9

8.6K 485 54
                                    

Yiğit Ali'nin şaşkın ifadesinin yerini çapkın bir gülümseme almıştı. Kuzey ve Meriç de sessizce bizi izliyorlardı.

"Yapma ufaklık yakarsın kendini. Bak sana bir hafta izin verdim çalış işte."

Gerçekten iyice sinirleniyordum ama sakinliğimi korudum. "Benden 10 sayı alırsan demiştin değil mi? 10 sayı?"

"Evet ufaklık.. Benden 10 sayı alırsan salon ne zaman istersen senin, hatta sana bir güzellik yapayım. Benim dışımda oynayan filan olursa gelip bana söyleyeceksin ve kim olursa buradan çıkaracağım."

Sesimi çıkarmadım. Bir iki adım yaklaştı ve konuşmaya devam etti. 

"Kaybedersen ne olacağını sormayacak mısın?" 

"Kaybetmeyeceğim Ali."

🏀🏀🏀

Kuzey ve Meriç kenardaki oturaklardan birine oturmuşlar hala şaşkın şaşkın bize bakıyorlardı. Tribünlere ise yaklaşık 10 kişi gelmişti bile. Birkaç tanesi bizim sınıftandı, birkaç tanesi ise üst sınıflardan.

Kuralları belirlemiştik. 

İkimizde atış çalışmayacaktık maç ısınmadan başlayacaktı.
İddia 20 de bitecek bir maçta benim 10 sayı alıp alamamam üzerine kuruluydu. Yani 20'ye 10 bile kaybetsem ben kazanmış olacaktım.
Kazanırsam da salon benimdi ve Yiğit Ali bir daha bana selam bile vermeyecekti.

Kısacası sataşmayacaktı ve sakin günlerime kabuğuma çekilebilecektim. 

Kaybedersem o, ne zaman isterse salonu alacak ve ben de o ne zaman isterse onunla antrenman yapıp çilekli sütüyle suyunu taşıyacaktım. Faullerde tek atış yapacaktık ve dönen topla oyun devam edecekti. Hakem yoktu. Sayı sistemi maçtakiyle aynı olacaktı.

İkimizde kuralları zaten gayet iyi biliyorduk. Anlaşamadığımız ya da görmediğimiz bir pozisyonda Kuzey'le Meriç müdahale edeceklerdi. Her ne kadar ikisi de basketbol oynayamasalar da Kuzey, Ali'den, Meriç de benden kuralları öğrenmişlerdi. Yani Kuzey en azından daha iyi biliyordu.

Oynayacağımız potayı seçtikten sonra başlamam için dalga geçer gibi gülerek topu bana atmıştı Piknik tüpü. "Yenilirsen bunu bahane edersin sen. Tek atış yapacağız." dediğimde Kuzey "ooooo" diye böğürerek gülmüştü. Meriç de tam yanında kıkırdamıştı.

Piknik tüpü peki der gibi başını salladığında çizgiye geçip pozisyonumu aldım. Atarsam başlardım, atamazsam o başlardı.

Her zamanki gibi topu 3 kez sektirip potayı gördüm..
Nefesimi verdim..
ve basket.. 

Gülerek topu alıp piknik tüpüne baktım. Deli gibi hırslanmıştım. 10 sayı değil maçı istiyordum.

Benim oyuna başlamamla Meriç ve Kuzey aynı anda alkışlamışlar ve sanki bizim oyunumuza ateş yakmışlardı. Tribündekilerde bir şeyler demeye başlamışlardı ama maç başladığında ben de kimseyi duymamaya başlamıştım. Resmen gözüm kararmıştı.

1.73 sün İrem Elis, karşında 1.90 bir piknik tüpü var.. Yani neredeyse baban kadar.. Sadece daha dinamik.. Nasıl oynadığını hamlelerini izle.. Onu tart...

Isınır gibi topu sektirmeye başladığımda hareketlerini de ölçmeye başlamıştım. Ne hamle yapacak, nasıl bir oyunu var.. Birkaç sayı yemek uğruna bunları gözlemlemeliydim çünkü onu çözmeden nasıl bir oyun kurmam gerektiğini bilemezdim.

Topla potaya yaklaşıp atar gibi yaptığımda bloğa kalkmıştı. O zıplayıp yere düştüğünde ilk topumu potaya göndermiş ve ilk sayımı da almıştım. Güzel. Top bendeyken potaya yaklaşmama müsaade edip savunmaya geçecekti.

Son Oyun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin