54

4.5K 341 123
                                    

Kaçıncı kez söylediklerini bilmiyordum ama görüntü çoktan bulanıklaşmıştı. O kadar duygulanmıştım ki! Takımdaki kızlar da koşarak yanıma gelmişler hem galibiyetimizi hem doğum günümü kutluyorlardı. Gözlerimden uzun zamandır düşmeyen yaşlar mutluluktan düşmüştü. Koç da yanımıza ulaşmış hepimizi tebrik etmiş benim de saçlarımı karıştırarak doğum günümü kutlamıştı.

"Geç saatlere kadar eğlenip yorgun düşmek yok İrem.. İzinlisin.."

Koçun izinden kastı topluca yapılacak aktivitelerden muaf olmamdı. Yani babamlar gelmiş ne yapayım toplu aktiviteleri?

Kızlara ve Kaan hocaya teşekkür edip bana doğru koşarak gelen Meriç'e sımsıkı sarılmıştım. "Benim canım fındığıııım iyi ki doğmuş iyi kii..." diye sarılırken kutlamalarına devam ettiğinde gözyaşlarım baya baya şelale olmuştu..

Meriç'in hemen arkasından babam ve babaannem de kol kola yanıma koşarak gelmişlerdi. Babam önce saçlarımdan öpmüş sonra sıkıca sarılmıştı.

"İyi ki doğdun her şeyim.. Seninle gurur duyuyorum.."

Sarılarak söylediklerine karşılık göğsüne iyice gömülmüştüm. 16.yaşım biterken bu yaşıma kadar annem dahil kimsenin, hiçbir şeyin eksikliğini bana yaşatmayan kahramanım..

Ondan sonra babaannem kocaman kocaman öpmüştü. Benimle beraber o da ağlıyordu.. Evet şuan ben, Meriç ve babaannem ağlıyorduk.. Duygular şelaleydi.

Dua time.. Allah hepimizi mutluluktan ağlatsın! Manyak bir şey bu.. Amin.. Kapanış.

Kuzey ve Egemen de sırayla sarılıp kutladıktan sonra Ali'yle karşı karşıya kalmıştık. Anladığım kadarıyla tüm bu planın altındaki isim oydu. Herkesin ortasında olduğumuz için -özellikle babamların- sadece sımsıkı sarılmakla yetinmiştik. Oysa bir küçücük -kocaman- öpsem de olurdu yani.

Sarılırken bir şey söylememişti. Sarılması da yetmişti ama onun gibi şairane konuşabilen birinden afili kısa bir kutlama beklemiştim. Ayrılacağımız sırada sadece "Mutluluktan bile olsa ağlamasan keşke.." demişti.

Gülerek bizimkilere döndüm. O sırada Pınar ve Sera da kıyafetlerini değiştirmiş yanımıza gelmişlerdi. Hemen arkalarından da Ahmet.. Bense hâlâ formamla gözümde yaşla gülerek etrafı izliyordum. Meriç birden koluma girdi. "O zaman herkes görev başına.." Meriç'in bunu söylemesiyle birden herkes hareketlenmeye başlamıştı. Erkekler, babam ve babaannem koloni gibi yan yana toplanmış bana el sallayarak çıkışa yürümeye başlamışlardı. Ben ne olduğunu bile soramadan kızlar da iki yanıma geçip beni kaldığımız ahşap evimize götürmüşlerdi. İçeriye girdiğimizde önce Meriç'le yeniden sıkı sıkı sarılmıştık. Sonra yatağımın başına getirmişlerdi beni. Kutlama için yatağımın üzerinde kışlık bordo renk mini bir elbise duruyordu.

Kızların birden organize olmalarıyla bütün bu olanların çoktan planlandığını anlamıştım. Yine nasıl zekiyim be!

Meriç hazır olduğundan benim için çalışmalara başlamış, biz de kızlarla üzerimizdekileri değiştirmiştik. Birden biri saçımı biri makyajımı yapmaya başlamıştı. Dönüşümlü olarak hem kendilerini hem beni süslüyorlardı.

Alışık olmadığım bu kargaşanın ortasında kahkahalarla gülüp duruyordum. Beni çok konuşturmuyorlardı. Kutlamayla ilgili soru da soramıyordum. Manyaktı hepsi. Klip çeker gibi hareketler filan yapıyorlardı..

Meriç'in bu hallerini gayet iyi biliyordum. Aşıktım enerjisine ama ağırbaşlı Sera'mız, 1.80 boyunda kaptan Pınar'ımız.. Vallahi coşmuşlardı tanıyamıyordum ikisini de..

Son Oyun Where stories live. Discover now