10 -Nakış-

15.8K 821 704
                                    

Multimedya: Nisa'nın pastası ve Seyhun'a yaptığı hediye. (Hali hazırda böyle bir nakış yok, resimler birleştirilerek kurguya uyarlanmıştır)

Dış bağlantı: Nisa'nın pastası (Güzel tarfi için Cahide'ye çok teşekkürler)

Playlist: Fun - We Are Young
Adele -Someone like you

_________________________

"Nisa kalk artık, kursa geç kalacaksın"

İnatla gözlerimi kapatmaya devam ederken annemin sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Pikenin ayak ucundan tutmuş çekelemesine ek olarak güneş te annemle işbirliği yaparak resmen göz kapaklarımı zorluyordu. Ne diye odamda yatmıştım ki?

"Kalkmayacağım anne! Yıllardır her Allah'ın günü aynı kavgayı yapmak zorunda mıyız?" Diye söylendim, bedenim beşinci tekrarına kayıtsız kalırken. Dünyadaki tek derdi benim erken kalkmamdı sanki gününü çekilir kılan sorunları ortadan kaldıran bir güç olarak görüyordu bunu. Yahut fazlalıktı saat sekizden sonra yatakta olan birisi. Anneme göre öğleden önce tüm ev temizlenmeli işler bitmeliydi, sonrasında günü bitmiş sayardı zaten.

Erken kalkmayı sevmiyordum. Kahvaltı bile yapamazdım ben bu saatte iştahım olmazdı, gerçi saat kaç olursa olsun kahvaltıyı da pek sevdiğim söylenemez. Bana göre günün atlanmaya en uygun zamanıdır uzmanlar ne derse desin, istemeyerek yediğin şey seni güne zinde başlatamaz ki. Hem kalkınca ne yapacağım onu da bilmiyorum. Okul yok, iş yok, bugün kurs dahi yok. Sergi sonrası yorgunluğu atsınlar diye ablam ve sınıfın çoğu gitmeyecek bu hafta. Geçen hafta da sergiye hazırlıktan kurs yoktu. Ablamın tatilden kastı buydu. Ben sergiye birşey yapmamış olsam da kurs zaten bitmek üzereydi. Artık öğrenecek teknik de kalmamıştı. Elbette ablam evde tatil yaparken kursa gitmeyecektim.

"Kursa gitmiyorum bugün" dedim ve hava sıcak olmasına rağmen pikeyi üstüme çektim.

"Seyhun kapıda bekliyor, seni kursa bırakmak için"

"Ne?" Söylediği şey hızla yattığım yerden doğrulmama sebep oldu. Fevrî hareketimden dolayı başım dönmüştü.

"Ben o kadar uğraşayım, bir Seyhun lafıyla ayağa kalk" diye sitem etti annem. Ellerini belinin iki yanına koymuş, yüzünde ise klasik kınayan anne bakışları vardı.

"Ne alakası var?" diyerek tekrar başımı yastığa bıraktım. Alay mı ediyordu benimle?

"Gerçekten burda" dedi düşüncelerimi okumuş gibi.

"Kursa gitmeyeceğim, öyle söyle" diyerek gözlerimi kapattım.

"Bebek gibi mızmızlanmayı kes Nisa" Tanıdık başka bir ses.

"Kesmiyorum, uykum var, uyuyacağım!" Sözlerimi desteklemek için gözlerimi açmadan ve olabildiğince bedenimi hareketsiz tutarak konuşmuştum.

"Ne o yoksa gece sevgilinle yazışmaktan uyuyamadın mı?"

"Seyhun!" Yine cırtlak çıkan sesimle yataktan doğruldum, kaşlarımı çatsam da kalkmamakta ısrarlıydım. Annem 'sen halledersin' bakışıyla Seyhun'a bakıp odadan çıktığında gözlerimi devirdim.

" 'Sevgili şakası yapma' nın neresini anlamıyorsun?" Bezgin çıkan ses tonuma esneme eklenince elimin tersiyle ağzımı kapadım. Sırtımı yatağın başlığına dayamıştım ki farkına vardığım gerçek, açıklıkla kapalılık arasında mutabık olamamış gözlerimi irileştirdi. "Hey! Bi' saniye. Sen burda ne arıyorsun?"

"Her zaman bu şekilde kaba mı karşılayacaksın beni? Gerçekten bu Nisa'ya alışık değilim"

"Uykuluyum ve her halime hazır ol." Onu terslemek normalde yapacağım bir şey değildi ama feleğimi şaşırtması normallikleri ortadan kaldırıyordu "Sihirbaz gibi buraya ışınlanmış olamazsın değil mi? Daha dün İzmir'deydin" Esnemem sözlerimi yarıda kestiğinde ikinci kez elimle ağzımı kapadım.

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin