twenty-sixteenth drop

295 28 67
                                    

Jimin gözlerini etrafında toplanan sınıfa gülümsemiş ve masasındaki hediyelerden yer bulamadığı için kollarını göğüsünde birleştirdi. Etrafına göz atmış Tae'yi aramıştı gözleri. Bugün doğum günüydü ve bütün sınıf adeta hediye alarak gelmişti masasını doldurmuşlardı. Nereye koyacağını düşünüyordu hepsini.

Aslında doğum gününü ilk Tae'nin kutlayacağını düşünmüştü ama sınıftakiler kutlayınca garip hissetmişti nedense. Sesini dahi çıkaramamıştı. Birkaç kişinin arasından Hyunji girerek elini hediyelerin üstüne koymuş ve sevimlice gülümsemişti.

"Doğum günün kutlu olsun, Jiminieee!"

Jimin Hyunji'ye bakıp itici bir şekilde gülümsemiş ve gözleri yine Tae'yi aramıştı.

"Ya yeter taşıyamıyorum işte!"

Taehyung sinir dolup taşan sesiyle hâlâ kucağına hediyeler koyan kızlara bağırıp sınıftan içeri zar zor girmişti çünkü göremiyordu önünü doğru düzgün. Öyle ki ayağının bir yere takılmasıyla zemine yapışmış hediyelerin her bir yere yapışmasına neden olmuştu.

"Ah üzgünüm ayağımı çekmemişim. Bu da benim hediyem."

Hyunji'nin en iyi arkadaşı sinsice gülümseyip kutuyu yerdeki diğer hediyelerin üzerine koyalak Hyunji'nin yanına gitmiş ona bakarak çaktırmadan gülümsemişti. Taehyung ise sinirlerini kontrol etmekte zorlandığından bir öfkeyle ayağa kalkıp üzerini silkelemiş hediyeleri tahtanın önünde öylece bırakarak yoluna çıkanları ise tekmeleyerek sırasına geçip Jimin'e bile bakmadan  çantasını adeta fırlatarak sırasına koymuş ardından da kendisi oturmuştu bezginlikle.

"Çok meraklıysanız neden kendiniz vermiyorsunuz aptallar, aptal.."

Jimin Tae'ye baktığında kocaman gülümsemiş ve birkaç arkadaşından yardım isteyerek tahtanın önündekilerini almalarını istemişti. Ayağa kalkıp Tae'nin kolundan tutmuş ve ayağa kaldırmıştı.

"Sen bir benimle gelsene."

Elini Tae'nin omzuna atmış ilerlerken birinin omzuna dokunduğunu hissetmişti. Arkasına bakıp kimin dokunduğuna baktı.

Her zamanki gibi Hyunji'ydi sevimliliğini ortaya çıkarmaya çalışıyordu.

"Jiminieeeee biraz daha dursanaa. Arkadaşlarla kutluyoruz işte kardeşinle kutlarsın zaten bırak gitsin."

Omzunu elini çekmesi için silkelemiş ve tepkisizce suratına bakmıştı. Onunla ilgileneceğini mi sanıyordu?

"Kiminle nereye gidip gitmeyeceğimi sana sormayacağım. Üstelik onunla başka bir şey konuşacağım şimdi rahatsız etmezsen iyi edersin."

Geri arkasına dönüp Tae'nin saçını karıştırarak ve kocaman gülümseyerek ilerlemişti her zamanki mekanlarına.

"Ne yapıyorsun acaba?"

Taehyung agresif bir şekilde Jimin'i itip birkaç adım gerilemiş karmakarışık gri saçlarının altından öfkeyle ona bakmıştı. Ne zamandır planladığı her şey birkaç gerizekalı oppacı kız yüzünden dakikalar içinde baltalanmış hayalleri suya düşmüştü.

Göğsü hızla inip kalkarken bedeninde gezen kıskançlık dalgalarını durdurmaya çalıştı. Ama bu şu zamana kadar olan en büyük dalgaydı. Tüm mantığını içine çekip yutmuştu. Hele ki hyunji ve arkadaşından sonra önüne geçilemez olmuştu Taehyung için.

Jimin büyük bir şeyin olacağını anlamış tüm gülümsemesi yüzünden gitmişti bir kaç saniyede. Lavabonun kapısını kilitleyip Tae'ye dönmüştü.

"Bana kızgınsın galiba."

Dudaklarını ısırmış ve Tae'nin kızgın yüzünü incelemişti. Büyük bir hata yaptığını Tae'nin suratından anlıyor gibiydi ama ne yapmıştı ki? Birkaç arkadaşı ve 'kızlar' onun doğum gününü kutlamışlardı bunu o istememişti ki ona kızıyordu. Ellerini kendi ense saçına götürüp gözlerini yere indirdi.

milk drop | vminWhere stories live. Discover now