sixth drop

676 78 97
                                    

Her zamanki gibi odada ilk uyanan Taehyung olmuştu bu hafta sonu da, hafta içi olduğu gibi. Gözlerini kırpıştırıp duvarla bakışma seyansını tamamladıktan sonra ayıldığını hissedip perdeyi sıyırmak için ayaklandı.

"Bir günde sen ilk uyan ya kutup ayısı gibi uyuyorsun."

Perdeyi sıyırırken yatağında uyumaya devam eden Jimin'e bakıp göz devirdi. Hep Taehyung uyandıracaktı herhalde beyefendiyi. Odanın içi günışığıyla dolarken pencereyi de iki yana açıp kocaman bir nefes çekmişti içine.

"İyi tarafından bakalım uyurken ki halin diğerlerinden daha katlanılır."

Geceliklerini çıkarmak için dolabına doğru yavaş adımlar attı ve dolabın kapağını açtığı gibi geri kapatma isteği duydu.

"Ne?"

Jimin'in kıyafetlerini telaşla sağa sola çekiştiriyor kendininkileri bulamadıkça içindeki korku hat safhalara ulaşıyordu.

"H-hayır, hayır. Baba! Baba buraya bak!"

Eliyle gri saçlarını geriye tarayıp bozulan kalp ritimleri düzenlemeye çalıştı arkasını dönerek. O boşluğu gördükçe çığlık atası geliyordu.

"BABA!"

Jimin bağırtılar ile yerinde sıçrayarak uyanmış yüzünü buruşturarak etrafa bakmıştı Tae'nin bağırışlarını daha net duyduğunda yatakta dikleşmiş ve eli ile gözünü silmişti.

"Noluyor ya?"

Jin ise bağırışları duymuş ve Taehyung'a bir şey olduğunu sanıp odasına koşmuştu diğer aile üyeleri gibi. Bütün hepsi kapının önünde toplanmış uykulu gözlerle Taehyung'a bakıyordu. Namjoon da Jin ile birlikte içeri girmişti. Jungkook'un tek eli kalbinde diğer eli ise Yoongi'nin kolunu tutuyordu büyük bir korku ile uyanmıştı o da. Jin'in bakış açısına Tae girdiğinde neyi var diye bütün bedenine bakmış bir şey olmadığını görünce içi rahatlasada bu kadar bağırma sebebini merak etmişti.

"Ne bağırıyorsun öyle, Tae? Ödümü kopardın."

Eliyle dolabının boş kısmını işaret ederken kesik kesik aldığı nefesleri yüzünden eli göğsünden boğazına doğru kaymıştı, Taehyung'un.

"Baba kıya-"

Nefesini içine kaçtığında yutkunup yere çömeldi ve iki eliyle de sertçe saçlarını çekiştirirken güçsüz bir fısıltıyı odaya bıraktı. İyi hissetmiyordu, kesinlikle iyi hissetmiyordu.

"Kıyafetlerim y-yok."

Jin oğlu için endişelenmiş o da çömelerek Tae'nin iki elini tutmuş ve saçlarından çekmişti onları.

"Sakin olur musun, Tae? Hem onlar senin kıyafetlerin değil artık düzelme vaktin geldi geçiyor böyle ilerleyemezsin sana yeni kıyafetler alınacak onları artık giymeyeceksin."

Taehyung'un ellerini bırakıp önünde tek bacağı yerde diğer bacağını ise kırmış bir şekilde kendi ellerini üzerine yerleştirdi ve oğluna baktı.

"SEN BANA HASTA MI DİYORSUN?! HASTA FALAN DEĞİLİM BEN KIYAFETLERİMİ GERİ VER!"

Ayağa fırlayıp şiddetle titreyen bedenini dolabının önüne atmıştı. Gözü seyiriyordu ki bu sadece çok nadiren fazla sinirlendiğinde olurdu. Tekmesini açık dolap kapağına acımadan geçirdi.

"KIYAFETLERİMİ VER DEDİM!"

Jin tepkisizce ayağa kalkmış ellerini göğüsünde birleştirmişti ve yavaşça çıkan sinirlerini en azından şimdilik kontrol altına alabiliyordu.

"Sana onları neden vereyim? Onlar senin kıyafetlerin değil."

Ayağı ile ritim tutarak yere vuruyordu ve tepkisizce oğlunun haraketlerini izliyordu. "Vermeyeceğim Taehyung, boşuna uğraşma."

Tae donmuş mimikleriyle bir süre babası Seokjin'in ciddi suratını izlemiş ardından yumruklarını sıkarak tırnaklarını acımasızca avcunun içine geçirmişti.

"Öyle mi?"

