⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 35/3

11.6K 800 69
                                    

-35/3-

❝Lâl❞

Evdeki her kıpırtı, Valent bana dönmüş gibi heyecanlandırıyordu. Hop oturup hop kalkıyordum. Bir sesle kapıya koşuyordum. Ama Valentino gelmiyordu. Aklım dağılsın diye gardrobumu boşaltıp tekrar düzenledim, köpeğimi gezdirdim, onunla oynadım hatta ona isim bile buldum. Düşündüğüm isimlerden ona en yakıştırdığım isim Alex'di. Ona Alex adını vermiştim. Acaba Valent ona verdiğim ismi beğenecek miydi? Gelebilirse beğenirdi belki.

Nereye gittiğini bile bilmiyordum. Bildiğim tek şey tehlikeli bir yere gittiğiydi. Gidişi bana korkunç bir tehlike içinde olduğunu hissettirmişti. Dönebilecek miydi? Onu bile bilmiyordum.

Zil sesinden birkaç dakika sonra salona Pietro girdi. Onu gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. Sıkıntıdan koltukta oturmuş dergileri kurcalarken aklım Valentino'daydı ve saatlerdir nereye kaybolduğunu bilmiyordum. Arıyordum, açmıyordu. Gecikmeyeceğim demeseydi bu kadar merak etmezdim. Sonuçta önemli işleri olabilirdi, bu normaldi ama benim bildiğim adam hiç yoktan bir arayıp haber verirdi. Saçmalama Lâl, gecikmeyeceğim falan demedi. Kıçından element uyduruyorsun şuan. Hatta gecikebileceğini bile söylemişti ama ben her zamanki gibi hatırlamak istediğim gibi hatırlıyordum her şeyi. Ama en azından bir arayabilirdi, ben de böylece merakta kalmazdım. Neyse ki Pietro'yu görünce onunla birlikte geldiğini düşünüp rahatladım. "Hah, Pietro hoş geldin. Nerede kaldınız Allah aşkına? Ya insan en azından bir arar."

Pietro ise sakin kalmaya çalıştığı hâlde gergin olduğunu gizleyemiyordu. Bir şeyler söylemekten çekinir gibiydi. "Lâl."

Gözüm, arkasında gelen iki adamı dışında Valentino'yu aradı. Ama yoktu. "Nerede Valentino, yukarı mı çıktı hemen?" İki adım attıktan sonra adama döndüm. "Nerede?" diye tekrarladım cevaplanmayan sorumu.

"Lâl, tamam anlatacağım. Önce gel otur şöyle bir."

Bir terslik olduğunu anlamayacak kadar salak değildim, anlamıştım. Ancak daha bir şey duymadan anlamsızca kalbim pır pır uçuyor gibiydi. Sağ elim kalbimin üzerine gitti istemsizce. "Ne?"

"Bir şey söyleyeceğim sana ama sakin ol, olur mu?"

"Pietro, ne oldu?" Israrla duymak istiyordum. Onun söylediklerini kulağım duymuyor gibiydi. Ne oturabilirdim ne de sakin kalabilirdim. Hemen bana bir şeyler söylemeliydi. Mümkünse içimi rahatlatan şeyler. "Valentino'ya bir şey mi oldu?"

Ensesini kaşırken bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyor gibiydi. Yüzünde panikten eser yoktu ama ters bir şeyler olduğu kesindi. "Lâl, bak sakin ol. Zaten endişelenmeni gerektirecek bir şey yok. Önemli bir şey değil."

"Yaralandı mı?" Hiç inandırıcı durmuyordu. Önemli değilse neden bana anlatırken çekiniyordu? Benden bir şeyler saklıyordu. Kötü şeyler. Daha ciddi bir şeyler olmuştu ama bana söylemiyordu. Başım dönüyordu, midem bulanıyordu. Yer ayaklarımdan kayacak gibi oluyor ama kaymıyordu. Bulduğum ilk duvara tutundum, ayakta kalamıyordum sanki. İlk düşündüğüm şey onu kaybetme korkusuydu. Onun sıcaklığından, teninden, kalbindeki aşkından mahrum kalma korkusu. Onu kaybedersem ne yapardım? Tüm kötü düşünceler aklıma doluştu ve uğultular beni delirtecek kadar arttı.

Hâlimi gören Pietro boşta kalan kolumdan destek verip düşmeden ayağa kaldırdı beni. "Lâl, iyi misin? Gel, gel otur şöyle."

"Nerede? Beni hemen ona götür. Hemen!"

"Tanrım." Sabır diler gibi söyleniyordu. "Biraz sakin olmayı beceremez misin?"

Kalbim hızla atıyordu. Korkuyla titriyor gibiydim. "Çok mu kötü?" Gözlerine baktığımda tuhaf emareler vardı. Endişe yoktu ama daha tekinsiz, daha değişik bir ifade. Ne olmuştu? Ve bu beni daha da korkutuyordu. İçimdeki ses bana kötü şeylerin olduğunu söylüyordu ve Pietro nedense beni oyalıyor gibiydi. "Pietro," Tane tane tekrar ettim. "Beni, ona, götür."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now