⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 45 | FİNAL

16.4K 798 114
                                    

-45-

❝Lâl❞

Capodichino Havalimanı'na vardıktan sonra bir ton yol çekmek zorunda kalmıştım ama sonunda buradaydım işte, elimdeki adresle Valent'in evinin önüne kadar gelebilmiştim. Parmaklıklara yaklaşıp demir kapıya vardığımda yine bir sürü korumalar ve adamlar duruyordu. Aralarında beni tanıyan Montrel baş işaretinden sonra kapıyı açıp beni içeri buyur etti. "Hoş geldiniz. Dilerseniz bekleyin, geldiğinizi Don Riccardo'ya bildirmem gerekli."

Baş işaretiyle onayladım. O gidip haber verene kadar elimdeki çantayı bir kenara bırakmıştım yorgunlukla.

Dakikalar sonra Montrel aynı ifadesiz suratla gelmiş, nazik ama ciddi bir ses tonuyla "Efendim, ne yazık ki Don Riccardo sizinle görüşemeyeceklerini bildirdi." demişti.

"Ne?"

"Üzgünüm."

Şaşırmıştım. Gerçi neye şaşırıyorsam. Bana bu kadar kızgın olduğuna şok geçirmem kadar mantıksız bir şey olamazdı. Onu çok kırmıştım. Tabii ki kızgın olacaktı. Şuan sandığı şey gerçekten öfkelenmesi için yeterli bir sebepti. Böyle bir durumda en azından onunla konuşmamı beklemesi en doğal hakkıydı, farkındaydım ama karşılıklı hatalar ve yanlış anlaşılmalar bizi bu noktaya getirmişti. Bense iletişim kurmadan, sorgusuz sualsiz bir biçimde onu terk edip gitmiştim buradan. Şimdi kararlı olmalı ve istediğini alana kadar pes etmeyen o kızı içimde bir yerlerden çıkarıp geri getirmeliydim. "Bir yere gitmiyorum, burada bekleyeceğim! O gelene kadar buradayım, hiçbir yere gitmeyeceğim." Vazgeçmeyecektim. Ne kadar inatçı olduğumu o da biliyordu. Çantamı kucağıma alıp protestocu gibi oturdum bir köşeye. "Beni buradan da kovamazsınız ya."

Nezaketiyle ve sabrıyla "Efendim, burası özel mülk." diye açıklamaya çalıştı Montrel. Ama adam daha nasıl bir belaya bulaştığının farkında değildi.

"İyi o hâlde, çağırın İtalyan polislerini tutuklasınlar beni. Bir yere gitmiyorum. Eylem yapıyorum burada, patronunuza aynen böyle söyleyin! Hiçbir yere gitmiyormuş deyin, inatçı yağ lekesi gibi kalacakmış deyin." Son cümlelerimden hiçbir şey anlamadığı yüz ifadesinden belli olan adama "Hiçbir yere gitmiyorum, böyle söyleyin!" dedim kısaca.

Montrel aramızda elçi gibi dolaşırken ben inatla olduğum yerde oturmuş bekliyordum. Bir otele gidip sinirinin geçmesini bekleyebilirdim ama bunu yapmayacaktım. Onunla konuşana kadar tek bir adım atmayacaktım.

Saatler geçti, bir ara dışarıdan Pietro geldi ve beni öylece o hâlde beklerken görünce şaşırdı. "Lâl?"

"Merhaba Pietro."

"Senin burada ne işin var?" Oturduğum köşeye baktı. "Bu hâlde ne yapıyorsun böyle?"

"Valentino benimle konuşmayı kabul edene kadar burada oturma eylemi yapıyorum."

Kısa bir an şaşkınlıkla baktıktan sonra elini uzattı. "Saçmalama Tanrı aşkına, kalk şuradan. Çocuk musunuz siz?" Kalkmam için zorladı. "Hadi, içeri gel."

Pietro'nun sözü üzerine Montrel duruma müdahale etmek zorunda kaldı. "Efendim, ne yazık ki hanımefendiyi içeri almamam söylendi."

Pietro adama "Aptal mısın sen?" diye çıkışsa da umurumda değildi. Ömür boyu da burada beklesem gidecek değildim.

"Pietro sen işine bak koçum, buralar bende." Sinirlenince tır şoförü gibi konuşma huyumdan ne zaman vazgeçecektim bilmiyordum ama elimde değildi. Dediğimden bir şey anlamayan adama "Ben onun inadını kırıp ikna edeceğim, konuşana kadar da buradan gitmeyeceğim merak etme." diye açıkladım. Ciddileştim. "Bu zamana kadar bu ilişki için hep o çaba sarf etti, o mücadele etti. Yorgun düştü. Şimdi sıra bende. Onun için savaşmaya hazırım. Savaşacağım kişi kendisi olsa bile."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now