey. Bu moral olsun diyeydi. Doğum günü gelsin onu da kutlayacaksınız." İçim kıpır kıpır olduğunda Uygar'a iyice sırnaştım. Başımın üzerine bir öpücük kondurduğunda uyandığımı anladığını sanmıştım ama Emirle kısık sesle konuşmaya başladığında yanlış anladığımı fark ettim. Şuan Uygar ve Emir'in kurduğu hamakta uzanıyorduk. Hava çok güzeldi. Yerim de çok güzeldi.

"Noldu kaşına?" Emir sıkıntılı bir nefes aldı.

"Vurdu pezevenk ya."

"Eli kolu bağlı değil mi amına koyayım nasıl vuruyor sana?" Sinirlenmişti. Aslında Uygar genel olarak çabuk sinirlenen biriydi ama ben bu yönüyle pek sık karşılaşmıyordum. En azından bana sinirlenmiyordu. Benim olduğum yerde hiç küfür ettiğini de hatırlamıyordum. Demek ki ben duymuyorken ediyordu.

"Tekme attı bebek gibi suratıma."

"Ayağı niye bağlı değil?"

"Ne bileyim abi? Eli kolu bağlı, ayağını da kullanmayı akıl edemez diye düşünmüştüm."

Kimden bahsediyorlardı? Tolga olabilir miydi?

Başka kim olacak? Mafya mı bu çocuk sanki bir sürü düşmanı olsun?

Tolga olsaydı Uygar bana söylerdi. Dışarıda olduğu için ne kadar huzursuz olduğumu biliyordu. Onun elinde olsa söylerdi. Kimden bahsediyorlardı o zaman?

Bunu düşünmeyi bir kenara bıraktım. Ne olursa olsun, bilmem gereken bir şeyse zaten Uygar bana söylerdi.

*************

Saatler sonra, ben içime düşen sıkıntıyla hamakta uyuyor numarası yapmayı bıraktığım zaman, biraz daha oturup evlere dönmüştük. Uygar'ın dediği gibi Melis babasıyla kalıyordu. İlk tanıştığımız zamanlar bana yalnız kalamadığından bahsetmişti. Uygar da sürekli hastanede kalmasına izin vermediği için babasıyla ve Melisle konuşup bir süre babasıyla kalmasını söylemiş. Emir'i ise bilmiyordum. Uygar işi var deyip geçiştiriyordu.

"Baban muhtemelen beni eve almayacak." dedi Uygar, arabadan inmeme yardımcı olurken. "Ama kapıda olacağım ben tamam mı?" Başımı salladım.

"Gel bakalım." Eve doğru ilerlerken uzun zaman sonra bu kadar mutlu olduğumu fark ettim. Giriş kapısı açıldığında babamın yüzünde rahatlamış bir ifade gördüm. Uygar'a bir şey demeden benim içeri girmeme yardım ettiğinde biraz üzülmüştüm. Aslında içten içe babamın Uygar'a karşı tavırlarının bugünden sonra değişeceğini düşünmüştüm.

İçeri girdiğimizde babam bir şey demeden kapıyı kapattığında hayretle ona baktım.

"Dışarı çıkmanıza izin verdik diye şımarmayın. O çocuğa hâlâ güvenmiyorum." Kolumu elinden kurtarıp merdivenlere yöneldim. Yardım etmeye çalışsa da izin vermedim ve kendimi biraz da zorlayarak olabildiğince hızlı bir şekilde odama vardım.

Madem yürüyebiliyorsun ne diye acıtasyon yapıyorsun?

İç sesimle bir kavgaya girmedim. Çabalayabildiğim kadar çabalıyordum zaten.

Odaya girdiğimde kıyafetlerimi değiştirmek ve yüzüme biraz su serpmek için banyoya girdim. Merdivenleri çıkarken ter içinde kalmıştım. Sakince üzerimi değiştirip odaya geri döndüğümde kendimi yatağa bıraktım. Biraz uyuyabilsem güzel olacaktı.

