28 - Yalan {part1}

8.7K 661 483
                                    

Playlist: Passenger - Let Her Go
Birdy - Wings
Coldplay - Paradise (Seyhun kısmında)
Ellie Goulding - Burn (Son sahnede)

Multimedya: Seyhun

Lütfen şarkılarla dinleyin.

_________

Bazen küçük bir dokunuş dünyayı değiştirir. Kelebeğin bir hareketi kozayı deler, tek bir damla taşı yararak şelale olur, kaynar. Bazen de tek bir söz, domino taşları gibi tüm yanlışları peşinden sürükler. Bir deli kuyuya taş atar da bin akıllı çıkaramaz.

Yürürken elimdeki poşeti amaçsızca sallıyordum. Kağıda sarılı sıcak ekmeğin kokusu bile karmaşık düşüncelerimin arasında cazibesini kaybetmişti. Üşengeç nefesimi vererek eve yürümeye devam ettim.

Dün gece, babamların o saatte dışarı çıkmalarının sebebi, teyzemin doğum yapmış olmasıydı. Babam sıktığı dişlerinin arasından 'bu meseleyi dönünce konuşacağız' diyerek diğerlerini hastaneye götürmüştü. Bense koşarak eve girip yatağa gömülmüştüm. Yaptığım şey aptalcaydı, çok çok aptalca.

Babam döndüğünde, annem uyuduğumu söylemişti ve sonrasında onu sakinleştirmeye çalışırken gerçekten uyumuştum. Sabah ise, hayatımda belki ilk defa kendim erken uyanmış ve babamın evde olduğunu fark edince ekmek alma bahanesiyle kaçmıştım. Seyhun'la ise görüşmemiştim, belki de kızgındı bana, belki dönmüştü İzmir'e. Ya da belki... Bizi nasıl bir gelecek beklediği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Seyhun'la evlenmek... Bu mümkün olabilir miydi? Kulağıma varmaya hevesli dudağımı dişledim. Ucuz bir yalanın arkasına sığınan heveslerim fazla hayalciydi.

Önüne geldiğim kapımıza baktım ve derin bir nefes verdim. Babamın ayakkabıları hala kapıdaydı, artık kurtuluşum da yoktu. Söylediğim yalanla yüzleşmeliydim.

Zile bastığım anda çalan telefonum kalp atışlarımı hızlandırdı. İçimi titreten derin bir nefes daha soluduktan sonra, aşina olduğum ismi çekinerek cevapladım.

"Alo, Nisa"

"E-Efendim" Onun sakin gibi duran ses tonuna rağmen bocalamıştım. Heyecan boğazımda düğümlendi.

"Neredesin? Babanla konuşup bu yanlış anlamayı düzeltmeliyiz"

"Sen gitmedin mi?" dedim merakla. Elimde telefonla annemin açtığı kapıdan içeri yürürken, mutfakta masada oturan babamı fark ettiğim için antrede biraz oyalandım.

"Hayır" iç çektiğini duydum. "Yaptığın çocukluk yüzünden insanlara bir açıklama borçluyuz"

Sesindeki bıkkın ifade, sözlerinden daha çok yaralamıştı beni. Benim herşeyimi çocukça ve çocukluk olarak görmek zorunda mıydı? Tamam, babama söylediğim şeyin mantıklı olduğunu düşünmüyordum ama Seyhun'un sözleri-

"Nisa" Babamın otoriter sesiyle titredim. Gözlerim çekingen saliselerle babama değip, kaçtı. Seyhun'a cevap vereceğimde tekrar seslendi.

"Nisa"

Babama mazeret belirten bir ifadeyle baktıktan sonra, Seyhun'a onu arayacağımı söyleyerek acelece telefonu vestiyere bırakarak mutfağa girdim.

Parmaklarımın arasında büzüşmüş ekmek poşetini masaya koydum.

"Ben..."

Cümleye nasıl giriş yapacağımı düşünürken babamın sesiyle bakışlarım onunkilerle buluştu ve gözlerinde okuduğum kızgınlıkla hemen başımı eğdim.

"Otur konuşalım" Sesi mesafeli çıksa da öfkesini net olarak belli ediyordu. Annem onu sakinleştirmiş olmalıydı. Usulca önümdeki sandalyeye oturdum.

MAATTEESSÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin