⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 32/1

14.1K 858 40
                                    

-32/1-

❝Lâl❞

Eve vardığımızda doktor bizi bekliyordu. Valentino beni kucağında yukarıya taşımıştı. Doktor yaralarıma baktıktan sonra gereken her şeyi yapmıştı. Kurşunu enfeksiyon kapmadan çıkarmak için hastaneye gitmemizi teklif etse de ben istememiştim. Hem gidecek hâlim yoktu hem de ailemden herhangi biriyle karşılaşma ihtimali beni huzursuz ediyordu. Burası benim için yeteri kadar tehlikeliydi, denendi onaylandı. Valentino biraz ısrar etse de hastaneye gitmek istemediğimi kesin bir dille belirttim. Kendisi de fikrimi değiştirmeyecek kadar inatçı biri olduğumu bildiği için daha fazla üstelemedi.

Yaralarım temizlenip sarıldıktan sonra doktor dinlenmem gerektiğini söyledi. Bense başımı sallayarak burnuma aldığım darbe yüzünden başka yerimden çıkıyormuş gibi gelen sesimle "Teşekkür ederim." demekle yetindim.

Valentino teşekkür ederek doktoru uğurladıktan sonra yanıma geldi. Elindeki telefonu bana uzattı. "Yeni hattın ve yeni telefonun. Bununla seni takip edemeyecekler, rahatlıkla kullanabilirsin."

Buna memnun olmuştum çünkü sıkıntıdan patlıyordum. Tam da yatağa mahkûm olduğum bu an telefonda gezinmek bana iyi gelecekti.

Valentino yatağın kenarına oturup benimle göz göze geldiğinde korktuğunu anlamam zor olmamıştı. Onu artık tanıyordum. Kimseye göstermediği bir yanını görebiliyordum. O herkese karşı korkusuz ve acımasız dururken içinde sakladığı bir parçayı görmem için bana sunuyordu.

Bakışlarındaki gizlenmiş tedirginliğe karşın sakinleştirici bir ses tonuyla elimi elinin üzerine koydum. "Ben iyiyim."

"İyisin."

"Ayna verebilir misin?" Adam ilerideki komodinin üzerinden aynayı alıp geri geldi ve aynayı bana uzattı. Kendi yansımama baktığımda dehşete düştüm. Allah'ım... Berbat görünüyordum. Tıpkı bir ucube gibi. Dudaklarımdan "Lânet olsun..." diye bir mırıltı çıktı istemsizce. Bandajlanmış burnuma dokunmaya çalışırken açıdan yüzüm buruştu. "Çok çirkin göründüğümü varsayarsak iyi değilim." Açıklayıcı bir biçimde ekledim. "Sadece acı çekmiyorum demek istemiştim."

Elimdeki aynayı alıp bir kenara bıraktıktan sonra yanağıma dokundu. "Bunun için çaba göstersen bile benim gözümde çirkin olamazsın. Benim için her zaman dünyanın en güzel kadınısın."

Güldüm. "Allah'tan yüzümde kalıcı bir iz falan kalmayacakmış. Yoksa ben görürdüm o zaman seni." Alaycı bakışlarla onu süzüyordum. Başım hâlâ hafif dönüyordu. Zihnim ara ara bulanıklaşıyordu ama ilk hâlime göre iyi sayılırdım.

"Beni böyle korkutamazsın."

"Öyle mi dersin, Don Valentino Riccardo?"

Benim sersemlemiş yüzüme bakan adam ise "Bu kadar gevezelik yeter. Doktoru duydun, dinlenmen gerekiyor." diyerek ayağa kalktı ve üzerime çarşafı örttü. Odadan çıkmak üzere adım atarken elinden tuttum. "Ona... Bir şey yapmayacaksın değil mi?"

Kimden bahsettiğimizi iyi biliyordu. Ancak merakla kaşlarını kaldırıp "Ne gibi bir şey?" dedi ani değişen ruh hâliyle. Saniyeler içinde âdeta ruhsuz birine dönüşmüştü. Herkesin tanıdığı o adam olmuştu. Birini öldürmekten bahsediyorduk ama o ise bakkaldan yumurta almaktan bahseder gibi sıradandı. Bunda mesleğinin ölümle iç içe olmasının ve bahsi geçen adamın yaşamaya değer biri olmamasının etkisi büyüktü tabii. Ama Vural ölürse geride bıraktıkları yüzünden beni de pek parlak bir hayat beklemiyor olacaktı. Normal şartlarda ölecek olsa zerre üzülüp tereddüt etmeyeceğim adamı işte bu yüzden korumak ve hayatta tutmak zorundaydım. Vural piçi de eşek gibi biliyordu bunu. Ondandı bu rahatlığı. Onun ölmesine izin vermeyeceğimi, Valentino öldürecek olsa bile benim engel olacağımı tahmin ediyor olmalıydı.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now