⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 30

14.9K 894 61
                                    

-30-

7 YIL ÖNCE

❝Lâl❞

Yanımda Sevgi ve Batur'la mekândan içeri girdiğim anda tüm arkadaşlarım bir ağızdan "İyi ki doğdun Azize!" demeye başlamışlardı. İyi ki doğup doğmadığı hâlâ bir tartışma konusu olan Azize'ye değil de kendime üzülmeye tercih ettim. Yalnızca onun hayatı değil, benim hayatım da mahvolmuştu çünkü.

Anlaşılan arkadaşlarım da sürpriz doğum günü partisi düzenlemişlerdi. Her yıl etrafımdaki herkese sahte tebessümler dağıtmak ve bu mutluluğu paylaşmaya çalışmak o kadar zor ve rahatsız ediciydi ki. Sahte bir mutluluktu bu. Neyi paylaşacağımı bile bilmeden geziniyordum ortada. Hareketli müzikler eşliğinde dans ediyordu herkes. Bense sadece ayaklarımla ritim tutuyordum.

Az sonra içeri Vural'ın girmesiyle Batur heyecanla yanımdan ayrıldı. "Vural abi, hoş geldin!" Batur'un ona karşı saygısı, yakınlığı midemi bulandırıyordu. Bir yanım her şeyi anlatamadığım için kendime kızsa da diğer yanım en güvenli yolun bu olduğunu söylüyordu.

Birkaç dakika sonra arkadaş grubuna karışan Sevgi geldi yanıma. "Vural geldi, baksana. Yine ne şık görünüyor." Sevgi'nin ona yiyecek gibi bakması içimde tuhaf bir iğrenme hissi uyandırmıştı. Birini yalnızca dış görünümüyle puanlamak ne büyük yanılgıydı. Yakışıklıysa veya güzelse dünyanın en iyi insanıydı. Şık ve bakımlıysa, bir de ağzı iyi laf yapıyorsa rafine zevkleri olan bulunmaz biriydi. Sevgi'nin Vural'ı yakışıklı ve ulaşılmaz sanmasının tek sebebi de buydu. "Abi adam çok yakışıklı, yı-kı-lı-yor!" Nitekim çok geçmeden kendisinin de ağzından bunu duyabilmiştim. O kadar yüzeysel ve basitti ki. Etrafımdaki diğer herkes gibi.

Az sonra Batur koluna girdiği Vural'la birlikte geldiğinde onu takdim etmekten onur duyuyordu. "Hey millet, Azize'nin doğum günü şerefine Vural abi de aramızda!" Onu bu organizasyona Batur'un çağırdığını anlamak güç olmamıştı.

Vural ise bana dönüp iddialı bakışlarla "Nasılsın Azize?" diye hâl hatır sordu.

Başımı belli belirsiz sallarken iyiyim der gibi geçiştirici bir ifadeyle karşılık verdim. Ağzımdan mecbur kalmadıkça ona cevaben bile olsa bir kelime çıkmasını istemiyordum.

Batur Vural'ın omzuna hafifçe vurdu ve "Ben sana bir içki getireyim Vural abi." diyerek aramızdan ayrıldı. Batur ona her Vural abi dediğinde içim ürperiyordu. Mideme kramplar giriyor, içim düğüm düğüm oluyordu. Güya benim doğum günüm olan bu günde benim dışımda herkes eğleniyordu anlaşılan.

Bana kaşlarını çatarak dönen Sevgi "Neyin var senin?" diye sordu merakla. Elindeki tekila shot bardağını kafasına diktikten sonra "Bu gece eğlenmesi gereken kişi sensin!" diye bağırdı coşkuyla.

"Beni düşündüğün için teşekkür ederim ama ben iyiyim." Yüzündeki inanmayan ifadeyi umursamadan yanından ayrıldım.

Bu samimiyetsiz ortamdan iyiden iyiye bıkmıştım. Bana ait olmayan bir günü kutlamak... Tam olarak şizofrence bir şeydi. Ve ne yazık ki annem yüzünden bu manyakça şey tüm arkadaşlarıma da bulaşmıştı. Baksanıza, gece kulübünde sürpriz doğum günü partisi düzenlemişler. Batur da dâhil kimsenin beni anlamadığı anlardan birindeydim. Anlatamadığım çok fazla şey vardı ve hepsi bir olmuş beni yıkmaya yeminliydi. Kendimi tuvalete nasıl attığımı bilmiyordum. Ellerimi ve yüzümü yıkadım. Islak ve serinlemiş ellerimi boynumda gezdirirken içeri Vural'ın girmesiyle irkildim, aniden arkama döndüm. "Senin ne işin var burada? Çabuk çık dışarı!" İnsanların içinde ona hiçbir şey olmamış gibi sakin davranmam gerekiyordu. Çünkü kimse aramızda geçenleri bilmiyordu. Bilemezlerdi, nereden bilsinler? Onların bildiği tek şey iki çocukluk arkadaşı. Ve Azize'ye abilik eden Vural. Batur'un da bundan ötesini bildiği yoktu. Batur'un gözünde Vural hem benim hem de onun abisi sayılırdı. Yılların ardına gizlenmiş iğrenç gerçekleri kim bilebilirdi? Bu kadarı kimin aklına gelirdi? Bu çok derine gömülmüş bir sırdı. "Burası kadınlar tuvaleti, çabuk çık buradan."

