⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 9/2

48.2K 2.3K 81
                                    

-9/2-

❝Valentino❞

O kapıdan çıkıp gittiğinde her şey bitti sanmıştı. Buna emindim. Son sözümü söyledim ve gidiyorum, demiş olmalıydı kendi kendine. Ancak benim için her şey daha yeni başlıyordu.

İki gündür onu izliyordum. Usul usul. Fark ettirmeden. Benden bir adım beklediğine emindim. Bakışından, duruşundan, ruh hâlinden anlıyordum beni aradığını. Bir beklenti içindeydi. Teklifi reddettiğine de pişmandı ama geri dönemezdi. Kocaman bir gururu vardı. Şimdi karşısına çıksam yine aynı şekilde davranırdı. İnatçıydı. Evet demek onur kırıcı mı geliyordu bilmiyordum ama ondan evet kelimesini duymak çok zordu. Tıpkı Halikarnas'ta bir gece teklifimde olduğu gibi hem defalarca hayır demişti hem de hiç beklenmedik bir anda adım atıvermişti. Hem cazibesiyle hem de sürpriz tavırlarıyla başımı döndürüyordu. Dengesizdi ama bu bile gözümde büyüleyiciydi. Ne zaman nasıl davranacağını anlamak güçtü.

Bir yandan Lâl'in her adımını takip ederken diğer yandan Luigi'nin baskılarına maruz kalıyordum. Hadi. Artık gitmemiz gerekiyor. Burada işimiz bitti. Daha ne kadar duracağız böyle? Fazla bile kaldık. Yeter. Gidelim. Bu kız yüzünden başına iş açma. Sürekli konuşuyordu. Gereklilikleri hatırlatıp duruyordu. Ben bilmiyormuşum gibi. Gitmemiz gerektiği konusunda haklıydı. Ben de farkındaydım, artık gitmeliydik. Napoli'de bizi nelerin beklediğini henüz bilmiyorduk ama ben tahmin edebiliyordum. Ortalık çok karışık olmalıydı. Büyük bir güç savaşı yaşanacaktı. Başa benim geçiyor olmam bir sürü sorunu beraberinde getirecekti. Ama kurallar açıktı, yaşlı kurt öldüğünde yerine en büyük kurt geçerdi. Tüm bu sorunlarla başa çıkabilirdim. Bu yüzden ne kadar çabuk gidip durumu kontrol altına alabilirsem o kadar iyi olurdu. Ama onu ardımda bırakıp gidemezdim. Gitmeyecektim. Eğer gideceksem onu da yanımda götürecektim. Bu konuda kararlıydım. Luigi'yi delirten de buydu zaten. Gitmemek ya da planladığımızdan geç gitmek değil de Lâl ile gitmek. Sebebini anlayamadığım bir biçimde tepkiliydi ona karşı. Bir yere kadar anlayabiliyordum ama sanki aralarında bir düşmanlık varmış gibi davranması gerçekten de tuhaf değil miydi? İster istemez bir art niyet aramak durumunda kalıyordum. Benim bilmediğim bir şey mi vardı? Anlayamıyordum.

Pansiyona sorduğumda Lâl'in bugün çıkışını istediğini öğrendim. Ne yapmaya çalışıyordu ya da planı neydi hiçbir fikrim yoktu. Çıkıp gidiyordu. Ama nereye? Planlardan hoşlanan birine benzemiyordu. Bu hikâyede karanlık ve gizemli olması gereken kişi bendim ama o benden de büyük bir sır küpüydü sanki. Her şeyi geride bırakıp Halikarnas'a gelmişti ve şimdi de gidiyordu. Nereye gidiyor olabilirdi? Evine mi dönüyordu? Belki de bu maceradan sıkılmıştı, ailesine dönecekti. Belki de başka maceralara yelken açacaktı. Kim bilir... Belki başka birileriyle tanışır ve... Tanrım, ne saçmalıyordum? Buna izin verecek değildim herhâlde. Onu kendi hâline bırakıp gitmesine göz yumamazdım. Hem de bana karşı ilgisi olduğunu gördüğüm hâlde.

Eşyalarını alıp çıkan kadını takip ettirirken otele dönüp toparlandım. Bu çok zamanımı almadı çünkü gittiğim yerlerde kök salan biri değilimdir. Otele girerken lobide gözlerim Luigi veya Pietro'yu aradı ama yoklardı. Asansör kapısından içeri girip Luigi'nin odasına çıktım. Kapıyı çaldığımda birkaç saniye beklemem gerektiğini biliyordum. Zira yatağından kalkıp silahına abanması ve temkinli bir biçimde kapıyı açması zamanını alacaktı. Öyle de oldu.

Kapıyı açtığında soru dolu gözleri söyleyeceklerimi bekliyor gibiydi. "Valent"

"Giriyoruz, hazırlan."

"Ne?"

"Duymadın mı? Sonunda o çok istediğin şeyi yapıyoruz, gidiyoruz. Hazırlıkları tamamla, akşama az bir zaman kaldı." Bana uzaylı görmüş gibi bakan kuzenimle göz teması kurdum. "Ne?"

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now