Yatakta sağa sola dönmelerimin uykumun gelmesine hiç yardımcı olmaması bir yana, bir de dikişlerimi sızlatıyordu. Eve geleli 2 saat olmuştu. Hâlâ uyuyamamıştım.

Her zamanki gibi...

Kapım tıklatıldığında merakla o tarafa döndüm. Annem elinde bir kutuyla içeri girdi. Yatağın yanına geldiğinde çekinerek bana baktığında ne isteyeceğini merak ettim.

"Uyuyamıyor musun?" Başımı salladım iki yana.

"Bunu içmek ister misin?" Elindeki kutuya baktım. Muhtemelen uyku ilacıydı. Başımı hızla iki yana salladım.

İçmek zorundasın.

Hiçbir şey yapmak zorunda değilim.

En son uyku ilacı aldığımda gözümü bambaşka bir yerde açmıştım. Yine öyle olsun istemiyordum.

Evdesin aptal. İç şunu.

Evdeyim ama güvende değilim.

"Bade bunu içmek zorundasın." Başımı yeniden iki yana salladım.

"Bak gözlerinin içi kıpkırmızı olmuş. Uykusuzluktan hasta olacaksın bu sefer." O konuşurken başımı istemsizce iki yana sallıyordum. Onu duymak istemiyordum.

"Ben buraya bırakıyorum. Uykusuzluğa ne kadar dayanabileceksin? Kendini bu kadar zorlama. Toparlanmanı engelliyorsun."

Annem odadan çıktıktan sonra dakikalarca ilaç kutusuyla bakıştık. Günlerce uyumazdım daha iyiydi. En sonunda uykusuzluğa yenik düşecektim zaten...

4 saat sonra...

Çektiğim yoğun baş ağrısıyla gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Birisi odamın kapısını saatlerdir tıklatıp duruyordu. Kafamın içindeki ses susmak bilmiyordu. İlacı içmem konusunda ısrarcıydı. Kapı tıklatılmaya devam ederken burnumu çekerek kapıya gittim. Kulpu aşağı indirip kapıyı açtığımda karşımda birini gördüm.

Kim olduğunu bilmiyordum. Üzerinde doktor önlüğü vardı. Hastanedeki doktoruma benziyordu. Bana uzattığı ilaç kutusunu aldım ve yeniden yatağıma girdim. İlacı fırlatırcasına yatağın yanına bıraktığımda kapı yeniden tıklatılmaya başladı. Dakikalarca gitmesini bekledim ama olmadı. Yeniden, bu sefer daha da korkarak kapıya gittim. Aynı ifadeyle bana uzattığı ilaç kutusunu aldım ve bu sefer adeta koşarak yatağa girdim. Bu birkaç sefer daha tekrarlandı. En son terden tişörtüm sırılsıklam olmuş biçimde yatağıma oturduğumda uyku ilacını aldım ve kollarımla, kulaklarımı sımsıkı kapatarak uykuya dalmayı bekledim.

*****************

Gözlerimi kapının tıklatılmasıyla araladım. Oda hafif karanlıktı. Gözüm kapıya dalmışken ses gelmesiyle irkildim.

"Bade kapıyı kilitlemişsin iyi misin?" Kapıyı kilitlediğimi hatırlamıyordum.

"Aşağıda seni bekliyoruz. Gelebilecek misin?" Boğazımı temizledim.

"Geliyorum." Normalde odamdan pek çıkmazdım ama bu odada kalmak istememiştim. Yataktan kalktığımda çarşafta kan lekesi olduğunu gördüm. Gözlerimi birkaç kez ovuştursam da gitmedi. Nerem kanamıştı? Hızla banyoya gittim yüzümde bir şey yoktu. Gözlerim kıpkırmızıydı ama hiçbir yerimde kan yoktu.

