10

9.2K 537 80
                                    

Ali topu potaya sallamış ve gireceğinden emin arkasını dönmüştü ama top çemberde bir tur atıp sol çizgiye doğru sekmişti. Nefesimi bırakıp hızlıca topa koştuğumda Ali'nin fark edip bana doğru geldiğini gördüm. Son şansımdı..

Bir adım geriye çekildim nefesimi tuttum.
Yine 3'lük denemesi vee..
Baskeeeet!

19-11.

Oldu resmen oldu! KAZANDIM!

Meriç birden çığlık çığlığa boynuma sarıldığında tuttuğum nefesimi yeni bırakmış ve şokla gülmeye başlamıştım. Ondan ayrılıp kendimi yere bırakmış ve soluklanmaya çalıştım. O sırada gözüm etraftakileri yeni yeni görüyordu.

Piknik Tüpü, Kuzey'le yere oturmuş, başını ellerinin arasına almış gülerek bana bakıyordu.
Bakışlarımı biraz çevirdiğimde koç olduğunu anladığım kişinin de bana baktığını fark etmiş gözlerimi kaçırmıştım. Tribünlere baktığımdaysa herkesin bir şeyler konuşarak şaşkın gözlerle bana baktıklarını bazılarının da yanımıza doğru yaklaştığını görmüştüm.

Hadi bakalım kim bilir bizi neler bekliyordu..

🏀🏀🏀

" 10/A sınıfında olmayan herkesi dışarıya alayım." diye bağırmıştı Koç. Kimi gülerek kimi şokla kimi fısıldayarak salonu boşalttığında Yiğit Ali ve Kuzey de oldukları yerden kalkmış karşımıza dikilmişlerdi. Ali yanıma yaklaşıp kulağıma eğildi.

"Çıkışta bir yere kaybolma Elis."

Elis? Ufaklığa ne olmuştu? Ayrıca Elis? Babamdan başka kimse bana Elis demezdi ki..

Ses çıkaramamıştım. Ben bir şey demediğimde Kuzey de bana dönmüştü. "Helal sana İrem.. Zaten ben senin tarafındaydım biliyorsun." Göz kırptıktan sonra utangaç bir tavra bürünmüş ve Meriç'e bakmıştı. "Şey sen de kaybolma İrem'le çıkışta.." dediğinde Meriç de gayet ciddi "Tamam" demişti. Bunlar oturaklarda tezahürat yaparken ne yaşamışlardı?

Onlar da gittikten sonra bizim sınıftan olan herkes sıraya geçmiş koç da karşımıza dikilmişti. 2.dersin sonunda olduğumuzu da aralarında konuşanlardan duymuştum.

"Haftaya herkesi spor kıyafetleriyle parkede görmek istiyorum. Şimdi salonun dışında serbestsiniz. Çıkın." Derin bir nefesle gitmeye hazırlandığımda "Yeni kız sen kal." diyerek olduğum yerde tutuşturmuştu sağ olsun koç.

Meriç tedirgin bir ifadeyle bana baktıktan sonra diğerleriyle beraber mecburen çıkmıştı. Koç salonun tam ortasındaki sandalyesine oturduğunda bana da karşısına oturmam için işaret vermişti.

"Adın?"

"İrem Elis. Şey ben özür dilerim hocam yani saygısızlık et..." telaşla açıklamaya yapmaya çalıştığım sırada araya girmişti.

"Nerde öğrendin basketbolu? Hangi kulüpte oynadın yani?"

"Kulüpte oynamadım hiç. Okul takımında sadece. Yani okuldan lisansım var sadece.. Vardı yani. Bir de babam. Babam çok iyidir. Onunla çalışıyorum hep."

Gülümsemişti koç. "Ben Kaan hocan. Yani yeni basketbol koçun. Önceki okulunu da, babanı da kutluyorum. Yeteneğinin farkındalarmış.. E o zaman biz de olalım. Lisansını çıkaralım." Heyecandan çığlık atacağım sırada devam etti. "Dersimde aykırılıktan hoşlanmam İrem. Hele ilk günden böyle bir şey. Ben basketbol koçuyum ama bu beden eğitimi dersi ve herkes basketbol oynamaz. Müfredat var değil mi?"

Başımı salladım mahcup bir şekilde. Kaan hoca devam etti. "Yiğit okul takımının kaptanı. Duyduğum kadarıyla oyunun iddiası varmış. O konuya da arkadaşlığı konusuna da karışamam ama Yiğit'in oyunu muazzamdır."

Son Oyun Where stories live. Discover now