⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 10/2

48.2K 2.1K 120
                                    

-10/2-

❝Valentino❞

Onunla, o çatışmanın ortasında kaldığımız an düşündüğüm tek şey ona zarar gelme tehlikesiydi. Bu tür şeyleri az mı yaşadım sanıyorsunuz? Benim için sorun değil, gerçekten. Doğduğumdan beri hayat bundan ibaret. Acımasız ve güçlü biri olarak yetiştirildim. Düştüğümde kaldıranım yoktu. Babam beni kendi ayakları üstünde duran, her şartta hayatta kalabilecek biri gibi yetiştirdi. Ona hiç kızmıyorum. Olması gereken buydu. Ama Lâl... O istemeden de olsa hayatıma girdiği andan itibaren tamamıyla hazırlıksız yakalanmıştı. Elbette başından beri tehlikeli biri olduğumu biliyordu ama bu tüm tehlikelere karşı sağlam durabileceği anlamına gelmiyordu. Nasıl bir hayattan geldiğini bilmesem de benim gibi mafyetik bir aileden gelmediğini tahmin edebiliyordum.

Onu kucaklayıp araca bindiğimde ateş hattından kurtulmuştuk. Omzumda küçük bir sıyrık vardı ama önemli değildi. İlk anda korkuyla kan lekesinin kaynağını ararken ona bir şey olma ihtimaliyle yanıp kavruldum. Baygındı. Vücudunun her zerresini araştırdıktan sonra rahatladım. "Herhangi bir yarası yok."

Luigi sıradan bir ses tonuyla "Korkudan bayılmış olmalı." yanıtını verdi.

Baş işaretiyle onaylarken rahatlamıştım. Ona bir şey olacak diye çok korktum. Neyse ki şimdi iyiydi. Burası bizim için gereğinden fazla tehlikeli olmaya başlamıştı. Hem de burada kalmamız için hiçbir sebep olmamasına rağmen. Pietro uçuşla ilgili birkaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra vakit kaybetmedik.

Uçakta gözlerini aralayıp bana baktığında içim rahatlamıştı. Andrea... Lâl iyiydi. Onu böyle tek parça hâlinde görmek güzeldi. Hele ki benim tehlikeli yaşamımı bir kenara bıraktığımız hâlde kendi başını belaya sokma konusunda yeteneklerini göz önünde bulunduracak olursak bu beni ekstra mutlu etmişti. Uçurum macerasını hatırlatmama gerek yok sanırım.

İlk uyandığında tam tahmin ettiğim gibi hayretler içerisinde ve öfkeliydi. Asıl böyle bir tepki vermeseydi şaşırırdım. Bu kadar ileri gideceğimi düşünmemiş olmalıydı. Ama ben ileri gitmeyi severdim. Her zaman severdim. Sınırları zorlamak benim işimdi.

"Neresi burası?" diye sorduğunda sakin tavrımı bozmadan verdiğim "Uçaktasın." yanıtı onu daha da kızdırmış olmalıydı. Gözlerinden alevler yükseldiğini görebiliyordum.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Ayağa kalktı. Öfkeliydi ama nasıl tepki vereceğini bilemiyor gibi bir o yana bir bu yana yürüyordu. "Şuan beni kaçırıyorsun, farkında mısın?"

Omuz silktim."Bence sakıncası yok. Sonuçta yapmadığım bir şey değil."

"Ne hakla yaparsın bunu ya? Ne cesaretle? Bana fikrimi sordun mu?"

"Sordum. Ama pek olumlu bir yanıt değildi hatırladığım kadarıyla." Yüz yüze geldiğimizde kızgın bir boğa gibi burnundan soluyuşu bile beni keyiflendirmeye yetiyordu. Her hâliyle güzeldi.

"Nereye götürüyorsun beni?"

"Beyrut." İtalya'ya dönmeden önce uğramamız gereken bir yerdi. Hâkimiyet kurduğumuz her yerde ve anlaşmada bulunduğumuz her güçlü aileye yeni düzenimizi kabul ettirmeliydik. Bunun için yapmamız gerekenler vardı.

Sakin kalmaya çalışarak "Pekâlâ, şuan gitmek istiyorum." deyince bizi seyreden Luigi ne yazık ki Pietro kadar sessiz kalma niyetinde değildi.

"Emredersiniz prenses."

Kızın her sözünde laf sokmaya hazır bir biçimde bekliyordu. Ondan hazzetmediğini her fırsatta göstermesi beni gerse de en azından dürüstçeydi ve Lâl'in de bundan memnuniyet duyduğunu görebiliyordu.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღDonde viven las historias. Descúbrelo ahora