J-23

207 32 4
                                    

*alnımda hissettiğim sıcak el, bir süredir açık olan bilincimin yardım alarmı ile uyarılmasına sebep olmuştu sanki. deli gibi titrediğimi hissediyordum. hayır. donuyordum. soğuktan buz kestiğime kalıbımı bile basardım ve alnımda hissettiğim sıcak el, bedenimde öyle bir etki yaratmıştı ki sesimi çıkarabilsem dokunuşlarını arttırmasını isteyecek, gücümü toplayıp bedenimi harekete geçirebilsem tenime değen tene daha da fazla yanaşacaktım. buz gibi dünyama, tabiri caizse güneş gibi doğmuştu.

gözlerimi hafifçe aralamaya çalıştım, karşılaştığım gözler, senin parlayan kahvelerin olduğu için şanslı olduğumu düşünmüştüm. herkesten ziyâde seni görmeyi tercih ederdim. zirâ hiç sanmıyordum bir başkasını gördüğümde böyle rahatlayacağımı.

sızım sızım sızlayan omzum yüzünden, bedenim öyle ağrıların içindeydi ki utanmasam ağlayacaktım. tahammül etmesi zordu. ne yaptığını anlamasam da başımın havalandığını hissetmiş, hemen ardından az öncekinin aksine yumuşak bir zeminle karşılaşmıştım.

hemen ardından da o sıcak dokunuşların sıklığı artmıştı. tanrım, bunun için öyle minnet duymuştum ki. seni kendime çekip sarılmak istiyordum.

ama çok sürmedi. önce dokunuşların ayrılmıştı benden, sonra da sen. bu durum mimiklerime yansıyor muydu bilmiyordum ama gözlerimle seni takip ediyorken oldukça bitap ve üzgün hissediyordum.

hareketlerini takip etmeye başladım. buradan... oldukça garip görünüyordun? amacının ne olduğunu anlamaya çalışırken sönmüş ateşin üzerinden atlamış olman kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. ne yaptığını hiç anlayamamıştım. sen de sanki sorumu duymuş gibi bana döndüğünde...

bir dakika... gülümsemiş miydin az önce sen?

kaşlarım gevşiyorken hafif bir hayretle bakakalmıştım suratına. gerçi çok sürmemişti. saniyeler sonra bedenin yere savruluyorken gözlerim iri iri olmuştu.

bir bağırışma duyacağıma neredeyse emindim. ama az önce ateşlediğin bu garip ortamı, süregelen sessizlik biraz daha garipleştirmişti. sâhi, ne yapıyorduk ki şimdi?*

'dans ediyorum. şimdi de devam edeceğim, bitmedi üzgünüm.'

*aldığım cevap, son derece beklenmedikti. tanrım, hayır! beklendikti. ama, ama bunun şahitleri biz, doğru kişiler miydik? hepten gevşeyen yüzüme, göğsümde oluşan tuhaf his eşlik etmişti. gözlerimle seni takip ediyor, yaptığın tuhaf hareketleri izliyordum.

senin kadar sakarını görmemiştim ama bugüne kadar. tek bir hareketini bile kaçırmaksızın, seni izliyorken bedeninin kıvraklığı hoşuma gidiyor, beni neredeyse katıla katıla gülmem için zorluyordu. nereden girmiştin de nereden beni de çekmiştin bu işin içine bilmiyordum ama orada, o gece, bu yaptığın çok normalmiş gibi keyif içerisindeydim.

o an sorsalar, dünyanın en sevimli adamı olduğunu söylerdim. neden böyle bir şey soracaklardı gerçi, bilmiyorum. ama zihnimdeki tek şey bu sayılırdı. sevimli ve sevilesiydin. sanırım bir de gülüşlerin hoşuma gidiyordu.

ben işlevsiz bir şekilde sana eşlik ediyordum bu ânâ şahitlik etmekte. duraksayan bedenin, içime "bitti mi acaba?" korkusunu düşürmüştü. yanıma yaklaştığında da sanırım bunun doğruluğunu içten içe anlamıştım.

gözlerim, alnında boncuk boncuk oluşmuş terlere takılmıştı. yorulmuştun değil mi? ferahlayan göğsüm ve ayıkan zihnim, durumu yavaştan algılamış sayılırdı. uğraşmayı seviyordun. konu ben olduğumda özellikle, uğraşmak bile değildi bu gözünde.

bad guys | taekookWhere stories live. Discover now