⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 2/2

83.6K 3.5K 181
                                    

-2/2-

❝Valentino❞

Başa çıkmam gereken düşmanlarım var. Ve nükleer bomba gibi belalı bir güzel. Evet, onunla da başa çıkmalıydım. Hangisi daha zor, şüphedeyim.

Elbette beni dinlememiş, alıp başını gitmişti. Pansiyona doğru yola çıktığımda adamlarım beni arayıp onun bulunduğu barın adını söylemişlerdi. Reddedilmeye alışık biri değilimdir. Ve onun da bana karşı bir çekim hissettiğine yemin edebilirdim. Bu inatçı kızla ne yapacağımı bilmiyordum ama onun benim kaderim olduğuna inanıyordum. Sadece onun hakkındaki gerçeklerimi şimdilik anlatmamayı tercih ediyordum. Beni saplantılı bir manyak sanmasından -ki böyle sanması çok normaldi- korkuyordum. Ona tek gecelik bir teklif yapmamın sebebi de açıktı. Karşısına geçip seni karış karış her yerde aradım ve daha tanımadan âşık oldum deseydim bu adam deli olmalı der ve koşarak uzaklaşırdı. Ancak şimdi onu etkileme gibi bir şansım vardı.

Asıl merak ettiğim, bu kızın hiçbir şeyden korkmadan bu yaşa kadar nasıl hayatta kaldığıydı. Benden korkması için yeterince sebebi varken neyine güveniyordu merak ediyordum doğrusu.

Bardan içeri girdiğimde barmenden bir içki daha alıp kafasına dikti kadın. Ona doğru yaklaşırken yanındaki adamın asıldığını fark etmek zor değildi. Etrafında erkekler olması normaldi. Gösterişli bir kızdı. Giyimi sade ve çabasız olsa da içindeki bir mücevher gibi parladığı sürece üşüşen sinekler çok olacaktır. Gündüz pansiyondan dışarı çıkarken saçlarını savuruşu aklıma geldi. Her hareketiyle tahrik ediciydi. Bunları düşündükçe vücudum kaskatı kesildi. Adamın ısrarcı tavrına kesin bir tavırla karşı çıkan kadına baktım. Bıkkın görünüyordu. Kaşlarımı çatıp sert bir bakışla "Sana gitmeni söyledi." dedim. Tehditkâr duruşumdan etkilenmiş görünüyordu ama kuyruğu dik tutmakta kararlıydı.

"Gitmezsem ne olacak?"

Bunu yapmayı pek sevmiyorum ama laftan anlamayan insanlara mesleğime dair belirleyici doneler vermek zorunda kalabiliyordum zaman zaman. Kemerime sıkıştırdığım silahımı usulca gösterirken "Ne olacağını bilmek istemezsin. Hadi şimdi kaybol." yanıtını vermekte gecikmedim. Neyse ki beni daha kötü şeyler yapmaya zorlamadan uzaklaştı. Birkaç saniyeliğine bakışlarımız buluştu.

Parlayan gözlerindeki cesareti ve başına buyrukluğu hissedebiliyordum. İçime işliyordu bakışları. "Ne diye peşimde dolanıyorsun?"

"Neden olduğunu çok iyi biliyorsun." Onu istiyordum. Onu iliklerime kadar istiyordum. Yanımda kalması için her şeyi yapabilirdim. Benden nefret etmesini istemiyordum ama onsuz bir hayat düşünemiyordum. Sırtıma atıp götürme fikri aklımdan çıkmıyordu. O da istemeliydi. İsteyeceğini hissedebiliyordum. Beni dudaklarımdan öpmesi, bana bakışları bunu gözler önüne seriyordu. O da istiyordu içten içe. Sadece bazı endişeleri vardı. Geçmişte yaşadığı herhangi bir şey ya da benim karanlık yaşamım duygularını açığa çıkarmaktan onu alıkoyuyordu.

"Git başımdan." Bar tuvaletine doğru yürüdüğünde peşinden gittim. Onu cehenneme kadar takip edebilirdim. Bulmuşken kaybedemezdim. Kapıyı suratıma kapattığında arkamdaki adamıma dönüp İtalyanca "İçeri kimse girmesin." dedim ve kapıyı açıp aniden içeri girdim. Aynanın önünde ellerini yıkıyordu ve yansımadan gözlerimin içine baktı. Korkusuzca gözlerimin derinliklerinde yüzmesi, içime işlemesi acımasızcaydı. Gözlerinde kararlı ve öfkeli bir bakış vardı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Anlaşılan benden de deli çıktın!"

Deli olduğu kesindi. Ama ondan deli olduğumu gözden kaçırması da tatlı bir aptallıktı. Birkaç adımda ona yaklaşıp kokusunu içime çektim sessizce. "Aksini iddia etmedim." Gözlerine bakarken ona karşı sert olmak çok zordu. "Hayır cevabından hoşlanmam. Beni diğer erkeklerle aynı kefeye koyma." Henüz karanlık yanımı görmemişti. O yanımla tanışmasını hiç istemiyordum. Bu benden nefret duymasına sebep olurdu çünkü.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now