⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 25/2

25K 1.2K 253
                                    

-25/2-

❝Lâl❞

Mutfakta kahvaltı hazırlarken merdivenlerden aşağı inen adamın ayak seslerini duyabiliyordum. Çok kısa bir süre sonra "Lâl!" diye seslendiğinde mutfaktan başımı çıkarıp ona döndüm. "Buradayım!"

Hafif tebessüm eden adam "Ne yapıyorsun orada?" diye sordu. Yine jilet gibi takım elbiseleri çekmiş üstüne, göz banyosu yapmamı sağlıyordu. Siyah takım elbisesini öyle iyi taşıyordu ki hayran kaldığımı gizleyemeyecektim. Belki de bu sabah her şey gözüme güzel görünüyordu, bilmiyordum.

"Kahvaltı hazırlıyorum."

"Ne gerek vardı buna, yardımcılar hallederdi."

"Yo, bu senin bildiğin kahvaltılardan değil. Halis muhlis Türk kahvaltısı bu." Yaptığım kahvaltılıkları masaya taşırken keyifle tavadaki menemeni koklayan adamın yüzündeki memnuniyet hoşuma gitmişti. "Hadi otur da başla, soğutma kahvaltıyı."

"Sen oturmayacak mısın?"

"Tavşan kanı çaylarımızı da doldurayım, elbette oturacağım." Çayları doldurduğumda ben de oturdum.

Kaşlarını çatmış, kullandığım mecazi terimi çözmeye çalışıyordu. "Tavşan kanı?" Bir an gerçekten tavşan kanından yapıldığını düşünmediyse ben de hiçbir şey bilmiyordum.

"İyi demlenmiş, tam kıvamında çay demek için kullanıyoruz."

Menemeni koyduğumda masada eksik bir şey görünmüyordu. Aydınlık bir yüz ifadesiyle sofrayı inceledi adam. "Bunları bana mı yaptın?"

"E manav Şükrü amcaya yapacak hâlim yok ya herhâlde, zaten İtalya'nın orta yerinde bir manav Şükrü amca olduğunu da sanmıyorum." İstemsizce yüzümü ekşittim. "Luigi'ye de yapmayacağıma göre, sana yaptım tabii."

Güldü adam. Tek kaşını kaldırarak "İlginç bir espri anlayışın var ve bunu seviyorum." dedi ve dürüstçe ekledi. "Senin yemek yapmayı bildiğini hiç düşünmemiştim." Şaşkınlığını gizlemiyordu.

Sağ elimi belime koydum böbürlenerek. "Ne sandınız Valentino Bey, bir orduyu doyururum evvel Allah." İmalı bakışlarla ekledim. "Daha neler biliyorum, tahmin bile edemezsin."

Çapkın bakışlar yollayarak davetkâr bir ses tonuyla beni kışkırtmaktan çekinmedi. "Birtakım yeteneklerinden haberdarım, evet." Dün geceyi kast ediyor olmalıydı. Ve diğer geceleri. "Zaten seninle her günüm sürprizlerle dolu." Masadaki her şeyi sanki bir uzay mekiğini inceler gibi merakla inceleyen adam tuhaf bakışlarla kuymağa bakıyordu. "Bu ne?" Farklı dış görünüşünden mütevellit ilgisini çekmiş olmalıydı.

"Bunun adı kuymak. Karadeniz yöremizin popüler bir yemeği. Dene bakalım, beğenecek misin?"

Menemeni işaret ederek "Daha önce bu domatesli olanı tatmıştım, çok güzeldi." Bakışları tekrar kuymakla buluştu. "Birçok Türk yemeğini tattım ama bunu ilk defa görüyorum." Merakla tadına baktığında yüzü keyifle aydınlanmıştı. Hoşuna gitmişe benziyordu.

Bense sınav sonucunu öğrenmeyi bekleyen öğrenci gibi sabırsızlıkla ağzından çıkacak sözleri bekliyordum. "Nasıl olmuş?"

"Gerçekten çok güzel. Bu kadar yetenekli olduğun için kendimi şanslı sayıyorum."

Gururlu bir edayla tebriklerini kabul ederken ondan isteyeceğim şey için fazla beklemek istemedim. Pietro ve Luigi gelmeden bu konuyu konuşmalıydık. "Valentino, konuşmamız gereken bir şey var."

Yemeklere yumulmuş kahvaltısını ederken "Dinliyorum bebeğim." dedi sıradan bir ifadeyle.

"Şey... Senden bir şey istemem gerekiyor."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now