Üzerimdekileri çıkarıp boy aynasına baktım. Karnımdaki dikişimin üzerinde kan kurumuştu. Dün kendimi çok zorlamış olmalıydım ki dikişlerim patlamıştı. Tişörtüm de siyah olduğu için görmemiştim. Yere çöktüm. Dikiş patlaması tam olarak neydi ve ciddi bir şey miydi bilmiyordum. Daha önce hiç dikişim patlamamıştı nereden bilecektim? Sıkıntıyla derin bir nefes aldım ve ayağa kalktım. Dikişe değdirmeden karnımdaki kurumuş kanı dikkatle temizledim ve önce banyodan sonra odadan çıktım.

Merdivenleri bitirmeme birkaç basamak kala oldukça şok edici bir manzarayla karşılaştım. Uygar salonda tekli koltuklardan birine oturmuştu. Babam da hemen yandaki diğer koltuktaydı. Gerçek miydi bu?

"Uygar?" diye seslendiğimde bakışları hızla beni buldu. Merdivenleri indiğim sırada bana doğru geldi ve beni dikkatle kollarının arasına aldı.

"Bir şey mi oldu?" diye sorduğumda kulağıma doğru konuştu.

"Seni özledim."  Babamın öksürüğüyle ayrıldığımızda onlara döndüm. Annem dikkatini masaya yerleştirdiği tabaklardan çekmeden konuştu.

"Konuşmana sevindim. Keşke bizimle de paylaşsaydın." Bunu şikayet etmek için değil, gerçekten üzülerek söylediğini anlamıştım. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Bu beni vicdansız biri yapar mıydı bilmiyorum ama onlar için üzülmüyordum. Başıma gelenlerin çoğunluğu olmasa da, küçümsenemeyecek kadar bir kısmı onların suçuydu. Hele ki yaşadıklarımı haftalardır atlatamıyor, kabuslar görüyor ve hâlâ acı çekiyorken onları bu kadar kolay affedersem, bu hem kendime hem de Uygar'ın benim için olan çabalarına ihanet olurdu.

Hepimiz masaya geçtiğimizde köşede duran telefondan saate baktım ve gözlerim şok içinde açıldı. Pikniğin üzerinden bir gün geçmişti ve ben 10 saatten fazla uyumuştum. Baktığım telefon ise annemin telefonuydu ve 28 cevapsız çağrı Caner Abi'dendi. Tolga'nın babasından...

Telefonu kapatıp masaya ilerlediğimde Uygar benim için sandalyemi çekti. Dakikalarca masadan çıt çıkmazken babam konuşmaya başladı.

"Sabah odana geldim, kapın kilitliydi. Bir şey oldu zannettik?" Sinirle anneme döndüm. Onun yüzünden saatlerce uyumuş ve dikişimi kanatmıştım. Pekâlâ, dikiş benim sanki normalde hareketlerim kısıtlı değilmiş gibi, hızlı hızlı hareket etmemle alakalıydı ama canım çok yanıyordu.

"Annem çok sık gelince..." Sinirli bakışlarım onun suratını bulduğunda şaşkınca bakıyordu.

"Kilitlemek zorunda kaldım."

"Bade ben odana bir kere geldim." Şaşırma sırası bendeydi.

"Odama bir kere geldiysen, bana zorla uyku ilacı içirtmeye çalışan kimdi?"

"Bade o ilaç hastaneden çıktığımızdan beri komodinin üzerinde."

"Anne." dedim bastıra bastıra. "zaten kafam yerinde değil, sersem gibiyim. Oyun oynama benimle." Elim titremeye başlamıştı bile.

"Kızım ben odana sadece bir kere yemek getirdim onda da pasta yedim aç değilim dedin, geri çıktım." Geriye yaslandım. Nasıl oluyordu bu? Annemin gözlerine dikkatle baktım. Endişeli duruyordu.

