T-9

387 53 1
                                    

*aklıma ilk geleni yapıp avcumu açtığımda yaptığın makas işaretiyle moralim düşmüştü. kazanırsan eğer aramızdaki ilişkinin daha samimi olmasını istediğini söylemiştin ve bunu nasıl yapacağımı ben de bilmiyordum. ben böyleydim işte. olduğumdan daha uzak davranıyor sayılır mıydım sana? hayır. hayır, kesinlikle tamamen normal davranıyordum. seni düşman olarak görmüyordum da ama temkinli davrandığım doğruydu. bir de çok fazla rahatsız ediyordun beni. evet, evet. bu aramıza büyük bir uçurumdu.

yüzündeki gülümsemeyle elimi sıktığında başımı kaldırdım hafifçe. samimi bir şekilde benimle merhabalaşırken gözlerimi yüzünde gezdirdim. gülüşün gitgide büyürken yanağımı ısırıp nefesimi verdim. kazanmayı seviyordun anlaşılan.

elimi bırakıp da konumunu ve duruşunu değiştirirken seni bu kadar rahatlatan neydi merak ediyordum doğrusu. hayatını bu an için yaşamış gibi davranıyordun. sanki şu ana kadar çok gerginmişsin de şu andan sonra rahatlamışsın gibiydi ama ben sana bir şey yapmıyordum. ayrıca şu anın öncesinde de hiç gergin değildin. bir kat arttırmıştık seviyeni, harika.

başımı geriye alarak yatağın en kenarındaki kalın demirlerinden birine başımı yasladım sen konuşurken. benim hakkımda düşündüğünü itiraf ettiğinde içten içe ne düşündüğünü merak etmeye başlamıştım ki sen de benden gizlememiştin. gayet açık bir şekilde yine ilk konuştuğumuza benzer bir konuşmaya girdiğinde gözlerinle bedenimi işaret etmiştin. başımı yasladığım yerden kaldırmadan gözlerimle kendi bedenimi bilmiyormuşum gibi kontrol ettim.

kendime bakıyorken söylediklerini dinliyordum bir yandan da. abartıyordun. kesinlikle abartıyordun. sözlerin bittiğinde ben de bakışlarımı bedenimden çekmiş, tekrardan sana dönmüştüm. koltuğun yatağıma, elini yatak başlığıma uzatacağın kadar yakındı ki ben de başımı yatağın en ucuna yasladığımdan yüzlerimiz arasında pek bir mesafe yoktu. eh, anlaşmıştık ama değil mi? aramızdaki mesafeye son veriyorduk işte.*

teke tekte seni almıştım.

*bahsettiğinin dövüş benzeri bir şey olduğu açıktı elbette. konuyu saptırıyordum yalnızca.*

katil olduğuma inanmakta güçlük çekiyorsun ama neredeyse bu eller senin de canını alacaktı. *ufak bir duraksama.* isteseydi.

*gözlerimi havaya kaldırdığım ellerime çevirdim ve iç çekip başımı tekrar sana döndürdüm.*

bu binadaki en tehlikeli isim benim. diğerleri kimseyi boşuna öldürmüyor. bana baksana, kimi öldürdüğümün, neden öldürdüğümün farkında bile olmuyorum. farkında olmayı bırak o insanların yüzlerini bile hatırlamıyordum. kendi işlediğim cinayetlere haberlerden izleyen bir izleyici kadar uzağım.

*yatakta biraz daha uca kaydım. bu hareketim sana yaklaşmamı sağlamıştı. kısık bir seste fısıldayarak konuştum.*

yani... seni şu an öldürürüm belki?

*tamamen doğruldum ve bacaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak sana doğru yanaştım. baygın bakışlarım gitmiş yerine gözlerim parlıyordu. bütün dikkatin üzerimdeyken gözlerine baktım bir süre.*

bum!

*çatılan kaşlarına bakıp güldüm hafifçe. ardından ayağa kalkmış, ışığımı kapatarak tekrar yatağıma dönüp başımı yastığa koymuştum. her ne kadar az önce seninle dalga geçiyor olsam da olandan farklı bir şey söylememiştim. uyarımı yapmıştım yani ben. diğerleriyle beni bir tutmaman gerektiğini biliyordun artık. kendi kontrolüm kendimde bile değildi.*

bad guys | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin