7

9.2K 506 45
                                    

Meriç'e hiçbir şey söylemeden ekrandaki bildirimi gösterdiğimde kocaman gözlerle bana bakmaya başlamıştı. Ben neden bu kadar şaşırmıştım? Meriç neden bu kadar şoka girmişti? Öyle salak gibi kaldığımda Meriç ayağa kalkıp volta atmaya ve teoriler üretmeye başlamıştı.

"Bu Yiğit sana aşık mı oldu acaba? Yoksa yeni avı filan mısın? Hani yeni kızla da hemen sevgili olayım mı dedi acaba? Yoksa baya kinlendi ve seni incelemeye mi almak istiyor acaba?" Bu kız gerçekten kafayı yemişti ve bu hali beni hem korkutuyor hem de güldürüyordu. 

"Belki de sadece eğlenmek istiyordur can sıkıntısıdır Meriç abartmıyor musun?" diyerek gülmeye devam ettim. Meriç de sanki senaryolarını yırtıp atmışım gibi birden bana dönüp "Bu kadar basit ve mantıklı düşünemezsin İrem!" diye çemkirmişti. Ben gülmeye devam edince de "Of tamam haklı olabilirsin. Bayılır Yiğit eğlenmeye.. Ama sana aşık olsaydı da olurdu yani." deyip yatağına bıraktı kendini.

"Allah korusun Meriç. Çilekli süt içen, bana basketbolda iddia koyup artistlik yapan bir piknik tüpünün aşkından Allah korusun.."

Meriç doğrulup yüzüme bön bön baktı. Ben de elimdeki telefondan bildirime. Az önce asla takip etmem diyordum. Ne yapacaktım şimdi? İlk isteği o attığına göre kabul edip geri mi dönmeliydim yoksa yaşımın ergenliğine yakışacak şekilde reddedip atar mı yapmalıydım?

"Meriç ben kabuğumda mutluydum ya.. Ben görünmezken iyiydi her şey. Sen arada kabuğuma gelip gitsen olurdu yani.. Şimdi kafama taktığım şeye bak.. Farkında mısın haftaya gereksiz bir maçım var ve muhtemelen bütün okul izlemeye gelip o piknik tüpünü destekleyecek. Sonra yensem de yenilsem de herkes beni tanıyor olacak..."

"İrem şu isteği kabul edip sakince evine gider misin? O maçı yapmasan bile herkes seni tanıyor artık ve dolaylı yoldan beni de vay be."

Aslında hiç ciddi bir konuşma yapmasam da her söylediğimin gerçek olduğu konuşmamı böyle bölmüştü canım arkadaşım. Ben de mızmız çocuklar gibi ayağa kalkıp önce isteğe baktım sonra Meriç'e sonra isteğe sonra Meriç'e derken kabul et e tıklayıp geri istek yollamıştım. Hesabı gizliydi. Bak sen şu işe.

Meriç'le bir şey olursa tabi ki haberleşeceğimize dair sözleştikten sonra koşarak eve geçmiştim. Bir şey olup olmayacağı çok umurumda olmamıştı çünkü babam gelmek üzereydi. Ben telefonumu odama bırakmış ve Lakers formamı giyip basket topumla bahçeye inmiştim. Babamı hazır bekleyecektim.

Saat 6 ya yaklaşırken babaannem yemek yapmaya koyulmuş -asla beceremediğim yardım bile edemediğim bir meseleydi- ben de babamı beklerken maç öncesi ısınma yapmıştım. Sonunda babam geldiğinde "Sayın Murat Bulut. Bol olaylı bir maça hazır gelmişsinizdir umarım." diyerek direk meydan okumuştum. 

Olaylı maçtan kastım da tabi ki olanları anlatarak maç yapacağımızdı. Oynarken muhabbet etmeye bayılırdık. O günü oyunda konuşmak bizim için bir gelenekti. Babam yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra "Bunun için doğmuşum." diyerek hazırlanmaya gitti.

🏀🏀🏀

"Yani yenemeyeceğini düşünürsen filan gelip kulaklarını çekebilirim Yiğit Ali denen çocuğun.. Pardon 1.90lık piknik tüpünün.." Babam olanları dinledikten sonra elindeki topu sektirirken benimle böyle dalga geçmişti. Teşekkürler baba.

"Sen de geç dalganı. Ben de İrem Elis'sem o çocuğu o potaya gömeceğim bak demedi deme baba." deyip seri bir hamleyle topu elinden alıp potaya sallamıştım. 2 sayı İrem Elis'e..

Son Oyun Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin