65

3K 280 62
                                    

Tatilimizin 4. günü de bitmiş ve evlerimize dönmüştük. Malum babalarımız büyük şirketler yönetip çalışırken uzun süreli tatil yapamıyorlardı. Yarın Emreler gittikten sonra işe gitmek için yalnızca bir gececikleri kalacaktı.

Dün Ali'nin yaptığı şovun üzerine hiç konuşmamıştık. Çok etkilenmiştim. Ruhumu teslim etmiştim.. Ama inadım da inattı. Kalbim kırıktı.. Kızlar sürekli Ali'yle konuşmam için ısrar ediyorlardı ama ben yanaşmamıştım pek. Kendi halimizde kaldığımızda konuşacaktık. Biraz daha sakinleşmek istiyordum. Allah'tan tüm günü de ailelerle geçirmiştik. Yani manitacılık muhabbetlerimiz askıya alınmıştı bir günlüğüne.

Ne Ali'yle ben, ne Kuzey'le Meriç, ne de Egemen-Sera-Emre üçgeni ilerlemişti. Gerçi nazar değmesindi Meriç'le Kuzey gayet iyilerdi. maşallah..

Bugünse erkenden dönmüştük aynı araba planlamasıyla. Sera'yı evine bırakmış ordan eve gelmiştik Emrelerle. Babaannemlerin tatili 1 hafta süreceğinden onlar gelene kadar Meriç'i bizde kalmaya ikna etmiştim. Aksi düşünülemezdi ve kabul de göremezdi. Meriç'i yalnız bırakmak istemiyordum. Kendimde yalnız kalmak istemiyordum. O zaman tamamdı.

Emreler yarın akşam döneceklerdi. Eve gelip 1-2 saat dinlendikten sonra salonda toplanmıştık. Babamla Turan amca tatilin ne kadar güzel geçtiğinden, herkesi çok sevdiklerinden filan bahsediyorlardı. Feride teyze de babamın dışarıdan hallederiz ısrarına rağmen mutfağa geçmiş akşam yemeği yapmaya koyulmuştu. Meriç, ben ve Emre'yse bir köşede muhabbet ediyorduk.

"Yiğit'le barıştınız değil mi?" diye sordu Emre. O gece bizi gördüğünde küstüğünden emin olamamıştı belki ama dün ki serenattan sonra belli ki emin olmuştu. Önemsememeye çalışarak başımı hayır anlamında salladım.

"O kadar dil döktük Sera'yla.. İki kelime konuşmadı ya! İrem gidip kuzenini konuştuğunuzu söyleyecek.. Ali özür dileyecek kapanacak konu.. Ama yok! Pis inatçı!" diye sitemli sitemli fısıldadı Emre'ye Meriç. Onun sözlerinin üzerine Emre'nin bakışları beni buldu.

Bozmadan Meriç'e döndüm. "Dedim sana Meriç mesele Emre'nin kuzeni, Mehmet'in dedesi değil.."

"Zaten mesele benim kuzenim de değil.. Sera.." dedi Emre ondan beklemediğim bir rahatlıkla. Meriç de ben de şokla Emre'ye döndük. Ben bu kadar rahat Meriç'e dökülmesine, Meriç'se duyduklarına şaşırıyordu tabi. Emre, Meriç'in merakını gidermek adına devam etti.

"Ya ben o gece İrem'den Sera'yla Egemen'in arasında duygusal olarak bir şey var mı onu öğrenmesini istedim.."

Meriç zaten anlamış olsa da kaşını Neden? dercesine kaldırdı.

"Hoşlandım çünkü.. Yani.. Öyle işte.. İrem'e de aramızda kalsın dedim.. İrem'in sözünü tutacağından emindim de söylemezse Ali'nin tepkisi ne olur onu hesap edemedim.."

Meriç şaşkınlığı hala yüzündeyken bana baktı. Emre devam etti. "Ya ben utangaç bir tipim.. Sana da söyledim ama lütfen aramızda kalsın Meriç.. Sadece bu konuda tartışırlarsa İrem'le Yiğit, yanlış bir şey olmadığına sen de ikna et Yiğit'i.. Ne bileyim destek ol İrem'e.."

Meriç birden ciddileşmiş ve beklemediğim bir çıkış yapmıştı Emre'ye. "Ben İrem'e zaten her türlü destek olurum da.. Sen Sera'yı unut Emre. Egemen'le hoşlanıyorlar birbirlerinden.."

Şaşkınlık el değiştirmişti bu kez. Emre'deydi sıra. Tabi ben de 5 dakikadır stabildi bu duygu. Meriç'in yeni öğrendiğimiz bu gerçeği pat diye Emre'ye söylemesini beklemiyordum. Ben Emre'ye bunu sen bu sevdadan vazgeç gibi şeylerle açıklarım diye düşünüyordum.

Son Oyun Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang