T-34

144 24 17
                                    

*önümdeki boş kül tabağını ritmik bir şekilde hafifçe kaldırıp bırakıyorken sabah onda çıkacağımızın haberi geldiğinde ritmi bozmamış, aynı şekilde izlemeye devam etmiştim. son günümüz hatta son saatlerimizdi. birkaç saate her şey bitecek, rüyadan uyanacaktım. moralim elbette ki düşüktü ama kimsenin keyfini de kaçırmak istemiyordum. jackson ve felix gayet iyi görünüyordu. sen de... ben olmasam daha iyi olurdun sanırım. ya da belki öyle görünüyordun? belki de içten içe senin de kalbin acıyordu? bilemezdim çünkü konuşmamıştık hiç.*

'felix. çok konuşuyorsun. değil mi ya? çok konuşmuyor mu bu taehyung?'

*duymamıştım ki. kül tabağını bırakıp ellerimi indirdim. öyle diyorsan öyleydi muhtemelen. benden taraftan bir hareket bulamadığında dokunuşların yüzüme inmişti. yumuşak dokunuşunla ben de sana döndüm yavaşça. zaten sen de benden bunu istemiştin.

yanağımın alt kısımlarında gezinen dokunuşlarınla gözlerimi gözlerine çevirmiştim ki dudağımın üzerini yumuşacık öpmeye başlamıştın. geri çekilmeden alt dudağımla ayrıca ilgilenmiştin. öpücüğün beni daha da dalgın hale getirirken söylediklerinle kendime gelebilmiştim ancak. ne? ne demeye çalışıyordun? felix'e çevirdim başımı ardından.

normal bir zamanda olsak jackson'ın onun kafasına vurmasına gülerdim ama şu an hiçbir şeye gülmek gelmiyordu içimden. çok hızlı geçmişti. öyle güzel bir haftaydı ki nasıl geçtiğini anlayamamıştım bile. ve bitmişti işte. elimi tutup odama götürmek üzere ayaklandığında ben de ayağa kalktım. elini baş parmağımla hafif hafif okşarken izliyordum. yerinde kısa bir duraksayıp diğerlerine iyi geceler diledikten sonra yürümeye başladığında ben de peşinden yürüdüm. ne kadar güzel ellerin vardı.

kapıdan tık sesi geldiğinde açılmasıyla seninle birlikte içeriye adımımı attım. iç çekip gözlerimi odada gezdiriyorken sen çoktan yatağa ulaşmıştın. gözlerimi sana çevirdiğimde ise yanını işaret etmiştin. yanındaki boşluğa baktım bir süre. son kez mi uyuyacaktım seninle yani? son mu? dudaklarımı ıslattım. neşeli çıkan sesinle sana dönüp söylediğini düşündüm. buraya ilk yanıma geldiğinde boğazına yasladığım cam parçasını hatırlıyordum. sana ders vermek istemiştim. beni hafife almıştın o gün açıkça. tedbirleri tamamen ortadan kaldırıp bir de üzerine bileklerimin inceliğine takılmıştın. güzeli kötüye yakıştırmak... o zaman da beğenmiştin beni değil mi? güzel ben oluyordum çünkü ve kötü de sıfatlarım. hemen gözlerimin önünde, şurada yerde üzerime çıkıp bir çırpıda söylediğin şeyler canlandı aklımda. bu duruma gelmiş olmamız garipti. sen de tahmin edemezdin ki eminim?

adım adım yanına yaklaştım ve bana ayırdığın yere uzandım. başım biraz eğik bir şekilde yüzlerimiz aynı hizada olsa da göğsünü izliyordum. yüzüne bakınca kalbim çok ağırlaşıyordu. biliyorum, sonradan yüzünü yeterince izlemediğim için pişman olacaktım.

çok yorgunum dediğinde gözlerimi gözlerine çıkardım. hafifçe doğrulup sen de gözlerime doğrudan baktığında bir şey diyeceksin sanmıştım. ama onun yerine eğilmiş, boynumun seçtiğin bir noktasını ve biraz da etrafını defalarca kez öpmüştün. sen öperken gözlerimi kapattım. dudaklarının hissini iliklerime kadar hissediyordum. başım da biraz aşağıya düşmüştü sen öperken. geriye çekilip de yanağıma ve dudaklarıma bıraktığın öpücüklerden sonra yerine yatmış ve uyuyacağını söylemiştin. içimden onayladım. sabaha kadar beni öpmeni ya da son gecemizde sana biraz olsun doymak için birbirimizle, daha çok senin benimle ilgilenmeni bekliyor değildim ya? tamam, bekliyordum. yine de itiraz etmedim.

yerine iyice yerleşip uyku pozisyonunu aldığında ve gözlerini de kapattığında dudaklarımı birbirine bastırarak sana bakmayı sürdürdüm. uyursam gözlerimi kapatırdım, açardım ve saatler geçmiş olurdu. yataktaki açık avcunun içine dokundum. dört parmağımın ucunu avcuna sürttükten sonra elimi yavaşça içine bıraktım. sonra ise temasımızı kesmiş, sana yaklaşıp elimi göğsüne koyarak gözlerimi kapatmıştım. son gecemiz olduğunu düşünmemeye çalışarak uyumayı denedim.

bad guys | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin