25

6.8K 389 77
                                    

Ali'nin arkamdan gelmemesi beni üzmüş müydü? HAYIR.

Gelse sakin konuşabilir miydim? O da HAYIR.

O zaman bunu kafama takmamalıydım. Adımlarımı hızlandırıp yarım saat geçmesine rağmen bulamayacağımı sandığım Selim'e doğru ilerledim. Hala beni bekliyor olması garip değil miydi? Bakın bu EVET. Yanına ulaşmıştım ulaşmasına ama ne ona ne de söyleyeceklerine odaklanamıyordum. Kendimi de tutamamıştım zaten.

''Hasta bu kız! Tedavi olması lazım.. Bir de utanmadan Ali geldiğinde bile devam ediyor! Neymiş ben saldırmışmışım neymiş kıskandığımdanmış! Allah'ım neden yerden yere vurmadım ki vicdanıma sıçayım...''

Kendimi tutamayıp oradan oraya hızla hareket ederken yüksek sesle söylediklerim karşısında Selim telaşlanmıştı. Duramıyordum ki!

''Pınar olmasa ne olacaktı kim bilir! Hangi cesaretle bana iftira atıyor ya? Keşke gerçekten saldırsaydım da öyle bağırmış olsaydı Allah'ın delisi..''

Selim birden önümde durup ellerini bana doğru avuçlarını gösterecek şekilde havaya kaldırmış durmam için işaret yapmıştı.

''İrem sakin.. Yoksa şu okula doğru koşan kalabalıkla mı ilgili? Sude'yle mi bir şey oldu? Ne iftirası ne saldırması?..''

Selim'in olanlardan habersiz telaşlı yaklaşımı ve birkaç kişinin deliymişim gibi bakışlarının üstüne gözlerimi uzun ve derin bir nefesle kapatmış sakinleşmek için kendime birkaç saniye vermiştim.

Tam olarak neye ihtiyacım olduğunu kestiremesem de belki alakasız biriyle konuşmak iyi gelirdi. Gözlerimi açıp Selim'in telaşlı bakışlarına karşılık verdikten sonra yanımızdaki banka oturdum. Benimle beraber o da ne söyleyeceğimi bekleyerek yanıma oturmuştu. Yan yana ama birbirimize dönükken önce ''Kusura bakma Selim..'' diye başlamış sonra olanları anlatmıştım. Selim biraz şaşkın biraz da üzgün gözlerle bakıyordu bu defa bana.

Bakışları elime kaydığında ''Yani iyi yapmışsın ama eline de yazık etmişsin yeni kız.. Buz almaya gidelim mi revire?'' demişti. Aynı anda eliyle koluma nazikçe dokunduğunda ''Gerek yok..'' deyip rahatsızlanarak gülümsedim. Temas sevmezdim. O sırada Meriç'in sesi kulaklarımı doldurmuştu.

''İreeeeeem..''

Selim de ben de bakışlarımızı Meriç'e çevirdiğimizde koşar adım bize yaklaştığını görmüştük. Bunun üstüne Selim ayağa kalkarak ''Birazdan zil çalacak zaten siz takılın başka zaman konuşuruz..'' demişti.

O sırada gözleri Meriç'e değil de arkasındaki okul kapısına doğru sabitlenmişti. Dudağı da garip bir şekilde yukarı kıvrıldığında neye baktığını merak ettim. Bakışlarımı oraya doğrulttuğumdaysa ellerini göğsünde bağlamış bir şekilde bizi izleyen Ali'yi görmüştüm. Bir an için kaşlarını çatık görsem de saniyesinde gülümsemesi yerleşmişti yine yüzüne.

Yine gül Allah'ın cezası gülecek ne varsa! İnsan bir sinirlenir yani benimle değil Selim'le konuştu der tribe girer.. Ama yok!

Ulan ben ne diyorum yine ya?

Yok ben iyi değilim...

Ben içimde saçma savaşlarımı verirken Meriç yanıma ulaşmış Selim de gitmişti. Telaşına bakılırsa her şeyi öğrenmişti kızılcığım.

''İyi misin fındığım revire gidelim mi? He? Gidelim.. Sonra ben gider Sude'yi döverim.. Ya neden neden ben yanında yoktum? Bak iyi misin cevap ver bana..''

''Kızılcık dur bir sakin ne olur, zaten aklıma geldikçe katil olmamak için kendimi zor tutuyorum..''

Meriç sağ yanıma geçip koluma şefkatle sarıldığında gülümsedim. ''Bak istersen ben katil olurum senin geleceğin parlak..'' diye fısıldadığında güldüm.

Son Oyun Where stories live. Discover now