T-10

371 46 6
                                    

*yeni planlar görüşülürken ve iki gün önceki hatamızın telafisi tartışılıyorken yalnızca çıkan sesleri dinliyordum. bugün hava epey bunaltıcıydı. dün bir an önce tam olarak iyileşip toparlanmam için izinliydim ve hâliyle bugün daha iyiydim. arada boğazıma takılan kuru öksürüklerimin dışında bir şeyim yoktu hatta.

hastalandığım zamanları düşünüyordum da... en az bir hafta elimi bile kıpırdatamayacak hâlde oluyor, sonrasında yavaş yavaş kendiliğimden iyileşiyordum. erken toparlanmamın sebebi bu kez açıkça belliydi elbette; sen.

o gece yanı başımda uyumuştun ve sabaha kadar iki-üç defa sen ateşimi kontrol ediyorken uyandığımı hatırlıyordum. ilgiliydin. ama aramızdaki mesafeyi de hissedebiliyordum elbette. kafanın karışıklığını en vurdumduymaz insan bile ilk bakışta fark edebilirdi. yine de üzerinde durmamayı tercih etmiştim.

eh, o gün yeni bir merhabayla güzel bir başlangıç yapmıştın. ben de sana kendimi hatırlatmıştım. tanışma sonlarında ağza yapışmış ve anlamsızlaşmış 'memnun oldum'lar o gün sende, üzerime düşününce aslında memnun olmayacağın bir tanışma olduğu netliğine kavuşmuştu belli ki. tüm kafa karışıklığını buna yoruyordum.

hastalığımla geçen iki günün ardından içimde civcivlerin zıplayacağı hâlde, etrafımdakiler hararetle tartışıyorken pencereden kararmış bulutları seyrediyordum. yağmur yağacaktı. yağmuru severdim ama güzel yağmayacaktı işte. boğucuydu hava.*

"felix, bir koşu video kayıtlarının olduğu flash belleği kap da gel. yol haritamızı çizerken bize lazım olacak."

ben getiririm.

*ayağa kalktım ve bakışlarımı pencereden çekip kapıya yöneldim. isteğime bir itiraz gelmemişti. biraz daha burada durursam boğulacaktım zaten ben de.

bilgisayarların bulunduğu odanın kapı koluna elimi koymuşken havlama sesiyle sağıma dönmüş, kucağıma atlayan beyaz süs köpeğiyle kapının kolunu bırakarak köpeğe doğru eğilip elimi tüylerinin arasına daldırmıştım.*

sen nereden çıktın?

*köpek, çömeldiğimden dizimin üstüne çıkarak pembe diliyle yanağımı ıslatmaya başladığında yüzümü geriye çektim. çok sürmemişti ki telaşla bana bakan jongin'le köpeği kucağımdan indirdim. hızlı adımlarla yanıma ulaşmış, köpeğini alarak kontrol etmişti. nefesimi verdim, aptal gibi davranıyordu bu adam. sanırım köpeğin sahibi de oydu.

sessizce doğrulmuşken köpeğe bir zararımın dokunmadığını anladığında rahatlamış, tüyleri arasına dudaklarını bastırmıştı.*

"birden kaçtı, anlayamadım. dışarı da gidebilirdi. teşekkür ederim taehyung, sana borçlandım."

*hafifçe gülümsemiş ve omzumu pat patlamıştı. bir süre boş boş yüzüne bakıp gözlerimi suratından çektim. yanımdan gittiğinde nihâyet görüntülere ulaşmak adına kapıyı biraz da dalgın bir şekilde açabilmiştim.

kafamı kaldırdığım anda gördüğüm görüntüyle dıştan hiçbir sıkıntım olmadığına emindim. muhtemelen her zamanki gibi duruyor, bakıyor, nefes alıyordum. oysa tuttuğum kapının kolunu bırakamamıştım bile.

bir elin doktorun yanağındayken gözlerin kapalı bir şekilde dudaklarını öpüyordun. kalbimin küt küt attığını hissedebiliyordum. iki saniye içinde yewon seni itse de artık çok geçti. görmüştüm. bana bakmış alnını ovmuştu. yakalanmaktan hoşlanmamıştı sanırım? sana göz ucuyla bile bakmak istemiyordum. sebebi yoktu. seni görmek istemiyordum yalnızca. bu kadar.*

"taehyung biz-"

birkaç görüntüye ihtiyacım var sadece. siz...

*gözlerimi gözlerine çevirip bir saniye sonra çekerek bilgisayara doğru ilerledim ve flash belleği laptoptan çekip parmak uçlarımdan içeriye kaydırarak avcuma aldım.*

...devam edebilirsiniz.

*gözlerimi avcumdaki bellekten çekip hızlı birkaç adımla odadan çıktım. kapıyı ardımdan kapattıktan sonra yerimde durdum. nefes almaya ihtiyacım vardı. elimi önce boğazıma götürüp yüzümü buruşturdum. elimi boynumdan aşağıya, midemin üzerine kadar kaydırdıktan sonra orada durmuş, avuç içimi sancıyla yanan karnıma doğru bastırmıştım. birkaç adım ötemden gelen jackson'ın sesiyle başımı kaldırdım.*

"e hadi, seni bekliyoruz hepimiz. almadın mı daha? ohoo, işimiz iş seninle.*

ne?

"iyi misin sen? görüntüleri diyorum, herkes seni bekliyor."

elimde.

"iyi hadi. yürü bakalım, hızlı hızlı hızlı."

hmhm, geliyorum.

*saçlarımı karıştırmış ve kolunu omzuma atmıştı. son kez kapıya baktım ve jackson'a ayak uydurdum.*

bad guys | taekookWhere stories live. Discover now