seventeenth drop

365 38 67
                                    

Taehyung bayıldığından beri evde bir kargaşa hakimdi. Taehyung ve Jimin'in kaldığı odaya evdeki herkes doluşmuş onun uyanmasını bekliyorlardı. Namjoon bile işten apar topar ayrılmış eve Taehyung'a bakmak için gelmişti.

Yoongi duvara sırtını dayayıp kolunun altında ağlayan Jungkook'u kendine daha çok çekerek sarmış saçına derin bir öpücük kondurmuştu. Onun böyle şeylerden çabuk etkilendiğini biliyor sakinleştirmeye çalışıyordu kendince.

"Şşşh, ağlama. Ağlamak yok. Sadece uykusu gelmiş baksana nasıl da mışıl mışıl uyuyor."

Kulağına eğilip sakince fısıldamış Jungkook'un uzun, önüne gelen saçlarını geriye atmıştı. Yanında ayakta kendisi gibi bekleyen Hoseok'un da duygusal yapısı yüzünden ağlıyor olduğunu görmesiyle yüzünü buruşturup kolundan tuttuğu gibi onu da kolunun altına alıp sıkı sarılmalarına katmıştı, Yoongi.

"Sanki öldü de arkasından ağlıyorsunuz. Biraz sakin olun. Birazdan uyanacak o zaman ona kızıp bizi korkutmasının hesabını sorarız."

Yerde oturan kendi içine kapanmış olan kardeşi Jimin'e keyifsiz bir şekilde bakıp iç çekti. Ne kadar korkmuş olduğunu gayet net bir şekilde görüyordu. İçi titremişti ona bakarken.

"Gel buraya."

Jimin, kafasını abisine çevirip baktı. Ağlamak istemiyordu eğer sarılırsa ağlayabilirdi yani kendince öyle düşünüyordu ama sarılmaya da ihtiyacı vardı. Ayağa kalkıp titreyen ellerini altındaki eşofmana sürüp arkasına sakladı kimsenin görmemesi için.

Hoseok'un yanına gidip ikisinden yer kalmadığını düşündüğü için durdu ve tekrar yatan Tae'ye baktı. Korkuyordu ona bir şey olma ihtimalinden, ölesiye korkuyordu. Kendisi yüzünden bu halde olduğunu düşünüyordu ve içi içini yiyordu.

Ona sahip olduktan sonra bu olayın olması onu mutlu dahi edememişti. İki elini arkasında birleştirip kafasını yere eğdi. Seokjin ise ağlıyor olsada bir o kadar sakinlikle oğlunu kontrol ediyordu. Bir elini Namjoon'un eliyle birleştirmiş diğer eliyle ise Tae'nin yatağından destek alıyormuş gibi oturuyordu. Bazen de alnına koyuyor ve kontrol ediyordu.

"J-Jimin."

Gözünden akan sıcak sıvı kanmış gibi canı yanmış, sıkışmıştı Taehyung'un kalbi. Bilinci yavaş yavaş açılıyordu ve düşünebildiği tek şey onun kırgın sesiydi. İçine oturmuştu işte. Gögsü kötü bir kabustan birazdan uyanacakmış gibi hızla inip kalkarken elinin altındaki çarşafı bilinçsizce sıkmış sesli bir şekilde ağlamaya başlamıştı.

İçinden her neredense koca bir parça kopuyormuş gibi hissediyordu, yerini tam çıkaramasada sol taraflara denk düştüğünü biliyordu.

"G-gitme."

Alnından boncuk boncuk damlayan terler yüzünden saçları hafif nemlenmişti. Gözlerini hissettiği sızıyla sımsıkı kapattığında hızlıca boşalmaya başlamıştı yanağına gözyaşları. Her yer karanlıktı ve yalnızdı. Kimse yoktu işte, korkunç bir geceydi ve kapılar kapanıyordu yüzüne.

"H-hayır, hayır. Gitme."

Boğulduğunu hissettiği an boşluğa düştüğü andı. Gözleri felaket yanıyordu. Açmaya çalıştığında ise gördüğü şey bulanıklıktan ibaretti.

Seokjin oğlunun gözlerini açtığını ve bir şeyler mırıldandığını duyduğunda sevinçten havalara uçacaktı adeta. Ellerini Tae'nin yüzüne götürüp akan göz yaşlarını parmaklarının uçlarıyla silmişti.

"Miniğim benim uyandın sonunda. Bizi çok endişelendirdin."

Jungkook ise babasının sesini duyduğunda Yoongi'den ayrılıp hemen abisinin diğer yanına oturup elini sıkıca tutmuştu bırakmadan.

milk drop | vminWhere stories live. Discover now