8

9.1K 553 141
                                    

Piknik Tüpü: Yarın salona gel de atışlarını göreyim ufaklık (19.46)

Ben : Korktuk mu biraz? (20.20)

Cevap vermesini beklemeden Meriç'e dönüş yaptım.

Kızılcık: Sakinim tamam engelleme ama ne yazmış?

Ben : İddiayı kaybetmekten korktu herhalde atışlarımı görecekmişmiş yarın

Kızılcık: Haydaaa gidecek misin?

Ben : Gideceğiz

Yiğit Ali görüldü atmıştı. Deli filandı herhalde. Yine atışmıştık ama karşılık vermemişti. Garip. Bu görüldü olayı da benim kaderimdi sanırım.

Meriç'le de sabah konuşacağımız konusunda anlaşıp telefonu bırakmıştım. Biraz sakinliğe ihtiyacım vardı. Eski okulumdaki sakinliğimi şimdi akşamları odamda sağlıyordum. Ne güzeldi. 

Çok yetenekli biri sayılmazdım. Boş zamanlarımı genelde basket maçlarını izleyerek ya da oynayarak geçirirdim. Ne resme yeteneğim vardı ne de sesim güzeldi. Basketbol dışında hobim bile yoktu. Bir şey hariç. Yaşıtlarımın aksine kitap okumak.. Kitap okumayı severdim. Uzun zamandır da okumadığımı fark ettiğimden kitaplığımdan bir kitap seçip penceremin önündeki tekli koltuğa kuruldum.

Sonbaharın başındaydık ama hava hala çok sıcaktı. Denize yakın olduğumuzdan akşamları biraz serin olsa da bu insanı rahatlatan bir serinlikti. Açık penceremden gelen rüzgar ve bahçedeki çiçeklerin kokusunun eşliğinde kitabımın ilk sayfasını açmış okumaya başlamıştım.

Suç ve Ceza..
Birinci bölüm
Temmuz başında, aşırı sıcak bir vakitte, bir akşamüstü, genç bir adam S...Sokağındaki bir kiracıdan kiraladığı odasından sokağa çıktı ve ağır ağır, kararsızlık çeker gibi, K...Köprüsüne doğru yola koyuldu..

Daha önce anlayamam belki diye okumayı ertelediğim kitaba sonunda başlamıştım. Bakalım 683 sayfalık bu roman ne zaman bitecekti. Umarım sabaha kadar okumazdım çünkü başladığım kitapları genelde yarım bırakamıyordum.

🏀🏀🏀

Telefonum 3.kez titrediğinde pes edip gözlerimi açtım. Güneş odamı doldurmuştu. Arayan tabi ki Meriç'ti. Beni kontrol ediyordu. Aramayı reddedip gözlerimi yeniden kapattığım sırada ise babam odamın kapısı çalmış "Elis hanım servisin gelmesine 5 dakika kaldı.." diye söylenmişti.

Gerçekten erken kalkmaktan nefret ediyordum!

Gece bu sayfa son bu sayfa son diye diye kitabın üçüncü bölümüne gelmiş 244 sayfa okumuştum. Haliyle de 3 e doğru anca uyumuştum. Gözlerim acımasa büyük ihtimal hiç uyumaz ve bitirirdim ama maalesef pes etmiştim.

Servisin gelmesine 5 dakika olduğunu öğrenince de yerimden fırlamış yüzümü bile yıkamadan formamı ışık hızında giymiştim. Allah'tan saçlarım çok uzun değildi de bir de onlarla uğraşmıyordum. Çok umursamaz biri olabilirdim ama bakımıma önem verirdim. Kimseye beğendirmek gibi bir derdim olmasa da kendimi iyi hissettirmeyi seviyordum. Saçlarım fazla uzun olsaydı büyük ihtimal ne modele sokacağım konusunda yarım saat oyalanırdım. Ama şimdi yarısını toplamış yüzümü yıkamak için banyoya fırlamıştım.

Dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadıktan sonra çantamı ve telefonu aldığımda servis gelmişti. Meriç de beni herhalde 40.kez arıyordu. Alt tarafı 3-4 dakika bekletmiştim sakin olun ama ya..

Kapıdan babama öpücük atıp koşturduğumda düşmediğim için şükrettim. Aferin İrem Elis ilk günlerden servisçiyi delirt servistekileri de kendine düşman et müthiş...

Son Oyun Where stories live. Discover now