Her zamanki sakin ve umursamaz tavrıyla bana doğru ilerledi. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Ne saçmalıyorsun sen yine?"

"Batur denen o süt çocuğunu yanında neden gezdiriyorsun hâlâ?"

"Vural, defol şuradan! Ayrıca da bu seni hiç ilgilendirmez." Dönüp sakince ellerimi yıkamaya devam ettiğimde arkamdan bana doğru ilerleyen adamın aynada gözlerime bakışından iğrendim. Onun yüzü, bakışı, yürüyüşü, varlığı, ona dair her şey midemi bulandırıyordu.

Beni saçımdan tutup kendine çektiğinde ise yüzündeki ifadenin ürkütücülüğü tehditkârdı. "O veletten bir an önce kurtulmazsan sonu pek iyi olmayacak, haberin olsun. Zaten Vural abi, Vural abi diye ayağımın altında dolanıyor."

Zavallı Batur. Vural'ı bir abi, kendisi için bir mentor gibi görüyordu. Onu örnek alıyordu. Çünkü Vural etrafındakilere öyle bir imaj çizmişti ki Batur gibi etrafındaki erkekler onun gibi olmak istiyor, kadınlar ise onunla veya onun gibilerle birlikte olmak istiyordu. Bunun bir bağlamda suçlusu da bendim aslında. Gerçekleri ona anlatsaydım, anlatabilseydim Vural'ın yakınına bile yaklaşmazdı. "Batur'u seviyorum. Ayrılmaya da niyetim yok, buna alışsan iyi olur. Benden uzak dur. Ve tabii Batur'dan da."

"Komik olma, uzak durmayacağımı çok iyi biliyorsun. Sen benimsin, Azize. Bunu asla unutma."

"Ben kimsenin değilim, anladın mı? Ben bir mal değilim, beni sahiplenemezsin sen! Siktir git şimdi!"

"Şşşt... Yavaş ol bakalım küçük hanım." Saçımı tuttuğu eli gerildikçe canım yanıyordu. Merakla gözlerini kıstı. "Yatıyor musun onunla?"

"Bu seni hiç alakadar etmez."

"Elbette ilgilendirir, sen benim karım olacaksın."

"Öyle bir şey asla olmayacak, Vural. Bunu ne kadar çabuk kabullenirsen senin için o kadar iyi olur." Saçlarımı ellerinden kurtarıp lavaboya doğru döndüm. Aynada onun şeytani suretiyle karşılaştığımda bir kez daha tüylerim ürperdi. Elleri kalçalarıma gittiğinde sağ ayağımı çifte atarcasına arkama doğru savurdum. "O bir kere olur. Bir daha bana dokunmaya kalkarsan, senin derini yüzer çanta yaparım." Başıma gelenlerden sonra kendime bir söz vermiştim. Bir daha o geceyi yaşamayacaktım. Gerekirse onu öldürebilirdim ama yine de bana dokunmasına izin vermezdim. Artık büyümüştüm. Kendimi daha güçlü olduğuma inandırmıştım. Karşı koyabilirdim. Bu kez her şey daha farklıydı.

İki büklüm acı içinde kıvranırken bile mazoşist bir biçimde gülmeye başlayan adamın iğrençliğine inanamıyordum. "Çok değişik fantezilerin var doğrusu. Hoşuma gitti."

"Siktir git, orospu çocuğu!" Tuvaletten çıkarken tehditleri kulaklarımda çınlıyordu. Batur'un canını yakabileceği ihtimali içime korku salsa da sakin kalmaya çalıştım. Beni korkutup sindirmesine izin vermemeliydim. Yoksa her zaman bana bunu yapacaktı. Korkuyla kurulu imparatorluğunda beni kölesi hâline getirecekti.

Ne yapıp edip ondan bir şekilde kurtulmam gerekiyordu.

...

*

YAZAR NOTU: Kısa bir geçmişe yolculuk bölümünden herkese merhabalar! Herkes nasıl bakalım? Ben iyiyim, sizlere bölüm yazmakla meşguldüm. Nasıl buldunuz kısa bölümümüzü bakalım? ✨
Bu bölümü gizemyeniklerr  heavensblooms  ve rabiaolgun1  okurlarıma ithaf ediyorum, bol yorum ve destekleriyle hep yanımda oldukları için teşekkür ederim, sizler de ithaf isterseniz hikâyeye kısa kısa da olsa yorumlar yapmanız yeterli. ❤️🥰 Buraya yeni bölüm tahminlerinizi, buraya istek sahnelerinizi yazabilirsiniz. Bu arada isteyenlere buraya bir hikâye önerisi bırakıyorum; Kanlı Zambaklar. Eğer okumayanlar varsa profilimden bu hikâyeme de ulaşabilir. ❤️ Sizleri aşırı aşırısı sevdiğimi biliyorsunuz, see youuu! 😘

•••

SOSYAL MEDYA
Wattpad: -BuzlarKralicesi
Instagram: buzlarkralicesioffical
YouTube: Gülay Sena Dündar

HİKÂYENİN INSTAGRAM HESAPLARI
@halikarnastabirgece
@lalalsancakofficial
@valentinoriccardoofficial
@lalentinofanclub

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now