74/2 -Güçlü-

860 69 52
                                    

Merhaba Canlar. Yeni okul dönemi sebebiyle bir kaç gün geciktik. İyi okumalar.

Playlist:

Ahuzar - Sen Hiç Mi Bahar Görmedin?
Se Bra - Ax U Eman
Duman - Yanıbaşımdan
Duman - Haberin yok Ölüyorum

_____________

-18 gün-

Tabağımdaki çorbayı kaşığa alıp geri tabağa boşalttım. Aynı şeyi yedinci kez tekrarlayışımdı. Başta soğuması için yaptığım hareketi bilinçsizce tekrarlıyordum.

"Kızım, hadi biraz ye. Dün ne güzel bitirmiştin"

Annem kibarca yemem için uğraştı. Kaşığı ağzıma götüresim gelmiyordu. İştahım yoktu. Neden olsundu ki; yesem ne değişecekti, kimi büyütecekti?

Dengesiz, avare bir ruh gibiydim; bir gün hırsla tüm tabağı silip süpürüyor, ertesi gün aynı sebepten gram iştah bulamıyordum. Kafamın içinde güçlü durmaya çabalayan kadınla her şeyi boşvermiş yanım yarışıyordu, aciz kız çocuğu ikisinin kavgası arasında çaresizce köşeye kıvrılmıştı.

Çalan kapı zili bir an kalbim tekletse de gelen Enes'ti. Her zil çalışında anlamsızca Onu bekliyordum. Her şeyi bitiren ben değilmişim gibi, terk edip geleli daha üç hafta geçmemiş gibi peşimden gelmesini umuyordum. Biz olma ihtimalimiz kalmış gibi...

"Afiyet olsun" Enes beklenenden daha durgun bir selamlamayla mutfağa girdi. Yanımdaki boş sandalyeye oturdu.

"Merhaba Nisa. Nasılsın?" Sesindeki tedirginlik huzursuz ediciydi. En basit soruyu sormak bile zor geliyordu hepsine.

"İyi" hissiyattan uzak ezbere cevap dudaklarımda tekerrür etti.

"Rahat uyuyabildin mi gece... " O da ailem gibi kabuslarımın geri dönmüş olmasından korkuyordu. Duraksayıp cümlesini değiştirdi. "Bak, senin için yatağımdan vazgeçtim... kıymetimi bil"

Kendini gülümsemek için zorladı. Eski yangaz ifadesinden ziyade çekingen bir tavırla söylemişti. Bir şey yokmuş gibi davranmaya çalışırken daha beter ediyordu.

"O zaten benim yatağımdı Enes" sesimdeki ruhsuzluk değişmedi. Enes diğerlerinin aksine bana her zaman doğal davranırdı. Sema'dan sonra beni acınası ve güçsüz görmek yerine hiç bir şey değişmemiş gibi devam etmişti ilişkimiz. Ağladığımda beni azarlayıp, kendime getirecek kadar samimi tek dostumdu. Şimdi onun bile konuşurken kelimeleri seçtiğini hissediyordum. Ve bu gücüme gitmişti. Bana hastaymışım gibi davranılmasını istemiyordum.

"Ee, sen gidince benim oldu. Ne demişler alınan mal geri verilmez"

"Enes sen açsındır" annemin araya girmesiyle, samimiyetle kurduğu tek cümle de sekteye uğradı. "Şey... ben, zaten pek kalmıyordum bu ara... Bir süreliğine dostumu idare ederim"

Anneme dönerek sırıttı. "Senin yemeklerinden varsa her zaman açım Pürnur sultan"

Onlar yemek yerken iştahımı zerre kabartmayan güzel sofrayla bakıştık. Yememi isteseler de hiç biri müdahale etmedi.
'Bir süreliğine' ....Enes'in cümlesi bozuk plak gibi dönüp durdu zihnimde. Akmaya bahane arayan yaşlar göz pınarımda hizaya girdi. 'Bir süreliğine... ' hayatımın bundan sonrası kadar bir süre. Seyhun'un yokluğunun kemiklerimi sızlatacağı kadar bir süre... Her gece onsuzlukla sınandığım saatler kadar uzun süre...

"Nisa"

Bana seslenene kadar geldiğini fark etmediğim Şeyda'ya gülümsemeye çalıştım. "Hoşgeldin"

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin