4 -Kağan-

18K 1K 635
                                    

Multi'de yeni karakterlerimiz var,

Playlist: 3 doors down - Here without you
Dış bağlantı: David People Cafe

*Mobilden okuyuyanlar, netteki müzikleri arka planda dinlemek için non-stop youtube' programını indirebilir

Müthiş yorumlarınız ve desteğini için çok teşekkürler.

(Tasarım için @missguard'a teşekkürler. ^^)

______

Zihnimin içine süzülen cümleler uykuma balta vuruyordu "Abi dikkat edin, kırılacak eşya var onlarda" ..... "Şuna bir el at İhsan" ..."Ben sırtlarım abi, ağır değil"

Sesleri duzmamazlıktan gelsem de susturmak mümkün olmadı. Yarım saattir inatla yumduğum gözlerimi araladım. Kafamı kaldırıp balkon demirliklerinden aşağı baktım. Yan apartmana biri taşınıyordu, ne aceleleri vardı sanki sabahın köründe. Artık odamız güneşten kavrulduğu için, dün gece balkonda yatmıştık ablamla.. Serin olmasına serindi de bu sefer de dışardakiler uyutmamıştı.

Telefonu elime aldım, mesaj yada arama yoktu. Mesajlara girip 'günaydın' yazacaktım, son mesajını görünce vücudumu karıncalandıran anılar gözümün önüne serildi, vazgeçtim.

Seyhun gideli iki gün olmuştu, gittiği gün üç kez mesaj atmıştı, kendimle savaş vererek cevaplamamayı başarmıştım. Üstelemedi, buna rağmen her küçük detayı ona yazma isteğim değişmemişti. Yaşadıklarım, Seyhun'la paylaşınca anlam buluyormuşcasına boynu bükük kalmıştı. Bir mesaj arkadaşı hayatımda bu kadar önemli mi yer kaplamıştı?

Kırgın olduğum kadar kızgındım, o küçük dokunuş herşeyi altüst etmişti. Masum hayallerimize leke sürmüşcesine aklıma olur olmaz düşünceler eklemişti. Üstüne sevdiği kıza hediye almıştım. Kendime kızan mantığım yeni devreye girmiş gibiydi. Ama Seyhun'un bunu isteyecek kadar düşüncesizce davranması, yaptığı hareketten daha kötüydü. Şimdiye dek hep düşünceli, nazik biri olarak görmüştüm Seyhun'u, bu beni daha çok yaralamıştı. Üstelik ona ayrılık sebebimi anlattığım halde... Kağan'sa bambaşka bir konuydu. Hala üzülmeyi engelleyemiyordum. İkili ilişkiler ne kadar zora sokuyordu insanı.

O sırada titreyen telefonumun kilidini açtığımda, mesajın Seyhun'dan olması gayri ihtiyari gülümsememe sebep oldu. Çünkü ne zaman onu düşünsem bir şekilde o da beni düşünüyor olurdu ve şu anki karışık hislerim olmadığında bu inanılmaz hoştu.

"Bana kızdığını biliyorum, özür dilerim"

Ekrandaki mesaja dakikalarca baktım, ne diyeceğimi bilmiyordum, onunla yazışmak istiyordum ama bu öpücük sadece kafamı değil hislerimi de alt üst etmişti. Kızgındım, bunun yanında utanıyordum da. Şimdiye dek abimdi, dostumdu. Tüm o canım cicim şakalarımıza rağmen onu gerçek manada sevgili olarak görmemiştim. Oysa o küçücük an kafamda şimşekler çakmasıyla eş değerdi, ve bu yanlış geliyordu. İki gün boyunca vardığım sonuç bunun Seyhun için birşey ifade etmediğiydi, bu yüzden benim için de etmemeliydi. Ama bunu oyunlarından biri gibi görmesine de göz yumamazdım. Kısacası ne cevap vereceğimi hala bilmiyordum. Dürüst davrandım.

"Ne diyeceğimi bilmiyorum."

"Yaptığım şeyi geri alamam ama kendimi affettireceğim" İçimdeki ona sarılma isteğini bastırdım. Hatalıydı, davranışını yoksayamazdım.

"Her şeyin eskisi gibi olması için zaman ihtiyacım var"

"Tamam. Sen yazana kadar bekleyeceğim"

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin