⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 15/2

31.6K 1.6K 122
                                    

-15/2-

❝Lâl

O sorudan hemen sonra uzun süren bir sessizlik geçip gitti aramızdan. Nedendir bilmem, merak etmesine rağmen tekrar etmedi aynı soruyu. Bakışları kısa bir an beklenti içinde gözlerime baksa da sonra hiçbir şey olmamış gibi arkasına yaslanıp kahvesini içmeye devam etti. Sanki o soruyu hiç sormamış gibi davranması beni daha da tedirgin etmişti, yanımda her an patlamaya hazır bir bomba varmış hissiyatı veriyordu. Hani havlayan köpek ısırmaz gibi amiyane bir tabir vardır ya, o misal. Belki üzerimde baskı kurup tekrar tekrar sorsaydı, bağırıp çağırsaydı veya olay çıkarsaydı bu kadar tedirgin olmazdım, umursamamayı tercih ederdim ama bu kez öyle olmuyordu işte. Aslında bir parçası olduğu hayatı hakkında bir sürü bilgi verdikten sonra sadece bir sorusunun cevabını benden istemeye hakkı vardı fakat o hakkı kullanacak gibi görünmüyordu. Bense artık gizlenecek pek de bir şey kalmadığını düşünüyordum. Batur kimdi ki? Geçmişten gelen bir hayalet. Bir zamanlar sevdiğim ama âşık olmadığım, o ölmeden kısa bir süre önce de hayatımdan çıkardığım biri. Bunu açıklamak ne kadar zor olabilirdi ki?

Masada birleştirdiğim ellerimi sabit ve rahat bıraktıktan sonra gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım ve tekrar ona döndüm. "Eski sevgilim." Bakışları beni merakla süzdükten sonra ağır aksak başını salladı sanki anlıyorum der gibi. Yanıtımın ardından kısa bir süre geçtikten sonra "Kalkalım mı artık?" diyerek yavaştan ayaklandım. Masaya bıraktığı hesapla birlikte bonkör bir bahşişten sonra tek kelime etmeden beni takip etti. Sessizce arabaya bindik ve otele doğru yol almaya başladık. Uzun bir süre hiç konuşmadan sadece yola baktık. O önüne bakarken ben yanımdaki camdan dışarı, manzarayı seyrediyordum. Sanki konuşmadan birbirimize sessizlik yemini etmiş gibiydik ama ben onun aklındaki düşünceleri tahmin edebiliyordum. Mesela Batur'la hâlâ görüşüp görüşmediğimi merak ediyor olmalıydı. Ya da onu hâlâ sevip sevmediğimi. Aklım hâlâ onda mıydı? Ben sadece onunla gönül mü eğlendiriyordum, oyalanıyor muydum? Bunların hepsini düşündüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

Valentino ise sabırla yola bakıyor ve merak ettiği hiçbir şeyi sormuyordu. Olgun ve anlayışlı bir tavır sergilemesi hoştu ama bu sessizlik her geçen dakika yanlış anlaşılmalara sebebiyet vereceği için beni korkutuyordu.

Benim bile anlamadığım bir anda aniden "O öldü." deyiverdim. Öylece. Birdenbire. Neden bunu söylediğime dair en ufak bir fikrim yoktu. Gözlerim kucağımda oynadığım ellerimdeydi. "Yani Batur. Öldü."

"Anlıyorum." Yavaş yavaş çözülmeye başladığımı anlamış ve rahatlamış görünüyordu. "Nasıl oldu?"

"Bir trafik kazası." Kendimi kandırmaya daha fazla devam etmek istemedim. Ona söyleyerek kendime itiraf etmem gereken gerçeği dillendirdim. "Aslında intihar demek daha doğru olur."

"Nasıl yani?"

"Kazayı bilerek yaptı. Ve..."

"Ve?"

"Ve ben de o arabadaydım."

Valentino'nun yaptığı ani bir frenle sarsılarak durduk. Gözleri öfkeden alev almış bana bakıyordu. "Ne demek bu?"

"İkimizi de öldürmek istedi. Ve neredeyse başarıyordu."

Öfkeli bakışları sabır dileyerek etrafı tararken sağ elini saçlarının arasından geçirdi. Kendine, içindeki saf öfkeye hâkim olmaya çalıştığını anlayacak kadar tanımıştım onu. "Böyle bir şeyi nasıl yapar? Biri sevdiği insanı nasıl ölüme götürür anlamıyorum!"

"Son çaresinin bu olduğunu düşünüyordu. Çünkü o kazadan kısa bir süre önce onu terk etmiştim."

Burnundan soluyan bir ifadeyle onaylar gibi başını salladı. "İsabetli bir karar olmuş!"

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin