⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 42/1

10.5K 711 137
                                    

-42/1-

❝Lâl❞

O şiddetli konuşmadan sonra aradan günler geçmişti. Bu süre boyunca ruh gibi yaşıyordum. Yemiyor, içmiyor, uyumuyordum. Yataktan bile çıkamayacak kadar hâlsizdim. İş dolayısıyla çıkmak zorunda olduğum zamanlar istemsiz, her köşe başında Valent'i görmeyi umsam da yoktu artık. İstediğim olmuştu işte. Valentino beni terk etmişti. Benden, bizden vazgeçmişti. Onun gözünde bebeğini ondan habersiz öldüren bir katilden farksızdım. Bunun için elimden geleni yapmamış mıydım? Sınırları zorlamıştım ve başarmıştım. Bundan memnuniyet duymam gerekirken ben çok mutsuzdum. Hak etmiştim. Kimseye şikâyet etmeye hakkım yoktu. Bu yolu ben seçmiştim.

Sadece onu görmeyi ummuyordum, bazen Valent'i gördüğüme neredeyse emin oluyordum. Geçen gün arabaya binerken bir mağazanın camında sanki onun yansımasını görmüştüm. Işık hızıyla arkamı döndüğümde yoktu. Birilerini ona benzetip yanıldığım bile olmuştu. Deliriyordum sanırım. Onu tamamen kaybettiğimi, artık Valentino'nun benimle bir işi olmayacağını kabullenmiştim. Böylesi daha iyi olmuştu belki de. Planladığımızdan uzun sürse de klip çekimlerini tamamlamıştık ama kafam o kadar karışıktı, öylesine dalgındım ki bu işime de yansımıştı. Çekimlerin uzaması biraz da bu yüzden olmuştu. Haldun abi ve Tanju abi de bu durumun farkındaydı.

Bu kadar karmaşa, depresif havanın yanında bir de bu öğleden sonra Sevgi'nin ısrarla çağırdığı ve hayır yanıtını asla kabul etmediği öğle yemeğine gittiğimde kötü haberi almıştım. Baş başa olacağımızı sansam da aralarında Kaos grubundan Çağın ve Acar Ege'nin de olduğu birkaç kişiyi daha çağırmıştı. Acar psikoloğumla adaş olduğu için ben ona diğer adı Ege ile hitap ediyordum. Onları görmeyi beklemediğim için mekâna giriş yaptığımda şaşırmıştım. Hepsi çok keyifli, neşeli ve dünyadaki tek dertleri yurt dışındaki maça gitmek için biletlerin tükenmiş olması ya da istediği marka çantanın mağazasında kalmaması gibi sorunlar olan insanlardı. Ruhunu doyuramadıkları için doyumu başka yerlerde arayan yüzeysel insanlar. Belki ailemden bu kadar dertli olmayan normal bir çocuk olarak büyüseydim ben de onlardan olabilirdim ama bu şartlarda mümkün değildi. Sohbetleri beni o kadar bayıyordu ki daha masaya oturmadan arkama bakmaksızın kaçıp gitmek istedim ama yapmadım.

Geldiğimi gören Sevgi hemen oturduğu yerden kalkıp sahte bir coşkuyla bana sarıldı. "Ah, Lâl hoş geldin bebeğim! Biz de seni bekliyorduk. Sana Penne Arabiata söyledim."

Üzerimdeki gerginliği yansıtmamaya çalışsam da bu ortamda bulunmaktan hoşnut değildim. "Keşke benim adıma sipariş vermeseydin."

Eskiden böyle düşüncesizliklerini tolere eden benim şimdiki tavrımı görünce şaşıran kız kekelemeye başladı. "E-ee sen seversin Lâl."

"Artık sevmiyorum." Masaya oturduğumda soğuk bir sessizlik oluşmuştu. Artık o her şeyi alttan alan kız yoktu karşılarında. Bıraktıkları gibi değildim, çok değişmiştim. Bu durumumu gören Çağın ve Ege bile Kaos'u dağıttığım, yola tek başıma devam ettiğimle ilgili serzenişte bulunmaya hazırken bir anda sessiz ve anlayışlı bir davranış sergilemeye başlamışlardı. Açıkçası umurumda değildi. Kim bana kırılmıştı, kim beni ya da davranışlarımı kınıyordu ya da tanıştıkları bu yeni kız canlarını mı sıkıyordu? Hiç mühim değildi benim için.

Kötü habere gelince... Saçma sapan maddiyat ve lüks marka ürünleri içeren muhabbetleri son bulduğunda Sevgi'den almıştım felaketin geliş sinyalini. Kahvesini yudumlarken "Vural komadan çıkmış hayatım, çok sevindim." demişti hiçbir şey olmamış gibi. Sanki ben onu yaralayıp düğünden kaçmamışım, Sevgi kapıdan çıkarken beni kanlı gelinlikle görüp şok olmamış, düğün iptal olmamış, ben kaçıp gittiğim Bodrum'da Valentino'yla tanışıp ilişki yaşamamışım gibi. Kısacası herkes sanki ben hâlâ Vural'la nişanlıymışım gibi davranıyordu. Sanki Vural'ı Valent öldüresiye dövdürtüp izbe bir yere atmamıştı da Vural öylesine bir kaza geçirip komaya girmiş, şimdi de iyileşme sürecine adım atmış gibi davranılıyordu. Grubun klasik tavrı buydu. İnsanların yüzüne hiçbir şey olmamış gibi davranılır ancak her fırsatta arkalarından dedikodusu yapılırdı. Buna alışmıştım.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now