20🧡

7.9K 414 92
                                    

Sağ elim hala Ali'nin elinde ve ben de onun kontrolündeydim. Arkamızdan kimse gelememişti. Zaten kimseyi beklemiyordum da.. Meriç? Acaba onu da Kuzey mi durdurmuştu? Ayrıca biz şuan nereye gidiyorduk parmağım deli gibi acırken?

Okuldan çıkmıştık!

Okula yakın olan sahile ulaştığımızda Ali gözlerime bakıp elimi gerilerek bırakmış ve "Bekle." diyerek hızla bir büfeye doğru koşturmuştu.

Ben az önce neler yaşadığımı idrak etmeye çalışırken bir yandan da parmağımın sızısına takıldığımdan neden geldiğimizi de Ali'nin nereye gittiğini de anlayamamıştım. Kıvranarak kayalıklardan birine oturduğumda Ali de koşar adım yanıma gelmişti. Hemen dibime kıvrıldı.

Elinde dondurma paketlerini görünce ulan dalga mı geçiyor bu salak yine demiştim içimden. Ama iyi ki içimden demiştim çünkü sebebini anlamam uzun sürmemişti.

"Uzatsana elini.." dediğinde robot gibi hareket ederek elimi uzattım. Elimi yaklaşık 4-5 tane buzlu dondurmanın arasına saklarcasına koyup elleriyle kapattığında yüzüne baktım. Gözleri elimdeydi.

"Canın çok yanıyor mu ufaklık?" diye usulca sormuştu. Elim dondurmaların ve onun ellerinin arasındayken biraz kasılmıştım sanırım. Konuşmak yerine başımı hayır anlamında sallamayı tercih ettim.

"Ne oldu da sargıda elin?"

"Önemli bir şey yok.." diye kısaca yanıtladım sorusunu. Bunun üstüne uzatmaması da rahatlatmıştı beni. Hatta sanırım ortamı yumuşatmaya çalışmıştı.

"Desene bir süre iddia yok.."

Gülümseyerek karşılık verdiğimde göz göze gelmiştik. İyiden iyiye gerilmiş miydim acaba?

"Piknik tüpü?"

"Ufaklık?"

"Okuldan çıktık biz şuan çıkığız yani.." diye saçmaladığımda gülümsemesi büyümüştü. Normalde asla böyle saçmalamazdım ama hırka muhabbeti dışında hayatımda ilk kez bir erkekle basketbol sahası dışında bu kadar yakındım. Hiç alışık olduğum bir durum değildi haliyle gerilmiştim.

"Hee çıkığız.." diyerek başını öne eğmişti.

Bravo İrem Elis yine formundasın...

"Şunlardan birini yiyeyim mi?" diye dondurmalara işaret ederek çocuk gibi sorduğumda bakışları yine beni bulmuştu. Dudağı yukarı kıvrıldıktan sonra biraz düşünür gibi yapıp cevap verdi.

"Bunlar elinde kalsın. Ağrın geçince çikolatalı alırız sana.."

Ulan bu çocuk neden gülümsetiyordu beni? Hem de az önce olanlardan sonra.. Üstelik bana bir şey demeden sormadan okuldan çıkarıp sahile getirdiği halde?

Oturuşunu dikleştirip ciddi bir tavra büründüğünde az önceki olaya geleceğimizi anlamıştım. Bir şey demeden konuşmasını bekledim.

"Sude adına özür dilesem, neden böyle olduğunu açıklasam, bir anlam ifade etmez biliyorum. Ama kendi adıma özür dilemem gereken bir şey varsa söyle.." dediğinde önce afallamış sonra da yine sadece başımı hayır anlamında sallamakla yetinmiştim.

Son Oyun Onde as histórias ganham vida. Descobre agora