thirty-first drop

287 26 7
                                    

Taehyung, Jimin 18

Jungkook 16

Hoseok 19

Yoongi 20 yaşında

Buyurunuz :D

#nua

***

Jimin, iki eli dolu bir şekilde eve girip etrafa bakınmıştı biri var mı diye. Bugün içinden gelen şeylerle güzel sevgilisine istediği iki şeyi alıp sürpriz yapmak istemişti. Bunları gördüğünde çok sevineceğine adı kadar emindi de.

Merdivenlerden yukarı çıkıp elindeki fanusu düşmemesi için sıkıca tutmuş arkasına saklamıştı görmemesi için. Biraz aralık olan kapıdan kafasını uzatıp otuz iki diş sevgilisine gülümsemişti.

"Sevgilim ne yapıyor acaba?"

Kapıyı ayağı ile itip Taehyung'un şu an dalgın olduğuna emin bir şekilde ilerlemiş o görmeden elindeki fanusu yere bırakmıştı. Şimdi görmesini istememişti. Anime izleyen sevgilisinin yanına ilerleyip yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.

Taehyung'un sevgilisinin sesini duyması elindeki telefonu yatağa hızlıca bırakmasına yetmişti. Sanki uzun çok uzun bir zaman ayrı kalmışlar gibi üzerine atılıp kollarını boynuna bacaklarını ise beline sararak sevinçle Jimin'i boğmak ister gibi ileri geri kendisiyle birlikle sallamıştı.

"Ya neredesin sen? Çok özledim seni. Bir daha bunu yapma."

Habersiz gidişinden bahsediyordu. Telefonunu da evde bıraktığından ulaşamamış endişelenmişti doğal olarak. Dudağını büzüp başına yana yatırdı ve kızgın olduğunu göstermek için biçimli kaşlarını hafifçe çattı.

"Umarım mantıklı bir bahanen vardır sevgilim."

Hıh'layıp küsmüş gibi başını Jimin'in boynuna gömüp kokusunu çaktırmadan içine çekmişti. Onu bu kadar çabuk özlüyor olmasına bazen o da çok şaşırıyordu ama yapacak bir şey yoktu. O halde Taehyung'da sevgilisinin kuyruğu olmaya razıydı.

Jimin, yatağa oturup sevgilisini belinden tutarak dizlerine oturtmuş boynuna bir öpücük kondurmuştu. Burnunu boyuna sürtüp gıdıklamaya çalıştı onu. Küsmüş olsa bile yine ona sarılması daha da mutlu ediyordu, Jimin'i. Yatakta yana bırakmak zorunda kaldığı poşetin içinde olan hediyeyi eline almış esmer boyundan çekmişti suratını.

"Aslında çok haklı bir sebebim vardı."

Poşeti Tae'nin bacağına bırakmış yandan çenesine öpücük kondurmuştu.

"Minik sevgilime hediye almak istemiştim."

Taehyung, sevgilisinin kucağına bıraktığı poşetle heyecanla yerinde zıplayıp açmak için elini uzattığında dudağını ısırıp birkaç saniye içinde ne olduğunu tahmin etmeye çalıştı. Ama fazla sabırsız biri olduğunu belli ederek poşeti ters çevirip içindeki birbirinden güzel iki eteğin yatağın üzerine düşmesine neden olmuştu.

Ağzı açık bir şekilde bir eteklere bir de Jimin'e bakıyor tek kelime dahi edemiyordu. Adeta nutku tutulmuştu. Sevgilisi tarafından böyle bir hediye almak dünyalara bedeldi ve hissettiği aşırı derecede mutluluğu açığa çıkaramamak suratının hafiften kızarmasına gözlerinin dolmasını sağlamıştı.

"Jimin ama bunlar çok güzel.."

Öncekinden daha sıkı bir şekilde kollarını Jimin'in boynuna dolayıp teşekkür olarak dudaklarına duygu dolu bi öpücük bırakıp yüzünden biraz uzaklaşarak parıltılarla süslenen gözlerini sevgilisinin güzel derin bakan gözlerine dikmişti. Heyecandan yerinde duramıyordu.

