⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 1/1

97.5K 4.3K 1K
                                    

-1/1-

❝Lâl❞

Başım çatlıyordu. Tam anlamıyla çatlıyordu, evet. Daha önce hiç bu kadar dağıttığımı da hatırlamıyordum doğrusu. Lâl olarak başladığım yeni hayatımın ilk günü pek durgun geçmemişti, ha?

Zonklayan başımın her hareketimle zangırdamasına rağmen yatakta dönüp durdum. Gün ışığına hassasiyet göstereceği için henüz gözlerimi açamamıştım. Ayaklarım patlayana kadar dans ettiğimi hatırlıyordum. O da sanırım ayaklarımın gerçekten patlayacak dereceden ağrımasından olmalıydı. Bölük pörçük başka şeyler de hatırlıyordum ama... El yordamıyla komodinin üzerindeki not defterime uzandım. Ölmeden önce yapılacaklar listeme göz atarken neler yaptığımı da yavaş yavaş hatırlıyordum. Daha önce hiç gitmediğim bir barda hiç tanımadığım insanlara şarkılar söyleyip dans etmiştim. Bu da bir şey mi? Hiç tanımadığım bir adamı öpmüştüm. Delirmiş gibi bir liste hazırlamıştım anlaşılan. Daha ne maddeler vardı, ne maddeler...

Defteri yerine bırakıp başımı tekrar yastığa bıraktığımda asıl beklemediğim şeylerin başlangıcına adım atıyordum, farkında bile değildim.

Odamın kapısı çalıyordu. Bu tür ucuz bir yerde oda servisi olduğunu sanmazdım ama varmış demek ki. "Oda servisi istemiyorum, bir gıdım uyku istiyorum! Teşekkürler!"

Kapının önündeki ise benden daha inatçıydı anlaşılan. Kapı eski nezaketinden eser kalmaksızın bu kez alacaklı gibi çalıyordu. Neydi bu böyle? Anlamanın tek yolu kalkıp açmaktı ama o kadar dermansızdım ki şuan bunu yapabilecek gücü kendimde bulamıyordum. Sağ olsunlar kapının önündeki kişiler de beni bu dertten kurtarıp kapıyı kıracaklardı galiba. En sonunda sinirli bir edayla ayağa kalkıp yarı çıplak bedenimi örtecek ince uzun bir sabahlık geçirdim üzerime. "Ya siz bela mısınız?" diye söylenerek kapıyı açtığımda karşımda takım elbiseli iki adam öylece duruyordu. Tuhaf görünüyorlardı ve izbandut gibiydiler.

Soldaki adam kaba görünümüne tezatlık gösteren nazik bir konuşma tarzıyla "Günaydın hanımefendi." dedi.

"Günaydın da kardeşim ben odanın bir haftalık ücretini peşin ödedim, siz niye sabahın körü kapıma dayanıyorsunuz ki?" Adamların sözlerimi yalanlayan nazik ama abartı bakışları üzerine arkamdaki duvar saatine baktım. Hayır, sabahın körü falan değildi tabii ki. Ben akşamdan kalmadım sadece. Olabilir. Sabahın körü olmayabilirdi ama bu kapıma dayanmalarını haklı çıkaran bir şey değildi. "Tamam, ne istiyorsunuz?"

"Bay Valentino sizinle görüşmek istiyor."

"Kim dediniz?"

"Bay Valentino Riccardo."

"Tanımıyorum kardeşim ben öyle birini. Sabah sabah eğlenmeyin benimle." Umursamaz bir biçimde kapıyı kapatacakken direkt benimle konuşan adam kapının arasına ayağını yerleştirerek engelledi. "Eşkıya mısınız siz ya? Nedir bu?"

"Özür dileriz hanımefendi..." Bana nasıl hitap edeceğine dair meraka düşen adamın yüzündeki ifadeden ismimi takdim etmemi beklediğini anlamıştım.

"Lâl. Adım Lâl. Ama ben sizin söylediğiniz kişiyi tanımıyorum güzel kardeşim, demek ki bir yanlış anlaşılma olmuş."

"Hayır, gayet doğru yerdeyiz Lâl Hanım. Lütfen zorluk çıkarmadan bizimle gelin." Ceketini hafif aralayıp kemerine sıkıştırdığı silahını hafifçe gösterince işin renginin değiştiğini anlamak zor değildi. "Konuşmanın aynı nezaketle sonlanmasını istiyoruz, bizi zor durumda bırakmayın lütfen."

Şaka gibi bir gün geçiriyordum anlaşılan. Adamın söylediği isimle uzaktan yakından alakası yok gibiydi, tıpkı benim gibi. Eğer onun adamıysa diye düşünüyorum ki bahsettiği adamın ismiyse yabancı olduğunu açıkça gözler önüne seriyordu. Karşımdaki adamın ise fazla iyi Türkçesi vardı. Belki de gerçekten Türk'tü. O kadarını bilemiyordum tabii. Şuan içine düştüğüm duruma baktığım zaman bunun düşünmem gereken son şey olduğunun ayrımına vardım. Kaşlarımı çattın ve "Bekleyin burada." dedim.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღOnde as histórias ganham vida. Descobre agora