Dolaptan biraz uzaklaşıp kapaklarını sertçe kapatarak tekmelerini daha sert bir şekilde geçirmeye başarmıştı. Bacaklarının sızlaması hissettiği bir şey değildi. Beyni uyuşmuştu.

"Bana böyle konuşmayacaksın! ONLAR BENİM! VERMEZSEN BU EVİ-"

Öfkesini alamadığını alınca boğazını yırtacak bir çığlık ağzından firar etmiş dolabın çekmecesini olduğu gibi söküp bir köşeye fırlatmıştı. Kollarındaki gücü bunu yaparak harcamıştı. Yere düşecek gibi olup dolaptan tutunarak destek aldı ve hızla inip kalkan göğsünü izledi.

"EVİNİ BAŞINA YIKARIM!"

Masanın üzerindeki lambayı tuttuğu gibi cama fırlatmış parçalara ayrılmasına neden olmuştu.

Evin diğer üyeleri olanlarla paniklesede Jin hiç istifini bozmadan aynı şekilde Taehyung'a bakıyordu.

"Sana neden böyle konuşmayayım? Ben senin babanım. Benle düzgün konuş ve dediğimin arkasındayım bu evi yakıp yıksanda o kıyafetleri almayacaksın boşuna sinirlenme ve sakin ol."

Jin içindeki sinirini tutuyordu ve ellerini yumruk yapıp oğluna zarar vermemek için sıkmıştı. O da bıkmıştı artık o kıyafetleri görmekten, oğlunun her üstünde gördüğünde kendini kötü hissediyordu. Artık o kıyafetleri görmek istemediğinden ve oğlununda biraz olsun düzelmesini istediğinden kaldırmıştı.

"Demek vermeyeceksin."

Dolaba tekrar gidip kapağı öncekilere göre daha sakin bir şekilde açıp içeriden Jimin'in bir t-shirtünü alıp düşünmeden tek hamlede yırttı.

"Buradan başlamalıyım sanırım."

Kulakları uğulduyordu ve zemin ayaklarının altında adeta dans ediyordu. Bu boktan tatsa ağzında kalıcı gibiydi sanırım, Taehyung'un.

"Ne kadar süre dayanacaksın ki? Seni aldatması mı gücüne giden? Yeterli değilmişsin demek beğenmemiş seni."

Ruhsuzca konuşuyordu. Ne dediğinin de farkında değildi arada sağa sola yalpalıyordu ayakta durmaktan habersiz bir şekilde.

"Egonu tatmin edebilmişsindir umarım."

Jin, duydukları ile irkilmiş ve sinirlerine hakim olabilirken oğlundan duyduğu kelimeler ile sinirlerine hakim olamayacağını anlayıp Taehyung'a doğru yürüyüp kolundan tutarak geriye doğru adeta fırlatmıştı oğlunu.

"SEN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN? BİR KIYAFET İÇİN BUNLARI MI DİYORSUN BANA?! O SİKTİĞİMİN KIYAFETLERİ YÜZÜNDEN Mİ?!"

Jin, oğlunun üzerine doğru yürüyüp dibinde bekleyerek adeta kükremişti.

"O KADIN YÜZÜNDEN Mİ BÖYLE DAVRANIYORSUN YANİ?! HÂLÂ ANLAMADIN MI O KADIN SENİ BİR BOK PARÇASIYMIŞSIN GİBİ BIRAKIP GİTTİ ANLIYOR MUSUN?! ONUN ARKASINDAN AĞLAYIP NE SİKİM YAPMAYA ÇALIŞIYORSUN?! SENİ BIRAKTI DİYORUM, GERİ GELMEYECEK ANLIYOR MUSUN?!"

Jin'in sinirden gözleri dolmuş oğlunun aklına sokmak ister gibi sertçe parmağını oğlunun göğüsüne vuruyordu.

"Gelecek.."

Gözü boşluğa dalmış itilmesiyle bir yaprak misali titremişti, Taehyung.

"O beni hep sevdi, seviyor. Sadece şartlar-"

Gözlerinden yaşlar boşalırken artık sesler tamamen silikleşmişti ve midesi onu felaket zorluyordu.

"Lütfen- geri ver."

Bacakları gücünü kaybetmiş atan rengiyle daha fazla ayakta duramayarak yere yığılmıştı.

"Geri ver.."

Kafasının yere çarpmasıyla gözyaşları şiddetlenirken bedeni korkunç bir şekilde titriyordu son bir defa dercesine. Anlamıştı. Bu tat asla geçmeyecekti.

-

Tae'nin hal budur diyecek bir şey yok işte görüyorsunuz bb. Yorum oy lütfen fic bitti aga zaten geçiriyoruz sadece. Yani ilginize göre yb gelir muaah ❤️

milk drop | vminWhere stories live. Discover now