"İlk mavi olanı deneyeceğim!"

Heyecanından hiçbir şey kaybetmeksizin bahsettiği eteği göğsüne bastırıp yataktan kalkmak için öne atılmıştı.

Jimin, sevgilisinin kalkmaması için belini sıkıca tutup Tae'nin ellerindeki etekleri yavaşça alıp yatağın üstüne koymuştu.

"Daha dur, bitmedi hiçbir şey."

Tae'nin burnunu öpüp ısırmış parmaklarının ucu ile kirpiklerini ellemişti dikkatlice.

"Böyle sevineceğini bilseydim daha önceden alırdım."

Minik bir kahkaha atıp sarılmıştı ona.  Ardından ayrılıp Tae'nin belini sıkıca tutarak yere doğru eğilmişti.

"Şimdi diğer hediyemizi vereyim. Bunu çok istemiştin ama babamlar izin vermediği için alamamıştın ve bende gidip aynısını bulup aldım."

Fanusu iç tarafından tutup havaya kaldırmış Tae'nin görmesi için gözlerinin önüne getirmişti minik turuncu balığı.

"Ve bu miniğe gayet iyi bakabileceğinden eminim."

Gözünün önündeki fanusa şaşı kalmış bir şekilde hafif geri çekilerek bakmıştı, Taehyung. Fanusun içindeki minik balık rahatından bir şey kaybetmeden yüzerek Taehyung'un önünden doğru geçtiğinde dudakları hayretle aralandı esmerin. Oyuncak değildi, o minik ağzını açıp kapadıkça istemsizce onu taklit ederken bulmuştu kendini.

Babasının onca ısrarlarına rağmen ona bir tanecik balık almaktan kaçındığını hatırladı sonra. Titreyen göz bebeklerini fanustan kaldırarak sevgilisi Jimin'e doğru çevirdiğinde boğazı kurumuştu.  En son ne zaman bu kadar gerçekçi ve büyük çaplı bir sevince kapılmıştı?

Kollarını ileri doğru uzatıp fanusa dikkat ederek kocaman bir sarılma vermişti, Jimin'e minik damlalar yanaklarını ıslatırken. Bu sefer duyumsadığı mutluluğu ifade edemediğinden onları akıtmak oldukça tuhaftı.

Jimin, kocaman gülümsemiş fanus düşmesin diye sıkıca tutmuştu. Eğer şu anda bu balığa bir şey olursa Tae'yi asla durduramayacağından emindi. Tae'nin ağlaması ile bedeni geri çekip tek eli ile gözyaşları sildi hızlıca.

"Ama ben sana bunları ağlaman için almadım. Ağlamak yok kızıyorum."

Dudağına bir öpücük kondurup balığı Tae'nin iki elinin arasına koyup gözlerini öptü.

"Ve bende seni çok çok seviyorum."

Elini Tae'nin saçlarına götürüp hafif karıştırmış pembeleşen yanağına da öpücük kondurmuştu. Onu mutlu görmek gerçekten çok güzeldi ve dünyalara bedeldi.

"Adını ne koyacaksın bakalım?"

Taehyung, elleri arasına konan fanusa kocaman bir öpücük verip gülmekten kısılan gözlerini bir an olsun suyun içinde gezinen turuncu sevimli balıktan çekmemişti.

"Bay Portakal! Adı Bay Portakal olsun!"

Fanusa sıkıca kollarını dolayıp sarılmış yukarıdan minik balığını izlemeye devam etmişti Jimin yokmuş gibi. Dünyayla iletişimi kopartmış sanardı dışarıdan gören birisi. Kesinlikle o ufaklığı bebekleri yapacaktı.

***

Ahb be ne güzel sevindi ağlayacağım :"(

Ve aileye hoş gelmişke, Bay Portakal 🎊🎉💧🐠

#nua

milk drop | vminWhere stories live. Discover now