⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 19

26.2K 1.3K 133
                                    

-19-

BÜYÜK KAÇIŞTAN 9 YIL ÖNCE

❝Lâl❞

Evimizin bahçesindeki inanılmaz kalabalığın başımı ağrıttığını fark ettiğimde kalabalığın arasından sıyrılıp eve girdim. Annemle babamın kurmuş olduğu vakfın bilmem kaçıncı yıldönümüydü. Kaç yıl olduğunu cidden bilmiyordum ama sanırım Azize'nin kayboluşunun ardından kurulmuş bir vakıftı. Kimsesiz çocuklara yardım üzerine. Günday ailesi kimsesiz çocukları severdi ve pek hayırsever insanlardı. Seval ve Şerif Günday'ın vakfı. Göz dolduran bir iyilikseverlikti bu. Ya da göz boyayan. Bilemiyordum.

Kıyafetimin eteklerini toplayıp eve girdiğimde gürültüden biraz olsun uzaklaşmıştım. Evin içinde geziyordum. Herkes bahçedeki kokteylde olduğu için mutfak çalışanları hariç ev boştu. Adımlarım bilinçsizce o odaya gidiyordu. Onun odasına. Küçüklüğümün geçtiği odaydı orası. Benim odam. Yani aslında daha çok... Azize'nin odası.

Anahtarının nerede olduğunu biliyordum, koridordaki küçük vazonun içinden çıkarıp kapıyı açtım. Aralanan oda buram buram geçmiş kokuyordu. Uzun zamandır el sürülmemiş olduğu belliydi. Bu oda her zaman beni ürkütmüştür. Çünkü bu odanın sahibi büyüyüp üniversiteyi şehir dışında kazandığı ya da evlendiği için değil, kaybolduğu için yoktu. Esrarengiz bir kayboluş.

Elim yavruağzı rengi duvar kâğıtlarında gezinirken duvarda o meşhur fotoğraf asılıydı. Hani şu lanetli ağlayan çocuk fotoğrafı.

 Hani şu lanetli ağlayan çocuk fotoğrafı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çok eskimiş, yıpranmıştı. Ellerim çocuğun gözyaşlarında gezindi. Sanki Azize'nin gözyaşlarını siliyormuşum gibi hissettim. Çok ilginçti biliyorum ama zamanla hiç tanımadığım Azize'yle aramda tuhaf bir bağ oluşmuştu. Yıllardır oymuş gibi geziniyordum etrafta, bence o kadar da tuhaf sayılmazdı. Geceleri onu rüyamda görüyordum ya da zihnimde onunla konuşuyor, ona sorular soruyordum. Anlamaya çalışıyordum. Keşke dili olsa da bana anlatsa.

Azize'ye ne olmuştu hiçbir fikrimiz yoktu. Bilinen tek şey onun kaybolduğuydu. Fakat sebebini bilmediğim bir şekilde işin arkasında daha karanlık bir geçmişin yattığını düşünüyordum. Herhangi bir kanıtım yoktu ama neredeyse emindim. İllegal yollarla evlatlık alındığım bu ailenin en karanlık sırrı da Azize'nin sır gibi kayboluşuydu sanırım.

Ben bu eve geldiğimde küçük yaşta olmama rağmen bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydım. Abim ve ablam da pekâlâ bunun bilincindeydi. Sonuç olarak kardeşleri Azize gitmiş, onun yerine ben gelmiştim. Birbirimize dikkat çekici benzerliğimiz de cabasıydı. Peki ya kardeşleri nereye gitmişti? İlk zamanlar ben de onlar da bunu sık sık sorsak bile zamanla bu konunun konuşulması evde yasaklanmıştı. Ne onlar ne de ben bu konuda soru soramazdık. Sorsak da yanıt alamazdık. Gizli bir sessizlik yemini edilmiş gibiydi. Ben esrarengiz bir biçimde kaybolan, sonra birdenbire bulunan bir kızdım medyaya göre. Ancak işin aslı çok ama çok farklıydı. Madalyonun diğer yüzünü kimse bilmiyordu. Herkes beni Azize Alsancak sansa da... Ben kayıp bir kızın dublörüydüm. Ne ürkütücü.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin