⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 44/2

10.1K 734 92
                                    

-44/2-

Bugünlük skandal kotamı doldurmuş olmalıydım. Başkan ve bitmek tükenmek bilmeyen sırları. Ne konuştuklarını bilmiyordum ama o akşamdan itibaren Uras bu evde kalmaya başlamıştı. Aralarında nasıl bir ilişki vardı, başkan nasıl burada kalmasına izin vermişti ya da Uras'ın da başkan hakkında bildiği sırlar mı vardı bilemiyordum. Hikâyenin bana bağlı olan tarafı yeterince karmaşıkken bir de Uras kısmını merak etmiyordum. Uras'ın geldiği gece yatmadan önce numaramı gizleyerek Valentino'yu aradım ancak telefonu çalsa da açan olmadı. Kafamda endişe ve soru işaretleriyle dolu uyumaya çalıştım.

Ertesi gün bahçede tek başıma kahvaltı ettikten sonra mutfaktan aldığım bir bardak sütle yukarı çıktım. Odama geçtiğimde biraz sessizlik bana iyi gelecekti. Ama sessizlik ve sakinlik beni bulur muydu? Bulacağını düşünmem bile hataydı. On beş dakika sonra sütümden bir yudum daha alırken zil çaldığında Perhide'm aşağıdan bana sesleniyordu. Merdivenlerden indiğimde ise kapının önünde karton kâğıda sarılı kocaman bir şey duruyordu. "Perhide'm, bu ne?"

"Bilmiyorum kızım, kapıyı bir açtım karşımda bu. Üstünde de senin adın yazıyor."

Merakla kapının önüne çıkıp etrafa baktım. Kimse görünmüyordu. Paketi içeri alırken bahçe kapısından içeri giren Uras da büyük pakete dikmişti gözünü. "Evin favori çocuğu olduğunu tahmin ediyordum ama bu kadar hayranın olduğunu bilmiyordum."

Perhide'm mutfağa döndüğünde elimdeki büyük paketle kalakalmıştım. Uras duvara yaslanmış seyirlik bir şey varmış gibi paketi açmamı bekliyordu ama bunu düşünemeyecek kadar merak içindeydim. Karton kâğıtları yavaşça yırtarken büyük bir çerçeve karşıladı ilk etapta beni. Kırık bir çerçeve. Paketi tamamen açtığımda kendi resmimle karşı karşıyaydım. Valent'in beni çizdiği yarım kalmış resim. Çerçevesi kırık, kendi yırtık, paramparça olmuş o tablo. Bizim gibi paramparça.

"Seni çizmeyi çok isterim, Lâl. Gerçek seni. Tüm hatlarınla. Ve çırılçıplak."

Valent'in sesi kulağımda yankılanırken kırık tabloya baktıkça bana hak etmeden kazandığım ve kazandıkça hak etmediğim, sonra da kaybettiğim her şey aklıma doluşuyordu. Valent'in aşkı, sevgisi, bana verdiği değer. Tek bir hatamla yerle bir olmuş ilişkimiz, aşkımız. Bana gönderdiği bu tablo, bir işaretti. Ne kadar yara aldığını, beni hayatından çıkarmaya karar verdiğini gösteriyordu. Oysa gerek yoktu buna. Bana ne kadar kızgın olduğunu, benden ne kadar nefret ettiğini, ne denli kırgın olduğunu kalbimin en derininde hissedebiliyordum. Bana bunu yapmasına, daha fazla acı çektirmesine gerek yoktu ki. Ben kendi kendime çektiriyordum zaten bu acıyı. Kendi cezamı kendim kesmiştim anlayacağınız. Onu bile bile kaybederek, göz göre göre onu kendimden uzaklaştırarak gerekli cezayı çektirmiştim kendime.

Uras'ın "Ooo... Biri tarafından resmi çizilecek kadar sevilmek, çok havalı. Ama sanırım yarım kalmış ya da mutsuz bitmiş bir aşk bu." sözlerini bölük pörçük duyarken merdivenlere yönelip yukarı çıktım. Onu tamamen kaybetmiştim. Hak etmediğim mutluluğu elimin tersiyle itip kendimi sonsuz bir mutsuzluğa sürüklemiştim.

Odaya gelmemin ardından beş dakika geçmeden içeri Uras girdi. Kaşlarımı çatarak "Babanın oğlu olduğu ne kadar da belli.Kapı çalma gibi bir adetin yok galiba." dedim kinayeli bir tonla.

"Ellerim boş olsa çalardım da kusura bakma havalı kız." Kollarında parçalanmış tablomla içeri girdi. "Burada sana ait bir şey var." Tabloya ilişen gözlerim dolmaya başladığında Uras'ın sözünü duyduğum hâlde karşılık vermedim. "Başkan gelip salondaki bu dağınıklığı görmeden sana ait olanı odana getireyim dedim. İyilik yaramıyor resmen." Gözlerimin dolduğunu fark eden adam pot kırmış gibi kaşlarını kaldırdı. "Yine başkanın bozduğu kırık bir aşk hikâyesinin ortasına düştüm desene. En büyük aşkların katili."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღDove le storie prendono vita. Scoprilo ora