sixteenth drop

468 38 167
                                    

Jimin, gözlerine gelen güneş ışıklarını elini gözlerinin üstüne koyup engelledi. Biraz alıştıktan sonra elini indirip yanında uyuyan bedenin beline koydu onları. Odayı taradı sonra, kıyafetleri yerde dağınıktı.

İlk önce kaşlarını çatsada dün gelmişti aklına. Küçük bir sırıtma bıraktı ardından sırıtma yüzünden silindi. Dün sevişmişlerdi ve Taehyung'un canını yaktığını da hatırladı. Ellerini Tae'nin belinden çekip göz çevreleri kızarmış olan iri gözlerine dokunup okşadı. Gözlerine öpücük kondurdu dayanamayarak hemen sonra.

İçinde azda olsa pişmanlık vardı ama en fazla da mutluluk vardı. Sevgilisi, Taehyung'u tamamen onun olmuştu. Başkasının değil sadece Jimin'in Taehyung'u. Kulağına eğilip dün yaptığı gibi fısıldadı kulağına.

"Seni seviyorum."

Taehyung, kulağına fısıldanmasıyla gıdıklanmış burnunu sevimlice kırıştırmıştı. Dün fazlaca yorgun düşmüş olmalıydıki göz kapaklarının üzerine düşen ağırlıkla onları kaldıracak enerjiyi kendinde bulamıyordu. Ağzını şapırdatıp imkanı varmış gibi biraz daha sokuldu dün kendisini deli gibi ağlatan oğlana.

Çektiği acı kadar o da mutlu olmuştu ama arkasındaki acı gülümsemesine pek imkan tanıyor değildi hani. Gözlerini ağır ağır kırpıştırıp başını hafifçe kaldırarak yüzünü sevgilisinin yüzüne çevirdi.

"Sabah mı oldu?"

Kabarık saçları Jimin'in göğsünde darmadağınıktı ve her bir yanı ikisinin kokusunun birleşimi olan bir koku sarmıştı. Burnuna bu hoş koku gelince dünü unutup kıkırtısını bıraktı.

Jimin eğilmiş ve saçlarını uzunca öpüp koklamıştı. Onun gülümsemesini görmek güzeldi.

"Evet oldu, günaydın."

Ellerini Tae'nin yüzünde sabitleyip birkaç öpücük bıraktı şişmiş dudaklara.

"İyi misin? Canın acıyor mu?"

Elleri yine göz çevresindeki kızarıklıklara gitmiş onu ağlattığı için kendine lanet etmişti. Ona ağlamamasını hep mutlu olmasını görmek istediğini söyleyip kendisi ağlatmıştı.

Dün abisi yüzünden bir sinirle çıkışmıştı olaya ve bu Jimin'in Taehyung'a daha fazla sahip olmasını ve canını yakmasını sağlamıştı. Onun ağlayışları kulaklarına tekrar gelince pişman oldu.

"Birazcık.."

'Hayır çok fazla acıyor' diye düzeltti içinden kendini, Taehyung. Yeni uyanmışlığın sersemliğinden kalçasındaki bariz ağrıyla sıyrılmış suratını ekşitmemek için başını tekrar eğerek sevgilisi Jimin'in göğsüne gömmüştü.

İki saat sonra okula gitmeleri gerekiyordu ama Taehyung ayakta düzgün bir şekilde durabileceğini düşünmüyordu. Jimin'in bunu düşünmemesi kaşlarının hafifçe çatılmasına neden olduğunda kızgın olmamak için odalarına dolan o hoş kokuyu bir kez daha sessizce içine çekti.

"Ben okula gitmek istemiyorum. Sende gitmesen.. olmaz mı?"

Jimin'in göğsünde yumuşak bir şekilde işaret parmağıyla dairesel şekiller çizmeye dalmıştı mırıldanırken.

Jimin saç tutamlarını parmaklarının arasına almış saçlarının güzelliğine gülümsemişti.

"Gitmeyi düşünmüyordum, seni de göndermem zaten. Bana birazcık desende canın fazla yandığını biliyorum. Bunu bana açıkça söyleyebilirsin."

Yüzünü Tae'nin saçlarına gömüp oradaki kokuyu içine çekerek rahat nefes almasını sağlamıştı. Tae'nin kokusunun şu zamana kadar kokladığı en güzel koku olduğuna emindi ve bunu dile getirmekten asla çekinmezdi.

milk drop | vminWhere stories live. Discover now