⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 31/1

13.8K 865 75
                                    

-31/1-

❝Lâl❞

Bir canavarın inine girmenin en tehlikeli yanı nedir bilir misiniz? Karşı karşıya olduğunuz canavarın ne zaman nasıl bir hamlede bulunacağını asla tam olarak bilemiyor oluşunuzdur. Vural Sezer de o canavarlardan biriydi hatta en büyük canavarların ağa babasıydı da diyebilirdik. Pasif agresif tavırlarının altında esasen en ufak bir kışkırtmaya karşılık çirkinleşecek, şiddete başvuracak biriydi. Ona göre ne isterse onu elde edebilirdi ve elde etmek istediği her şey maddeseldi. Bir objeydim ben onun için. Onundum. Ve onun olanı başka biri almaya kalkıştıysa bedelini ödemeliydi. Ne büyük yanılgıların esiri olduğunu henüz bilmiyordu elbette. Ben ne bir objeydim, ne de onundum. O hatırladığı küçük korkak kız çocuğu değildim. Çok değişmiştim. Bunu o da görecekti, er ya da geç.

Yaklaşık 1 saattir bu izbe yerde ellerim ve ayaklarım bağlı ve yalnızdım. Mecburen öylece ayakta durmaktan her yerim tutulmuştu. Başımı sağ omzuma yaslayıp dinlenmeye çalıştığımda kapının gıcırtılar eşliğinde açıldığını duyunca bakışlarımı hemen kapıdan giren Vural'a çevirdim. Ne yapacağını korkuyla karışık merakla bekliyordum. Bana sadece gözdağı verdiğini düşünmüyordum, genelde boş bir insan olmasına karşın söylediği şeylerin arkasının pek de boş olmadığını görmüştüm zamanla. O gerçekten tehlikeli biriydi.

Elinde içindekileri göstermeyen siyah mat bir poşet vardı. Alaycı bakışlar eşliğinde kaşlarını kaldırdı. "Görüyorum ki sevgilin hâlâ gelmemiş? Nerede kaldı acaba? Onun için endişelenmeye başladım."

"Benden sana bir tavsiye, onun yerine kendin için endişelenmeye başlasan iyi edersin."

Sahte bir korkuyla "Ne kadar korktuğumu tahmin bile edemezsin!" derken bakışlarında sinsi bir gülüş vardı. "Sen benim için endişelenme yavrum, ben her halükârda başımın çaresine bakarım."

Tıksırırcasına yanıt verdim. "Güldürme beni Vural, babanın saygınlığı ve bağlantıları olmasa sen bir hiçsin."

İddialı bir bakışla "Öyle olmadığımı çok iyi biliyorsun." yanıtını verdi adam. "Her şeyden önce ben başarılı bir kimyagerim."

Midem bulanmışcasına yüzümü ekşittim. Her şeyden önce iğrenç biriydi. Vukuatlarıysa say say bitmezdi. Bakışlarım elindeki poşete tekrar kaydığında gayri ihtiyari sordum. "Onlar ne?"

Dikkatimin çekildiği poşeti havaya kaldırarak coşkuyla "İlaç vakti!" dedi bana yaklaşırken. Poşetten üstünde hiçbir etiket olmayan bir şişe çıkardıktan sonra avcuna bir kapsül alıverdi. "Burada güçsüz düştün, vitamine ihtiyacın var."

Elindeki kapsülü bana uzattığında başımı aksi yöne çevirdim. Bana ne vermeye çalıştığına dair en ufak bir fikrim yoktu. Uyuşturucu, sakinleştirici, neydi bilmiyorum. Emin olduğum tek şey ölümcül etkisi olan zehirli bir şey olmadığıydı. Sonuçta kimse nikâhta kendisini terk eden ve evlenmeyi kafasına koyduğu kadını durduk yere kaçırıp öldürmezdi. En azından Vural gibi bana hastalık derecesinde takıntılı biri böyle aptalca ve amaçsız bir şeyi yapacak değildi. Ama bana başka şekilde zarar vermeye çalıştığını düşündüğüm için verdiği ilaçları içmeyi reddettim.

"Hadi, iç şunu."

"Ne olduğunu bilmediğim hiçbir şeyi içmem. Hele senin elinden hiçbir şey içmem."

Diğer elindeki pet şişenin kapağını açtığında "Sana içer misin diye sormadım." dedikten sonra ani bir hamleyle ilacı zorla ağzımın içine soktu.

Hazırlıksız yakalandığım için su yardımıyla boğazımdan içeri kayan ilaç cumburlop mideme doğru yola çıktı. Suyun ve ilacın doğaçlama bir şekilde boğazımdan geçişiyle genzime kaçan su damlalarıyla öksürmeye başladım. Kendimi bir deney faresi gibi tedirgin hissediyordum. Ne içtiğimi bilmediğim için bu korku giderek artıyordu. "Ne içirdin bana?" Nefes nefeseydim. Soru dolu bakışlarım karşımda kontrolü elinde tuttuğu için keyfi yerinde olan adamda asılı kalmıştı. O ise bana yanıt verme gereği bile duymuyordu. "Ne verdin bana diyorum?"

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღDonde viven las historias. Descúbrelo ahora