thirtieth drop

294 26 18
                                    

İki gün önce yaşanan olayın etkisi ilişkilerini hâlâ etkiliyordu. Jimin Taehyung'un yüzüne dahi bakmadan sadece yatacağı zaman odasına gelip tek başına yatıyordu. Taehyung, yanına yatmaması için öyle yatağın her yerine yayıldığını biliyordu ve bu kalbini kırıyordu.

Yaptıklarında hiçbir kötülük yoktu ancak Jimin'in öyle düşünmediği de gayet ortadaydı. İç çekip çalkantılı ilişkilerinin bir gün rayına oturmasını umdu çıkış zilinin çalmasına birkaç dakika kala. Okulda da aynı şekilde kendisiyle konuşmuyordu Jimin.

Kolunu masaya yaslayıp yanağını üzerine koyarak tahtayı dolu gözleriyle izledi uzun uzun. Jimin'le kötü olmak istemiyordu artık. Gözünden hınzırca kayıp giden gözyaşını koluna silip dudaklarını birbirine bastırdı. Belkide ileride onlar ele ele olmayacaklardı bile. Bu gidişat onu gösteriyordu gerçekçi olmak gerekirse.

Dişlerini sıkıp sesli bir şekilde ağlamamak için kendini sıkarken çıkış zili tüm okul binasında duyulmuş acelesi varmış hibi herkes koşuşturarak kapıya hücum etmişti. Taehyung'da ise tek bir kıpırtı dahi yoktu.

Jimin, sınıfın azda boşalması ile yerinden kalkmış kitaplarını çantasına yerleştirmişti. Göz ucu ile Taehyung'a baktığında saniyesinde gözlerini çekmiş çantasını koluna takmıştı.

Eli ile saçını hafif geriye atıp kapıya doğru ilerledi. O gün aklından çıkmıyordu. Sanki herkes o dakikalarda onun üzerine oynamış sinirlerini çıkarmak için uğraşmıştı adeta. Aralarının bu kadar kötü olması içini yaksada ses çıkarmamıştı. Kıskanıyordu ve Taehyung sanki bunları inadına yapıyormuş gibi geliyordu bazen.

Eve geleceğini bildiği için arkasına dahi bakmadan eve gitmiş üstünü değiştirdiği gibi bahçelerine çıkıp bir sandalyeye oturarak şarkılar dinlemeye başlamıştı.

Diğerlerine göre okuldan rahat rahat geç çıkan Yoongi ve Jungkook ikilisi ise yolda aynı rahatlıkla yürüyordu. Daha doğrusu Jungkook gününün nasıl geçtiğini aralıksız bir şekilde heyecanla anlatırken Yoongi'de yorgunluktan hıhı deyip geçiyordu.

Sözünü dinleyip bir daha o şortu diyememesi Yoongi'yi memnun ettiğinden saçlarına taktığı süslü çıtçıtlı tokaları görmezden geldi. O kadar da kötü durmuyorlardı. Hatta şakasına birini alıp kendi önüne düşen siyah tutamlarını tutturmak için kullanıp diş etlerini göstererek Jungkook'a nasıl olmuş mu diyip gülümsemişti.

Tabii hemen sonra rahatsız olup geri özenle Jungkook'un saçına tutturmuştu orası ayrı. Evin bahçesinden içeri girdiklerinde Yoongi Jungkook'u kolunun altında almış bahçeyi şöylece bir süzmüştü kimler var kimler yok diye.

Jimin'i yalnız başına müzik dinlerken görünce kaşlarını çatmıştı. Taehyung'la yapışık ikiz gibiydiler küçüklüklerinden beri bu yüzden böyle bir görüntü tuhafına gitmişti.

Taehyung'un içeride olacağını düşünüp üstelememiş kolunun altındaki Jungkook'la kendini çimlerin üzerine devirip gökyüzünü izlemeye başlamıştı.

Jimin gelenlere göz atıp tekrar gözlerini kapatarak dinlemeye devam etmişti şarkısını. Hoseok ise açlığına dayanamayıp Jin babasının akşama hazırladığı yemeklerden bir tabağa araklayıp görmeden hemen bahçeye kaçmıştı. Sandalyede oturan Jimin'in yanına ilerleyip tabağı masaya koymuş ayağını Jimin'in bacaklarına atmıştı. Tek kulaklığı kulağından çıkarıp o da hem dinleyip hem yemek yiyordu.

Jungkook ise ellerini Yoongi'nin göğüsüne koyup yan dönmüş öylede izleyebildiği için devam etmişti iki manzarasını izlemeye. Bir saat sonra Jin işinden gelmiş bahçedeki çocuklarında gözlerini gezdirmişti. Birinin eksik olduğunu anladığında seslenmişti onlara.

milk drop | vminWhere stories live. Discover now