Sana oyun oynuyor. Seni tekrar Caner'e verecek.

Yalan söylüyorsa pasta yediğimizi nereden biliyordu?

Uygar da işin içindedir. Baksana dün düşman gibilerdi bugün nasıl olduysa baban onu eve almış.

Saçmalık. Böyle bir şeyin imkanı yoktu.

"Sen bana uyku ilacı içirdin? Zorla?" Annem hızla hem babama hem Uygar'a baktı ve başını iki yana salladı.

"Yemin ederim ben içirmedim. İlaç başından beri orada. Gece uykusuzluğa dayanamaz diye yanına koyalım demiştik." Babama döndü. "Hatta sen dedin."

"Bade." dedi babam. "Biz her akşam sayıyoruz kutuyu. İçtin mi içmedin mi, fazla mı içtin diye. Annen zorla içirecek olsa şimdiye kadar içirirdi. Yanlış hatırlıyor olabilir misin?"

Başım ağrımaya başlamıştı. Bu ne demekti?

"Tamam yeter." dedi Uygar'ın yüksek çıkan sesi. Eli belimi bulduğunda sinirle konuştu. "Sorguda mıyız neyiz? Gitmeyin üstüne." Eli bu sefer yanağımı bulduğunda, sandalyesini bana doğru çevirdi.

Şimdi de delirdin. Bir bu eksikti. Hayırlı olsun.

Başımı salladım iki yana. Hatırlıyordum her şeyi. Delirmemiştim. Annem yalan söylüyordu belki de. Ona baktım. Gözleri dolmuş bana bakıyor, bir yandan da kendini açıklamaya çalışıyordu. Hayır, delirmemiştim. Sadece rüya görmüştüm.

"Gece annem geldi..." Hıçkırdım. "Hatırlıyorum ben." Yeniden hıçkırdım. "Doktor... O da gelmişti. Annem çağırmış." Uygar beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. Annem ağlaması şiddetlenince salondan çıktı. Babam da peşinden gitti.

"Tamam bebeğim, sakin ol. Konuşacağız her şeyi. Sakin ol sen."

"İnanıyorsun sen bana değil mi?"

"İnanıyorum tabii ki." Geri çekildim.

"Annem... Geldi" Hıçkırarak ağlamaktan konuşamıyordum. "Bana ilaç verdi. Sonra doktor..." Dakikalarca ağladım.

"Annem geldi değil mi? O unutmuş geldiğini."

"Evet bebeğim, annen unutmuş." Yanaklarımı avucunun içine aldı.

"Sen içmezsin zaten uyku ilacı." Başımı onaylarcasına salladım hızlıca.

"İçmem değil mi?"

"İçmezsin. Zaten sen kalabilir misin o kadar saat bensiz?" Beni güldürmeye çalıştığını anlamıştım ama kalbim korkuyla atıyordu. O gün, o masada kaç saat kaldık bilmiyorum. Hatırladığım tek şey Uygar'ın omzunda, o saçlarımı okşarken sakinleşip uyuyakalmamdı.

****************

Yeni bölümü nasıl buldunuz??

Continue Reading

You'll Also Like

Aşk Ateşi By Cora

Teen Fiction

393K 13.6K 39
Üvey kardeş olmak mı? Okulun popüler çocuğuyla mı? °°° Seren Ahu Demir'i çok zor anların beklediği belliydi. Nefret ettiği insanlarla yüz göz olmak z...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.5K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
35.4K 1.7K 47
Sadece bir akım yapacağım en fazla ne ola bilir ki? Siz: Seni bir arkadaş bir dostum gibi sevdim. Kocişim: Kimsiniz?? Siz: Sen oturmuş bana aşktan de...
6.2K 247 39
Birbirinden uzak olanların hikayesi... 0547**: bilir misin birini kendinden bile çok seversen o kişi sana emanet sayılırmış 0547**: ben seni kendimde...