⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 22/1

29.3K 1.3K 242
                                    

-22/1-

❝Valentino❞

Çok şey görmüş, yaşamıştım. En tepeye çıkmak için türlü bedeller ödemiştim. Kimsenin tahmin edemeyeceği bedeller. Hayatta kalmak için birçok kez ölümden dönmüştüm. Artık hiçbir şey beni şaşırtmaz, diyordum. Ne büyük yanılgı. Yaşamın özü yanılgılardan ibaretti. Hayat benim için hiçbir zaman kolay olmamıştı ama bu kadarını ben bile hayal edememiştim. Beni asıl şaşırtan şey ise yaşananlara rağmen güçlü kalmayı başaran bir kadına âşık olmamdı. Başını göğsüme yaslayan kadının saçlarını okşarken derin bir nefes aldım. "Hepsi geçti. Artık yanında ben varım." Bir an onunla evlendi sanmıştım, telaş ve öfke beni deliye çevirmek üzereydi. Oysa olayın iç yüzü çok farklıydı. "Peki... Geberdi mi o piç kurusu?"

"Bir süre önce öldüğünü sanıyordum. Medyada onunla ilgili hiçbir haber göremeyince ölmediği ihtimalini geçirdim aklımdan. Sürekli ölüp ölmediğini düşünüp duruyor, sürüncemede kalıyordum. Ta ki beni arayana kadar... Yaşadığını öğrendiğimde ise ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Ölmesini mi yoksa yaşamasını mı tercih ederdim hiçbir fikrim yok. Hangisini daha çok istediğimi bilmiyorum Valentino, sence ben cani biri miyim? Birinin ölmesini isteyerek yanlış mı düşündüm?"

"Hayır, bebeğim." Dudaklarımı saçlarına bastırdım usulca. Hâlâ bu kadar masumca ve iyi niyetli düşünmesi içimi düğümlemişti sanki. "Öyle haklısın ki kimsenin seni yargılamaya hakkı yok. Kim olsa böyle hissederdi." İçimde kabaran öfke bulutlarını yok saymaya çalışarak sıktığım dişlerimi serbest bıraktım. "Ne dedi sana? Ne söyledi?" Onu öldürmeliydim. Gördüğüm ilk yerde canını almalıydım.

"Aba altından sopa gösterdi." Ne söylediğini anlamadan baktığımı görünce açıkladı. "Tehditler savurdu yani."

"Onu öldüreceğim."

"Valentino, saçmalama."

"Tanrım, kim saçmalıyor söyler misin? Buna seyirci kalacağımı mı sanıyorsun ha?"

"Ne olur Valentino, çok yorgunum. Gerçekten hâlim yok. Bunu tartışmayalım."

Yüzünden çok yorgun olduğunu görebiliyordum. "Haklısın. Dinlenmen gerek." Daha düne kadar koma hâlinde olduğunu düşünürsek artık dinlenmesi gerektiği ortadaydı. "Hadi, otele dönelim artık. Bugün iyice dinlen. Yarın Napoli'ye dönüyoruz."

Başını göğsüme yaslamış huzurla nefes alıp verirken mırıldandı. "Valentino..." Bu ses tonunun altından bir şeyler çıkacağı belliydi.

"Güzelim."

"Oraya gitmeliyim." Ne söylediğini anlamaya çalışıyordum. Nereye gitmek istediğini. Ne yapmak istediğini. Ve bunun gibi birçok şeyi. "Abime son görevimi yerine getirmeliyim."

Bu durum benim çok onayladığım bir şey değildi. Ancak korkup kaçılacak bir durum olduğundan dolayı değil, Lâl'in geçmişe dönüp daha da yara almasını istemiyordum. "Lâl..." Geçmişi geride bırakıp Halikarnas'a gitmişti. Şimdiyse geçmişle zamansızca yüzleşmesini istemiyordum. Henüz hazır değildi. Hâlâ kendini suçluyordu.

"Biliyorum, gitmemeliyim. Ama bu son şansım olabilir Valent, anlıyor musun? Onu son kez görme şansını kaçırabilirim. Onunla vedalaşmalıyım."

Abisini son kez görmek onun en doğal hakkıydı. Bu hakkı ondan alamazdım. Onaylamak zorunda kaldım. "Tamam, cenaze törenine gideceğiz. Seni bir an olsun yalnız bırakmayacağım." İsteksiz de olsam onu götürecektim ama bir saniye bile yanından ayrılmayacaktım. Hatta o orospu çocuğuyla karşılaştığım yerde başına hediye ettiğim tek kurşunla onu hayatımızdan uğurlayacaktım.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now